Velisuleymâne-rrîha ġuduvvuhâ şehrun veravâhuhâ şehr(un)(s) veeselnâ lehu ‘ayne-lkitr(i)(s) vemine-lcinni men ya’melu beyne yedeyhi bi-iżni rabbih(i)(s) vemen yeziġ minhum ‘an emrinâ nużikhu min ‘ażâbi-ssa’îr(i)
Ve Süleyman'a da rüzgarı ram ettik, sabahleyin bir aylık yol alırdı, akşamleyin bir aylık yol ve ona bakır madenini, sel gibi akıttık ve cinlerden, huzurundan iş işliyenler vardı Rabbinin izniyle ve onlardan, emrimizden çıkana yakıp kavuran azabı tattırırdık.
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgâra (boyun eğdirdik. Saatte yaklaşık 800 km hızla yol alan, kendisini ve askerlerini taşıyan yelkenli ahşap gemi benzeri bir hava aracı mucizesini ona verdik); erimiş bakır madenini de ona sel gibi akıtıp (katran ve maden kaynaklarından istediği gibi istifade ettirdik). Onun eli altında Rabbinin izniyle (çetin ve çeşitli) işler gören bir kısım cinnler de vardı. Onlardan kim Bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından (lazer cinsi yakıcı ışın tuzağından) tattırırdık.
Süleyman'a da rüzgarı boyun eğdirdik. Sabahleyin bir aylık yol alırdı, akşamleyin de bir aylık yol. Ve erimiş bakır menbaını da, O'nun buyruğu altına sel gibi akıttık. Rabbinizin izniyle, cinlerden bir kısmı da, Süleyman'ın emrinde iş görmekte idiler. Onlardan kim, bizim emrimizden çıkıp sapacak olsa, ona çılgın ateş azabımızdan taddırırdık.
Süleyman'ın faydalanması için de rüzgârı koyduğumuz kurallara boyun eğdirdik. Gündüzün ilk saatlerinde, bir aylık yol aldırıyor, gündüzün son saatlerinde de bir aylık yol, mesafe kat ettiriyordu. Erimiş bir bakır madenini de ocağından, onun için sel gibi akıttık. Rabbinin bilgisi ve iradesi dahilinde, emriyle, yalnız Süleyman'ın gözü önünde çalışan, iş yapan cinlerden bir grup da vardı. İçlerinden, icra planımızın dışına çıkanlara körüklenen, alev püsküren, dehşetli cehennem ateşinin azâbını tattıracağız.
Süleyman'a da sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay(lık mesafe) olan rüzgârı (boyun eğdirdik). Onun için erimiş bakır madenini sel gibi akıttık. Cinlerden de, Rabbinin izniyle onun emrinde çalışanlar vardı. Onlardan kim emrimizden sapacak olsa ona şiddetli azaptan tattırırdık.
Süleyman için de, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgara (boyun eğdirdik); erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Eli altında Rabbinin izniyle iş gören bir kısım cinler vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp-sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından taddırırdık.
Süleyman'ın emrine de rüzgâr verdik: (Hz. Süleyman o rüzgârla) sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü de bir aylık yol alırdı. Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Hem Rabbisinin izniyle idaresi altında cinlerden çalışan da vardı. İçlerinden kim emrimizden ayrıldı ise, ona cehennem azabından tattıracağız.
Süleyman’a da, gidişi bir aylık, gelişi de bir aylık mesafeyi (bir günde) gidecek şekilde, rüzgârları musahhar ettik. Ve onun için bakır kaynağını akıttık. Cinlerden de sahibi olan Allah’ın izniyle ona çalışan hizmetkârlar yaptık. Onlardan kim emrimizin dışına kayarsa, ona sert ateş azabından tattırırdık.
Sabah esintisi bir aylık mesafe, akşam esintisi de bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman'ın emrine verdik. Onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin de bir kısmı onun emrinde çalışırdı. Cinlerden bizim emrimizden çıkanlara, alevli ateşin azabını tattırırız.[450]
Süleyman için de yele başeğdirdik, sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yol almaktaydı, ona bakır pınarını akıttık; Tanrısının izniyle, eli altında cinler çalışmaktaydı, onlardan birisi emrimizden çıkarsa, alevli azabı ona tattırır idik !
Süleyman'ın emrine de sabahleyin esince bir aylık uzağa giden, akşamleyin de bir aylık mesafeyi aşarak geri gelen rüzgârı verdik. (Onun için) erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Cinlerden bir kısmı (da) Rablerinin izniyle o'nun için çalış(maya mecbur kılın)dılar. Onlardan hangisi emrimizden çıkarsa, ona çılgın bir ateşin azabını tattırıyorduk.
Rüzgârı Süleymân’ın emrine münkâd kıldık. Bir ay sabahleyin ve bir ay akşam esiyor idi. Biz ânın içün erimiş bakırı çeşme gibi akıtdık rabbinin müsâ’adesiyle cinler gözlerinin önünde çalışıyorlar idi. Ânın emrinden inhirâf iden âteş-i ’azâba dûçâr olur idi.
Gündüz estiğinde bir aylık mesafeye gidip, akşam da bir aylık mesafeden gelen rüzgarı Süleyman'ın buyruğu altına verdik. Onun için su gibi erimiş bakır akıttık. Rabbinin izniyle, yanında iş gören cinleri onun buyruğu altına verdik ki, bunlar içinde buyruğumuzdan çıkan olursa ona alevli ateşin azabını tattırırdık.
Süleyman’ın emrine de, sabah esişi bir ay, akşam esişi de bir ay(lık yol) olan rüzgârı verdik. Erimiş bakır ocağını da ona sel gibi akıttık. Cinlerden de Rabbinin izniyle onun önünde çalışanlar vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden çıkarsa, ona alevli ateş azabını tattırırız.
Süleyman’ın emrine de sabahleyin bir aylık, akşamleyin bir aylık yol almakta olan rüzgârı verdik. Onun için bakır madenini eritip akıttık. Cinlerden de rabbinin izniyle onun maiyetinde çalışanlar vardı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona yakıcı ateşin azabını tattırırdık.
Sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü yine bir aylık mesafe olan rüzgârı da Süleyman'a (onun emrine) verdik ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli azabı tattırırdık.
Süleyman'a da, sabah gidişi bir ay (lık yol alan), akşam dönüşü de bir ay (lık yol alan) rüzgarı verdik ve onun için petrol kaynağını fışkırtarak akıttık. Rabbinin izniyle, cinlerden de bir kısım emrinde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden saparsa onu çetin bir cezayı tattırırdık.
Süleyman'ın emrine de rüzgarı verdik. Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık yol idi. Erimiş bakır menbaını da ona sel gibi akıttık. Hem Rabbi'nin izniyle elinin altında cinlerden de çalışan vardı. Onlardan da kim emrimizden dışarı çıkarsa ona ateş azabından tattırırdık.
Süleymana da rüzgâr: sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay, erimiş bakır menbaını da ona seyl gibi akıttık, hem rabbının iznile elinin altında Cinnîlerden de çalışan vardı, onlardan da her kim emrimizden inhiraf ederse ona Saîr azâbını tattırırız
Süleymân’ın emrine de rüzgârı verdik. (Süleymân o rüzgârla) sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü de bir aylık yol alırdı. Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin de bir kısmı onun emrinde çalışırdı. Onlardan (cinlerden), kim emrimizden dışarı çıkarsa, ona ateş azabından tattırırdık.
Sabahleyin bir aylık yol gitmeyi, akşamleyin bir aylık yoldan geri dönmeyi sağlayan rüzgâr¹, Süleymân içindi. Ve erimiş bakırı kaynağından ona akıttık. Ve cinlerden, Rabb'inin izni ile onun elinin altında çalışanlar vardı. Onlardan kim emrimizden çıkacak olsa, ona alevli ateşin azabından tattırdık.
Süleymana da rüzgârı (müsahhar kıldık) ki sabahı bir ay (lık yol), akşamı bir ay (lık yol) du. Erimiş bakır ma'denini ona sel gibi, akıtdık. Önünde, Rabbinin izniyle, iş gören ba'zı cinler de vardı. İçlerinden kim bizim emrimizden ayrılıb saparsa ona çılgın azâbdan tatdırırdık.
Süleymân'a da rüzgârı (boyun eğdirdik)! (Öyle ki) sabah gidişi bir ay(lık mesâfe), akşam dönüşü de bir ay(lık mesâfe)dir.(2) Ve erimiş bakır menba'ını onun için (sel gibi)akıttık. Rabbisinin izniyle onun önünde çalışan bir kısım cinler de vardı. Onlardan kim emrimizden sapsa, ona alevli ateş azâbından tattırırız.
Süleyman’a da (yolculuk ve taşımacılık yapmak üzere denizlerde gemileri yüzdürmek için) rüzgârı musahhar kılmıştık (onun istifadesine vermiştik). Sabah (esen rüzgârın) gidişi (hızı) bir aylık ve akşam dönüşü (hızı da) bir aylık (mesafe) idi. (Hem rüzgâr enerjisiyle çalışan gemilerle hem de esen rüzgâr sayesinde denizde seyreden yelkenli gemilerle kısa bir zamanda uzun mesafeleri katederdi.) Ve onun için bakır madenini sel gibi akıttık (ona bol bol bakır vb. yeraltı madenleri çıkarma imkânı verdik). Ve (sadece kendisinin görebildiği) cinlerden bir kısmı, Rabbinin izniyle onun emri altında çalışıyordu. Ve onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona çılgın ateşin azabından tattıracağız’’(demiştik.) (*)
Sabah gidişi bir ay ve akşam dönüşü bir ay olan rüzgârı Süleyman’ın emrine verdik, ona bakırın kullanılışını öğrettik ve Rabbinin emri ile Süleyman’ın denetiminde çalışan yabancı güçler verdik. Rabbinin izni ile Süleyman için çalışan, o yabancı güçlerden Süleyman’a hizmet etmekten kim kaçınırsa, o’na ateşli bir azap tattıracağız.
Süleyman için yele boyun eğdirdik. Öyle ki erteleyin bir aylık yol alır, akşamlayın da bir aylık yol alırdı. Onun için bakırı su gibi akıttık. Çalabının uygunuyla cinlerin bir kısmı da elinin altında çalışırlardı. İçlerinden her kim buyruğumuzun dışına çıkacak olsa ona alevli ateşi tattırdık.
Süleyman/a da rüzgârı [¹] müsahhar kıldık. O, sabahtan öğleye kadar bir aylık yol, öğleden akşama kadar, yine bir aylık yol alırdı. Ona erimiş bakırı pınar gibi akıttık [²]. Cinlerden bir kısmı [³] Rabbinin emir ve izniyle onun önünde işlerlerdi, onlardan her kim Süleyman/a itaat etmeyerek bizim fermanımızdan çıkacak olsa ona alevli azabı tattırıyorduk [⁴].
Süleyman’ın emrine de sabah gidişi bir ay, akşam gelişi de bir ay olan rüzgârı verdik⁷ ve onun için erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden onun önünde çalışanlar da vardı. Onlardan kim emrimizden çıksa, biz ona çılgın alevli azabı tattırırdık.
Süleyman için de sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay (mesafe) olan rüzgâra (boyun eğdirdik). Erimiş bakır madenini ona sel gibi akıttık. Onun elinin altında Rabbinin izniyle iş görmekte olan bir kısım cinler de vardı. Onlardan kim bizim emrimizden çıkıp sapacak olsa, ona çılgın ateşin azabından tattırırdık.
Süleyman’a gelince, sabahleyin bir aylık bir mesafeye giden ve akşamleyin de bir aylık mesafeden geri dönen rüzgarı onun emrine verdik. Ayrıca onun kullanması için, erimiş bakır madenini sel gibi akıttık. Cinlerden de, Rabb’inin izniyle onun emri altında çalışanlar vardı. Öyle ki, içlerinden hangisi buyruğumuza karşı gelecek olsa, ona alevli ateşin azâbını tattırırdık!
Süleyman’a da sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay süren Rüzgâr’ı (verdik). Ona Eriyik Bakır’ın pınarını sel gibi akıttık. Onun rabbinin emriyle ellerinin altında Cinnler’den de iş yapan kimseler vardı. Onlardan kim emrimizden çıkarsa, ona Saîr’in / Çılgın Alevli Ateş’in azabından tattırırız.
Rüzgârı da Süleyman'ın hizmetine sunduk. Rüzgâr sayesinde gidişi bir ay, dönüşü bir ay süren düzenli deniz seferleri yapardı. Bakır madenlerini onun için akıttık. Süleyma’nın, Tanrı'dan ruhsatlı emrinde çalışan cin işçileri de vardı. Hatta bizim emrimize karşı gelen cin olursa onları ateş cezasına çarptırırdık.
Sabah gidişi bir aylık, akşam dönüşü bir aylık mesafede esen rüzgârlar Süleyman’ın hükümran olduğu topraklarda esiyordu. Öyleydi ki ülkesinde rüzgârlar başlar ve biterdi. Ülkesinde erimiş bakır sel gibi akar, bakırdan alet edevat, araç ve gereçler yaparlardı. Egemenliğine boyun eğen yabancı topluluklar Süleyman’ın devletine hizmet ederlerdi. Onlardan kim yasalarımıza uymazsa; onlara alevli bir azabı ceza olarak verdik!
Sabah (gidişi) bir ay(lık mesafe), (akşam) dönüşü bir ay(lık mesafe) olan rüzgârı da Süleyman’a (onun hizmetine) vermiştik [*] ve onun için erimiş bakırı, kaynağından sel gibi akıtmıştık. Rabbinin izniyle cinlerden [*] bir kısmı onun (gözünün) önünde çalışırdı. Onlardan kim emrimizden sapsa ona alevli azabı tattırırdık.
Süleyman’ın emrine de sabahtan öğleye kadar bir aylık, öğleden akşama kadar da bir aylık mesafeye götüren (özel) bir rüzgâr verdik.¹ Erimiş bakır madenini de ona sel gibi akıttık.² Onun emri altında; Rabbinin izniyle çalışan ve Bizim emrimizden sapacak olsalar, kendilerine çılgın ateşin azabından tattırdığımız bir kısım cinler³ de vardı.
BİZ rüzgarı Süleyman[ın emrin]e verdik: sabahki hareketi bir aylık yolculuk [mesafesinde], akşamki hareketi de bir aylık [mesafede tamamlanan] rüzgarı. ¹⁴ Ve erimiş bakır menbaını o’nun buyruğu altında ¹⁵ akıttık; görünmeyen varlıklardan bir kısmı [da] Rablerinin izniyle o’nun için ¹⁶ çalış[maya mecbur kılın]dılar; ve hangisi emrimizden çıktıysa ona yakıcı ateşin azabını tattırırdık:
Süleyman’a da, rüzgâr gücünden yararlanmayı bahşetmiştik. Böylece sabahleyin bir aylık yola gidiyor, akşam da bir aylık yoldan geri geliyordu. Ayrıca bakırdan yararlanma hususunda ona geniş imkânlar bahşettik. Rabbinin izniyle onun emrinde bir takım cinler çalışıyordu. Onlardan emrimizin dışına çıkanları can yakıcı bir azapla cezalandırıyorduk. 21/81, 38/34...36
SÜLEYMAN’IN emrine de rüzgârı âmâde kıldık: onun sabahleyin gidişi bir aylık mesafeyi, akşamleyin dönüşü de bir aylık mesafeyi buluyordu.[³⁸¹⁹] Ve ergimiş metal cevherini onun için akıttık;[³⁸²⁰] yine cinlerden[³⁸²¹] bir kısmı, Rabbinin izniyle onun emri altında çalışıyordu; ve onlardan hangisi emrimizden çıkarsa, ona çılgın ateşin[³⁸²²] azabını tattırıyorduk.
Süleyman 'm emrine de rüzgârı verdik ki o rüzgârın sabah gidişi bir aylık; akşam dönüşü de bir aylık yol idi! (Böylece iki aylık yolu o, bir günde katederdi) Ona has olmak üzere, erimiş bakırı da bir sel gibi akıttık. Rabbinin izni ile cinlerden bir kısmını onu emrine verdik. Onlardan kim emrimizden çıkmaya çalışırsa, alevli bir ateşin azabını tattırdık.
Süleyman’a da, sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü bir aylık mesafe olan rüzgârı boyun eğdirdik ve onun için katran kaynağını da akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona alevli azâbı taddırırdık.
Süleyman'a da rüzgârları (musahhar kıldık). Sabahtan zevale kadar (gidişi) bir aylık ve zevalden guruba kadar (gidişi de) bir aylık yol kadar idi. Ve onun için bakır madenini sel gibi akıttık. Ve onun önünde Rabbinin izniyle çalışan bazı cinler de var idi ve onlardan her kim Bizim emrimizden sapmış olursa ona da ateş azabından tattırmış olduk.
Süleyman'ın emrine de rüzgârı verdik. Onun sabah gidişi bir aylık mesafe, akşam dönüşü de bir aylık mesafe idi. Onun istifadesi için, erimiş bakırı kaynağından sel gibi akıttık. Rabbinin izniyle cinlerden bir kısmı, onun önünde çalışırlardı. Onlardan kim emrimizden saparsa, ona ateş azabı tattırırdık. [21, 81] {KM, I Krallar 7. bölüm; II Tarihler 4, 6}
Süleyman'a da, sabah gidişi bir ay(lık mesafe), akşam dönüşü bir ay(lık mesafe) olan rüzgarı boyun eğdirdik ve onun için katran (petrol) kaynağını da akıttık. Rabbinin izniyle cinlerin bir kısmı, onun önünde çalışırdı. Onlardan kim buyruğumuzdan sapsa, ona alevli azabı taddırırdık.
Ve Süleymân'a gündüz bir aylık ve gice bir aylık mesâfe kat' iden rüzgârı müsahhar kıldık. Ve onun içün erimiş bakır punarını akıtdık. Ve rabbiniz izniyle huzûrunda çalışan cinlerden bir tâifeyi de müsahhar itdik. Onlardan emrimizden inhirâf idene alevli ateş 'azâbından tatdırırız.
Sabahleyin bir aylık, öğleden sonra da bir aylık mesafe katettiren rüzgarı[1] Süleyman'ın emrine verdik; bakır madeni kaynağını da onun için su gibi akıttık. Sahibinin izniyle, yanında iş gören cinleri de emrine verdik. Onlardan hangisi emrimizden çıksa ona alevli ateş azabını tattırırdık[2].
Süleyman'a da, sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü de bir ay süren rüzgarı verdik. Ona bakırı su gibi akıttık. Cinlerden bir kısmı da Rabbinin emriyle onun emrinde çalışırdı. Onlardan, kim emrimizden çıkarsa, ateş azabından tattırırdık.
Süleyman'ın emrine de rüzgârı verdik ki, sabah bir aylık, öğleden sonra bir aylık yol giderdi. Erimiş bakırı onun için sel gibi akıttık. Cinlerden de, Rabbinin izniyle onun gözü önünde çalışanlar vardı ki, onlardan her kim emrimizden çıkmak istese, ona alevli ateş azabından tattırırdık.
Süleyman için de sabah gidişi bir ay, akşam dönüşü bir ay olan rüzgârı görevlendirdik. Onun için erimiş katran/bakır kaynağını sel gibi akıttık. Cinlerden öylesi vardı ki, Rabbinin izniyle onun önünde iş yapardı. Onlardan hangisi buyruğumuzdan yan çizse, alevli ateş azabını kendisine tattırdık.
daħı süleymān’a yili ya'nį musaḥḥar eyledük ŧañla gitmegi anuñ bir aydur. daħı gice gitmegi anuñ bir aydur. daħı revān eyledük aña baķır çeşmesini daħı perrįlerden anı kim işlerdi ileyinde çalabı’sı destūrı-y-ıla. daħı her kim meyl eyleye anlardan buyruġumuzdan ŧaduravuz aña ŧamu 'aźābından.
Süleymāna daḫı yili musaḫḫar itdük. Ṣabāḥ seferi bir aylıḳ yol idi ve aḫşāmseferi daḫı bir aylıḳ yol‐ıdı. Daḫı aḳıtduḳ aña baḳır çeşmesini. Cinnīleri daḫımusaḫḫar itdük, işlerlerdi ileyinde Tañrı Ta‘ālā buyruġı‐y‐la ve anlardankim çıḳsa buyruġumuzdan daddurur‐biz aña cehennem ‘aẕābından.
Süleymana da küləyi ram etdik. O (külək) səhərdən günortaya qədər bir aylıq yol, günortadan axşama qədər də bir aylıq yol gedirdi (bir gündə iki aylıq məsafəni qət edirdi). Onun üçün mis mə’dənini sel kimi əridib axıtdıq. (Davud dəmiri əlində yumşaldıb istədiyini düzəltdiyi kimi, Süleyman da misdən istədiyini düzəldirdi). Cinlərin bir qismi Rəbbinin izni ilə onun yanında işləyirdi. Onlardan hər kəs (Süleymana itaət etməyib) əmrimizdən çıxırdısa, ona cəhənnəm odunun əzabından daddırırdıq.
And unto Solomon (We gave) the wind, whereof the morning course was a month's journey and the evening course a month's journey, and We caused the fount of copper to gush forth for him, and (We gave him) certain of the jinn who worked before him by permission of his Lord. And such of them as deviated from Our command, them We caused to taste the punishment of flaming fire.
And to Solomon (We made) the Wind (obedient):(3803) Its early morning (stride) was a month´s (journey), and its evening (stride) was a month´s (journey); and We made a Font(3804) of molten brass to flow for him; and there were Jinns that worked in front(3805) of him, by the leave of his Lord, and if any of them turned aside from our command, We made him taste of the Penalty of the Blazing Fire.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |