Feseḣḣarnâ lehu-rrîha tecrî bi-emrihi ruḣâen hayśu esâb(e)
Ve ona rüzgarı ram etmiştik de emriyle dilediği yere hafif hafif esip giderdi.
Böylece Biz, onun emriyle istediği yere (havada) kolayca akıp giden rüzgârı (özel olarak yaptığı hava gemisi benzeri araçlarını taşımak, Hz. Süleyman’ı ve yakın adamlarını kısa zamanda hedeflerine ulaştırmak üzere) onun buyruğu altına verdik. (Hava gücünü ve akımını ona tâbi kıldık.)
Bunun üzerine rüzgarı O'nun emrine verdik ki, O'nun emriyle istediği yöne doğru, tatlı tatlı eserdi.
Bunun üzerine, biz rüzgârı onun faydalanması için koyduğumuz kurala boyun eğdirdik. Onun yaptığı plan dahilinde, ulaşması gereken hedefe doğru kolayca akar giderdi.
Böylece biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Onun emriyle dilediği tarafa yumuşak bir şekilde akıp gidiyordu.
Böylece rüzgarı emrine verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi.
Bunun üzerine rüzgârı onun emrine bağlı kıldık; emriyle istediği yere rahatça akar giderdi.
Bunun üzerine ona rüzgârı musahhar kıldık. Nereye gitmek istese, onun emriyle rüzgâr o tarafa eserdi.
Bunun üzerine biz, rüzgârı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yöne doğru tatlı tatlı esiyordu.
Yeli, buyrumuna verdik, istediği yerde onun dilemesiyle, yumuşak eserdi !
Biz de (duasını kabul ettik ve) rüzgârı hizmetine sunduk. Rüzgâr, O'nun emri altında ve dilediği yere tatlı tatlı eserdi.
Biz rüzgârı ânın emrine tâbi’ kıldık rüzgârlar ânın emriyle istediği tarafa gidiyordı.
36,37,38. Bunun üzerine Biz de, istediği yere onun buyruğu ile kolayca giden rüzgarı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğerlerini onun buyruğu altına verdik.
Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere hafif hafif eserdi.
35-38. “Rabbim” dedi, “Beni bağışla; benden sonra hiç kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver bana. Lutfu sınırsız olan yalnız sensin.” Bunun üzerine, emriyle dilediği yöne doğru tatlı tatlı esen rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan bütün şeytanları ve zincirlerle bağlanmış diğer yaratıkları onun buyruğuna verdik.
36, 37, 38. Bunun üzerine biz de, istediği yere onun emriyle kolayca giden rüzgârı, bina kuran ve dalgıçlık yapan şeytanları, demir halkalarla bağlı diğer yaratıkları onun emrine verdik.
Bunun üzerine komutuyla hareket eden rüzgarı onun emrine verdik. Dilediği yere yağmur yağdırırdı.
Bunun üzerine biz rüzgarı onun emrine verdik. Onun emriyle istediği yere yumuşacık akardı.
Bunun üzerine ona rüzgârı müsahhar ettik, emriyle istediği yere yumuşacık cereyan ederdi
Biz, (Süleymân’ın duasına icabet ettik de) rüzgârı ona boyun eğdirdik. Onun emri ile onun istediği yere, tatlı tatlı eserdi.
Bunun üzerine rüzgârı onun emrine verdik. Onun emri ile dilediği yere yumuşak bir esinti ile akıp gidiyordu.
Bunun üzerine biz de ona rüzgârı müsahhar etdik ki bu, onun emriyle, onun dilediği yere yumuşacık akar giderdi.
Bunun üzerine rüzgârı ona boyun eğdirdik; onun emriyle istediği yere yumuşak olarak akıp giderdi.
36, 37, 38. Biz de (duasını kabul ettik ve) rüzgârı onun istifadesine verdik; onun emriyle (denizde rüzgâr gücü ve enerjisiyle çalışan yelkenli yolcu ve ticari gemileri) istediği yöne doğru (rahatlıkla yüzdürebilmesi için emrimiz gereği) tatlı tatlı eserdi. Ve her (türlü) yapı ustası ve dalgıç olan şeytanları (insanları saptırmaya çalışan, hakka ve akla aykırı hareket eden, azgın, asi, kötü ve kibirli kişileri) de ve (zarar vermemeleri için) zincirlere vurulmuş (kontrol altına alınmış) diğerlerini de. *
Uğradığı yerlerin uzaklığı bir ay olan rüzgârı,
Bunun üzerine Biz de yele onun için boyun eğdirdik. Yel de onun buyruğu ile onun dilediği yere tatlı tatlı eserdi.
Biz de ona rüzgârı müsahhar kıldık, onun emriyle lâtif bir hava ile istediği yere giderdi.
Böylece biz, rüzgârı onun buyruğu altına verdik. Onun emriyle dilediği yöne yumuşakça eserdi.
Biz de buna karşılık, emrettiği yöne doğru yumuşacık eserek dilediği yere bolluk ve bereket götüren rüzgarları onun hizmetine verdik.
Derken onun emriyle esen Rüzgâr’ı onun için hizmete verdik / kullanıma sunduk. İstediği yerde / arzu ettiği zaman onun emri ile yumuşacık eserdi.
Biz de karşılık olarak, rüzgârı hizmetine verdik. Artık istediği yöne yelken açabiliyordu.
Biz de O’na çok büyük hükümranlık verdik. Devleti büyüdükçe büyüdü. Öyle ki; rüzgârlar hükmettiği topraklarda başlar, hükmettiği topraklarda biterdi. Rüzgârların başladığı bittiği yerler Süleyman’ın hâkimiyeti altındaydı. Ülkesinde rüzgârlar tatlı tatlı hafifçe eserdi. Ona rüzgârlardan yararlanmayı öğrettik. Rüzgârlardan yararlanarak çok güzel işler yapardı. Onun devrinde sanki hiçbir rüzgâr boşuna esmezdi. Değirmenler, yelkenler, gemiler, çok değişik araçlar, binalarının, evlerinin soğuması, ısınması, Süleyman’ın rüzgârları kullanma bilgisiyle mükemmel bir seviyeye ulaştı.
Bunun üzerine O’nun (Allah’ın) emriyle istediği yere yumuşakça akan rüzgârı hizmetine vermiştik.
36,37,38. Bunun üzerine Biz, emriyle dilediği yöne tatlı tatlı esen rüzgârı, yapı ustası ve dalgıçlık yapan şeytanları ve diğerlerini, (ihanet etmemeleri için) demir halkalarla bağlı olarak onun emrine verdik.
Bunun üzerine ³⁴ rüzgarı o’nun emrine verdik ki o’nun direktifi ile istediği yöne doğru kolayca essin; ³⁵
Bunun üzerine rüzgârı onun istifadesine sunduk böylece rüzgârlar emriyle onun istediği yere kolayca esip giderdi. 34/12
Bunun üzerine biz de rüzgarı onun emrine verdik, rüzgara emreder, dilediği yere kolayca giderdi.
Biz de rüzgârı onun buyruğuna verdik. Rüzgâr, onun emriyle dilediği yere aksın.
Artık onun için rüzgarı musahhar kıldık, O'nun emriyle dilediği yere mülâyemetle akar giderdi.
Biz rüzgârı onun emrine verdik. Rüzgâr, onun emriyle istediği yere tatlı tatlı eserdi. [21, 81]
Biz, rüzgarı ona boyun eğdirdik. Onun buyruğuyla, onun istediği yere tatlı tatlı eserdi.
Biz Süleymân'a rüzgârı müsahhar kıldık, onun emriyle istediği yere mülâyim ve zararsız olarak eserdi.
Bunun üzerine rüzgarı emrine verdik; onun belirlediği tarafa tatlı tatlı eserdi.
Rüzgarı ona boyun eğdirmiştik. Emri ile dilediği yere yumuşak bir şekilde eserdi.
Biz de rüzgârı ona boyun eğdirdik ki, onun emriyle istediği yöne doğru tatlı tatlı eserdi.
Bunun üzerine, rüzgârı onun emrine verdik; onun emriyle onun istediği yere uysal uysal/tatlı tatlı akıp giderdi.
pes musaḥḥar eyledük aña yili yürirdi buyruġı-y-ıla yumşaķ ķanda kim ķaśd eyledi.
Pes musaḫḫar eyledük aña yili, yumşaḳ eserdi anuñ buyruġı‐y‐la her ḳanda dilese.
Biz küləyi ona ram etdik. Külək onun əmri ilə istədiyi yerə rahatca gedirdi.
So We made the wind subservient unto him, setting fair by his command whithersoever he intended.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |