Yâ eyyuhâ-nnebiyyu innâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiran veneżîrâ(n)
Ey Peygamber, gerçekten de seni, bir tanık, bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik.
Ey (Aziz) Peygamber! Gerçekten Biz Seni (insanlar üzerinde) bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey peygamber! Unutma ki biz, seni şahit, müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey peygamber, biz seni Kur'ân'ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren güvenilir örnek bir önder, doğruları konuşan bir şâhit, rahmetimizi, merhametimizi, ihsanımızı, sevgimizi müjdeleyici, sorumluluk, hesap ve cezayı hatırlatan uyarıcı olarak özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirerek gönderdik.
Ey peygamber! Biz seni şahit, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Peygamber, gerçekten biz seni bir şahid, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Peygamber! Seni (ümmetinden tasdik edip etmiyenler üzerine) bir şahid, (iman edenlere cenneti) bir müjdeleyici, (kâfirlere cehennemle) bir korkutucu gönderdik;
45, 46. Ey Peygamber! Biz seni gerçekten şahit, müjdeleyici ve uyarıcı, Allah’ın izniyle O’nun yoluna çağırıcı ve aydınlatıcı bir lamba olarak gönderdik.
Ey peygamber! Biz seni hem tanık, hem müjdeci, hem de kocundurucu
45-46. Ey nebi! Unutma ki biz seni (hakikatin) bir şahidi, bir müjdeleyici, bir uyarıcı hem de Allah'ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve (gönülleri) aydınlatan bir kandil olarak gönderdik.
Yâ Nebî! Seni şâhid olmak ve tebşîrâtımızı ve tehdîdâtımızı bildirmek içün gönderdik.
45,46. Biz seni şahit, müjdeci, uyarıcı; Allah'ın izniyle O'na çağıran, nurlandıran bir ışık olarak göndermişizdir.
45,46. Ey Peygamber! Biz seni bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı; Allah’ın izniyle kendi yoluna çağıran bir davetçi ve aydınlatıcı bir kandil olarak gönderdik.
45-46. Ey peygamber! Seni tanık, müjdeci, uyarıcı, izniyle Allah’a çağırıcı ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak gönderdik.
Ey Peygamber! Biz seni hakikaten bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey peygamber, biz seni bir tanık olarak gönderdik, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı,
Ey peygamber! Biz seni hem bir şahit, hem bir müjdeci, hem bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey o Peygamber! Biz seni hakka bir şâhid hem bir müjdeci hem bir kocundurucu gönderdik
45-46. Ey Peygamber! Şüphesiz biz seni, bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı (olmanla birlikte) Allah’ın izniyle (insanlara İslâm dinini tebliğ eden) bir davetçi ve nur saçan bir kandil olarak gönderdik.
Ey Nebi! Biz seni tanık, haber veren ve uyarıcı olarak gönderdik.
45,46. Ey peygamber, biz seni hakıykaten bir şâhid, bir müjdeci ve bir korkutucu ve Allaha, Onun emir (ve teysîri) ile bir da'vetci ve nuur saçan bir kandil olarak gönderdik.
Ey Peygamber! Şübhesiz ki biz seni (insanların hâllerine) bir şâhid, bir müjdeci ve(aynı zamanda) bir korkutucu olarak gönderdik.
Ey Nebi! Biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı olarak,
Ey peygamber! Doğrusu Biz seni yalnız tanık, müjdeleyici, uyarıcı olarak gönderdik,
Ey peygamber! Biz seni şahit, müjdeci, Allah azabıyle korkutucu.
Ey Peygamber! Muhakkak ki Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Peygamber! Gerçekten biz seni bir şahit, bir müjde verici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey şanlı Elçi! Sen inkârcıların dedikodularına aldırmadan tebliğine devam et! Unutma ki, Biz seni hakîkate şehadet eden bir şâhit, ebedî saâdeti muştulayan bir müjdeci ve cehennem azâbını haber veren bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Nebiyy!
Biz, gönderdik seni bir uyarıcı, müjdeleyici ve şahid olarak!
Sevgili resulüm! Biz seni, tanık, müjdeci ve uyarıcı olarak görevlendirdik.
Ey Nebi! Biz seni tebliğ ettiğin ayetlerimize, ayetlerimize uyan Müminlere bir şahit, bir müjdeleyici ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
45,46. Ey Peygamber! Şüphesiz ki biz seni şahit, müjdeleyici, uyarıcı, [*] O’nun izniyle Allah’a davet eden [*] ve [münîr] (ışık saçan) bir kandil olarak gönderdik.
45,46. Ey Peygamber! Biz, seni sadece bir şahit,¹ müjdeci, uyarıcı ve izni ile Allah’a çağıran bir davetçi ve yol gösteren bir ışık olarak, gönderdik.
[Sana gelince,] ey Peygamber, unutma ki Biz seni [hakikatin] bir şahidi, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik,
– Ey nebi! Biz seni hak ve hakikatin şahidi bir örnek, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik. 2/119, 7/158
Ey Peygamber, şüphe yok ki biz seni, bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı,
Ey Nebi, biz seni şâhid, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Peygamber! Şüphe yok ki, Biz seni bir şahit ve bir müjdeci ve bir korkutucu olarak gönderdik.
45, 46. Ey şanlı Peygamber! Biz seni insanlar hakkında şahit, müjdeci, uyarıcı, Allah'ın izniyle O'nun yoluna dâvet eden bir peygamber ve aydınlatan bir lamba olarak gönderdik. [ 2, 143]
Ey peygamber, biz seni şahid, müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Nebî! Biz seni ümmetlerin tasdîk ve tekzîbine şâhid ve mü'minlere cennet ve sevâb ile müjdeci ve kâfirleri 'azâb ile korkudıcı olarak gönderdik.
Ey Nebî, biz seni şahit, müjdeci ve uyarıcı elçi olarak gönderdik.
-Ey peygamber, biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
Ey Peygamber, Biz seni bir şahit, bir müjdeci ve bir uyarıcı,
Ey Peygamber! Hiç kuşkusuz, biz seni bir tanık bir müjdeci ve bir uyarıcı olarak gönderdik.
45-46. iy peyġamber! bayıķ biz viribidük seni ŧanuķ daħı muştılayıcı daħı ķorķıdıcı daħı oķıyıcı Tañrı’dın yaña destūrı-y-ıla daħı çıraġ rūşan eyleyici.
İy peyġamber, biz seni viribidük ḫalḳ[a] ṭanuḳ olmaġ‐ıçun ve beşāret eylemeg‐içün, daḫı ḫalḳı ‘aẕābdan ḳorḳutmaġ‐ıçun.
Ya Peyğəmbər! Həqiqətən, Biz səni (ümmətinə) bir şahid, bir müjdəçi və bir qorxudan kimi göndərdik!
O Prophet! Lo! We have sent thee as a witness and a bringer of good tidings and a warner
O Prophet! Truly We have sent thee as a Witness, a Bearer(3734) of Glad Tidings, and Warner,-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |