3 Kasım 2024 - 1 Cemaziye'l-Evvel 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yâsîn Suresi 69. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vemâ ‘allemnâhu-şşi’ra vemâ yenbeġî leh(u)(c) in huve illâ żikrun ve kur-ânun mubîn(un)

Ve biz, ona şiir belletmedik ve bu, ona yakışmaz da; bu, ancak bir öğüttür ve her şeyi açıklayan Kur'an.

(Aslında) "Biz Ona (Resulüllah’a) şiir (ve uydurma dizeler) öğretmedik. (Boş ve bâtıl sözler zaten) Ona yakışmaz da. O(na vahyedilen) sadece gerçek bir öğüt ve apaçık bir Kur’an-ı Kerim’dir."

Bu söylenenleri, kâfirlerin dedikleri gibi şiir sanmayın. Biz, elçimiz Muhammed'e şiir öğretmedik. O'nun buna ihtiyacı da yok. Peygamberlik, şairlik olmadığı gibi, Kur'ân da şiir değildir. O Kur'ân, başka değil, ancak bir zikir, öğüt, vaaz, irşat ve hatırlatıcı bir kitaptır.

Biz Muhammed'e şiir öğretmedik. Bu ona yakışmazdı da... Onun okuduğu kitap, ancak Allah'tan gelmiş okunması ibadet olan bir öğüt, bir ikaz ve Allah-insan-kâinat ilişkilerini ve ilâhî düzeni açıklayan, bütün ilâhî kitaplardaki dinî-ilmî esasları içeren, açık seçik Kur'ân'dır.

Biz ona şiir öğretmedik. Ona yakışmaz da. Bu yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

Biz ona (Peygambere) şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

Biz O'na (Peygambere) şiir öğretmedik, O'na yaraşmaz da... O kitab, sade bir öğüddür ve (haramla helâlı) açıklayan bir Kur'an'dır.

Biz ona (Peygamber’e) şiir kabiliyetini vermedik. Şiir ona yakışmaz. (Peygamberlik, hak ve hukuk yoludur. Şiir, his ve hayal aynasıdır.) Bu ayetler, ancak bir zikir(mesaj-öğüt)dir ve açık bir Kur’andır (kitaptır, kanundur, ilimdir, zikirdir.)

Biz peygambere şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. O kitap, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.

Biz ona, şiir öğretmedik, o da, yaraşmaz ona, bu ancak öğüt olan, açık olan bir Kur'andır

Biz, o (nebiy)e şiir öğretmedik. Bu, ona yakışmaz da. Ona vahyedilen ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

Biz Muhammed ’aleyhisselâma şi’iri ta’lîm itmedik, âna şi’ir yakışmaz, bu kitâb (Kur’ân) vâzıh bir ihtârnâmedir.

Biz ona şiir öğretmedik, zaten ona gerekmezdi. Bu bir öğüt ve apaçık Kuran'dır.

Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Bu, ona yaraşmaz da. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.

Biz ona şiir öğretmedik; zaten ona yaraşmazdı da. Ona vahyedilen, ancak bir öğüt ve apaçık Kur’an’dır.

Biz ona (Peygamber'e) şiir öğretmedik. Zaten ona yaraşmazdı da. Onun söyledikleri, ancak Allah'tan gelmiş bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

Ona şiir öğretmiş değiliz, zaten ona uygun düşmez. Bu, ancak bir mesaj ve apaçık bir Kuran'dır.

Biz ona şiir öğretmedik. Bu ona yaraşmaz da... O sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.

Biz ona şiir öğretmedik, ona yaraşmaz da, o sâde bir zikir ve parlak bir Kur'andır

Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik, (bu) ona yaraşmaz da. (Tarafımızdan vahyedilen) o (Kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık bir Kur’ân’dır.

Biz ona şiir öğretmedik. Ve bu, ona yakışmaz da. O, yalnızca bir Öğüt ve apaçık Kur'an'dır.

Biz ona şiir öğretmedik. (Bu) ona yakışmaz da. O (nun getirdiği kitab) bir öğütden ve (hükümleri) açıklayan bir Kur'andan başkası değildir.

Ve ona (o Resûlümüze), şiir öğretmedik; (bu) ona yaraşmazdı da.(2) Doğrusu o, ancak bir nasîhattir ve apaçık beyân eden bir Kur'ân'dır.

(2)“Kur’ân-ı Hakîm, nihâyetsiz parlak, yüksek hakīkatleri câmi‘ olduğundan, şiir hayâlâtından müstağnîdir(uzaktır). Evet Kur’ân-ı Mu‘cizü’l-Beyân’ın (... Devamı..

69 , 70. Ve biz, (vahiy göndermekle) ona (Muhammed’e) şiir öğretmedik. Zaten bu, ona yakışmaz da. O (kendisine vahyedilen) ancak bir öğüt ve açıklayıcı bir Kur’an’dır ki, (yeryüzünde) yaşayan kimseleri uyarsın ve böylece söz (hüküm) inkâr edenler hakkında gerçekleşsin diye. *

(*) Dirilik ve hayatta olmak öncelikle maddîdir. Madden hayatta olmayan zaten uyarılmaz. Zira uyarılmaya ihtiyaç duymaz. Ölü olanın imtihanı sona ermi... Devamı..

Biz o elçiye şiir öğretmedik. Zaten Rabbinin elçiye şiir öğretmesi hiç yakışmazdı. O (vahiy) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an olup,

Biz ona şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmazdı da. İşte Kur’an yalnız öğüt, apaçık Kitap’tır.

Biz ona şiir öğretmedik, ona şiir de yaraşmaz. Ona vahyolunan söz, nasihattan, apaşikâr olan Kur/an/dan başka bir şey değildir.

Biz ona şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmez de/yakışmaz da.²¹ Bu (Biz’im öğrettiğimiz) ancak bir öğüt [zikr] ve apaçık bir Kur’an’dan başka bir şey değildir.

21 Krş. Hâkka, 69/41

Biz ona şiir öğretmedik; (bu,) ona yakışmaz da. O (kendisine indirilen kitap), yalnızca bir öğüt ve apaçık olan bir Kur'an'dır.

Biz ona şiir öğretmiş değiliz, zaten bu ona yakışmaz da! Muhammed’e vahyettiğimiz ayetler, insan ruhunu okşayan, yürekleri sarsıp derinden etkileyen muhteşem güzelliğine rağmen, asla şiir değildir! O ancak,âlemlerin Rabb’i tarafından tüm insanlığa yöneltilen bir uyarıdır; insanın bulunduğu her yerde okunsun, anlaşılsın ve hayata hükmetsin diye gönderilen, gerçekten okunmaya değer ve dâimâ okunması gereken apaçık bir kitaptır!

Ona Şiir’i öğretmedik; zaten yaraşmaz da! Bu ancak açıklayıcı bir kur’ân (okuyuş) ve bir öğüttür.

Biz Muhammed'e şiir sanatını öğretmedik. Zaten buna gerek de yoktur. Çünkü Kuran, gönülleri fetheden nurlu bir kitap olmuştur.

Resulümüze şiir öğretmedik. Zaten şiir uydurmaları yaraşmazdı. Resulün size okudukları apaçık bir öğüttür. Sizler birbirinden güzel ayetlerimizi şiir mi zannettiniz? Elbette Rabbinizin sözleri birbirinden güzeldir. Hiç kimsenin sözü Rabbinin sözüne ulaşamaz.

69,70. Biz ona (Peygamber’e) şiir öğretmedik. Zaten ona gerekmez de. O(nun söyledikleri), sağ olanları uyarsın ve kâfirlere de (azap) sözü gerçekleşsin diye sadece (gerçeğin) hatırla(t)ması ve apaçık bir Kur’an’dır. [*]

Bu iki ayet, Kur’an’ın ve elbette yâsîn’in dirilere, diri kalmak isteyenlere okunması gerektiğinin apaçık delilidir. Kur’an’ın bir ismi de [ruh] olduğ... Devamı..

Biz o (Peygambere) şiir öğretmedik. (Zâten) onun buna ihtiyacı da yok. Ona (indirilen,) apaçık (Allah kelâmı olan) bir öğüt ve Kur’an’dan başka bir şey değildir. ¹

1 Biz o Peygambere şiir öğretmedik onun söyledikleri bir şiir değildir. Kur’an’ın lâfzan da manen de şiir olmadığı açıktır. Bir kere Kur’an’ın nazmınd... Devamı..

VE [işte böyle:] Biz bu [Peygamber’e] şiir [yeteneği] bahşetmedik, zaten [şiir] bu [mesaj]a uygun düşmezdi: ³⁸ o yalnızca bir uyarı ve öğüttür; ve o özünde apaçık olan ve gerçeği dosdoğru gösteren ³⁹ bir [ilahî] hitabedir,

38 Bu pasaj, surenin ilk ayetlerinde değinilen konuyu, yani Kur’an’ın vahyi konusunu ele almaya devam etmektedir. 26:224’de olduğu gibi, burada da, Mu... Devamı..

Biz sana şiir öğretmedik, şairlik senin yapacağın iş değildir. Sana gelen vahiy sadece bir öğüt ve şeref kaynağı ve gerçekleri açıklayan Kuran’dır. 21/5, 37/36, 52/30, 6/97, 22/72

BİZ ona şiir öğretmedik; bu onun için[³⁹⁷⁴] gerekli de değil:[³⁹⁷⁵] o (vahiy) sadece bir uyarı ve öğüttür;[³⁹⁷⁶] dahası açık ve açıklayıcı bir hitaptır;

[3974] Zamir Kur’an’ı da gösterebilir. [3975] Nebi’ye yönelik “şair” (21:5) ve Kur’an’a yönelik “şiir” iddialarını red. Bunun gerekçesini anlamak i... Devamı..

69,70. (Onlar Peygambere şair diyorlar) Biz ona şiir öğretmedik. (Kur'an'ın ne söz, ne de ma’na olarak şiir olmadığı açıkça meydandadır.) Hem şairlik ona yaraşmaz da (*) Ona vahyolunan ancak, kalbi diri olanları uyarsın ve kafirler cezayı hak etsin diye (Allah katından indirilen) bir öğüt ve hükümleri açıklayan bir Kur'an'dır.

(Çünkü "Şairlere gelince, onlara da azgınlar uyar." -Şuara/224- beyanları uyarınca peygamberlik makamına şairlik yakışmaz)

Biz, o Peygamber’e şiir öğretmedik. Onun aradığı o da değildir. O(na verdiğimiz) ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur’an’dır.

Ve Biz O'na şiiri talîm etmedik ve O'nun için lâyık da olmaz. O, başka değil bir mev'izedir ve pek bedîhi bir Kur'an'dır.

Biz Resûl'e Kur'ân öğrettik, şiir öğretmedik, o zaten ona yaraşmaz. O sırf bir irşâd ve parlak bir Kur'ân'dır.

Biz ona (Muhammed'e) şiir öğretmedik, (şiir) ona yakışmaz da. O(na vahyedilen) sadece bir öğüt ve apaçık bir Kur'an'dır.

69,70. Biz Muhammed'e şi'iri öğretmedik ve şâ'irlik de ona lâyık değildir. Bu ancak diri olanı inzâr itmek ve kâfirlere 'azâbın hak olmasını te'mîn iylemek içün rabbin tarafından zikr ve mev'ıza ve Kur'ân-ı mübîndir.

Muhammed’e şiir öğretmedik; zaten gerekmezdi. Bu, sadece zikirdir ve açıklayıcı Kur’an’dır[*].

[*] Zikir, doğru bilgi demektir. Kur'ân'daki bütün bilgiler doğru olduğu için Allah ona zikir adını vermiştir. Kur'ân kelimesi ise hem son Kitabın ism... Devamı..

Ona şiir öğretmedik, ona yakışmaz da. Bu, yalnızca bir hatırlatma ve apaçık Kur'an'dır.

Biz Peygambere şiir öğretmedik; bu ona yakışmaz da. O ancak bir öğüt ve apaçık bir Kur'ân'dır.

Biz o peygambere şiir öğretmedik. Şiir ona yaraşmaz/layık olamaz da. Ona vahyedilen, bir öğütten ve apaçık bir Kur'an'dan başka şey değildir;

daħı ögretmedük aña şi'ri daħı yaramaz aña degül ol illā ögüt daħı ķur’ān bellü.

Daḫı biz Muḥammede şi‘r ögretmedük. Özine lāyıḳ da degüldür. Olözine ögretdügümüz degüldür, illā ögütler, daḫı beyān idici Ḳur’ān,

Biz ona (Muhəmməd əleyhissəlama) şe’r öyrətmədik və bu ona heç yaraşmaz da (lazım da deyildir). Ona vəhy olunan ancaq öyüd-nəsihət və (haqla batili ayırd edən) açıq-aşkar Qur’andır ki,

And we have not taught him (Muhammad) poetry, nor is it meet for him. This is naught else than a Reminder and a Lecture making plain,

We have not instructed the (Prophet) in Poetry,(4015) nor is it meet for him: this is no less than a Message and a Qur´an making things clear:

4015 Cf. 26:224 and n. 3237. Here "Poetry" is used as connoting fairy tales, imaginary descriptions, things futile, false, or obscure, such as decaden... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.