Velemmâ raâ-lmu/minûne-l-ahzâbe kâlû hâżâ mâ ve’adena(A)llâhu verasûluhu vesadeka(A)llâhu verasûluh(u)(c) vemâ zâdehum illâ îmânen veteslîmâ(n)
(Sadık ve sağlam) Mü’minler ise (düşman) birliklerini gördükleri zaman (korkuya kapılmadan) dediler ki: "Bu, Allah’ın ve Resulü’nün bize va’ad ettiği (ve haber verdiği) şeydir (zalim ve güçlü saldırganları yenmek için bize manevi yardım edilecektir); Allah ve Resulü doğru söylemiştir." Ve (bu tehdit ve tehlikeler) sadece onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırmaktan (başka sonuç doğurmayacaktır).
Mü'minler, düşman bölüklerini gördüler mi; “İşte bu Allah ve peygamberinin bize vadettiğidir, Allah ve peygamberi doğru söylemiştir” dediler. Bu onların inançlarını ve teslim oluşlarını artırmıştır.
Şuurlu ve kâmil mü'minler müttefik düşman birliklerini gördüklerinde:
“İşte Allah ve Rasulünün bize va'dettiği! Allah ve Rasûlü doğru söylemiştir.” dediler. Bu orduların gelişi, onların, ancak imanlarını, Allah'a teslimiyetlerini, bağlılıklarını artırdı.
Mü'minler (düşman) birlikleri(ni) görünce: "Bu Allah'ın ve Peygamberinin bize vaadettiğidir. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir" dediler. (Bu) onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
Mü'minler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: 'Bu, Allah'ın ve Resûlü'nün bize vadettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir.' Ve (bu,) yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Müminler düşman birliklerini görünce: “- İşte Allah'ın ve Rasûlünün bize vaadettiği (zafer) budur. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir.” dediler. (Müminlerin düşman birliklerini görmeleri) ancak onların imanlarını ve teslimiyyetlerini artırdı.
Gerçek müminler, (Medine’ye saldıran) orduları görünce; “Bu, Allah ve Resulünün bize vaadettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söylemişlerdir” dediler. Ve bu durum, onların ancak iman ve teslimiyetlerini arttırdı.
Müminler, düşman gruplarını gördüklerinde, “İşte, Allah'ın ve Peygamberinin bize vaad ettiği budur. Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir” derler. Bu durum, onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini arttırmıştır.
İnanmış bulunanlar, düşman bölüklerin gördüklerinde: «işte bu Allah ile peygamberinin va'didir, gerçektir Allah da, peygamberi de» dediler; bu onların ancak inanların artırır, hem de teslimlerini
Mü'minler, (Peygamberin kendilerine önceden haber verdiği düşman) birliklerini görünce: “İşte bu, Allah'ın ve Resulünün bize haber verdiği ve vâdettiği şeydir. Allah ve Resulü, verdikleri her haber ve yaptıkları her vaadde elbette doğruyu söylerler.” Bu durum, onların (sadece) imanlarını ve teslimiyetlerini arttırmıştır.
Mü’minler fırkaları gördükleri vakit "İşte Allâh ve rasûlünün va’adleri yerini buldı Allâh ve rasûli doğrı söylediler" didiler. Îmânları ve Allâhâ teslîmiyetleri artdı.
İnananlar, düşman birliklerini gördükleri zaman: "İşte bu, Allah ve Peygamberinin bize vadettiğidir; Allah ve Peygamberi doğru söylemiştir" dediler. Bu onların ancak imanını ve teslimiyetlerini artırdı.
Mü’minler, düşman birliklerini görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söylemişlerdir” dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Müminler düşman kuvvetlerini karşılarında görünce, “Bu, Allah’ın ve resulünün bize vaad ettiği durumdur, Allah ve resulü hep doğru söyler” dediler; bu onların ancak imanlarını ve teslimiyet duygularını ¬arttırdı.
Müminler ise, düşman birliklerini gördüklerinde: İşte Allah ve Resûlü'nün bize vâdettiği! Allah ve Resûlü doğru söylemiştir, dediler. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını arttırdı.
İnananlar, partileri (saldırıya hazır) görünce, "İşte bu, ALLAH'ın ve elçisinin bize söz verdiğidir. ALLAH ve elçisi doğru söylemiştir," dediler. Bu (tehlikeli durum), onların ancak inançlarını ve teslimiyetlerini güçlendirdi.
Müminler, ahzabı (düşman birliklerini) gördükleri zaman: "İşte bu, Allah'ın ve Resulü'nün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söyledi." dediler. Bu onların imanını ve teslimiyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı.
Mü'minler gördükleri vakıt da o Ahzabı «bu, işte, Allahın ve Resulünün bize va'dettiği, Allah ve Resulü doğru çıktı» dediler ve onların iymanını ve teslimiyyetini artırmaktan başka bir şey yapmadı
Mü’minler, (düşman) birlikleri (ni) gördüklerinde (hiçbir korkuya kapılmadan), “Bu, Allah’ın ve Peygamber’inin bize vadettiği (zafer) dir. Allah ve Peygamber’i doğru söylemiştir” dediler. (Munâfıkların korkmasına sebep olan o düşmanın çokluğu) onların (mü’minlerin), îmânlarını (n kemâlâtını) ve teslimiyetlerini artırmaktan başka bir şey yapmadı.
İnananlar, düşman birliklerini gördükleri zaman: “İşte bu, Allah'ın ve Resûl'ünün bize söz verdiği şeydir. Allah ve O'nun Resûl'ü doğru söyledi.” Bu, onların yalnızca iman ve teslimiyetlerini arttırdı.
Mü'minler (düşman) orduları (nı) görünce: «İşte bu, Allahın ve Resulünün bize va'd etdiği şeydir. Allah ve peygamberi doğru söylemişdir» dediler. (Bu), onların îmanlarını, teslîmiyyetlerini artırmakdan başka bir şey yapmadı.
Mü'minler ise (düşman) topluluklarını görünce: “Bu Allah'ın ve Resûlünün bize va'd ettiği şeydir; Allah ve Resûlü doğru söylemiştir!” dediler. Ve (bu vâ'd olundukları şeyi görmeleri) onları ancak îmanca ve teslîmiyetçe artırdı.
Mü’minler (Mekke’den gelip Medine’ye saldıran) o birleşik kuvvetleri karşılarında görünce (korkmadılar):" İşte bu, derler, Allah ve Resulünün bize vâd ettiği zafer! Allah da Resulü de elbette doğru söylemişlerdir. Mü’minlerin, (Mekke’den gelip Medine’ye saldıran) o düşman birliklerini görmeleri onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.
İnananlar, kendileriyle savaşmak için gelen ittifak kurmuş orduyu gördüklerinde “Bu Allah’ın ve elçisinin bize vaat etmiş olduğudur. Allah ve elçisi doğruyu söylemiştir” derler. Bu durum onların imanlarını ve teslimiyetlerini artırır.
İnanalar düşman bölüklerini görünce şöyle dediler: "İşte Allah’ın elçisinin sözü çıktı. Allah da, elçisi de doğru söylemiştir. Bu olay ancak onların inanmalarını, bağınmalarını artırdı."
Mü/minler müttefikin askerlerini görünce «— Allah ve peygamberinin bize vaadettiği nusrat budur. Allah ve peygamberi vaadinde gerçektir» dediler. Bu hal onların iman ve teslimiyetlerini artırmaktan başka bir şey yapmadı.
İnananlar o düşman birliklerini [ahzâb] gördükleri zaman, “İşte, Allah ve elçisinin bize vaat ettiği budur. Allah ve elçisi doğru söylemiştir” dediler. Bu onların ancak iman ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Müminler (düşman) birliklerini gördükleri zaman ise (korkuya kapılmadan) dediler ki: “Bu, Allah'ın ve resulünün bize vaat ettiği şeydir; Allah ve resulü doğru söylemiştir.” Ve (bu), yalnızca onların imanlarını ve teslimiyetlerini arttırdı.
Gerçek müminler, Peygamberin kendilerine önceden haber verdiği düşman ordularını karşılarında görünce, “İşte bu, Allah’ın ve Elçisinin bize Kur’an’da (61. Saff: 8, 9) vaadettiği şeydir. Allah ve Elçisi elbette doğru söylemiştir!” dediler. Ve münâfıkları yoldan çıkaran bu durum, onların sadece Allah’a imanlarını ve bağlılıklarını pekiştirdi.
Müminler Düşman Birlikleri’ni gördüğünde:
“Bu, Allah’ın ve O’nun rasûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve rasûlü doğru söyledi” dediler. Onların ancak imanını ve teslimiyetini artırdı.
hele hele düşman birliklerini görünce sevinip: " Nihayet! Allah ve resulün bize vadettikleri! Allah ve resulü tabiki doğru söylemişlerdi " Diyerek imanları tazelenen müminler için...
Müminler düşmanlarını görünce: "İşte bu Allah’ın ve Resulünün bize zafer için söz verdiği şeydir. Allah ve Resulü doğru söylemiştir." dediler. Bu onların ancak imanlarını ve Allah’a teslimiyetlerini artırmıştır.
Müminler ise (düşman) birliklerini gördüklerinde “İşte bu, Allah ve Elçisinin bize vadettiğidir! Allah ve Elçisi doğru söylemiştir.” demişlerdi. Bu (orduların gelişi), onların ancak imanlarını ve Allah’a bağlılıklarını artırmıştı. [*]
Müslümanlar, düşman birliklerinin (akıbetini) görünce: “işte bu Allah’ın ve Elçisinin bize vâdettiği sonuçtur. Demek ki Allah ve Elçisi, doğru söylemiş.” dediler. Ve (bu sonuç,) onların sadece îmanlarını ve (Allah’a) teslimiyetlerini arttırdı.¹
[İşte böyle,] Müttefikleri[n kendilerine doğru ilerlediklerini] görünce, müminler “Bu, Allah’ın ve Rasûlü’nün bize vaad ettiğidir!” ve “(Demek ki) Allah ve Rasûlü doğru söylemiş!” dediler ²⁵ ve bu, onların sadece imanlarını ve Allah’a teslimiyetlerini arttırdı.
Müminler, düşman birliklerini karşılarında görünce: – İşte bu Allah’ın ve Allah’ın mesajlarını tebliğ eden elçisinin bize vaat ettiği şeyin ta kendisidir. “Evet, Allah ve elçisi doğru söylemiş” Dediler. Bu durum onların sadece imanını ve teslimiyetini arttırmıştı. 2/154, 3/157, 9/111
Nitekim mü’minler müttefikleri gördüklerinde: “Allah ve Rasulü’nün bize vaad ettiği şey işte budur!” ve “Allah da doğru söylemiştir, Rasulü de…” derler. Dahası, bu onların yalnızca imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Müminler düşman birliklerini gördüklerinde, "Bu savaş bize, Allah’ın ve Resulünün va'd ettiğidir. (Allah’ın yardımı gelmiştir) Allah ve Resulü elbette gerçeği söylemiştir" dediler; (Çok üstün düşman birliklerinin gelişi) onların ancak imanlarını ve Allah'a bağlılıklarını artırdı.
Ve Mü’minler, düşman birliklerini görünce, "İşte bu, Allah’ın ve Resûlünün bize vaad ettiği şeydir. Allah ve Resûlü doğru söy!emişlerdir" dediler. Bu, onların ancak imanlarını ve teslimiyetlerini artırmıştır.
Vaktâ ki mü'minler orduları gördüler, dediler ki: «Bu, bize Allah'ın ve O'nun Resûlünün vaadettiğidir ve Allah ve Resûlü doğru buyurmuştur.» Ve onlar için başka değil, imânı ve teslimiyeti arttırmış olur.
Müminler saldıran o birleşik kuvvetleri karşılarında görünce: “İşte bu, derler, Allah ve Resulünün bize vâd ettiği zafer! Allah da, Resulü de elbette doğru söylemişlerdir. ” Müminlerin, düşman birliklerini görmeleri onların sadece, iman ve teslimiyetlerini artırdı.
Mü'minler (düşman) orduları(nı) gördükleri zaman (korkmadılar): "Bu Allah'ın ve Resulünün, bize va'dettiği(zafer)dir. Allah ve Resulü doğru söylemiştir." dediler. Ve bu, onların sadece imanlarını ve teslimiyetlerini artırdı.
Ahzâbı (müttefik küffârı) gördüklerinde mü'minler: "Allâh ve rasûlünün bize va'ad itdiği budur, Allâh ve rasûlü doğrı ve sâdık oldı." didiler. Ahzâb'ı görmeleri onların îmânlarını ve İslâmlarını artırdı.
Müminler düşman birliklerini görünce: "İşte bu, Allah’ın ve Elçisinin bize verdiği sözdür; Allah ve Elçisi doğru söylemiş" dediler. Bu onların, sadece imanını ve teslimiyetlerini artırdı.
Müminler , orduları görünce:-Bu, Allah'ın ve elçisinin bize vaat ettiğidir. Allah ve elçisi doğru söyledi, dediler. Onların sadece imanını ve teslimiyetini artırdı.
Mü'minler düşman topluluklarını gördüklerinde, “İşte Allah ile Resulünün bize vaad ettiği şey; Allah ve Resulü doğru söyledi” dediler. Çünkü bu onların iman ve teslimiyetini arttırmıştı.
Müminler, düşman hizipleri gördüklerinde şöyle demişlerdir: "Allah'ın ve resulünün bize vaat ettiği işte budur. Ve Allah da resulü de doğru sözlüdür." Bu onların sadece iman ve teslimiyetlerini artırdı.
daħı ol vaķt kim gördi mü’minler bölükleri eyittiler “uşbu oldur kim va'de eyledi bize Tañrı daħı yalavacı daħı ŧoġru söyledi Tañrı daħı yalavacı.” daħı arturmadı anlara illā inanmaķ daħı boyun virmek.
Ol vaḳt ki gördi mü’minler aḥzāb çerisini, eyitdiler: Bu oldur kiva‘de itmemiş‐idi bize Tañrı Ta‘ālā ve peyġamber daḫı ve girçek söylediAllāh ve peyġamber daḫı ve anlar arturmadı, illā īmān ve münḳād olmaḳTañrı buyruġına.
Mö’minlər (müttəfiqlərin) ordu hissələrini gördükdə dedilər: “Bu, Allahın və Peyğəmbərinin bizə olan (zəfər) və’didir. (Biz bununla imtahana çəkilirik. Əgər bu imtahandan yaxşı çıxsaq, zəfər çalacağıq, çünki Allah və Peyğəmbəri həqiqi mö’minlərə kafirlər üzərində qalib olmağı və’d etmişlər). Allah və Peyğəmbəri düz buyurmuşlar!” Bu (vəziyyət) onların yalnız (Allaha) imanını və itaətini artırdı.
And when the true believers saw the clans, they said: This is that which Allah and His messenger promised us. Allah and His messenger are true. It did but confirm them in their faith and resignation.
When the Believers saw the Confederate forces, they said: "This is what Allah and His Messenger(3696) had promised us, and Allah and His Messenger told us what was true." And it only added to their faith and their zeal in obedience.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |