Velenużîkannehum mine-l’ażâbi-l-ednâ dûne-l’ażâbi-l-ekberi le’allehum yerci’ûn(e)
Andolsun Biz onlara belki (inkârcılıktan) dönerler diye, o büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da tattıracağız. (Onlara karşı mü’minlere zafer verip zalimlerin saltanatını yıkacağız.)
Biz, belki dönerler diye pek büyük azaptan önce de onlara yakın bir azabı tattıracağız mutlaka.
Biz, belki dönerler diye pek büyük bir azap olan, kıyamet azabından önce, onlara daha yakın olan, dünya felaketleri ve yenilgisini tattıracağız.
En büyük azaptan, cehennem azâbından önce, onlara korku, esâret, zillet, açlık, hastalık, deprem, âfet gibi en yakın felâketlerden, kabir azabından tattıracağız. Olur ki, şirkten ve isyandan vazgeçip imana dönerler.
Andolsun ki onlara en büyük azaptan önce yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki dönerler.
Andolsun, biz onlara belki (inkarcılıktan) dönerler diye o büyük (uhrevi) azabdan önce, yakın (dünyevi) azabtan da taddıracağız.
Şu da muhakkak ki, o kâfirlere, o en büyük azabdan (cehennem azabından) önce, yakın azabdan (dünyadaki esaret, ölüm, açlık gibi felâketlerden) taddıracağız. Olur ki, (küfürlerinden) dönerler, tevbe ederler.
Andolsun! O büyük azaptan başka da yakın bir azabı onlara tattıracağız. Belki dönerler diye…
Andolsun ki, biz onlara o büyük azaptan önce pek yakın/dünya azabı da tattıracağız. Belki dönerler!
Büyük azaptan önce, yakın olan azabı da onlara tattırırız, ola ki onlar döne
Belki dönüp yola gelirler diye onlara (ahiretteki) büyük azaptan önce mutlaka daha yakın azabı da (dünyada açlık, korku, esaret, zillet, musibet, deprem, afet gibi) tattıracağız.
Belki yollarından dönerler diye and olsun onlara büyük azabdan önce dünya azabından tattırırız.
Andolsun, dönsünler diye biz onlara (ahiretteki) en büyük azaptan önce (dünyadaki) yakın azabı elbette tattıracağız.
En büyük azaptan önce, onlara mutlaka en yakın azaptan tattıracağız; olur ki (imana) dönerler. *
Belki (ibret alıp) dönerler diye büyük azaptan önce biz onlara yakın (dünya) azabı tattırırız.
Şu bir gerçek ki, onlara o en büyük azabdan önce yakın azabdan (dünyada) da tattıracağız. Umulur ki, (kötülükten) dönerler.
Şu da muhakkak ki onlara o en büyük azâbdan beride o yakın azabdan da tattıracağız, gerek ki rücu' edeler
Onlara, büyük azaptan¹ önce, daha yakın² olan azaptan tattıracağız. Belki dönerler.³*
Biz, o en büyük azâbdan önce de onlara mutlakaa yakın azâbdan tatdıracağız. Tâki ric'et etsinler.
(Âhiretteki) en büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabdan (dünya azâbından)da onlara mutlaka tattıracağız; tâ ki (isyankâr hâllerinden) dönsünler.
O büyük azaptan başka, onları daha çok aşağılayacak azabı tattıracağız. Belki dönerler.
Biz onlara kalanların hak yoluna dönebilmeleri için herhalde en büyük [¹] azaptan evvel [²] daha küçük [³] bir azap [⁴] tattıracağız.*
Şüphesiz biz onlara, belki dönerler diye o büyük (uhrevi) azaptan önce, yakın (dünyevi) azaptan da tattırırız.
Bu büyük azaptan ayrı olarak, pişman olup doğru yola dönmeleri için, onlara daha dünyadayken belâ ve musibetler vererek, küçük azaptan da bir nebze tattıracağız. Bütün bunlara rağmen;
Belki yola gelirler diye onlara, o büyük (âhiret) azabından önce, yakın (dünya) azabından1 da mutlaka tattıracağız.*
Oysa biz onlara belki dönerler diye ahiretteki büyük azaptan önce dünyada kısmen daha aşağı azap yaşatıyoruz. 13/33- 34, 43/46...51
Ama onlara, daha büyük mahrumiyeti tattırmadan önce daha yakın (dünya) mahrumiyetini kısmen elbette tattıracağız;[3702] umulur ki (yol yakınken) dönerler.[3703]*
Ve elbette onlara o en büyük azaptan önce o yakın azaptan tattıracağız. Umulur ki, onlar ric'at ediverirler.
O kâfirlerin dönüş yapmaları ümidiyle, onlara en büyük azaptan önce, dünyada açlık, musîbet, esaret, ölüm gibi peşin bir azap tattıracağız.
Belki dön(üp yola gel)irler diye, mutlaka onlara o büyük azabdan ayrı olarak, daha yakın azabı da taddıracağız.
Belki vazgeçerler diye büyük azaptan önce onlara kesinlikle küçük azaptan[*] da tattıracağız.*
Belki dönerler diye onlara büyük azaptan önce daha yakın bir azap tattıracağız.
Belki vazgeçerler diye, Biz onlara en büyük azaptan önce, dünyada da bazı azapları tattıracağız.
Belki dönerler diye, onlara o büyük azaptan ayrı olarak, o küçük azaptan da mutlaka tattıracağız.
daħı ŧaduravuz anlara yaķın 'aźābdan ya'nį depelemek ulu 'aźāb ileyince ola kim anlar döneler.
Biz ən böyük əzabdan (axirət əzabından) əvvəl onlara mütləq dünya əzabından daddıracağıq. Bəlkə, (tövbə edib düz yola) qayıdalar!
And verily We make them taste the lower punishment before the greater, that haply they may return.
And indeed We will make them taste of the Penalty of this (life) prior to(3654) the supreme Penalty, in order that they may (repent and) return.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |