Vece’alnâ min beyni eydîhim sedden vemin ḣalfihim sedden feaġşeynâhum fehum lâ yubsirûn(e)
Ve önlerine bir set çektik, arkalarına bir set ve gözlerini bağladık da bu yüzden onlar, görmezler.
(Hakka diretmeleri ve hayra hıyanetleri sebebiyle onların) Önlerinden (manevi) bir perde ve arkalarından (manevi) bir perde çektik de, (böylece) onları(n görüş alanını) kapattık (ve gönül ekranlarını kararttık); artık bunlar (imani ve Kur’ani gerçekleri) göremez (ve kavrayamaz durumdalardır.)
Hem önlerine, hem arkalarına birer set çekmişiz ve böylece kendilerini sarıp kuşatmışız da, artık baksalar da göremezler.
Önlerinden, sağlarından, sollarından ve arkalarından setler çektik. Onları sardık. Artık, baksalar da göremezler.
Onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik. Böylece onları örtüverdik. Artık görmezler.
Biz önlerinde bir sed, arkalarında bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Biz onların önlerine (ahiret işlerine) bir engel, arkalarına (dünya işlerine) bir engel çekip kendilerini sarmışız da artık onlar (hakkı) göndermezler.
Önlerine bir sed, arkalarına da bir sed yapmışız (onları kuşatmışız.) Gözlerine perde çekmişiz, artık onlar asla göremezler.
Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çektik de onları çepeçevre kuşattık. Artık göremezler.
Onların hem önüne, hem de arkalarına birer duvar çekmişiz, gözlerini kapattık, artık onlar göremezler
Biz, onların (âdeta) önlerine bir set ve arkalarına bir set koyduk, böylece onları her taraftan kuşattık. Artık onlar (gerçekleri) görmezler.
Önlerinde ve ardlarında bire mâni’a vardır gözlerini örtü ile örtdük hiç bir şey görmüyorlar.
Önlerine ve arkalarına sed çekmişizdir. Gözlerini perdelediğimizden artık göremezler.
Biz, onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çekip gözlerini perdeledik. Artık görmezler.
Onların önlerinden bir set, arkalarından da bir set çektik, böylece gözlerini perdeledik; onlar artık göremezler.
Önlerinden bir set ve arkalarından bir set çekerek onları perdeledik; artık göremezler.
Hem önlerinden bir sed, arkalarından bir sed çekmişiz, kendilerini sarmışızdır. Baksalar da görmezler.
Hem önlerinden bir sedd ve arkalarından bir sedd çekmişiz, kendilerini sarmışızdır da baksalar da görmezler
(Hidâyete ulaşmak üzere gayret sarf etmedikleri ve ısrarla hakkı inkâr etmelerinden dolayı) biz, onların önlerine (manevi) bir set ve arkalarına (da manevi) bir set çektik, böylece onları her taraftan kuşattık. Artık onlar (hakikati) gör (e) mezler.
Önlerine ve arkalarına birer set çektik¹. Böylece onları perdeledik. Artık gerçeği görmezler.²
Biz hem önlerinden bir sed, hem arkalarından bir sed çektik. Böylece onları sarıverdik. Artık görmezler.
(İsyanlarındaki ısrarları yüzünden) önlerinden bir sed, arkalarından da bir sed çektik de onları(n gözlerini) perdeledik; artık onlar görmezler.
Yine biz (o hesap günü) hem önlerinden bir set hem arkalarından bir set çekmiş (olacağ)ız. Böylelikle kendilerini sarmış oluruz; artık (azaptan kaçmaya çalışsalar da önlerini ve arkalarını) göremezler. (*)
Önlerine bir engel ve arkalarına bir engel koyduk ki onları çepe çevre kuşatalım sonra hiçbir şey göremesinler.
Biz onların önlerine bir duvar, artlarına bir duvar çektik, gözlerini de bağladık. Artık onlar doğru yolu göremezler.
Onların önlerine, arkalarına setler koyduk, onların gözlerini bağladık, artık onlar doğru yolu göremezler.
Biz onların önlerine bir set, arkalarına da bir set çektik, böylece onları perdeledik. Artık göremezler.
Biz onların önlerine bir sed, arkalarına da bir sed çektik. Böylelikle onları örtüverdik, artık görmezler.
Onların önlerine ve arkalarına, kendi ürünleri olan önyargı, haset, bencillik gibi engeller koyduk ve mal hırsı, dünya tutkusu ile onları çepeçevre kuşattık; işte bu yüzden, bağnazlıktan, taassuptan kurtulup da gerçeği göremezler. Geçmiş olaylardan ders alıp da günahlardan vazgeçmez, gelecekte kendilerini bekleyen tehlikelerden sakınmazlar. Dolayısıyla;
Önlerinden bir set, arkalarından da bir set çektik; böylece onları kuşattık; artık onlar görmezler.
Önden ve arkadan set çekip ufuklarını kararttık. üstelik gözlerini de perdeledik, artık bırakın ileriyi, burunlarının ucunu bile göremezler.
Önlerine arkalarına tercih ettikleri özellikleri set olarak yerleştirdik. Bu nedenle onlar geçmişiyle yüzleşmezler. Gerçeklere göre hareket etmezler. Uydurdukları yalanlarda kaybolurlar. Hâlbuki alçak gönüllülüğü, sevgiyi, affı, paylaşım duygularını öne çıkarsalardı daha iyi olurdu. İnkâr edenler inatçı bencil oldular. Böylece tercih ettikleri özelliklerin ön yargısıyla gerçeklere karşı kör, sağır, dilsiz oldular. Onlar şımarıkça hareketleriyle kendilerini üstün gören, kendilerinden başkasını dinlemeyenlerdir. Adam yerine koymadıkları insanları dinlemezler. Toplumu sınıflara ayırarak zulmederler.
Önlerinden ve arkalarından bir set çektik ve onları çepeçevre kuşattık; gerçeği görmezler.
Biz onların önlerinden ve arkalarından birer set çekerek (basiretlerini) örtüverdik de onlar (bu yüzden Hakkı) görmezler.
Böylece biz onların adeta önlerine ve arkalarına hakikate ulaşmalarını engelleyen bir set çekmişiz ve gözlerini perdelemişiz de bu yüzden gerçeği göremiyorlar. 6/35, 18/57...59, 45/23
Yine (adeta) önlerinden ve arkalarından birer set çekmiş ve gözlerini perdelemişizdir de, artık görememektedirler.
Hem önlerinden, hem de arkalarından bir set çektik, böylece onları salıverdik, artık onlar göremezler.
Önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapladık ;artık onlar görmezler.
Ve Biz onların önlerinde bir sed ve arkalarında bir sed vücuda getirdik, öylece onları sarıverdik. Artık onlar göremezler.
Hem önlerinden hem arkalarından bir set yaparak, öylesine çepeçevre sardık ki, artık hiç göremezler onlar. . .
Önlerinden bir sed ve arkalarından bir sed çektik de onları kapattık; artık görmezler.
Onların önlerinde bir sed, arkalarında bir sed kıldık ve gözlerini perdeledik. Onlar hakkı ve hakîkati görmezler.
Sanki önlerine bir engel, arkalarına da bir engel koyup onları kuşatmışız da göremiyorlar[*].
Önlerine bir set, arkalarına da bir set çekerek onları bürüdük de artık göremezler.
Önlerine bir sed, arkalarına bir sed çekip onları öyle bir kuşattık ki, birşey görecek halleri yoktur.
Önlerine bir set, arkalarına da başka bir set çektik. Böylece onları kuşatıp sardık; artık onlar görmezler.
daħı ķılduķ ileylerinde dįvar ya'nį ġaflet daħı artlarından dįvar pes örttük anları pes anlar görmezler.
Daḫı anlaruñ ileylerinde sed ḳılduḳ, ardlarından daḫı sed ḳılduḳ. Anlaruñgözler[ini kör] itdük. Pes anlar hīç ḥaḳḳı görmezler.
Biz onların önlərinə və arxalarına sədd çəkib (gözlərini) bağlamışıq. Buna görə də (Allahın qüdrətinə dəlalət edən əlamətləri) görmürlər. (Kafirlərin qəlb gözü kor edilmiş, bütün iman yolları üzlərinə bağlanmışdır. Onlar zahirən görsələr də, mə’nən kordurlar).
And We have set a bar before them and a bar behind them, and (thus) have covered them so that they see not.
And We have put a bar in front of them(3949) and a bar behind them, and further, We have covered them up; so that they cannot see.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |