Yahsebûne-l-ahzâbe lem yeżhebû(s) ve-in ye/ti-l-ahzâbu yeveddû lev ennehum bâdûne fî-l-a’râbi yes-elûne ‘an enbâ-ikum(s) velev kânû fîkum mâkâtelû illâ kalîlâ(n)
Sanırlar ki düşman bölükleri gitmedi ve ö bölükler, bir daha gelseler isterler ki çöllerde, bedevilerin aralarında bulunsunlar da size ait haberleri soruştursunlar ve zaten sizin içinizde de olsalar pek az savaşacaktır onlar.
Onlar (münafıklar, korkaklıklarından dolayı düşman) birliklerinin hâlâ gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (düşman) birlikler (dönüp üzerinize geri) gelecek olsalar, (bunlar) çölde Bedevi-Araplar arasında bulunup sizin (felaket ve hezimet) haberlerinizi (onlardan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Velev ki içinizde olsalardı (bile), ancak pek az (ve gönülsüz) savaşırlardı. (Hemen kaçıp kaytarırlardı.)
Sanırlar ki, düşman bölükleri henüz gitmedi. O bölükler bir daha gelseler, bu münafıklar çölde, bedeviler arasında kalıp, sizin hakkınızda uzaktan haber almayı tercih ederlerdi. Aranızda bulunsalar bile, pek az savaşırlardı.
Münâfıklar düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefik ordularının, geri gelmesi halinde, çölde göçebe Araplar içinde bulunsalar da, sizin başınıza gelen felâketlerin haberlerini uzaktan sorsunlar, isterler. Zaten içinizde bulunsalardı, bir kaç gösteri yapmanın dışında savaşacak değillerdi.
(Düşman) birliklerin(in) gitmediklerini sanıyorlardı. Birlikler yeniden gelseler çölde bedevilerle birlikte bulunarak sizin haberlerinizi sormayı isterlerdi. İçinizde olsalardı da ancak çok az çarpışırlardı.
Onlar (münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (askeri) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi-Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (ordan) sormayı cidden arzu ediyorlardı. Fakat içinizde olsalardı ancak pek az savaşırlardı.
Münafıklar sanıyorlar ki, (Hendek savaşında Allah'ın perişan ettiği) düşman birlikleri (Medine etrafından) gitmediler. Eğer o düşman birlikleri ikinci bir defa daha (savaş için) gelecek olsa, münâfıklar, (korkularından Medine dışında) çöllerdeki Bedevîler arasında bulunub da (Medine tarafından gelip geçenlerden karşılaştığınız hadiselere ait) haberlerinizden sormayı arzularlar. İçinizde kalacak olsalar da ancak (gösteriş için) pek az savaşırlar.
(Korkularından Medine’ye saldıran) orduların hala gitmediklerini sanıyorlar. O ordular (bir daha) gelirlerse, (gelen gidenden) durumunuzu soracak bir halde, çölde bedevi Araplar içinde olmayı isterler. Eğer içinizde kalmış olsalardı dahi, çok az dövüşeceklerdi.
Münâfıklar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlar. O düşman birlikleri yeniden gelecek olsa, onlara koşarak, çölde bedevîlerle birlikte yaşayıp sizin haberlerinizi sormayı temenni ederler. Onlar savaşta sizinle birlikte olsalardı da düşmanla çok az savaşırlardı.
Düşman bölüklerin, gitmemiş sanıyorlar, yine bölükler gelirse, yolculardan halinizi sormakçin, göçebeler arasına, çöle gitmeyi sevmekteler, aranızda olsalar da, ancak pek az çarpışırlardı
(Savaştan kaçıp evlerine saklanan bu münafıkların korku yüreklerine öylesine sinmişti ki, Medine'yi kuşatan birleşik) düşman kuvvetlerinin halâ (Medine'den) çekip gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer o kuvvetler bir daha geri dönecek olsaydı, (Medine'yi savunmak yerine) gönülden isterler ki, çöldeki bedevîler arasında bulunsunlar ve savaştaki durumunuzla ilgili haberleri uzaktan sorup öğrensinler. Gerçi aranızda bulunmuş olsalardı bile, göstermelik bir iki hareket dışında asla savaşmazlardı.
Ânlar zan idiyorlar idi ki düşman ’askerleri tebâ’ud itmeyecek ve eğer tekrâr gelirler ise sahrâ-nişîn arablar ile birlikde yaşayacaklar ve sizden yalnız haber almakla iktifâ idecekler zîrâ şimdi sizinle berâber iseler de gâyet gevşek harb itdiler.
Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Bu birlikler tekrar gelmiş olsalardı, kendileri çöllerde bedevilerin yanında bulunup, sadece sizin haberlerinizi sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalar ancak pek az savaşırlardı.*
Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
Düşman birliklerinin hâlâ çekip gitmediklerini zannederler. Düşman bir daha geldiğinde ise size ait haberleri uzaktan almak üzere çöllerde dağınık yaşayan bedevîlerin arasında bulunmayı arzularlar. Zaten aranızda da bulunsalardı savaşa çok az katılırlardı.
Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.
Partilerin gitmediğini sanıyorlar. Partiler tekrar gelse kendilerinin çöldeki bedevi Araplar arasında olmayı ve sizin haberlerinizi uzaktan sormayı dilerlerdi. Aranızda olsalardı dahi pek az savaşırlardı.
Onlar ahzabı (düşman birliklerini) gitmedi sanıyorlardı. Eğer o birlikler bir daha gelecek olursa, çölde bedevi Araplar içinde yer alıp, sizin haberlerinizden (başınıza geleceklerden) sormayı isterler. Onlar içinizde kalacak olsalar da pek az harb ederler.
Ahzabı sanıyorlar ki gitmediler, eğer o Ahzab bir daha gelecek olsa arzu ederler ki badiyeye bedevî urabanın içine çıksalar, sizin havadislerinizden sorsalar, içinizde kalacak olsalar da harb etmezler, meğer ki pek az
Onlar (cihattan kaçıp, evlerine saklanan munâfıklar, Allah’ın perişan ettiği) düşman birliklerinin, (Medine etrafından çekip) gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (o düşman) birlikler (i) tekrar gelecek olsalar, (o munâfıklar, Medine’yi savunmak yerine) isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gelenden, gidenden) sorsunlar. Zaten onlar cihatta sizinle birlikte olsalardı da düşmanla çok az savaşırlardı.
Onlar, düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlardı. Eğer birlikler gelseler¹, çölde yaşayan Araplar arasına karışıp, ne halde bulunduğunuzu sormak isterler². Eğer sizin aranızda olsalardı, pek azı hariç, savaşmazlardı.
Bunlar (düşman) kıt'alar (ı Mekkeden) gitmediler sanıyorlardı. Eğer o kıt'alar (bir daha) gelirse çöllerde, bedevîler içinde bulunub size aaid haberleri sormalarını isteyecekler, şâyed içinizde bulunurlarsa (çok değil), ancak pek az döğüşeceklerdir.
(Onlar korkaklıklarından dolayı düşman) toplulukların (Medîne'den) gitmediklerini sanıyorlar. Ve eğer o ahzâb (o topluluklar, tekrar) gelecek olsalar, arzû ederler ki, doğrusu kendileri keşke çölde yaşayan kimseler olarak bedevî Arablar içinde bulunsalar da sizin haberlerinizi (Medîne tarafından gelenlere) sorsalar! Zâten içinizde (kalacak) olsalardı, ancak pek az savaşırlardı.
Onlar (o ikiyüzlüler, korkudan hâlâ düşman) birliklerin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (tekrar saldırmak üzere düşman) birlikler gelecek olsa, (Medine’yi savunmak yerine) çölde bedevi Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (oradan) sormayı arzularlar. Zaten içinizde olsalar, ancak pek azı (saldırganlara karşı) savaşırlar.
(İkiyüzlüler) Savaş için ittifak yapanların (savaş alanından) gitmediklerini zannediyorlardı. İttifak edenler (savaş meydanına) geldiklerinde, (o ikiyüzlüler) savaştan uzak, çölde, bedevilerin arasında olmayı ve sizinle ilgili haberleri oralardan almayı isterlerdi. Zaten onlar savaşırken sizin içinizde olsalardı, pek azı hariç, sizinle birlikte savaşmazlardı (kaçarlardı).
Onlar düşman bölüklerini henüz savaşmamış sanırlar. Eğer onlar bir daha gelecek olurlarsa çöllerde, çöl arapları arasında bulunmak isterler ki böylece sizden bilgi edinebilsinler. Aranızda da bulunurlarsa ancak pek az vuruşacaklardır.
Bunlar, korkaklıklarından müttefikin askerlerinin henüz çekilip gitmediği zannında bulunurlar. Şayet müttefikin askerleri bir daha gelecek olsalar korkularından bedeviler arasında bulunmayı temenni ederler ki gelen geçenden ne halde bulunduğunuzu sormuş olsunlar [⁵]. Şâyet aranızda bulunsalar bile gösteriş yaparak, ârdan korkarak ancak pek az cenge girişirler.
Onlar, düşman gruplarının/birliklerinin [ahzâb] gitmediğini sanıyorlar. Bu birlikler eğer tekrar gelecek olsa, çölde bedevi Araplar içinde bulunup sizin haberlerinizi sormayı arzu ederlerdi. (Zaten) içinizde bulunsalardı çok az savaşırlardı.
Onlar (korkudan hala düşman) birliklerin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer (düşman) birlikler gelecek olsa, çölde bedevi Araplar arasında olup sizin haberlerinizi (oradan) sormayı arzularlar. Zaten içinizde olsalar, ancak pek azı savaşırlar.
Savaştan kaçıp evlerine saklanan bu münâfıklar, Medîne’yi kuşatan düşman birliklerinin savaşı bırakıp çekildiğinin farkında bile değillerdi. Eğer düşman orduları geri dönecek olsaydı, bu ikiyüzlü korkaklar Medîne’yi savunmak yerine, çölde, göçebe kabîleler arasında bulunup da, gelip geçenlere sizin durumunuz hakkında soru soruyor olmayı tercih ederlerdi.
Bu yüzden, sizinle birlikte savaşa geleceklerini hiç beklemeyin. Zaten size katılmış olsalardı bile, doğru dürüst savaşmazlardı.
Düşman Birlikleri’nin gitmediğini hesap ediyorlardı. AHZÂB / Düşman Birlikleri yeniden gelirse, “keşke onlar, Bedevî Arablar arasında dolaşıp onlardan sizin haberlerinizi sorsalar!” diye arzu ediyolardı. Sizin içinizde olsalardı, birazı hariç savaşmazlardı.
Münafıklar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer düşman birlikleri geri dönecek olursa, Kendileri de bedevî Araplar arasına karışıp Sizin durumunuzu uzaktan izlemeyi düşünüyorlardı. Zaten aranızda kalsalardı, sizin yanınızda göstermelik savaşırlardı…
Düşman birliklerinin gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri bir daha gelecek olsa hemen şehirden çok uzak yere kaçacaklar. Bedevilerin yaşadığı çöllere gidip izlerini kaybettirmek isterler. Kaçıp kurtulsalar sizin haberlerinizi sorarlar. Sormalarının maksadı kaçmalarına bahane bulmaktır. Böylece sizleri tehlike içinde bırakıp kendilerini kurtarmış olduğuna inanırlar. Böylelerini bırakın! Aranızdan çekip gitsinler! Eğer onlar aranızda bulunsalardı gönülsüzce savaşıp düşmanlarınıza cesaret verirlerdi.
(Münafıklar, düşman) birliklerinin gitmediğini sanıyorlardı. O birlikler (tekrar) gelse, sizin haberlerinizi (uzaktan) soracak şekilde göçebe Arapların arasında çölde olmak isterler. Zaten içinizde bulunsalardı bile pek savaşacak değillerdi.
O (münâfıklar) düşman birliklerinin gitmediklerini zannediyorlardı.¹ Eğer düşman birlikleri geri gelecek olursa o (münâfıklar) çölde bedevîler arasına kaçıp, sizden gelecek haberleri uzaktan sormayı, yok eğer içinizde kalacak olurlarsa da savaşmayı pek az istiyorlardı.
Onlar Müttefiklerin [gerçekten] çekilmediklerini zannediyorlardı; ²² ve Müttefikler geri dönecek olsalar, bunlar, [bu iki yüzlüler,] çölde bedevîler arasında kalıp sizin hakkınızda [ey müminler, uzaktan] haber almayı tercih ederlerdi; aranızda bulunsalar bile, [sizin yanınızda] savaşır görünmekten başka bir şey yapmazlardı. ²³
Bu ikiyüzlüler, düşman birliklerinin çekip gitmediklerini sanıyorlar. Şayet düşman birlikleri tekrar saldıracak olsa çöldeki bedevilerin arasına katılıp haberlerinizi çok uzaktan almayı temenni ederlerdi Zaten aranızda olsalar bile doğru dürüst savaşmazlar. 59/14
Onlar, müttefiklerin (gerçekte) ayrılmadığını sanıyorlar; ama eğer müttefikler dönüp gelecek olsalar, bu kez de onlar çölde bedeviler arasına karışıp haberlerinizi (uzaktan) almayı tercih edecek kadar (sıvışmayı) isterler; hoş, eğer aranızda bulunmuş olsalardı da, göstermelik bir iki hareket dışında asla savaşmayacaklardı.
Onlar düşman birliklerinin bozulup gitmediği umudunu da taşırlar, eğer onlar şayet gelecek olsa, arzu ederler ki, çölde bedeviler içinde bulunup (hem savaştan kurtulsunlar hem de) sizin durumunuzu oradan soruştursunlar! (Yenilgiye uğramış iseniz, sevinip bayram etsinler. Ey müslüman erleri) Eğer onlar aranızda bulunacak olsalar (yurtlarına kaçıp gitmiş olmasalar) dahi biliniz ki sizinle birlikte pek az bir süre (ancak gösteriş için) savaşırlar! (Ya savaş sahasından kaçar, ya da izin isterlerdi)
Düşman birliklerinin hala gitmediğini sanıyorlar. Düşman birlikleri (bir daha) gelecek olsa, isterler ki, (çölde) bedevilerin arasında bulunsunlar da size dair haberleri (gidip gelenlerden) sorsunlar. İçinizde bulunsalardı da pek az savaşırlardı.
Sanırlar ki, (düşman) orduları gitmemiştir. Ve eğer ordular gelecek olsa arzu ederlerdi ki çölde bedeviler içinde bulunup size ait haberleri soruversinler. Ve eğer sizin aranızda bulunacak olsalar, pek azdan başka mukatelede bulunmazlar.
Münafıklar birleşik kuvvetlerin çekilip gitmediklerini sanıyorlardı. Şayet birleşik kuvvetler tekrar gelecek olsa, çok isterler ki çöldeki göçebeler içinde bulunsunlar da sizin savaşınız hakkındaki haberleri uzaktan sorsunlar. Esasen, yanınızda bulunsalardı dahi, onlardan pek azı savaşırlardı.
(Korkaklıklarından ötürü düşman) Orduların(ın Medine'den) gitmediklerini sanıyorlardı. Eğer o ordular (ikinci kez) gelseler, bunlar çölde bedevi Araplar arasında bulunmayı, sizin haberlerinizi (başınıza gelecek olayları) oradan sorup öğrenmeyi arzu ederlerdi. İçinizde bulunsalardı dahi pek az dövüşürlerdi.
Onlar Ahzâb'ı (müttefikleri) gitmemiş zan iderler. Eğer Ahzâb tekrâr gelse idi, onlar bâdiyelerde 'arablarla sahrâ-nişîn olmağı daha ziyâde severlerdi. Gelüb gidenlerden sizin haberlerinizi sorarlar ve eğer sizinle olsalar ancak pek az harb iderlerdi.
Düşman birliklerinin henüz çekilmediklerini sanıyorlar. Bu birlikler dönüp gelecek olsa bunlar (bu münafıklar) çöllerde bedevilerin arasında olup, uzaktan haberlerinizi sormayı tercih ederler. Zaten aranızda olsalar pek azı dışında hiç biri savaşa girmez.
Bunlar, düşman birliklerinin gitmediklerini sanıyorlar, Eğer, birlikler yeniden gelse, bedevi arapların arasına kaçıp, sizinle ilgili haberleri onlardan sormak isterler. Zaten sizin içinizde olsalar bile çok azı dışında savaşmazlardı.
Onlar, düşman topluluklarının hiç gitmeyeceklerini sanıyorlardı. Düşman topluluklarının tekrar gelmeleri halinde onlar çölde, bedevîler arasında bulunup da sizin haberlerinizi uzaktan uzağa almak isterler. Gerçi sizin aranızda bulunsalar da pek azı dışında savaşan olmaz.
Düşman hiziplerin gitmediğini sanıyorlar. Düşman hizipler gelecek olsalar, bunlar isterler ki, Bedevî Araplar içinde bulunsunlar da sizinle ilgili haberleri sorsunlar. Şayet içinizde bulunsalardı, pek azı müstesna, savaşmayacaklardı.
śanurlar bölükleri gitmediler. daħı eger gelür-ise bölükler seveler eger bayıķ anlar yazıya çıķıcılarmıssa 'arablar arasında śorarlarmıssa ħaberlerüñüzden. daħı eger olsalardı içüñüzde çalışmayalardı illā az.
Ṣanurlar aḥzāb çerisini münhezim olmayalar ve eger aḥzāb ikinci gelse,Tañrıdan isterler ki özleri beriyyelikde ‘Arablar‐ıla olalardı. Ṣoralar sizüñḫaberlerüñüzden ve eger sizüñle olsalardı ṣavaş eylemezlerdi, illā az riyābile.
(Münafiqlər qorxularından Xəndək müharibəsində mələklərin pərən-pərən saldığı düşmən) dəstələrinin çıxıb getmədiklərini zənn edirlər. O dəstələrin bir də qayıdıb gələcəyi təqdirdə onlar (qorxularından) çöldə bədəvilər arasında olmaq istərdilər ki, (gəlib-gedəndən) sizə dair xəbərləri soruşub öyrənsinlər. (Əgər mö’minlər zəfər çalıbsa, qənimətə şərik çıxsınlar, yox, əgər kafirlər qalib gəliblərsə, onlara qoşulsunlar). Əgər aranızda olsaydılar, çox az (özü də yalandan) döyüşərdilər.
They hold that the clans have not retired (for good); and if the Clans should advance (again), they would fain be in the desert with the wandering Arabs, asking for the news of you and if they were among you, they would not give battle, save a little.
They think that the Confederates have not withdrawn; and if the Confederates should come (again), they would wish they were in the deserts (wandering) among the Bedouins, and(3693) seeking news about you (from a safe distance); and if they were in your midst, they would fight but little.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |