İnnemâ tunżiru meni-ttebe’a-żżikra veḣaşiye-rrahmâne bilġayb(i)(s) febeşşirhu bimaġfiratin veecrin kerîm(in)
Sen, ancak Kur'an'a uyan ve rahmandan, halk görmese de korkan kişiyi korkutabilirsin; müjdele onu yarlıganmayla ve güzelim bir mükafatla.
(Ey Nebim!) Sen ancak, Zikre (Kur’an-ı Kerim’e) uyan ve gayb ile (zahiren görmedikleri, ama harika yaratılış eserleriyle tanıyıp iman ettikleri) Rahman olan (Allah’)a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylelerini, bir bağışlanma, yüksek ve cömertçe bir mükâfatla müjdele (ki onlar dünyada izzet ve devlete, ahirette ise cennete ulaşacaklardır).
Sen ancak, Kur'ân'ı, ciddi düşünerek okuyup, kulluk kitabı olarak kabul eden ve henüz huzuruna çıkmadan, Allah'a karşı gelmekten korkanları uyarabilirsin. Böylelerini Allah'tan bir bağışlanma ve güzel bir ödül ile müjdele.
Sen ancak, okunması ibadet olan övünç kaynağı Kur'ân'a uyan, Kur'ân'ı uygulayan, saklı-gizli hallerinde, görmedikleri halde, gıyaben, saygı duyarak rahmet sahibi Rahman olan Allah'tan korkanları uyarabilirsin. Onları, bir koruma kalkanı ve bağışlanma, cömertçe ve değerli bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak zikre uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi ve namaz kılanları uyarırsın. İşte onu bir bağışlama ve kıymetli bir ecirle müjdele.
Sen ancak, zikre (Kur'an'a) uyan ve gayb ile Rahman olan (Allah')a (karşı) içi titreyerek korku duyan kimseyi uyarırsın. İşte böylesini, bir bağışlanma ve üstün bir ecirle müjdele.
Sen ancak Kur'an'a tâbi olan, onunla amel eden ve görmediği Rahmân'a içten saygı besliyen kimseyi sakındırırsın. İşte onu hem bir mağfiretle (dünyadaki günahlarının bağışlanmasıyla), hem de iyi mükâfatla (cennetle) müjdele.
Sen, ancak zikre (Kur’ana) tabi olan ve sonsuz mükemmel olan Allah’tan gıyaben korkan kişiyi uyarırsın. Böyle bir kişiyi Allah’tan bir mağfiret ve güzel ikramlı bir ücret ile müjdele!...
Sen ancak, Kur'ân'a uyan ve görmeden Rahmân'a saygı duyan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini bir af ve güzel bir ödülle müjdele.
Ancak, kocundurabilirsin Kur'ana inananla, görmeksizin, Tanrıdan korkusu bulunanı, onu bağışlamakla, güzel olan sevapla hemencecik müjdele
Sen ancak Zikr'e (Kur'an'a) uyan ve insan kavrayışının ötesinde bulunmasına rağmen Rahman (olan Allah')a yürekten saygı duyan kişiyi uyarabilirsin. İşte o kimseyi bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele!
Sen tercîhan Kur’ân’a îmân idenlere ve Allâh’dan kalben korkanlara teblîğ it, ânlara mükâfât mağfiret ve tebşîr it
Sen ancak, Kuran'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Artık o kimseyi, bağışlanma ve cömertçe verilecek bir ecirle müjdele.
Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan korkan kimseyi uyarırsın. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak o zikre uyanı ve görmediği halde rahmândan korkanı uyarabilirsin. İşte böylesini hem bir af hem de değerli bir ödülle müjdele.
Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak, mesaja uyan ve yalnız başına iken Rahman'a karşı saygılı olan bir kimseyi uyarabilirsin. Onu bağışlanma ve bol bir ödülle müjdele.
Sen ancak Kur'ân'a tabi olan ve görünmediği halde Rahman olan Allah'tan korkan kimseyi sakındırırsın. İşte onu bir bağışlanma ve çok şerefli bir mükafatla müjdele.
Ancak zikri ta'kıyb eden ve gaybde rahmana haşyet besliyen kimseyi sakındırırsın, işte onu hem bir mağrifetle hem bir ecri kerîm ile müjdele
(Habibim!) Sen ancak zikre (Kur’ân’a) uyan, (azabı) görmediği hâlde, Rablerin (in azametin) den korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte onu hem bir mağfiretle (dünyadaki günahlarının bağışlanmasıyla) hem de iyi mükâfatla (cennetle) müjdele.
Sen ancak Zikir'e¹ uyan ve görmediği halde Rahman'a haşyet² duyan kimseyi uyarabilirsin.³ İşte böylesine bağışlanma ve çok şerefli bir ödülü haber ver.
Sen ancak o zikre uyan ve çok esirgeyici (Allah) a gaaibâne büyük saygı gösteren kimseleri inzâr edeceksin. İşte sen on (lar) ı hemen mağfiretle, hem çok şerefli mükâfatla müjdele.
(Sen,) ancak Zikr'e (Kur'ân'a) tâbi' olan ve gıyâben (görmediği hâlde)Rahmân'dan korkan kimseyi korkutabilirsin! İşte onu bir mağfiret ve güzel bir mükâfâtla(Cennetle) müjdele!
(Resulüm!) Sen (herkesi uyarmakla mükellefsin,) ancak zikre (Kur’an’a) uymuş ve insan kavrayışının ötesinde bulunmasına rağmen Rahman (olan Allah’)a yürekten saygı duymuş kimseyi (etkili ve yararlı bir biçimde) uyarabilirsin. İşte o kimseyi bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele! *
Sen, yalnızca bu öğüde (Kur’an’a) tabi olanı ve görmediği halde Rahman’dan korkanı uyarırsın. O’nu bağışlanma ve çok değerli karşılıklarla müjdele.
Sen ancak, Tanrı buyruğuna uyanla gözleriyle görmediği o Esirgeyici’den ürken kimseyi uyarabilirsin. Artık ona yarlıganacağını, ulu karşılık göreceğini de müjdele.
Sen yalnız Kur/an/a tâbi olup esirgeyen Tanrı/yı görmeksizin ondan korkanı Allah azabıyle korkutabilirsin. Böylesini yarlıganma ve pek iyi mükâfatla müjdele.
(Ey Peygamber!) Sen ancak zikre/Kur’an’a tabi olanı ve algılayamadığı [ğayb] hâlde Rahmân’a saygıdan ürpereni uyarabilirsin. Sen onu bir bağışlanma ve yüce [kerîm] bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak zikre (Kur'an'a) uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak, bu kutlu Öğüde içtenlikle kulak veren veO Yüceler Yücesi Rahmân’a gayben —O’nu gözleriyle göremedikleri hâlde— saygı duyan kimseleri uyarabilirsin. Senin uyarıların, ancak böyle iyiliğe, güzelliğe açık olan kimselerde etkisini gösterir. Onlar, Allah’ın, duyu organlarıyla kavranamayacak yüce bir varlık olduğunu bilir, bu yüzden, O’nun varlığının, birliğinin ve sonsuz ilim, kudret, merhamet, adâlet... gibi yüce sıfatlarının yani bir tek rab ve ilâh oluşu gerçeğinin üzerinde düşünerek, Rablerine iman eder, derin bir saygı ve şükranla O’nun hükümlerine boyun eğerler. İşte onları, Allah tarafından bağışlanma ve cennette muhteşem bir ödül ile müjdele!
Doğrusu Gayb ile (Görmeden) Rahmân’dan çekinmiş ve Zikr’e uymuş kimseleri uyarırsın. Onlara bağışlanma ve cömertçe bir ödül müjdele!
Sen, sadece bu Söylem'e uyanları, her şeye sevgi ile hakim olan Tanrı'ya gönül verenleri uyaracaksın. Bu gibilere, hoşgörülü bir ortamda birbirinden değerli ödüllerden söz edebilirsin.
Onun için inkâr edenlere ayetlerimi okuduktan sonra fazla üsteleme! Onları kendi hallerine bırak! Belki düşünüp öğüt alırlar. Sen ancak ayetlerime inanan, emirlerimi yerine getiren, görmeden Rabbinden sakınan kimseyi uyarabilirsin! İşte böylelerini müjdele! Rabbin onlara en güzel şekilde cevap vererek merhametiyle kuşatacaktır.
Sen, ancak Kur’an’a uyan ve görmeden, Rahman olan (Allah’)a (karşı) saygı duyan kimseyi, uyarırsın. İşte o kimseyi, bir bağışlanma ve üstün bir mükâfatla (cennetle) müjdele.
Sen ancak, bu Kuran’a uyan ve Rahman’a içten derin bir saygı duyan kimseyi uyarabilirsin. Sen bu kimseyi Allah katından bağışlanma ve tarifsiz güzellikte bir ödülle müjdele! 35/18, 67/12
Ne ki sen, sadece ilâhî uyarıya tâbi olan ve idraki aşan bir hakikat olmasına rağmen, O rahmet kaynağına derin bir ürpertiyle saygı duyan kimseyi[³⁹³²] uyarabilirsin: o halde bu gibileri sınırsız bir mağfiret ve tarifsiz güzellikte bir ödülle müjdele!
Sen ancak, Kur'an'a uyan ve Rahman'dan gıyabında korkan kimseyi uyarabilirsin! (Senin uyarıların ve öğütlerin ancak onlara yarar sağlar) İşte sen böyle kulları bağışlanma ve büyük bir mükâfat ile müjdele!
Sen ancak Zikr’e (Kur’an’a) uyanı ve görmediği hâlde Rahmân’dan çekineni uyarabilirsin. İşte onu bir bağışlanma ve güzel bir mükâfatla müjdele.
Sen ancak zikre tâbi ve Rahmân'dan daha görmeksizin korkan kimseyi korkutursun. Artık onu bir yarlığanma ile ve pek şerefli bir mükâfaat ile müjdele.
Sen ey Resulüm, şu kimseyi uyar: İrşâda can kulağıyla tâbi olur, görmediği Rahman'a saygı duyup O'ndan çekinir. Müjdele onu: Mağfiret onun, şerefli mükâfat onun. . .
Sen ancak Zikre uyan ve görmeden Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte öylesini bir mağfiret ve güzel bir mükafatla müjdele.
Ancak sen Kur'ân'a ittibâ' idüb 'an gaybin Rahmân'dan korkanları inzâr idersin. Onları mağfiret ve kerîm ecir ve mükâfât ile müjde it.
Sen ancak, Kur'an'a uyan, görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. Onlara bağışlanmayı ve büyük bir mükafatı müjdele!
Sen ancak Kur'ân'a uyan(4) ve görmediği halde Rahmân'dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte onu bağışlanma ile ve ardı arkası kesilmeyecek, pek değerli bir ödülle müjdele.
Sen ancak o zikire/Kur'an'a uyan ve görmediği halde Rahman'dan korkan kimseyi uyarırsın. Böylesini, bir bağışlanma ve seçkin bir ödülle müjdele!
ķorķıtmayasın illā anı kim uydı ķur’ān’a daħı ķorķdı rahmāndan ġayb iken. pes muştıla aña yarlıġamaķ daħı müzd görklü.
Pes ḳorḳutmazsın, illā Ḳur’āna uyan kişileri, ġayb‐ıla Allāhdan ḳorḳanlarıdaḫı. Pes aña yarlıġamaḳ muştıla, daḫı ulu ecr muştıla.
Sən ancaq Qur’ana tabe olub, Rəhmandan (Onu) görmədən qorxan kimsəni qorxuda bilərsən. Beləsinə (axirətdə) bağışlanacağı və çox gözəl bir mükafata (Cənnətə) nail olacağı ilə müjdə ver!
Thou warnest only him who followeth the Reminder and feareth the Beneficent in secret. To him bear tidings of forgiveness and a rich reward.
Thou canst but admonish(3951) such a one as follows the Message and fears the (Lord) Most Gracious, unseen:(3952) give such a one, therefore,(3953) good tidings, of Forgiveness and a Reward most generous.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |