Feġafernâ lehu żâlik(e)(s) ve-inne lehu ‘indenâ lezulfâ ve husne meâb(in)
Ve biz de onun bu.suçunu örttük ve şüphe yok ki onun, katımızda bir yakınlık derecesi ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
(Biz de şüphe ve endişesinden dolayı) Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun (Davud’un) Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir makamı (bulunmaktadır).
Biz de O'nu bağışladık, çünkü O katımızda bize yakın olanlardandır, O'nun dönüp geleceği yeri de güzeldir.
Bu davranışından dolayı onu bağışladık. Yanımızda onun bir yakınlığı, bir değeri; aydınlık bir ömürlük güzel bir yolu, güzel bir hayatı var.
Biz de onun bu (hatası)nı bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir varış yeri (veya geleceği) vardır.
Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun Bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Biz de onun bu hatasını bağışladık. Gerçekten onun, bizim katımızda bir yakınlığı ve güzel bir akıbeti (cenneti) vardır.
Biz onun bu korkusunu sildik. Kesin olarak onun bizim yanımızda yüce bir makamı ve güzel yeri vardır.
Biz de onu, verdiği bu hükümden dolayı bağışladık. Katımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.
Biz de onu bağışladık, yanımızda yakınlığı, güzelce de bir döneyi var onun
Biz de onun bu husustaki hatasını bağışladık. Çünkü onun yanımızda yüksek bir değeri (kredisi) ve dönüp geleceği güzel bir makamı vardı.
Biz ânı ’afv itdik yanımızda bir mahal ve güzel bir mekân virdik.
Böylece onu bağışlamıştık. Katımızda onun yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.
Biz de bunu ona bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Biz de onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı, güzel bir geleceği vardır.
Sonra bu tutumundan dolayı onu bağışladık. Kuşkusuz yanımızda onun yüksek bir makamı ve güzel bir geleceği vardır.
Böylece onu bağışladık. Yanımızda onun yakınlığı ve güzel bir yeri vardır.
Biz de o zannettiği şeyi kendisine bağışladık. Şüphesiz yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri vardır.
Biz de onu kendisine mağrifet buyurduk ve hakıkat ona ındimizde kat'î bir yakınlık ve bir akıbet güzelliği vardır
Biz de ona mağfiretimizi lütfettik, Şüphesiz onun, nezdimizde değerli bir makamı ve onun için güzel bir dönüş yeri (olan cennet) vardır.
Böylece onu bundan dolayı bağışladık. Onun yanımızda yüksek konumu ve iyi bir sığınağı vardır.
Biz de onu saalih (bir zât olarak) intihab etdik. Nezdimizde onun muhakkak bir yakınlığı ve bir akıbet güzelliği vardır.
Böylece onu bağışladık. Onun bizim katımızda yakınlığı ve dönülecek güzel bir yeri vardır.
Bunun üzerine (biz de) ondan bunu (bu zellesini) affettik. Ve şübhesiz ki katımızda onun için elbette bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır.
Ve biz de onun için bunu (onun bu hatasını) bağışladık. Ve muhakkak ki onun katımızda bir yakınlığı ve güzel bir dönüş yeri de (ağırlanışı) vardır.
Bizde bunu ona bağışladık. Dâvud bizim katımızda bize yakın olup ve güzel bir yere sahip idi.
Biz de onu yarlıgadık. Çünkü onu katımızda Bize yakın kıldık, ona güzel bir yer ayırdık.
Biz de onun bu hâlini [¹¹] yarlıgadık, çünkü o, nezdimizde bize yakın bulunacak, dönüp geleceği yeri de güzel olacaktır.
Biz de onu bundan dolayı bağışladık. Muhakkak ki Biz’im katımızda onun bir saygınlığı [zulfâ] ve güzel bir sonu/ geleceği [me’âb] vardır.
Böylece onu bağışladık. Şüphesiz onun bizim katımızda gerçekten bir yakınlığı ve varılacak güzel bir yeri vardır.
Biz de, bu samîmiyetinden dolayı ona mağfiretimizi lütfettik, kararını ve kulluğunu kabul ettik. Doğrusu o, katımızda büyük bir dereceye sahiptir ve onun için âhirette de güzel bir gelecek vardır.
Onu işte böyle bağışladık. Onun için, katımızda elbette bir yakınlık ve akıbetin güzeli vardır.
Biz de onun bu dikkatsizliğini bağışladık. Çünkü değerli kulumuz Davûd, bizim hüsnü kabulümüzü hak etmiştir.
Davut’un yaptığı tefekkürü kabul ettik. O’nun tövbesini kabul ederek bağışladık. Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık, dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Biz de bu işte onu bağışlamıştık. Şüphesiz ki yanımızda onun için (özel) bir yakınlık ve güzel bir varış yeri vardır.
Biz de imtihanı ondan kaldırdık. Bu (olayın aslı) böyledir. Şüphesiz onun, yanımızda yüksek bir makamı ve (âhirette) güzel bir geleceği vardır.
Biz de bu [günahı]nı bağışladık: [öteki dünyada] o’nu Bizim yakınlığımız ve menzillerin en güzeli beklemektedir.
Biz de onun bu hatasını bağışladık. Zira onun bizim katımızda özel bir yeri ve güzel bir geleceği vardı. 20/82, 39/53
Ve Biz de bu (hatasını) bağışladık: elbet onu, Bizim katımıza yakınlık ve güzel bir son beklemektedir.[⁴⁰⁶⁶]
Biz de onu bağışladık. Kuşkusuz onun katımızda yüksek bir makamı ve güzel bir sonu vardır.
Biz de böylece onu bağışladık Şüphesiz katımızda onun için bir yakınlık ve dönüp geleceği güzel bir yer vardır.
Artık bunun için O'nu yarlığadık, ve şüphe yok ki, O'nun için Bizim katımızda elbette bir yakınlık vardır ve bir akıbet güzelliği vardır.
Onun bu hatasını bağışladık. Muhakkak ki onun Bize yakınlığı ve güzel bir âkıbeti vardır.
Biz de ondan bunu affettik. Yanımızda onun bir yakınlığı ve güzel bir geleceği vardır.
Biz ona mağfiret itdik ve onun içün 'indimizde kurbiyet ve güzel bir merci' vardır.
Biz de onun hatasını bağışladık. Katımızda bize daha yakın olma ve mutlu son onun hakkıdır.
İşte böylece biz onu bağışlamıştık. Katımızda onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek hazırlamıştık.
Biz de onu bağışladık. Onun için katımızda bir yakınlık ve güzel bir âkıbet vardır.(4)
Biz de ondan o günahı affettik. Katımızdan onun için bir yakınlık ve güzel bir gelecek var.
pes yarlıġaduķ aña anı. daħı bayıķ anuñdur bizüm ķatumuzda yaķınlıķ daħı dönecek yir görklüligi ya'nį uçmaķ.
Pes baġışladuḳ aña ol günāhı. Daḫı Dāvūda bizüm ḳatumuzda yaḳınlıḳvardur ve yaḫşı menziller vardur.
Biz bunu (o biri iddiaçını dinləməyərək onu zülmkar adlandırmasını və ya belə bir səhv zənnə düşməsini) ona bağışladıq. Həqiqətən, o, (qiyamət günü) dərgahımıza yaxın olacaq və onun qayıdıb gələcəyi yer də gözəl olacaqdır (yaxud onu dünyada çoxlu ne’mət, axirətdə isə gözəl sığınacaq – Cənnət gözləyir).
So We forgave him that; and lo! he had access to Our presence and a happy journey's end.
So We forgave him this (lapse): he enjoyed, indeed, a Near Approach to Us, and a beautiful place of (Final) Return.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |