30 Nisan 2025 - 2 Zi'l-ka'de 1446 Çarşamba

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Rûm Suresi 60. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fasbir inne va’da(A)llâhi hakk(un)(s) velâ yestaḣiffenneke-lleżîne lâ yûkinûn(e)

Dayan, şüphe yok ki Allah'ın vaadi gerçektir ve adamakıllı inanmayanlar, sakın senin gayretini hafifletip gevşetmesin.

(Ey Nebim!) Bu nedenle Sen sabret; şüphesiz Allah’ın va’adi Hakk’tır; kesin bilgiyle ve vicdani kanaatle (yakinen) inanmayanlar(ın itiraz ve inkârları ve ahireti değil dünyayı öne alanların sapkınlıkları) sakın Seni (telaşa kaptırıp) hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesin (çünkü intikam vakti yakındır).

Öyleyse her türlü sıkıntı ve zorluklara karşı göğüs ger. Allah'ın her konudaki verdiği söz gerçek olup, mutlaka yerine gelecektir. Öyleyse adamakıllı inanmayanlar; senin zihnine şüphe tohumları ekerek, gayretini hafifletip, seni gevşetip, üzüntüye düşürmesinler.

Sen sabrederek mücadeleye devam et. Allah'ın va'di elbette haktır, doğrudur. Bunu ilmen kavrayamayanların, buna kesinlikle iman etmeyenlerin, imanı sağlam olmayanların seni hafife almalarına asla fırsat verme, onlar seni gevşekliğe sevketmesin.

O halde sen sabret. Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Kesin bir şekilde inanmayanlar sakın seni hafifliğe yöneltmesinler.

Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah'ın va'di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler.

(Ey Rasûlüm, o kâfirlerin eziyetlerine ve düşmanlıklarına karşı) şimdi sen sabret, zira Allah'ın (zafer) vaadi muhakkak tahakkuk edecektir. Sakın ahirete imanları olmıyanlar, (sabrı terk etmek suretiyle) seni hafifliğe götürmesinler.

Artık sabret! Çünkü Allah’ın verdiği söz haktır. Ve Ahirete inanmayanlar, sakın seni telaşlandırmasınlar.

Sen şimdi sabret! Şüphesiz Allah'ın vaadi gerçektir. Kesin inanca sahip olmayanlar, sakın seni gevşekliğe sevketmesin![423]

[423] Rûm sûresinden çıkarılacak genel ilkeler için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, XV, 103-106.

Sabredesin, Allahın verdiği söz haktır, inanmamış olanlar, seni hafif görmesinler

O halde (Ey Resul! Sıkıntılara ve inkârcıların direnmelerine karşı) sen sabret! Allah'ın (kıyamet günü ile ilgili) vaadi kesinlikle doğrudur. İmanı kemale ermemiş olanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesin!

Sen sabır it, zîrâ Allâh’ın va’adleri hakîkidir. Îmânları sağlam olmayanlar seni hiffete sevk itmesün.

Sabret ki, Allah'ın sözü şüphesiz gerçektir. Kesin olarak inanmayanlar seni hafife almasınlar.*

Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni gevşekliğe (ve tedirginliğe) sürüklemesinler.

Şimdi sen sabret. Bil ki Allah’ın vaadi gerçektir. İnanmayanlar sakın seni yolundan çevirmesin!

(Resûlüm!) Sen şimdi sabret. Bil ki Allah'ın vâdi gerçektir. (Buna) iyice inanmamış olanlar, sakın seni gevşekliğe sevketmesin!

 Son cümle «İyice iman etmemiş olanların seni hafife almalarına sakın fırsat verme!» şeklinde de anlaşılmıştır.

Öyleyse sabret. ALLAH'ın sözü gerçektir. Kesin inanca sahip olmayanlar seni gevşekliğe sürüklemesin.

Şimdi sen sabret. Çünkü Allah'ın vaadi mutlaka haktır. Sakın imanı sağlam olmayanlar seni hafifliğe sevketmesinler.

Şimdi sen sabret, çünkü Allahın va'di muhakkak haktır ve sakın iykanı olmıyanlar seni hafifliğe sevk etmesinler

(Habibim, kâfirlerin seni yalanlamalarına ve yapmış oldukları eziyetlere karşı) sabret, Allah’ın (sana yardım) vaadi haktır. İnanmayanlardan dolayı sakın müteessir olma, sabır ve metanetini muhafaza et.

Öyleyse sabret, kuşkusuz Allah'ın verdiği söz kesindir. Sakın ha! İnanmayanlar seni gevşetmesinler.

Sen (habîbim) şimdi sabret. Şübhe yok ki Allahın va'di hakdır. (Buna) kat'î inan beslememekde olanlar zinhar seni (sabırsızlıkla) hafifliğe götürmesin (ler).

(Ey Resûlüm!) Artık sabret! Çünki Allah'ın va'di haktır. Öyle ise kat'î olarak îmân etmemiş olanlar, sakın seni gevşekliğe sevk etmesin!

(Resulüm!) O hâlde (onların insanlık dışı muamelelerine, yaptıkları zulüm, şiddet, baskı ve eziyetlerine karşı daima) sabret. Şüphesiz Allah’ın va’di haktır. (Bu gerçeğe cidden) inanma niyeti taşımayanlar seni hafifliğe (tebliğ görevinde gevşekliğe, senin sabır ve metanetini sarsmaya) sakın sürüklemesin.

Sen onların yalanlamalarına sabret. Allah’ın vaat ettikleri mutlaka gerçekleşecektir ve kalpleri tam ikna olmamış olanlar seni asla hafife alamayacaklar.

Artık katlan. Çünkü Allah’ın verdiği söz doğrudur. Bunu kesin olarak bilmiyenler sakın seni gevşetmesinler.

Artık katlan, çünkü Allah/ın vaadi doğrudur, herhalde çıkacak. Yakînen bilmeyenler sakın seni hafifliğe düşürmesin [³].

[3] Sana sabrı terk ettirip onların azaplarım tâcile kalkışmayasın, seni istikametten ayırmasınlar.

(Ey Peygamber!) Sabret/göğüs ger! Muhakkak ki Allah’ın vaadi gerçektir/haktır. Kesin olarak inanmayanlar [lâ yûkınûn] sakın seni tahrike/duygusal tepkilere sürüklemesin.

Öyleyse sen sabret. Hiç şüphesiz Allah'ın vaadi haktır; sakın yakini olmayanlar seni hafifliğe (gevşekliğe) sevk etmesinler.

O hâlde, ey Müslüman! Allah yolunda gösterdiğin mücâdelede başına gelebilecek sıkıntılara sabırla göğüs ger! Zâlimler karşısında o denli sağlam durmalısın ki, ne tehditleri seni korkutabilmeli, ne de seni satın almaya, kandırmaya veya seninle din konusunda pazarlığa girişmeye cesaret edebilmelidirler! Hiç kuşkun olmasın ki, Allah’ın vaadi gerçektir! Öyleyse, bu vaade gereğince inanmayanların tavır ve davranışları, sakın seni ümitsizliğe düşürüp yılgınlığa sürüklemesin!

Artık sabret! Allah’ın vaadi, gerçektir. Kesin inanmayan-bilmeyen kimseler seni hafife almasınlar!

Resulüm! Sabret. Allah'ın dediği olacaktır. İmanları iyice kökleşmemiş olanların seni hafife almalarına fırsat verme.

İnançla yürüdüğün yolda azimli, kararlı ve mücadeleci ol! Şüphesiz Allah’ın sözü gerçektir. İnkâr edenler, imanları zayıf olanlar, sakın seni gevşekliğe, tedirginliğe ve ümitsizliğe sürüklemesin!

Sabret! Şüphesiz ki Allah’ın vaadi gerçektir. [*] (Buna) kesin bir şekilde inanmayanlar sakın seni gevşekliğe sevk etmesin! [*]

Benzer mesajlar: Mü’min 40:55, 77 Buradaki [yestehıffenne] kelimesi “kolaycılık yapmak”, “gevşeklik göstermek”, “telaşa düşürmek”, “hafife almak” gib... Devamı..

(Ey Muhammed!) Sabret, şüphesiz Allah’ın sana verdiği söz gerçektir ve hakka gerçekten inanmayanlar seni kesinlikle, gevşekliğe sürükleyemezler.

O halde sıkıntılara göğüs ger: Allah’ın [Kıyamet Günü ile ilgili] vaadi kesinlikle doğrudur. Öyleyse, tam bir iç tatminine ulaşamayanların senin zihnine şüphe tohumları ekmelerine izin verme!

Öyleyse sen, davanda sabret, kuşkusuz Allah’ın verdiği yardım ve zafer sözü mutlaka gerçekleşecektir. Yürekten inanmayanlar sakın seni fevri/kötü düşünce ve davranışa sürüklemesinler. 14/14, 24/55, 40/51, 48/1

Artık sabret;[³⁶²⁵] unutma ki Allah’ın vaadi mutlaka gerçekleşecektir. (Kendi söylediklerine dahi) yürekten inanmayanlar,[³⁶²⁶] tahrikleriyle sakın seni fevrî ve tepkisel bir davranışa sürüklemesinler.[³⁶²⁷]

[3625] 58. âyetin devamında haber verilen türden tahriklere karşı. [3626] Lâ yûkınûn, “tam ikna olmayanlar, kesin inanmayanlar” anlamına gelir. Bur... Devamı..

Sen şimdi sabret. Şüphe yok ki, Allah’ın va'di haktır. (Mutlaka gerçekleşecek ve onlar, hak ettikleri cezaya çarptırılacaklardır. "O tehdit, o azap ne zaman?" diyerek alay edenler) Buna inanmayanlar senin sabrını taşırmasınlar! (Sen şimdilik sabret Rabbinin yardımı mutlaka erişecek, zafere ulaşacaksın. Onlar da alay etmenin cezasını bulacaklardır)

Sabret. Şüphesiz, Allah’ın va’di gerçektir. Kesin imana sahip olmayanlar sakın seni hafifliğe sürüklemesinler.

Sen sabret. Şüphe yok ki, Allah'ın vaadi haktır ve kat'i sûrette imânı olmayanlar, seni hafif görecek olmasınlar.

O halde sabret! Çünkü Allah'ın vâdi kesindir. Sakın ona inanmayanlar seni paniğe düşürmesin, seni dayanıksız bulmasın ve seni endişelendirmesinler.

Sabret, Allah'ın va'di haktır (o mutlaka yerine gelecektir). İnanmayanlar seni telaşa düşürmesin.

Müşriklerin ezâ ve cefâlarına sabr it. Allâh'ın va'di hakdır. Ba's ve hesâba inanmayanlar dûçâr-ı hıffet itmesünler. (Aldatmasınlar).

Sen sabırlı ol. Allah’ın verdiği söz doğrudur. Bunu içine sindiremeyenler seni hafife alamayacaklardır.

Öyleyse sen, sabret, kuşkusuz Allah'ın vaadi haktır. Gerçeği göremeyenler sakın seni hafife almasınlar.

Sabret; Allah'ın vaadi gerçektir. Tam ve kesin bir imanı olmayanlar seni gevşekliğe düşürmesin.

O halde, sabret! Kuşkun olmasın ki, Allah'ın vaadi haktır. İmanı kemale ermemişler seni hafifliğe sevk etmesinler/seni küçümseyemeyeceklerdir.

pes şabr eyle bayıķ Tañrı va'desi ḥaķdur. daħı yiynilıķ üzere dutmasuñ seni anlar kim gumensüz olmazlar ķıyāmete.

Ṣabr eyle yā Muḥammed, Allāhuñ va‘desi girçekdür. Daḫı seni istiḫfāfeylesün ol kişiler ki ḥaḳḳı yaḳīn bilmezler.

(Ya Rəsulum!) Sən (çətinliklərə, əziyyətlərə) səbr et. Şübhəsiz ki, Allahın (sənə verdiyi zəfər) və’di haqdır. Qoy (axirətə) qəti inanmayanlar səni e’tinasızlığa sövq etməsinlər. (Səni yüngül hesab edib yerindən oynatmasınlar, səbirsizliyə, səbatsızlığa sövq edərək öz fikrindən və amalından döndərib risaləti təbliğ etməkdən daşındıra bilməsinlər!)

So have patience (O Muhammad)! Allah's promise is the very truth, and let not those who have no certainty make thee impatient.

So patiently persevere: for verily the promise of Allah is true: nor let those(3578) shake thy firmness, who have (themselves) no certainty of faith.

3578 The Prophet of Allah does not slacken in his efforts or feel discouraged because the Unbelievers laugh at him or persecute him or even seem to su... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.