İż câûkum min fevkikum vemin esfele minkum ve-iż zâġati-l-ebsâru vebeleġati-lkulûbu-lhanâcira vetezunnûne bi(A)llâhi-zzunûnâ
Hani size hem üst tarafınızdan hücum etmişlerdi, hem alt tarafınızdaki yerlerden ve hani gözler yılmıştı ve korkudan yürekler, ağızlara gelmişti ve Allah hakkında çeşitli zanlara kapılmıştınız.
(Hatırlayın ki) O vakit onlar, (kâfir düşmanlar) size hem üst kısmınızdan hem alt tarafınızdan gelmiş (ve hücuma geçmişlerdi de korkudan) gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve (hatta) siz Allah hakkında (birtakım olumsuz) zanlarda bulunmaya (başlamıştınız).
Onlar yukarıdan, aşağıdan üzerinize geldiklerinde, gözler yılmıştı, korkudan yürekler ağıza gelmişti. Allah hakkında çeşitli zanlara kapılmıştınız.
Hani onlar, hem yukarınızdan, hem aşağı tarafınızdan, vadinin üstünden ve alt tarafından üzerinize yürümüştü. Gözler yılmış, yürekler ağızlara gelmişti. Siz, Allah hakkında türlü türlü düşüncelere dalıyordunuz.
Onlar size hem üstünüzden hem alt tarafınızdan gelmişlerdi ve gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Allah hakkında da çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler kaymış, yürekler hançereye gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında (birtakım) zanlarda bulunuyordunuz.
O vakit kâfirler üstünüzden (vadinin üst ve doğu tarafından), bir de altınızdan (vadinin aşağı ve batı tarafından) size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, kalbler gırtlaklara dayanmıştı. Allah'a da çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
Hani, üstünüzden ve alt tarafınızdan size gelip saldırmışlardı. O zaman gözler yılmış, kalpler ağızlara gelmişti. Ve “Allah bize yardım etmez” gibi çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
Onlar, hem yukarınızdan hem aşağınızdan üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlaklara geldiği ve siz, Allah hakkında türlü türlü zanda bulunduğunuz zaman.
Hani sizi üstünüzden, aşağınızdan sarmışlardı, hani gözler dönmüştü, yürekler boğazlara tıkılmıştı, Allah hakkında da türlü türlü sanılara düşmüştünüz!
Onlar yukarıdan (vadinin doğusundan) ve aşağıdan (vadinin batısından) üzerinize geldiklerinde ve gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti. Allah hakkında (yardım edip etmeyeceğine dair türlü) zanlarda bulunuyordunuz!
Düşmanlarınız vâdînin fevkinden ve esfelinden size hücûm itdikleri ve gözleriniz karârdığı ve kalbleriniz de boğazınıza geldiği (korkdığınız) vakit Allâh hakkında fenâ zanlarda bulunuyor idiniz.
Onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi; gözler de dönmüştü, yürekler ağızlara gelmişti; Allah için çeşitli tahminlerde bulunuyordunuz.
Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
Yukarınızdan ve sizden aşağıda bulunan bölgeden üzerinize gelmişlerdi; korkudan gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti; bu esnada Allah hakkında olmadık zanlara kapılmakta idiniz.
Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan (vâdinin üstünden ve alt yanından) üzerinize yürüdükleri zaman; gözler yıldığı, yürekler gırtlağa geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman;
Üstünüzden ve altınızdan size saldırmışlardı. Gözler dönmüştü, kalpler ağızlara gelmişti ve siz ALLAH hakkında çeşitli kuşkular besliyordunuz.
O zaman onlar, hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakit gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. Siz Allah'a türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.
O vakıt ki hem üstünüzden gelmişlerdi, hem aşağı tarafınızdan, ve o vakıt ki gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve Allaha türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz
Onlar (dan Gatafanoğulları, bulunduğunuz vadiye göre) size üst tarafınızdan, (Kureyş ise) aşağı tarafınızdan gelmişlerdi de (o vakit) gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı. (İçinizdeki mü’minler, bütün zorluk ve sıkıntılara rağmen, eninde sonunda Allah’ın yardımının geleceğine inanarak, içinizde mü’min zannettiğiniz munâfıklar da, “Muhammed bizi kandırdı” diyerek) Allah hakkında çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
O vakit onlar hem üstünüzden, hem altınızdan size gelmişlerdi. O zaman gözler yılmış, yürekler gırtlaklara dayanmışdı ve siz Allaha karşı (türlü) zanlarda bulunuyordunuz.
Hani (onlar) size, üstünüzden ve alt tarafınızdan gelmişlerdi ve o vakit, gözler kaymış, yürekler gırtlaklara dayanmıştı ve Allah hakkında türlü türlü zanlarda bulunuyordunuz.
O vakit onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan (vadinin üstünden ve altından saldırmak için) gelmişlerdi. O zaman gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah hakkında (yardımı hususunda) türlü türlü (olumsuz) şeyler düşünüyordunuz! (*)
O ordu sizin üstünüzden ve alt tarafınızdan gelmiş ve bundan dolayı gözleriniz yerinden fırlamış, canlarınız boğazınıza düğümlenmiş ve Allah hakkında zan etmeye başlamıştınız.
O gün onlar yukarıdan, aşağıdan üzerinize saldırmışlardı. Sizin de gözleriniz evinizden fırlamış, yürekleriniz ağzınıza gelmişti. Siz Allah’a karşı türlü kuruntulara kapıldıkça kapılmıştınız.
Hani, o vakit onlar üst tarafınızdan, alt tarafınızdan hücum etmişlerdi de gözler donup kalmış [⁴], yürekler de gırtlaklara kadar gelmişti [⁵]. Allah hakkında da türlü türlü zanda bulunmuştunuz [⁶].
Hani onlar, size hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gözler de kaymış, yürekler gırtlağa gelip dayanmıştı ve siz Allah hakkında da (bir takım) zanlarda bulunuyordunuz.
Hani düşman orduları Medîne’nin doğusundan ve batısından, yaniüstünüzden ve alt tarafınızdan size aynı anda hücum ettiğinde, gözlerinizkorku ve dehşetten yerinden fırlamış, yürekleriniz ağzınıza gelmişti. Öyle ki, bazılarınız, Allah’ın va’dettikleri hakkındayakışık almayan düşünceler beslemeye başlamıştınız.
Hani, size alttan ve üstten saldırıyorlardı. Gözler döndü, Yürekler Boğazlar’a dayandı. Allah hakkında Zannlar’da bulunuyordunuz.
O gün düşmanlar, hem yukarıdan hem aşağıdan saldırıya geçmişlerdi. Gözlerin yuvasından fırladığı, yüreklerin ağızlara geldiği böyle bir günde, Allah hakkında aklınıza kötü kötü şeyler geliyordu.
Hani! İnkâr edenler size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani! Gözler kaymış, yürekler ağızlara gelmişti! Siz de Allah bize yardım eder mi etmez mi diye tartışıyordunuz. Bazılarınız ise Allah böyle bir belayı başımıza niye sardı diyordu.
Onlar hem yukarınızdan hem aşağı tarafınızdan üzerinize geldikleri zaman, gözler kaydığı (yıldığı), yürekler boğazlara geldiği ve siz Allah hakkında türlü türlü şeyler düşündüğünüz zaman,
Onlar, size hem üst tarafınızdan, hem de aşağı tarafınızdan saldırıya geçince,¹ gözlerin feri kaybolmuş, yürekler ağızlara gelip dayanmış ve aklınıza Allah hakkında (birtakım) düşünceler gelmeye başlamıştı.
Onlar yukarıdan ve aşağıdan üzerinize geldiklerinde ¹⁴ ve gözler[inizin] feri kaybolup yürekler[iniz] ağzınıza geldiğinde ve Allah hakkında en çelişik düşünceler aklınızdan (bir bir) geçtiğinde ¹⁵ [neler hissettiğinizi hatırlayın]:
Nitekim onlar bulunduğunuz yerin hem üstünden hem altından sizi kuşatmışlardı, İşte o an korkudan gözler yuvalarından fırlamış yürekler ağızlara gelmişti ve Allah’ın vaadiyle ilgili çelişkili düşüncelere kapılmıştınız. 3/152...154, 5/11, 9/25-26
Hani onlar önünüzden ve sizin ardınızdan üzerinize gelmişlerdi;[³⁷³⁰] işte o an gözlerin yuvalarından fırladığı, yüreklerin ağızlara geldiği bir andı; öyle bir hal ki, Allah’ın ne yapacağı hakkında binbir çeşit zanna kapılıyordunuz.
Düşman size, hem üstünüzden hem de altınızdan (vadinin hem üst hem de alt yönünden) saldırmıştı. Gözler kaymış, yürekler ağıza gelmişti, siz Allah hakkında çeşitli zanlar besliyordunuz. (Münafıklar, Resulullah s.a.s. ve ashabının kökten yok olacağını sanıyordu müminler ise, Allah'ın yardım va’dinin ergeç erişeceğine inanıyordu)
Hani onlar size hem üst tarafınızdan hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Hani gözler kaymış ve yürekler ağızlara gelmişti. Siz de Allah’a karşı çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
O vakit ki, size hem üstünüzden gelmişlerdi hem de aşağı tarafınızdan ve o vakit ki, gözler kaymış ve yürekler gırtlaklara kavuşmuştu ve Allah'a türlü türlü zanlar ile zanda bulunuyordunuz.
O vakit onlar hem üstünüzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi. Gözleriniz şaşkınlıktan ötürü kaymış, yüreğiniz ağzınıza gelmişti. Siz de Allah hakkında türlü türlü zanlar beslemeye başlamıştınız.
Hani onlar üstünüzden ve alt tarafınızdan gelmişlerdi, gözler (şaşkınlıktan ötürü) kaymış, yürekler (korkudan) hançerelere dayanmıştı. Allah hakında türlü zanlarda bulunuyordunuz.
Onlar üst tarafınızdan ve alt tarafınızdan geldiklerinde mü'minlerin gözleri karârdı ve kalbleri boğazlarına geldi. Ve Allâh'a dürlü dürlü zanlarda bulundınız.
Onlar size yukarınızdan ve aşağınızdan gelmişlerdi. Gözler yuvalarından fırlamış, yürekler ağızlara gelmişti; Allah hakkında da farklı düşüncelere dalmıştınız.
Onlar, size üstünüzden ve aşağınızdan gelmişlerdi. Gözler dönmüş, yürekler ağza gelmişti. Allah hakkında çeşitli zanlarda bulunuyordunuz.
O vakit size düşman üstünüzden ve altınızdan saldırmıştı da gözler yılmış, yürekler ağızlara gelmiş, siz de Allah hakkında çeşitli zanlar beslemeye başlamıştınız.
Hani, onlar, üst yanınızdan, alt tarafınızdan size saldırmıştı da gözler kaymış, yürekler gırtlaklara ulaşmıştı. Allah hakkında türlü zanlarda bulunuyordunuz.
o1 vaķt kim geldiler size üstüñüzden daħı sizden aşaġadan. daħı ol vaķt kim egildi gözler daħı irdi yürekler boġazlaġulara daħı gümānlenürdüñüz Tañrı’ya gömenler
Ol vaḳt ki geldiler‐idi size yuḳaru yanuñuzdan, aşaġa yanuñuzdan, daḫı olvaḳt gözler egildi‐y‐idi ḳorḳudan, yürekler daḫı boġazlara yitişmiş‐idi.Daḫı Tañrı Ta‘ālā raḥmetinden dürlü dürlü gümān idersiz.
O zaman onlar üstünüzə həm yuxarı, həm də aşağı tərəfdən (vadinin üst və alt tərəfindən) hücum etmiş və (qorxudan) gözünüz hədəqəsindən çıxıb ürəyiniz ağzınıza gəlmişdi. Allah barəsində də müxtəlif fikirlərə düşmüşdünüz. (Mö’minlər Allahın Öz və’dinə doğru olduğuna inanır, münafiqlər isə e’tiqadı zəif olanlar isə Muhəmməd əleyhissəlamın bu bəladan xilas ola bilməyəcəyini güman edirdilər).
When they came upon you from above you and from below you, and when eyes grew wild and hearts reached to the throats, and ye were imagining vain thoughts concerning Allah.
Behold! they came on you from above you and from below you, and behold, the eyes became dim and the hearts gaped(3682) up to the throats, and ye imagined various (vain) thoughts about Allah.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |