Vemâ kâne lehu ‘aleyhim min sultânin illâ lina’leme men yu/minu bil-âḣirati mimmen huve minhâ fî şek(kin)(k) verabbuke ‘alâ kulli şey-in hafîz(un)
Oysa onun (şeytanın), kendilerine karşı hiçbir zorlayıcı gücü (sultanı) yoktu; ancak Biz ahirete (hesap vermeye ve niyetinin karşılığını görmeye) yakinen iman edenlerle, ölüm ötesinden şüphe içinde olanları (birbirinden) ayırt etmek üzere (ona bu imkânı verdik) . Senin Rabbin, her şeyin üzerinde Gözetici-Koruyucudur.
Ve onlar üzerinde hiçbir kudreti yoktu onun, ancak biz, ahirete inananla o hususta şüphe içinde kalanı ayırt etmek için yaptık bunu ve Rabbin, her şeyi adamakıllı korur, hiçbir şey, bilgisinden dışarı değil.
Halbuki İblisin onlar üzerinde, hiçbir zorlayıcı gücü yoktu. Zaten İblise inananları baştan çıkarma izni vermişsek, ahiretin varlığına gerçekten inananları, ona şüphe ile bakanlardan, kesin bir şekilde ayırt etmek için vermişizdir. Çünkü Rabbin, herşeyi görüp gözetendir.
Halbuki, şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak âhirete, ebedî yurda inananı, şüphe içinde kalandan ayırt edip bilelim diye ona bu fırsatı verdik. Rabbin her şeyi denetlemekte, kaydetmekte, koruyup kollamaktadır.
Onun, onların üzerinde bir nüfuzu yoktu. Ancak biz ahirete inananı ondan şüphe edenden (ayırıp) bilelim diye (ona fırsat verdik). Rabbin her şeyi koruyandır.
Oysa onun, kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı-gücü yoktu; ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırdetmek için (ona bu imkanı verdik). Senin Rabbin, her şeyin üzerinde gözetici-koruyucudur.
Halbuki İblis'in insanlar üzerinde hiç bir kudreti yoktu; fakat biz ahirete imanı olanla, onda şübhe edeni ayırd etmek için (İblis'e bu müsaadeyi verdik). Senin Rabbin her şeyi gözetleyendir.
Ve şeytanın onlar üzerinde bir gücü yoktur. Meğer Biz, ahirete gerçekten inananları, şüphe içinde olanlardan ayıralım diye onu onlara musallat ederiz. (O şeytan ile onları deneriz.) Fakat sahibin olan Allah, her şeyi çok koruyandır.
Oysa şeytanın onlara karşı hiçbir gücü yoktu. Ancak âhirete inananlarla, ondan şüphe içerisinde olanları böylece biz biliriz. Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.
Onlar üzerinde, onun etkisi yoktur, ikircimlik içinde bulunan kimselerden, ahrete inananı ayırt etmek içindir, Allah gözetici her bir nesneyi
Aslında şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu, hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ama biz ahirete inananları, o konuda kuşku içinde olanlardan ayırmak istedik. Her şey, senin Rabbinin gözetimi altındadır.
Oysa İblis'in onlar üzerinde bir nüfuzu yoktu; ama Biz ahirete inanan kimselerle ondan şüphede olanları, işte böylece ortaya koyarız. Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.*
Oysa şeytanın onlar üzerinde hiçbir hâkimiyeti yoktu. Ancak ahirete inananları, onun hakkında şüphe içinde bulunanlardan ayırt edelim diye (ona bu fırsatı verdik). Senin Rabbin her şey üzerinde hakiki bir koruyucudur.
Halbuki şeytanın onlar üzerinde hiçbir nüfuzu yoktu. Ancak ahirete inananı, şüphe içinde kalandan ayırdedip bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin gerçekten her şeyi koruyandır.
Aslında onun onlar üzerine hiç bir otoritesi yoktu. Ancak, ahirete inananı ondan kuşku duyandan böylece ayırırız. Rabbin her şeyi kontrol etmektedir.
Halbuki İblis'in onlar üzerinde hiçbir saltanat kudreti yoktu. Fakat biz ahirete imanı olanı belli edecek, ondan şüphe içinde bulunandan ayırt edecektik. Öyle ya Rabb'in her şeyi gözetleyendir.
Halbuki onun onlar üzerinde hiç bir saltanat kudreti yoktu, lâkin biz Âhırete iymanı olanı belli edecek, ondan şekk içinde bulunandan ayırd eyliyecektik. Öyle ya rabbın her şeye karşı hafîzdir
Aslında iblisin onlar üzerinde bir sultanlığı¹ yoktu. Fakat Biz, ahirete iman edenle ondan kuşku duyanı ayırt edeceğiz. Senin Rabb'in Her Şeyi Gözetip Koruyan'dır.*
Halbuki onun bunlar üzerinde (önceden) hiçbir nüfuzu yokdu. Ancak biz âhirete îman eden kimse ile ondan şübhede bulunan kişiyi ayırd etmek için (buna meydan vermişdik). Senin Rabbin her şey'in üstünde gerçek bir nigehbandır.
Hâlbuki onun (o İblisin), kendileri üzerinde hiçbir kuvveti yoktu; ancak (biz) âhirete îmân edeni, ondan şübhe içinde olan o kimseden ayıralım diye (ona bu mühleti verdik).(1)Çünki Rabbin, herşeyi (dilediği gibi) hakkıyla muhâfaza edendir.*
İblisin onların üzerinde hiçbir yaptırım gücü olmamasına rağmen biz, kimin ahiret gününe kesin iman edip, kiminde ahiret gününden şüphe ettiğini bilelim (diye iblisi engellemedik). Hâlbuki senin Rabbin her şeyi gözetleyip kontrolü altına alandır.
İblisin onlar üzerinde hiçbir tasallutu yoktur. Şu kadar ki biz âhirete inananla onda şüphe içinde kalanı ayırdedeceğiz. Rabbin her şeye nâzır ve nigehbandır.
Oysa onun (şeytanın), kendilerine karşı hiç bir zorlayıcı gücü yoktu; ancak biz ahirete iman edeni, ondan kuşku içinde olandan ayırt etmek için (ona vesvese gücünü verdik). Senin Rabbin her şeyi gözetip koruyandır.
Oysa İblîs’in, onlar üzerinde hiçbir otoritesi ve yaptırım gücü yoktu; Biz İblîs’e sadece, onları kötülüğe çağırma yetkisi verdik. Böylece, âhirete inananları, ona kuşkuyla bakanlardan ayırt etmek için onları imtihâna tâbi tuttuk. Hiç kuşkusuz Rabb’in, her şeyi koruyup gözetmektedir.
Hâlbuki onun, onlara karşı bir hâkimiyet kurma gücü yoktu. Ancak Biz (iblise bu imkânı) âhirete inananı, ondan şüphe edenden ayırt etmek için (verdik). Zîrâ senin Rabbin, her şeyi hakkıyla koruyandır.
Oysaki İblis’in onlar üzerinde hiçbir yaptırım gücü yoktu. Ona bu fırsatı vermemizin sebebi; ahirete gönülden inananlar ile bu konuda şüphe içinde olanları ortaya çıkarmaktı. Unutma ki her şey Rabbinin gözetimi altındadır. 16/98...100, 38/82- 83
Oysa ki onlar üzerinde onun hiçbir yaptırım gücü yoktu; sadece âhirete inanan kimselerin, ondan kuşku duyanlardan farkını belirleyelim diye (ona izin verdik): nitekim senin Rabbin, her şeyi görüp gözetendir.
Halbuki, onun onlar üzerinde hiçbir tasallutu yoktur. Fakat Ahirete imân eden kimseyi onda şekk içinde bulunan kimseden ayırdedelim diye (öyle şeytan musallat kılınmıştır) ve senin Rabbin her şey üzerine bir hafîzdir.
Aslında şeytanın onlar üzerinde bir sultası, zorlayıcı gücü yoktu. Ancak âhirete iman edeni, o konuda şüphe eden kimselerden ayırt edip ortaya çıkaralım diye ona bu fırsatı verdik. Rabbin her şeyi hakkıyla gözetlemektedir.
Onun onlar üzerinde zorlayıcı bir gücü yoktu. Ancak ahirete inananı, ondan kuşkulanandan (ayırd edip) bilelim diye (ona bu fırsatı verdik). Rabbin her şeyi korumaktadır.
Oysa İblis onlar üzerinde bir üstünlüğe(sulta) sahip değildi. Bunun böyle olması, sadece ahirete inanıp güvenenler ile ondan şüphesi olanları bilmemiz içindi. Sahibin her şeyi korur.
Oysa Onun, Onların üzerinde bir gücü yoktu. Ancak biz, ahirete inanan ile, ondan şüphe edeni belirlemek için böyle yaptık. Rabbim, herşeyin koruyucusudur.
Aslında, İblis'in onlar üzerinde hiçbir gücü yoktur; âhirete iman edenlerle ondan şüphe edenleri Biz böylece ayırt ediyoruz. Rabbin ise herşeyi gözetip koruyucudur.
Oysaki onun, onlar üzerinde hiçbir sultası yoktu. Sadece biz; âhirete inananı, onun hakkında kuşkuya düşenden ayırmak için böyle yapıyorduk. Rabbin her şey üzerinde Hafiz'dir, kollar, korur, gözetir.
daħı olmadı anuñ anlaruñ üzere musallaŧ olmaķ illā tā bilevüz anı kim inanur āħirete andan kim ol andan gümān içindedür. daħı çalabuñ her nese üzere śaķlayıcıdur ya'nį bilür.
Əslində (İblisin) onlar üzərində heç bir hökmü yoxdur. Lakin Biz axirətə inananla ona şəkk edəni ayırd edib bilmək üçün (İblisə bu imkanı verdik). Sənin Rəbbin hər şeyi hifz edəndir! (Mö’minlərin və kafirlərin əməllərini mühafizə edər, qiyamət günü hərəyə öz əməlinin cəzasını verər).
And he had no warrant whatsoever against them, save that We would know him who believeth in the Hereafter from him who is in doubt thereof; and thy Lord (O Muhammad) taketh note of all things.
But he had no authority over them,- except that We might test the man who(3821) believes in the Hereafter from him who is in doubt concerning it: and thy Lord doth watch over all things.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |