Vesevâun ‘aleyhim eenżertehum em lem tunżirhum lâ yu/minûn(e)
Ve birdir onlara korkutsan da, korkutmasan da; onlar, inanmazlar.
(Bu nasipsiz kâfirlerin) Kendilerini uyarmış mısın, ya da uyarmamış mısın, onlar için birdir; zira onlar inanmazlar (inanmayacaklardır).
Onları ha uyarmış, ha uyarmamışsın, hiç farketmez, asla inanmazlar. Yani cenneti kaybetmek, cehenneme gitmek konusunda umursamazlar.
Onları uyarsan da, uyarmasan da farketmez. Onlar iman etmeyecekler.
Onları uyarsan da uyarmasan da kendileri için birdir. İman etmezler.
Kendilerini uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir; inanmazlar.
Sen onları korkutsan da, korkutmasan da onlarca birdir; iman etmezler.
Öyle ki onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Onlar iman etmeyeceklerdir.
Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Sen onları, istersen kocundur, istersen kocundurma, onlar inan etmezler
Sen ânlara ihtârâtda bulunsan da bulunmasan da îmân itmeyecekler.
Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
Kendilerini uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, asla iman etmezler.
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
Onları korkutsan da korkutmasan da onlara göre birdir, inanmazlar.
Ve onlarca müsavidir: ha inzar etmişin kendilerini ha etmemişin; inanmazlar
Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, îmân etmezler.
Uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir. Onlar inanmazlar.
Onları (azâb ile) ha korkutmuşsun, ha korkutmamışsın onlarca birdir. İman etmezler.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Onları korkutsan da, korkutmasan da onlar için birdir; îmân etmezler.
Ve (Resulüm!) Sen onları (inkâr ve sapkınlığı tercih edip inanmak istemeyenleri) ha uyarmışsın ha uyarmamışsın, onlar için birdir; (onlar) inanmazlar.*
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için fark etmez inanmayacaklar.
Sen onları uyarsan da bir, uyarmasan da. Çünkü onlar inanmıyacaklardır.
Onları Allah azabıyle korkutsan da, korkutmasan da birdir, yine inanmazlar.
Kendilerini uyarıp korkutsan da uyarmayıp korkutmasan da onlar için birdir; onlar iman etmezler.
Sen onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, onlar durumlarını değiştirmez, inanmazlar. O hâlde, onlardan dolayı üzülme, ümidini ve heyecanını yitirme! Bu çağrıya kulak verecek tertemiz gönüllere ulaşıncaya dek, bıkıp usanmadan tebliğe devam et! Unutma ki:
Onları uyardın mı, yoksa uyarmadın mı; onlara göre eşit düzeydedir; inanmazlar.
Resulüm! bu gurur yumaklarını uyarsan da uyarmasan da farketmez, inanmazlar artık...
Onların halleri budur. Onları uyarsan da uyarmasan da birdir. Çünkü inanmazlar. Sana karşı ön yargılara sahipler. Aslında senin onlara okuduğun ayetlerde gerçeklerini görüyorlar ama vazgeçmiyorlar. Ayetlerimize inanırlarsa alçak gönüllü olmayı, af kapısını açmayı, insanlar arasında sevgiyi, paylaşmayı öne çıkaracaklar. Böyle olmaktan korkuyorlar. Bunu gördüklerinde dünya malına karşı sevgileri artıyor. Büyük bir hırsla dünyaya sarılıyorlar. Kalpleri dünya için katılaşıyor. Artık inkâr edenler çıkarlarının peşinden giden, kendilerinden başkasını düşünmeyen, katı, kaba cahiller oldular.
artık onları uyarsan da uyarmasan da onlarca birdir: inanmazlar.
Artık onları uyarsan da uyarmasan da fark etmez çünkü iman etmezler. 6/69-70, 16/125, 50/45
Şu halde sen onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için fark etmez: iman etmezler.
(Ey Muhammed) Sen onları (azap ile) uyarsan da, uyarmasan da fark etmez. (Ne kadar uğraşsan) onlar iman etmezler..
Onları uyarsan da, uyarmasan da onlar için birdir, iman etmezler.
Ve onları korkutmuş olsan da, korkutmasan da onlara karşı müsavîdir, imân etmezler.
Kendilerine müsavidir: ha uyardın onları, ha uyarmadın, artık iman etmezler onlar. . .
Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
Onları inzâr idüb 'azâbdan korkutsan onlar içün müsâvîdir. Îmân itmezler.
Onları uyarsan da bir, uyarmasan da: inanmıyorlar.
Onları uyarsan da uyarmasan da birdir, inanmazlar.
Uyarsan da onlar için birdir, uyarmasan da; artık iman etmezler.
Sen ha uyarmışsın onları ha uyarmamışsın, fark etmez onlar için; inanmazlar.
daħı berāberdür anlaruñ üzere [235a] ķorķıdduñ mı kim anları yā ķorķıtmaduñ mı anları inanmazlar.
Berāberdür anlar üstine kendüleri ḳorḳutsañ, daḫı ḳorḳutmasañ. Daḫı īmān getürmezler.
(Ya Peyğəmbər!) Sən onları qorxutsan da, qorxutmasan da, onlar çün birdir: iman gətirməzlər!
Whether thou warn them or thou warn them not, it is alike for them, for they believe not.
The same is it to them(3950) whether thou admonish them or thou do not admonish them: they will not believe.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |