Liyunżira men kâne hayyen ve yahikka-lkavlu ‘alâ-lkâfirîn(e)
Diri olanı korkutması ve kafirler hakkındaki sözün gerçeğe çıkması için.
(Ve bu gerçekler size tebliğ edildi) Ki; (Kur’an’la kalpleri) diri olanları uyarsın (ve hidayet yolunu göstersin) ve inkâr edenlere de (azap) söz(ümüz) hak olsun ve gerçekleşsin (ve hiçbir bahaneleri kalmasın diye gelmiştir).
Bu Kur'ân ancak aklı, fikri, duygusu, diri; kalbinde hayat ışığı olanları uyarmak ve Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin üzerine de azapla ilgili sözün hak olduğunu bildirmek üzere indirilmiştir.
Bu, hakikati gören, hakkı duyan, söyleneni anlayacak uyanıklığa, düşünebilen bir akla sahip olanı uyarmak; hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur'ân'a itibar etmeyerek ölü gibi davranan, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah'a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirler, nankörler üzerinde de, ceza ile ilgili gerekçeli kararımızın, hükmümüzün gerçekleşmesi içindir.
Diri olanı uyarması ve kâfirler hakkındaki sözün hak olması için (Kur'an ona indirildi).
(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve kâfirlerin üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir).
Aklı olanı korkutmak, kâfirlere de azab gerçekleşmek için...
Ki içlerinde hayat kalmış kişi (ve toplumları) uyarsın (kurtarsın,) kâfirler için de azap tahakkuk etsin.
Diri olan kimseyi kocundurmak içindir, kâfirlere söz hak oldu
(Bu Kur'an, hakikati görenleri, kalben ve bedenen) diri olanları uyarması ve inkârcılar hakkındaki Allah'ın gerekçeli hükmünün gerçekleşmesi için indirilmiştir.
Tâ ki hayâtda olanlar müteyakkız olsunlar ve kâfirler hakkında virilen hüküm icrâ olunsun.
Diri olan kimseyi uyarsın ve verilen söz de inkarcıların aleyhine çıksın.
(Aklen ve fikren) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki o sözün (azabın) gerçekleşmesi için Kur’an’ı indirdik.
Diri olanları uyarsın ve inkârcılar hakkındaki o söz (ceza) gerçekleşsin diye (gönderilmiştir).
Diri olanları uyarsın ve kâfirler cezayı hak etsinler diye.
Dirileri uyarır ve inkarcıları açığa çıkarır.
(Bu), diri olanları uyarmak ve kâfirlere de azab sözünün hak olması içindir.
Hayatı olanı uyandırmak, nankörlere de o söz hakk olmak için
Biz onu (Kur’ân’ı, manen) diri olanları uyarması ve kâfirler hakkındaki (azap) sözü (nün) gerçekleşmesi için vahyettik.
O, diri olanları uyarmak¹ ve gerçeği yalanlayan nankörlerin üzerine Söz'ün² hak olması içindir.
(Bu da) hayâtı olan kimselere (gelecek tehlikeleri) haber vermek ve kâfirlere o söz hak olmak için (dir).
Tâ ki hayatta olanları (Allah'ın azâbıyla) korkutsun, kâfirlerin üzerine ise (azab husûsundaki) söz hak olsun!
69 ,70. Ve biz, (vahiy göndermekle) ona (Muhammed’e) şiir öğretmedik. Zaten bu, ona yakışmaz da. O (kendisine vahyedilen) ancak bir öğüt ve açıklayıcı bir Kur’an’dır ki, (yeryüzünde) yaşayan kimseleri uyarsın ve böylece söz (hüküm) inkâr edenler hakkında gerçekleşsin diye. *
Yaşayan dirileri uyarmak için (inmiş) dir. Doğruları inkâr edip reddedenlere (azap) sözü gerçekleşecektir.
Bu da uyanık olan kimseleri öğütlemek, tanımazlar için verilen sözü de yerine getirmek içindir.
(Tâ ki o bununla) hayatta olanları uyarsın²² ve böylece kâfirler üzerine (vaad edilen) söz de gerçekleşsin diye.
(Kur'an,) Diri olanları uyarıp korkutmak ve küfre sapanların üzerine sözün hak olması için (indirilmiştir).
Ki böylece İslâm dâvetçileri, aklını ve gönlünü kibir, bencillik, inat, önyargı gibi hastalılardan arındırmış kimseleri, yani kalben diri olan insanlarıKur’an ile uyarsınlar ve böylece, bu mesajı inkâr edenlerin hakettikleri azap sözü, hiçbir itiraza yer vermeyecek biçimde açık ve net olarak gerçekleşsin! İşte Kur’an’ın varlık sebebi ve temel görevi budur. O, artık uyarılmalarına gerek kalmayan ölülere okunmak için değil, insanlığı bir tek Allah’a kulluğa çağırmak için indirilmiştir:
Söz’ün Kâfirler aleyhine gerçekleşmesi ve diri olan (yaşayan) kimseyi uyarması için!
Bu Kitap, aklı başında olanları uyaracak, inkarcılara da kesin kararları tebliğ edecektir.
Biz yaşayanları uyarmak için gerçekleri açıklayan birbirinden güzel ayetler gönderdik. İstedik ki uyarılara kulak versinler. Gereken dersleri çıkarsınlar. İnkâr etmeyip hidayet etsinler. Yoksa sen ayetlerimizi ölülere mi okuyorsun? Ayetleri ölülere okuduğun için mi işitmiyorlar? Ölülere okuduğun için mi ders çıkarmıyorlar? Andolsun ki ayetlerimize karşı gözlerini körleştiren, kulaklarını sağırlaştıran, kalbini soğutanlar var ya; onlar kabirlerdeki ölüler gibidir. Onlara ayetlerimi okusan işitmezler. Sanki onlar mezarların başına gidip ayetlerimi arkalarından okuduğunuz ölülere benzer. Onun için onlara gerçekleri göstersen görmezler. Hani hiç düşünmüyorlar! Sor onlara! Mezarların başına gidip ayetlerimi okumanızın ölülere faydası ne? Onları işitiyor görüyor mu sanıyorsunuz? Niçin akıl etmiyorsunuz? Niçin düşünmüyorsunuz? Ayetlerimiz yaşayanlara okunsun diye gönderildi. Sizler şeytana uyup ölülerin arkasından mı okuyorsunuz? Andolsun ki böyle yapanların mezardaki ölülerden farkı yoktur. Çünkü mezardaki ölüler de yaşarken ölenler de ayetlerimize karşı kör, sağır, dilsizdirler. Ey insan! Gönderilen kitap yaşayanlar içindir. Ölüp gidenlerin arkasından okuyacağınız kitap değildir. Yaşarken okuyup hayatınızı düzenleyesiniz diye gönderilmiştir. Yoksa Rabbinizle inatlaşıyor musunuz? Ayetlerimi ölülere mi okuyorsunuz? Bilin ki Kitap diriler için gönderildi.
69,70. Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmez de. O(nun söyledikleri), sağ olanları uyarsın ve kâfirlere de (azap) sözü gerçekleşsin diye sadece (gerçeğin) hatırla(t)ması ve apaçık bir Kur’an’dır. [*]
Bu Kuran ile diri olanlar uyarılsın ve gerçekleri örtbas eden kâfirlere de azabın hak olduğu bildirilsin. 6/19, 27/80-81, 30/52-53
ki bu sayede, (kalben) diri olanları uyarsın[³⁹⁷⁷] ve bunu ısrarla inkâr edenlere karşı verilmiş söz gerçekleşsin.[³⁹⁷⁸]
69,70. (Onlar Peygambere şair diyorlar) Biz ona şiir öğretmedik. (Kur'an'ın ne söz, ne de ma’na olarak şiir olmadığı açıkça meydandadır.) Hem şairlik ona yaraşmaz da (*) Ona vahyolunan ancak, kalbi diri olanları uyarsın ve kafirler cezayı hak etsin diye (Allah katından indirilen) bir öğüt ve hükümleri açıklayan bir Kur'an'dır.
(Bu Kur’an) diri/hayatta olanları uyarsın ve kâfirlere de (Allah’ın onlara azab edeceğim) sözü hak olsun
Hayat sahibi olan kimseyi korkutması ve kâfirler üzerine de azabın tâhakkuk etmesi için (O Kur'an'ı) indirdik.
Yaşayan her kişiyi uyarsın diye, böylece ilahî hüküm kâfirler hakkında kesinleşsin diye, gönderilmiştir.
(Bu Kur'an Muhammed'e vahyedilmiştir) Ki, diri olanları uyarsın ve inkar edenlere de (azab) söz(ü) hak olsun.
69,70. Biz Muhammed'e şi'iri öğretmedik ve şâ'irlik de ona lâyık değildir. Bu ancak diri olanı inzâr itmek ve kâfirlere 'azâbın hak olmasını te'mîn iylemek içün rabbin tarafından zikr ve mev'ıza ve Kur'ân-ı mübîndir.
Diri olan kimseleri uyarsın ve onun Allah’ın sözü olduğu, görmezlik edenler açısından da kesinleşsin diye indirilmiştir.
Diri olanları uyarmak ve sözün nankörler aleyhinde gerçekleşmesi içindir.
Diri olanı uyarsın ve kâfirler hakkındaki hüküm yerini bulsun diye Biz ona Kur'ân'ı verdik.
Diri olanı uyarsın ve gerçeği örten nankörler/inkârcılar aleyhine söz hak olsun diye indirilmiştir.
tā ķorķıda anı kim oldı diri daħı vācib ola ḥüccet kāfirler üzere.
ḳorḳutmaġ‐ıçun diri olan kişileri, daḫı ‘aẕāb gelmesin vācib itmeg‐içünkāfirler üstine.
Onunla diri olanları (ağıl və bəsirət sahiblərini) qorxutsun və o deyilən söz (əzəldən buyurduğumuz əzab hökmü) kafirlər barəsində gerçək olsun.
To warn whosoever liveth, and that the word may be fulfilled against the disbelievers.
That it may give admonition to any (who are) alive,(4016) and that the charge(4017) may be proved against those who reject (Truth).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |