Veyevme tekûmu-ssâ’atu yuksimu-lmucrimûne mâ lebiśû ġayra sâ’a(tin)(c) keżâlike kânû yu/fekûn(e)
Ve kıyametin koptuğu gün suçlular, ancak bir an yatıp eğlendiklerine and içerler; işte böyle asılsız şeylere kapılıyordu onlar.
Kıyamet kopacağı gün, (facir takımı olan) suçlu-günahkârlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatında kalıp) yaşamadıklarına and içecekler (ömürlerini bu kadar kısa zannedip pişmanlık göstereceklerdir). İşte onlar (hayatta iken de hep) böyle çevrilip (Hakk’tan dönekleşen takımdır).
Ve son saat gelip çattığında, suçlu günahkarlar, yeryüzünde bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edeceklerdir. Onlar dünyada hep böyle haktan ve gerçekten yüz çeviriyorlardı.
Kıyametin kopacağı ânın gerçekleşeceği gün, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsiler, suçlular, günahkârlar, dünyada, kulluk ve ibadet edebilecek yeterli süreye sahip olmadıklarına, ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, dünyada da haktan ayrılıp, küfre böyle döndürülüyorlardı.
Kıyametin koptuğu gün suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar böyle uzaklaştırılıyorlar.
Kıyamet-saatinin kopacağı gün, suçlu-günahkarlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına and içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
Kıyamet kopacağı gün, mücrimler (Allah'a eş koşanlar) bir saatten fazla (kabirde veya dünyada) durmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada iken de, doğruluktan yalan söylemeye), işte böyle çevriliyorlardı.
Ve kıyamet koptuğu gün, suçlular bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edecekler. İşte onlar, (dünyada da) böyle sapıtıyorlardı.
Kıyamet koptuğu gün, suçlular dünyada ancak pek kısa kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar dünyada haktan böyle döndürülüyorlardı.
Kıyamet koptuğunda, günahlı bulunanlar: «Dünyada bir saatten artık beklemedik biz» diyerek ant içerler, böyle yalan söylerler
Sâ’at geldiği gün mücrimler mezarda ancak bir sâ’at durmuş olduklarına yemîn ideceklerdir (dünyada) da böyle yalan söylerler idi.
Kıyamet koptuğu gün suçlular sadece çok kısa bir müddet kalmış olduklarına yemin ederler. Böylece onlar dünyada da aldatılıp haktan döndürülüyorlardı.
Kıyametin kopacağı gün suçlular, (dünyada) bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
Günaha saplanmış olanlar kıyamet koptuğu gün (dünyada) sadece çok kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar haktan (oradayken de) böyle saptırılıyorlardı.
Kıyamet koptuğu gün, günahkârlar, (dünyada) ancak pek kısa bir süre kaldıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardı.
Saat (dünyanın sonu) gerçekleştiği zaman, suçlular, (dünyada) ancak bir saat kaldıklarına and içerler. Onlar işte böyle yanılıyorlardı.
Kıyamet kopacağı gün günahkarlar dünyada bir saatten fazla durmadıklarına yemin ederler. Onlar önceden de böyle haktan çevriliyorlardı.
O gün ki saat gelir Kıyamet kopar, mücrimler, bir saatten fazla durmadıklarına yemîn ederler evvel de böyle çeviriliyorlardı
Diriliş günü suçlular, (kâfirler, dünyada) bir saatten fazla kalmadıklarına dair yemin ederler. İşte onlar, (dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına dair yalan söyledikleri gibi, daha önceleri de biz öldükten sonra diriltilecek değiliz diye yalan söylemekle, haktan/hakikatten) böyle yüz çeviriyorlardı.
Kıyametin koptuğu gün, mücrimler¹ dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle döndürülüyorlardı.²
Kıyametin kopacağı gün günahkârlar bir sâatden başka kalmadıklarına yemîn eder (ler). İşte onlar (dünyâda da haktan) böyle döndürülüyorlar (yalan söylüyorlar) dı.
Kıyâmet koptuğu gün günahkârlar, (dünyada) bir saatten başka kalmadıklarına yemîn eder. İşte (haktan) böyle çevriliyorlardı.
Ve kıyamet kopup (ahiret günündeki diriliş) gerçekleşeceği gün, suçlu olanlar, (kendi aralarında konuşurlarken birbirlerine, dünyanın yıkılışından bu diriliş anına kadar) bir saat (kısa bir süre) dışında kalmadıklarına yemin ederler. İşte (dünyadayken haktan) böyle döndürülüyorlardı.*
Kıyamet saati meydana geldiğinde suçlular, bir saatten fazla yerde (mezarlarda) kalmadıklarına yemin ederler. Böylece onlar kendi kendilerine uyduruyorlar.
Kalkış olacağı gün suçlular, biz dünyada bir saatten çok kalmadık diye ant içeceklerdir. Böylece yalan söylemiş olacaklardır.
Kıyametin koptuğu [es-sâ’at] gün, suçlular/günahkârlar (yeryüzünde) bir saatten fazla kalmadıklarına dair yemin ederler. Onlar (hayat boyu) kendilerini böyle aldatıyorlardı.
Kıyametin kopacağı gün suçlu günahkârlar, tek bir saatin dışında (dünya hayatı) yaşamadıklarına yemin içerler. İşte onlar böyle çevriliyorlardı.
Diriliş Saati gelip çattığı gün, yattıkları mezarlarından kalkan günahkârlar, yeryüzünde sadece çok kısa bir zaman kaldıklarına yemin edecekler. İşte onlar, vaktiyle hayattayken de böyle aldanıyorlardı. Dünyada kendilerine, hatalarını anlayıp düzeltecek kadar süre tanınmadığını yani ömürlerinin çok kısa olduğunu zannediyorlardı. Oysa orada da olayların hakikatine, özüne nüfuz edemiyor, böylece her şeyin dünya hayatından ibaret olduğunu, Hesap Günü için yeniden dirilişin asla gerçekleşmeyeceğini iddia ediyorlardı.
Saat’in kıyam edeceği / gelip çatacağı gün Mücrimler / Suç İşleyenler yemin eder ki bir saatten fazla kalmadılar. İşte böyle çevriliyorlardı.
Kıyamet kopunca suçlular, dünyada çok az kaldıklarına yemin ederler. Bunlar eskiden de hep böyle atıp savarlardı.
Kıyamet günü Rabbine karşı suç işleyenler; dünyada kısa bir andan fazla kalmadıklarına yemin ederler. Hâlbuki bir ömür yaşamışlardır. Gerçeklere karşı sürekli kör sağır olmuşlardır. Arzularına uyarak gerçeklerden uzak durmuşlardır. Şeytan onları haktan böyle döndürüyor, dünyayı onlara süslü gösteriyor, gerçeklerimizi yalan saydırıyordu.
Kıyametin koptuğu gün, günâhkârlar (dünyada) ancak bir saat kadar yaşadıklarına yemin ederler. İşte onlar (dünyada haktan) böyle çevriliyorlardı!
[Size ölümü veren ve zamanı geldiğinde yeniden diriltecek olan O’dur!] ⁴⁹ Ve Son Saat gelip çattığında, günaha saplanmış olanlar, [yeryüzünde] bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edeceklerdir: onlar kendilerini böylece [hayat boyu] kandırırlar! ⁵⁰
Ve son saatin gelip çattığı o gün suça batmış olanlar dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına dair yemin ederler. İşte onlar dünyadayken de hakikati böyle çarpıtırlardı. 10/45, 20/103, 79/46
Ve Son Saat gelip çattığı gün suça batmış olanlar, dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına yemin edecekler; böylece kendilerine (dahi) yalan söylemiş olacaklar.[³⁶²⁰]
Kıyamet koptuğu gün günahkarlar (kabirlerinde) ancak bir saat kaldıklarına yemin ederler! (Böylece bilmedikleri bir şey için yalan yere yemin ederler, oysa onlar kabirlerinde, asırlarca kalmışlardır) İşte onlar (dünyada da, putları ilah sanarak, bilmedikleri şeyler peşinde sürükleniyorlar ve) Hak davete karşı yalan söylüyorlardı! (Onların dünyada ve ahirette işleri güçlerinin hepsi yalandır)
Kıyametin kopacağı gün suçlular, (dünyada) bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Onlar (dünyada haktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
Ve o gün ki, Kıyamet kopar; günahkârlar (dünyada) bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar (doğru sözden) böylece çevrilir kimseler olmuşlardı.
Kıyamet (duruşma) saati gelip çattığında suçlu kâfirler yemin ederek dünyada sadece bir saat kaldıklarını ileri sürerler. Onlar (dünyada iken de doğruluktan) işte böyle döndürülüyorlardı.
(Duruşma) Sa'at(i) başladığı gün, suçlular, (dünyada veya Berzahta) bir sa'atten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte onlar, (dünyada da haktan) böyle çevriliyorlardı.
Kıyâmet kopdığı günde mücrimler dünyâda bir sâ'atden ziyâde kalmadıklarına yemîn iderler. Dünyâda oldığı gibi âhiretde de böyle yalan söylerler.
Kıyamet saati geldiği gün suçlular, dünyada bir saatten fazla kalmadık diye yemin ederler. Onlar (dünyada da) bu şekilde yalana sürüklenirlerdi.
Kıyamet saatinin geldiği gün, suçlular, bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. İşte böyle yalan söylerlerdi.
Kıyametin koptuğu gün, mücrimler dünyada bir saatten fazla kalmadıklarına yemin ederler. Önceden de onların böyle tersleri dönüveriyordu.
Saat gelip kıyamet koptuğu gün, günahkârlar dünyada bir saatten başka kalmadıklarına yemin ederler. Onlar işte böyle çevriliyorlardı.
daħı ol gün kim ŧura ķıyāmet vaķtı and içerler yazuķlular dölenmediler bir sa'atdan ayruķ. ancılayın oldılar döndürinürler.
Ol gün ki ḳıyāmet ḳopar, and içer kāfirler ki durmaduḳ tevbede birsā‘atden özge, dirler. Anuñ gibi bühtān idüp yalan söylerlerdi.
Qiyamət qopacağı gün (saat) günahkarlar (qəbirlərində və dünyada) bir saatdan artıq qalmadıqlarına and içərlər. Onlar (axirətdə belə yalan danışdıqları kimi, dünyada da batilə uyub haqdan) belə döndərilirdilər (yoldan çıxardılırdılar).
And on the day when the Hour riseth the guilty will vow that they did tarry but an hour thus were they ever deceived.
On the Day that the Hour (of Reckoning) will be established,(3573) the transgressors will swear that they tarried not but an hour: thus were they used to being deluded!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |