16 Temmuz 2025 - 20 Muharrem 1447 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Sâd Suresi 88. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veleta’lemunne nebeehu ba’de hîn(in)

Onun doğruluğunu, bir müddet sonra mutlaka bilip anlayacaksınız.

“Onun haberinin (ve hükümlerinin gerçek ve geçerli olduğunu) bir zaman sonra kesinlikle bilip anlayacaksınız (ama iş işten geçmiş olacaktır.)

Ve Kur'ân'ın verdiği haberlerin doğruluğunu, bir süre sonra bilip anlayacaksınız.

“Onun verdiği haberin doğruluğunu, Kur'ân'a sahiplenenlerin hâkimiyetini, ilgisiz kalanların hata ettiğini, bir müddet sonra mutlaka öğreneceksiniz.”

bk. Kur’an-ı Kerim, 6/19; 11/17.

Onun haberini bir süre sonra muhakkak bileceksiniz.

'Gerçekten onun haberini bir zaman sonra öğreneceksiniz.'

Muhakkak onun haberini (verdiği haberlerin doğruluğunu) bir zaman sonra, (öldükten sonra) bileceksiniz.

Ve çok kısa bir zaman sonra, haberini (gerçekliğini) kesinkes öğreneceksiniz.

Onun verdiği haberlerin gerçek olduğunu, bir zaman sonra çok iyi anlayacaksınız.[485]

[485] Sâd sûresinden çıkarılacak genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XVI, 309-311.

86,87,88. Diyesin ki: «Sizden hiçbir ödül istemiyorum, size bir şey öne sürmem de, ancak bu âlemlere öğüttür, bir zaman sonra haberini herhal öğrenirsiniz»

Onun verdiği haberlerin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.”

Bkz. 6/67

Bir vakit sonra büyük haberi öğreneceksiniz.

"Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra öğreneceksiniz."*

“Onun haberlerinin doğruluğunu bir süre sonra mutlaka öğreneceksiniz.”

Ve onun bildirdiklerinin gerçekliğini bir zaman sonra öğreneceksiniz.

Onun verdiği haberin doğruluğunu bir zaman sonra çok iyi öğreneceksiniz.

"Ve onun haberlerini bir süre sonra öğreneceksiniz."

"Herhalde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz."

Ve her halde onun haberini bir zaman sonra bileceksiniz

Ve onun (Kur’ân’ın) verdiği haberlerin doğruluğunu, bir zaman sonra (kiminiz dünyada, kiminiz âhirette) gâyet iyi bilip anlayacaksınız.”

Onun haberini bir zaman sonra kesinlikle bileceksiniz.¹

1- Onun verdiği haberin, mutlaka doğru olduğunu, zamanı gelince görüp anlayacaksınız.

«Her halde onun mühim haberini bir zaman sonra (hepiniz) bileceksiniz».

Onun haberini bir müddet sonra öğreneceksiniz.

[27/93; 41/53]

“Ve onun haberini bir zaman sonra mutlaka bileceksiniz.”

Ve onun verdiği haberin (gerçek olduğunu) bir zaman sonra mutlaka öğreneceksiniz!" *

(*) Son âyette geçen nebe’ kelimesi “haber” anlamına gelir. Haber, “realiteye uygun bildirim” demektir; nitekim asılsız bildirime “yalan haber”denir. ... Devamı..

“Bu uyardığım haberlerin doğruluğunu, bir müddet sonra (kıyamet gününde) öğreneceksiniz.

Onun her dediği çıkacaktır, sonra anlarsınız."

* Bir zaman sonra haberinin doğru çıktığını herhalde bilmiş olacaksınız.

Onun haberini bir müddet sonra mutlaka öğreneceksiniz.³²

32 Krş. Nebe’, 78/1-5

“Onun (gaybi) haberlerini (doğruluk açısından) bir zaman sonra bileceksiniz.”

Onun dünya ve âhiretle ilgili haber verdiği her olayın, verdiği her sözün bir bir gerçekleştiğini, kısa bir süre sonra —kimini dünyada, kimini âhirette— kesinlikle göreceksiniz!

Onun uyarıcı haberini bir süre sonra elbette bileceksiniz.

Onun doğruluğunu zamanla anlayacaksınız. "

"Okunan ayetlerin mutlak doğrular, mutlak gerçekler olduğunu bir gün mutlaka öğreneceksiniz. Sizler istediğiniz kadar yalanlayın. Bilim şöyle der, ilim böyle der deyin! İstediğiniz kadar biz görmediğimize inanmıyoruz deyin! Sanki her şeyi görüyormuş biliyormuş gibi hareket edin! Unutmayın ki sizler ancak görme sınırlarınız içindekileri görebilirsiniz. Onun için anlatılanlar başınıza geldiği gün eyvahlarınız hiçbir işe yaramayacaktır."

Haberini bir süre sonra öğreneceksiniz. [*]

Bu “haber”ler muhatapların inkâr durumuna göre bir tehdit olarak da düşünülebilir. Nebe’ suresinin ilk ayetlerinde ve Tekâsür suresinde de bu konuya d... Devamı..

Gerçekten onun verdiği haberlerin doğruluğunu bir süre sonra çok iyi öğreneceksiniz.

Ve onun anlamını bir süre sonra mutlaka kavrayacaksınız!”

Onun bildirdiği haberlerin doğru olduğunu bir gün anlayacaksınız. 6/67, 67/29

ama onun verdiği haberin (gerçek olduğunu) bir zaman sonra mutlaka öğreneceksiniz!”[⁴⁰⁹⁹]

[4099] Zımnen: Ey insan! Öldükten sonra ne olmayı düşünüyorsun? İblis mi, Âdem mi?

Andolsun ki onun haberini, (dünya ve ahiretle ilgili olarak haber verdiği, va’ad, tehdit ve azabı) bir zaman sonra öğreneceksiniz.

( Haberlerinin tümünün -yalan değil- gerçeğin ta kendisi olduğunu anlayacaksınız.)

Bir süre sonra "Onun haberi (nin doğru!uğu)nu gâyet iyi bileceksiniz!"

Ve andolsun ki, onun haber verdiğini bir müddet sonra elbette bilmiş olacaksınız.»

Onun verdiği haberin doğruluğunu bir süre sonra siz de pek iyi öğrenirsiniz. [6, 19; 11, 17]

Bir süre sonra "Onun haberi(nin doğruluğu)nu gayet iyi bileceksiniz!"

Bir zamân sonra onun haberini anlar ve bilirsiniz.

(Onun) verdiği haberi, bir süre sonra kesinlikle öğreneceksiniz.”

Onun haberini bir süre sonra öğreneceksiniz.

Onun verdiği haberin gerçek olduğunu bir süre sonra siz de öğreneceksiniz.

Yemin olsun, bir süre sonra onun haberini bileceksiniz!

“daħı bilesiz ħaberini bir zamāndan śoñra” ya'nį bedr güni yā ölüm vaķti yā ķıyāmet güni.

Daḫı bileceksin anuñ ḫaberini bir zamāndan ṣoñra.

Siz onun verdiyi xəbəri (Qur’anda deyilənlərin doğru olduğunu) bir müddətdən (öləndən, yaxud qiyamət qopandan) sonra mütləq biləcəksiniz!”

And ye will come in time to know the truth thereof.

"And ye shall certainly know the truth of it (all)(4241) after a while."

4241 There may be many things which we in our "muddy vesture of decay" may not fully understand or take in. If we only follow the right Path, we shall... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.