11 Ekim 2024 - 8 Rebiü'l-Ahir 1446 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Yâsîn Suresi 10. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vesevâun ‘aleyhim eenżertehum em lem tunżirhum lâ yu/minûn(e)

Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar.

(Bu nasipsiz kâfirlerin) Kendilerini uyarmış mısın, ya da uyarmamış mısın, onlar için birdir; zira onlar inanmazlar (inanmayacaklardır).

Onları ha uyarmış, ha uyarmamışsın, hiç farketmez, asla inanmazlar. Yani cenneti kaybetmek, cehenneme gitmek konusunda umursamazlar.

Onları uyarsan da, uyarmasan da farketmez. Onlar iman etmeyecekler.

Onları uyarsan da uyarmasan da kendileri için birdir. İman etmezler.

Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.

Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler.

Öyle ki onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar iman etmeyeceklerdir.

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

Sen onları, istersen kocundur, istersen kocundurma, onlar inan etmezler

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Bkz. 2/6 ve dipnotu.

Sen ânlara ihtârâtda bulunsan da bulunmasan da îmân itmeyecekler.

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Kendilerini uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.

Bak 57:22-23.

Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.

Ve onlarca müsavidir: ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, îmân etmezler.

7, 8, 9 ve 10. âyet-i kerîmelerdeki kastedilen kâfirler, dünyada kâfir olarak yaşayıp sonunda âhirete de kâfir olarak intikal edeceği ezelî ve ebedî i... Devamı..

Uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.

Onları (azâb ile) ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın onlarca birdir. İman etmezler.

(Habîbim, yâ Muhammed!) Onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir; îmân etmezler.

Ve (Resulüm!) Sen onları (inkâr ve sapkınlığı tercih edip inanmak istemeyenleri) ha uyarmışsın ha uyarmamışsın, onlar için birdir; (onlar) inanmazlar.*

(*) Bu ayette uyarmanın uyaran açısından değil hakikate kendini kapatanlar açısından bir ve aynı olduğu ifade edilmektedir. Çünkü ’’Senin için değil o... Devamı..

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez inanmayacaklar.

Sen onları uyarsan da bir, uyarmasan da. Çünkü onlar inanmıyacaklardır.

Onları Allah azabıyle korkutsan da, korkutmasan da birdir, yine inanmazlar.

Onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez. Onlar inanmazlar.⁵

5 Krş. Bakara, 2/6

Kendilerini uyarıp korkutsan da uyarmayıp korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler.

Sen onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, onlar durumlarını değiştirmez, inanmazlar. O hâlde, onlardan dolayı üzülme, ümidini ve heyecanını yitirme! Bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan tebliğe devam et! Unutma ki:

Onları uyardın mı, yoksa uyarmadın mı; onlara göre eşit düzeydedir; inanmazlar.

Resulüm! bu gurur yumaklarını uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar artık...

Onların halleri budur. Onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Çünkü inanmazlar. Sana karşı ön yargılara sahipler. Aslında senin onlara okuduğun ayetlerde gerçeklerini görüyorlar ama vazgeçmiyorlar. Ayetlerimize inanırlarsa alçak gönüllü olmayı, af kapısını açmayı, insanlar arasında sevgiyi, paylaşmayı öne çıkaracaklar. Böyle olmaktan korkuyorlar. Bunu gördüklerinde dünya malına karşı sevgileri artıyor. Büyük bir hırsla dünyaya sarılıyorlar. Kalpleri dünya için katılaşıyor. Artık inkâr edenler çıkarlarının peşinden giden, kendilerinden başkasını düşünmeyen, katı, kaba cahiller oldular.

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. [*]

Benzer mesaj: Bakara 2:6.

Sen, onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez; artık onlar, asla inanmayacaklar.¹

1 Bak. (Bakara: 6, Yûnus: 96–97)

artık onları uyarsan da uyarmasan da onlarca birdir: inanmazlar.

Artık onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez çünkü iman etmezler. 6/69-70, 16/125, 50/45

Şu halde sen onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için fark etmez: iman etmezler.

(Ey Muhammed) Sen onları (azap ile) uyarsan da, uyarmasan da fark etmez. (Ne kadar uğraşsan) onlar iman etmezler..

Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler.

Ve onları korkutmuş olsan da, korkutmasan da onlara karşı müsavîdir, imân etmezler.

Kendilerine müsavidir: ha uyardın onları, ha uyarmadın, artık iman etmezler onlar. . .

Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.

Onları inzâr idüb 'azâbdan korkutsan onlar içün müsâvîdir. Îmân itmezler.

Onları uyarsan da bir, uyarmasan da: inanmıyorlar.

Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.

Uyarsan da onlar için birdir, uyarmasan da; artık iman etmezler.

Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar.

daħı berāberdür anlaruñ üzere [235a] ķorķıdduñ mı kim anları yā ķorķıtmaduñ mı anları inanmazlar.

Berāberdür anlar üstine kendüleri ḳorḳutsañ, daḫı ḳorḳutmasañ. Daḫı īmān getürmezler.

(Ya Peyğəmbər!) Sən onları qorxutsan da, qorxutmasan da, onlar çün birdir: iman gətirməzlər!

Whether thou warn them or thou warn them not, it is alike for them, for they believe not.

The same is it to them(3950) whether thou admonish them or thou do not admonish them: they will not believe.

3950 When the stage just described is reached, revelation or spiritual teaching ceases to have any value for them. Why then preach? The answer is give... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.