Fenebeżnâhu bil’arâ-i vehuve sekîm(un)
Derken onu ıssız bir yere çıkardık ve o, hastaydı da.
Sonunda bitkin bir durumdayken onu çıplak bir yere (sahile) attık.
Ama balığın karnında bizi andı, tesbih etti biz de O'nu hasta bir halde, gölgesiz boş bir yere bıraktık.
Biz onu hasta, halsiz bir halde, bir açık alana çıkardık.
Biz de onu, hasta bir halde çıplak boş bir alana attık.
Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
Hemen onu sahile attık, hasta idi.
Fakat Biz onu, hasta olarak boş bir yere attık.
Onu bitkin bir halde açık araziye attık.
Hemen bir kıra bıraktık onu, o hasta idi !
Derken biz onu baygın ve bitkin bir halde ıssız bir sahile çıkardık.
145,146. Biz ânı çıplak bir sâhile atdık, hasta idi. Etrâfında gölge virmesi içün bir kabak ağacı yetişdirdik.
Halsiz bir halde iken kendisini sahile çıkardık.
Derken biz onu hasta bir hâlde sahile attık.
Sağlığı bozulmuş olarak onun ıssız bir kıyıya bırakılmasını sağladık;
Halsiz bir vaziyette kendisini dışarı çıkardık.
Onu çöl gibi bir sahile attık, yorgun ve bitkin...
Biz onu hasta bir halde bir alana çıkardık.
Hemen biz onu alana attık hasta idi
Nihâyet biz (balığa emrederek) onu hasta (ve bitkin) bir hâlde, (ağaçsız, ıssız) bir yere attı (rdı) k.
Sonunda, onu bitkin bir halde ıssız bir yere attık.
İşte biz onu, kendisi de hasta olarak, açık bir yere (çıkarıb) bırakdık.
Bunun üzerine kendisi hasta bir hâlde iken onu (ağaçsız bir) alana attık.
Biz onu bitkin bir durumda boş bir sahile attık.
İşte Biz onu hasta olarak çorak bir yere bıraktık.
Artık biz, o gün onu hasta bir halde gölgesiz bir yere bıraktık.
Nihayet onu hâlsiz [sekîm] bir hâlde ıssız sahile attık.
Sonunda o hasta bir durumdayken onu çıplak bir yere (sahile) attık.
Nihâyet Yunus tövbe edince, onu hasta ve bitkin bir hâlde, bitki örtüsü olmayan ıssız bir sahile attık.
Derken, bitkin halde onu Boş Alan’a çıkarıp attık.
Onu gayet bitkin bir şekilde sahile attık.
Yunus’u verdiği sözden dolayı af ettik. Balık O’nu hasta bir halde ağaçsız boş bir yere bıraktı.
Hâlsiz bir vaziyette onu kıyıya çıkarmıştık.
Sonunda Biz, onu rahatsız bir durumdayken ıssız bir yere çıkarttık.
ama biz o’nu manevî çöküntü/iç huzursuzluğu içinde ıssız bir kıyıya çıkarttık,
Derken biz onu baygın ve bitkin bir halde ıssız bir sahile attık. 37/139...147, 54/48.50
Sonunda Biz onu bitkin bir halde ıssız ve çorak bir kıyıya çıkarttık;
Fakat biz onu, bitkin bir halde iken, sahile atıverdik.
Onu hasta bir halde çıplak bir yere attık.
Artık O'nu kendisi hasta olduğu halde bir açık yere atıverdik.
Derken Biz onu ağaçsız çıplak bir sahile attık, o bitkin bir halde idi.
(Ama balığın karnında bizi andı, tesbih etti, biz de) Onu hasta bir halde ağaçsız, çıplak bir yere attık.
Onı (balığın karnından çıkarub) sâhile atdık. Hasta idi.
Sonra onu açık bir alana attık; hastaydı.
Ama biz onu bitkin (hasta) olduğu halde bir yere çıkardık.
Sonra onu hasta halde boş bir araziye attık.
Bir süre sonra onu, çıplak araziye attık. Hastalanmıştı.
pes bıraķduķ anı yazıya ol śayru-y-iken.
Pes anı balıḳ ḳarnından çıḳarup ṣaḥrāya bıraḳdı ol ṣayru‐y‐iken.
Nəhayət, o, xəstə olduğu halda onu boş bir yerə (sahilə) atdıq.
Then We cast him on a desert shore while he was sick;
But We cast him forth on the naked shore in a state of sickness,(4126)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |