Velekad kânû ‘âhedû(A)llâhe min kablu lâ yuvellûne-l-edbâr(a)(c) vekâne ‘ahdu(A)llâhi mes-ûlâ(n)
Halbuki onlar, andolsun ki bundan önce söz de vermişlerdi Allah'a geri dönmemeleri için ve Allah'a verilen söz, sorulacaktır.
(Halbuki) Andolsun, daha önce "arkalarını dönüp kaçmayacaklarına (ve İslam davasından kaytarmayacaklarına)" dair Allah’a söz vermişlerdi; Allah’a verilen söz (ahit) ise, (ağır bir) sorumluluktur. (Ahdine vefa etmeyenler belasını bulacaktır.)
Halbuki onlar, daha önce dönüp kaçmayacaklarına dair, Allah'a kesin söz vermişlerdi. Allah'a verilen her sözde sorumluluk gerektirdiğinden, mutlaka hesabı sorulacaktır.
Andolsun ki, daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir.
Oysa andolsun ki daha önce, arkalarını dönüp kaçmayacakları konusunda Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise sorulacaktır.
Oysa andolsun, daha önce 'arkalarını dönüp kaçmayacaklarına' dair Allah'a söz vermişlerdi; Allah'a verilen söz (ahid) ise, (ağır bir) sorumluluktur.
Halbuki bundan evvel Allah'a söz vermişlerdi: Arkalarını dönmiyeceklerdi. Allah'a verilen söz ise, sorumluluğu gerektirir.
Ve andolsun! Onlar daha önce geri dönmeyeceklerine dair Allah’a söz vermişlerdi. İşte Allah’a verilen söz, mutlaka sorulacaktır.
Andolsun ki daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz, mesuliyeti gerektirir.
Daha önce, dönmemek üzere Allaha ant içtiler; Allaha verilen sözden sorulur
Hâlbuki onlar, daha önce (Müslümanlarla birlikte savaşacaklarına ve) geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. (Ama unutmasınlar ki) Allah'a verilen sözün hesabı mutlaka sorulacaktır.
Halbuki yüz çevirmeyecekleri hakkında Allâh’a karşu evvelce ’ahd itmişler idi bu ’ahdin mes’ûliyeti ânlardan sorılacakdır.
And olsun ki, daha önce, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a ahd vermişlerdi. Allah'a verilen ahd sorulacaktır.
Andolsun ki, onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.
Halbuki bunlar daha önce ayrılıp dönmeyeceklerine dair yeminle Allah’a söz vermişlerdi ve Allah’a verilen sözün yerine getirilmesi gerekirdi.
Andolsun ki daha önce onlar, sırt çevirip kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz mesuliyeti gerektirir!
Daha önce de, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair ALLAH'a söz vermişlerdi. ALLAH'a verilmiş her söz sorulacaktır.
Halbuki bundan önce Allah'a ahid vermişlerdi. Arkalarını dönmeyeceklerdi. Allah'a verilen ahid ise mesuliyetlidir, mutlaka sorulur.
Halbuki bundan evvel Allaha ahid vermişlerdi: arkalarını dönmiyeceklerdi, Allahın ahdi ise mes'uliyyetlidir, mutlak sorulur
Kasem olsun ki, onlar daha önce, geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise (ağır bir) sorumluluğu gerektirir.
Oysaki onlar, daha önce arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz sorumluluktur.
Halbuki onlar, andolsun, arkalarına dönmeyeceklerini daha evvel Allaha karşı teahhüd de etmişlerdi. Allaha verilen söz (ü nakz edenler) mes'uldür.
Hâlbuki daha önce onlar, arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dâir Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise mes'ûliyetlidir.
Hâlbuki muhakkak onlar, daha önce (peygambere biat ederlerken) ne olursa olsun (saldırgan) düşman karşısında geriye dönüp kaçmayacaklarına dair Allah adına kesin söz vermişlerdi. Oysa Allah’a verilen söz, sorumluluk gerektirir (o sözü verenler mutlaka ondan sorguya çekilirler).
Fakat onlar daha önceden, arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah ile antlaşma yapmışlar dı. Allah ile yapılan antlaşmalar sorumluluktur.
Ant olsun ki onlar bundan önce "dönmiyeceğiz" diye Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen sözün sorumluluğu vardır.
Andolsun ki, onlar daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz de sorulur.
Oysa şüphesiz onlar, daha önce arkalarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz ise, mutlaka sorulacaktır.
Oysa daha önce, Peygamberin emrine sırt çevirip dönmeyeceklerine dâir Allah’a söz vermişlerdi. Dikkat edin; Allah’a verilen sözün hesabı mutlaka sorulacaktır!
And olsun Arkalar’ı dönüp kaçmayacaklarına dair önceden Allah’a ahid / söz vermişlerdi. Allah’a ahid / taahhüd / söz vermek bir sorumluluktur.
Halbuki daha önce kaçmayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen sözler de sorgulanacaktı...
Oysa daha önce arkalarına dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen sözden sorumluydular.
halbuki daha önce [mesajına] sırt çevirmeyeceklerine dair Allah’ın huzurunda söz vermişlerdi: Allah’a verilen söz[ün hesabı] mutlaka sorulacaktır.
Oysa daha önce savaştan asla kaçmayacaklarına dair Allah’a ahit/söz vermişlerdi. Allah’a verdikleri bu ahitten dönmelerinin hesabı mutlaka sorulacaktır. 8/47...49
Oysa onlar andolsun ki daha önce (düşmandan) sırt çevirip kaçmayacaklarına dair, Allah'a söz vermişlerdi; Allah'a (yemin edilerek) verilen söz ise büyük bir sorumluluk gerektirir! (Onun hesabını elbette ki soracaktır)
Ve onlar, daha önce geri dönüp kaçmayacaklarına dair Allah’a söz vermişlerdi. Allah’a verilen söz ise sorumluluğu gerektirir.
Halbuki, onlar geriye dönmeyeceklerine dair evvelce Allah'a kat'iyyen taahütte bulunmuşlardı. Allah için yapılan bir taahhüt ise sorulmuş olacaktır.
Halbuki daha önce, düşmandan kaçmayacaklarına dair Allah'a yemin ederek, söz vermişlerdi. Allah'a karşı verilen o ahitlerin hesabı elbette sorulacaktır.
Oysa arkalarına dön(üp kaç)mayacaklarına dair Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen sözden sorumlu idiler.
Halbuki onlar bundan evvel düşmana arka çevirmemeği Allâh'a va'ad ve 'ahid itmişlerdi. Allâh'ın 'ahdi onlardan suâl olunacakdır. [¹]
Halbuki, daha önce sırtlarını dönüp kaçmayacaklarına dair Allah'a kesin söz vermişlerdi. Allah'a verilen söz sorguya çekilmeyi gerektirir.
Daha önce, arkalarına dönüp, kaçmayacaklarına Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen sözler elbette sorulacaktır.
And olsun, onlar geri dönmeyeceklerine dair daha önce Allah'a söz vermişlerdi. Allah'a verilen sözün hesabı elbette sorulur.
Yemin olsun ki, onlar daha önce, geri dönüp kaçmayacaklarına ilişkin Allah'a söz vermişlerdi. Ve Allah'a verilen söz sorumluluk gerektirirdi.
daħı bayıķ oldılardı 'ahd eylerlerdi Tañrı’ya [223b] ilerüden kim döndürmeyeler ardları. daħı oldı Tañrı 'ahdı śorınılmış.
Taḥḳīḳ anlar ‘ahd eylemişler‐idi Tañrı Ta‘ālā‐y‐ıla bundan burun ki hergizarḳa ḳaytarup ḳaçmayalar. Tañrı Ta‘ālānuñ ‘ahdi ṣorulaçaḳdur.
Halbuki bundan əvvəl (Ühüd vuruşundan sonra) bir daha (düşməndən) üz çevirib qaçmayacaqları barədə Allaha söz vermişdilər. Allaha verilən əhd barəsində (qiyamət günü) mütləq sorğu-sual olunacaqdır!
And verily they had already sworn unto Allah that they would not turn their backs (to the foe). An oath to Allah must he answered for.
And yet they had already covenanted with Allah not to turn their backs, and a covenant(3686) with Allah must (surely) be answered for.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |