5 Aralık 2024 - 4 Cemaziye'l-Ahir 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Rûm Suresi 51. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vele-in erselnâ rîhan feraevhu musferran lezallû min ba’dihi yekfurûn(e)

Ve andolsun ki bir rüzgar yolladık da nebatları sararmış gördüler mi ardından hemen nankörlüğe başlarlar.

Andolsun, eğer Biz bir (kavurucu) rüzgâr göndersek de onu(n yeryüzünün ekinlerini olgunlaşmadan kuruyup) sararmış görseler, mutlaka ardından hemen (Rablerini itham ve itiraz ile) nankörlük yapacaklardır.

Şayet bir rüzgar göndersek de, mahsüllerinin sararıp olgunlaşmaya başladığını görseler, bolluk içine gireceklerini zannederek, şımarıp bizi inkâr etmeye kalkışırlar.

Andolsun, bir sam yeli estirsek de, bitkileri, ekinleri sararmış görseler, ardından nankörlüğe başlarlar.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 56/63-67.

Andolsun ki biz bir rüzgar göndersek de onu(n etkisiyle ekini) sararmış görseler ardından hemen nankörlük etmeye başlarlar.

Andolsun, biz bir rüzgar göndersek de onu(n ekinini) sararmış görseler, mutlaka ardından nankörlük ederler.

Doğrusu biz, (ekinleri üzerine kurutucu veya dondurucu) bir yel göndersek de, o ekini sararmış görseler, muhakkak ardından Allah'ı ve nimetlerini inkâra koyulurlar.

Fakat eğer (ekinlerini) kurutacak bir rüzgâr göndersek, ekinlerini sararmış olarak görseler, o müjdelenmekten sonra nankörlüğe başlarlar.

Biz onlara bir rüzgâr göndersek de o bitkileri sapsarı olmuş görseler, kesinlikle inkârlarını sürdürürler.

Yeli biz gönderirsek, ekini sararmış gördüklerinde, yine de küfrederler

Şayet (topraklarını kavuran) bir rüzgâr göndersek ve (böylece) ekinlerinin sararmaya başladığını görseler, hemen (kudretimizi ve rahmetimizi) inkâr etmeye kalkışırlar!

Sıcak bir rüzgâr gönderdiğimiz vakit mezrû’âtın sarardığını görirler ise bak nasıl kâfir olurlar.

Bir rüzgar göndersek de yeşilliklerin sarardığını görseler hemen nankörlüğe başlarlar.

Andolsun, eğer (ekinlerine zararlı) bir rüzgâr göndersek de o ekini sararmış görseler, ardından mutlaka nankörlük etmeye başlarlar.

Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, hemen nankörlük etmeye başlarlar.

Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmış görseler, ardından muhakkak nankörlüğe başlarlar.  

 Âyetteki «onu sararmış görseler» diye meâli verilen cümlede yer alan «onu» manasındaki zamir, şu şekillerde tefsir edilmiştir: a) Maksat, Allah’ın ra... Devamı..

Ancak, O bir fırtına gönderir de onlar (ekinlerin kuruyup) sarardığını görseler hemen inkar ve nankörlük etmeye başlarlar.

Andolsun ki biz, bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmış görseler, mutlaka onun arkasından nankörlüğe başlarlar.

Celâlim hakkı için bir rüzgâr göndersek de onu - o eseri - sararmış görseler mutlak onun arkasından küfrana başlarlar

Kasem olsun ki, eğer (ekinlerine zararlı) bir rüzgâr göndersek de o ekini sararmış görseler, ardından mutlaka nankörlük etmeye başlarlar.

Eğer rüzgâr göndersek, ekini ve bitkileri sararmış görseler, nankörlük etmeye başlarlar.

Andolsun, biz bir rüzgâr gönderir de Onu (n eserini) sararmış görürlerse ardından muhakkak ki küfraana başlarlar.

Celâlim hakkı için, eğer (zararlı) bir rüzgâr göndersek de onu (o bitkileri) sararmış(solmuş) görseler, bundan sonra elbette nankörlük etmeye başlarlar.

Eğer (ekinleri üzerine zararlı, kurutucu veya dondurucu) bir rüzgâr göndersek ve (böylece olgunlaşmadan) onu (o rahmetin eseri olan ekinleri) sararmış (solmuş) görseler, (bundan önce sanki kendilerine hiçbir nimet verilmemiş gibi) hemen nankörlük etmeye kalkışırlar!*

(*) Ayetteki “onu” anlamına gelen zamirin, bitkinin ve rüzgârın, bulutun veya yağmurun yerini tuttuğuna dair görüşler vardır (Şevkânî, IV, 265). Bütün... Devamı..

Eğer biz, bir rüzgâr gönderdiğimizde, ürünlerini sararmış halde görürlerse, ondan sonra doğrulara inkârcı kesilirler.

Biz bir yel göndeririz, onlar da ekinlerinin saradığını görürlerse, bunun ardından ne de olsa tanımazlık ederler.

* Biz, rüzgârı göndeririz, onlar ekinin rüzgârdan sarardığını görürlerse bu halden sonra mutlak nankör olurlar.

Andolsun Biz (kavurucu) bir rüzgâr [rîh] göndersek, onlar yeşillikleri/ekinleri sararmış görseler, elbette hemen ardından nankörlük etmeye başlarlar.¹⁵

15 Krş. Hûd, 11/9

Şüphesiz biz bir rüzgâr göndersek de onu (rahmetin eseri olan ekini) sararmış görseler, mutlaka onun ardından nankörlük ederler.

Şâyet onların bağlarını, bahçelerini tarumar eden bir fırtına göndersek ve ürünlerin kuruyup sararmış olduğunu görseler, hemen nankörlüğe başlarlar. Sahip oldukları her şeyin onlara Allah tarafından bağışlandığını, bu dünyanın bir imtihân dünyası olduğunu ve hepsinin bir gün mutlaka geri alınacağını, düşünmezler.

Yemin olsun, rüzgâr gönderdiğimizde onu sararmış görselerdi, bunun ardından nankörlük etmeye başlarlardı!

Eğer, bir rüzgâr daha göndersek de ekinlerinin olgunlaştığını bizzat görselerdi, nankörlüğe yine de devam ederlerdi.

Şüphesiz ki ekinlerini zararlı bir rüzgâr tahrip etse hemen nankörlük ederek isyan ederler.

Şüphesiz ki bir rüzgâr göndersek de onu (ekinleri) sararmış görseler, ardından elbette nankörlüğe başlarlar.

Yemin olsun Biz bir rüzgâr göndersek de onlar, yeryüzündeki (bitkilerinin) sarardığını görseler hemen onun ardından (önceki rahmetimizi) inkâr ederler.

İşte böyle: şayet ⁴⁵ [topraklarını kavuran] bir rüzgar göndersek ve ekinlerinin sararmaya başladığını görseler, [kısa süre önceki sevinçlerinden] vazgeçip [kudretimizi ve rahmetimizi] inkar etmeye kalkışırlar! ⁴⁶

45 Le-in edatı (lafzen, “gerçekten, şayet ...”), Kur’an’da, daha çok, vurgulanan tavrın veya durumun tipik vasfını ve ana özelliğini ifade etmek için ... Devamı..

Ama eğer biz kavurucu bir rüzgâr göndersek de onlarda ekinlerinin sararıp solduğunu görseler onun ardından hemen nankörlük etmeye koyulurlar. 14/32...34, 41/49- 50, 57/20

Ama Biz eğer bir sam yeli[³⁶¹⁶] göndersek ve bu yüzden ekinlerinin sararıp solduğunu görseler, bunun ardından derhal inkârda ayak diremeye başlarlar.

[3616] İstisnaları olmakla birlikte, galibiyetle Kur’an’da riyah rahmet taşıyan rüzgâr, rîh ise bela taşıyan rüzgâr için kullanılır.

Andolsun ki, bir rüzgar göndersek de, ekini sararmış görseler, muhakkak nankörlüğe başlarlar.

Şayet bir rüzgar, göndersek de o (eki)ni sararmış görseler, ondan sonra da (eski) nankörlükleri devam eder.

Andolsun eğer bir rüzgar göndersek de onu o rüzgar ile ekinleri sararmış (solmuş) görseler, elbette ki onun ardından nankörlüğe başlarlar.

Eğer Biz onlara sıcak, kavurucu bir rüzgâr göndersek, onlar da o yeşillikleri sararmış, kavrulmuş görseler, ondan sonra nankörlük etmeye koyulurlar. [56, 63-67]

Daha önce Allah’ın kendilerine ihsan ettiği sayısız nimetleri unuturlar. Menfaatlerinin zedelendiğini görünce hemen o yüce Yaratıcıyı itham etmeye kal... Devamı..

Andolsun bir rüzgar, göndersek de o(eki)ni sararmış görseler, ondan sonra nankörlük etmeğe başlarlar.

Oysa bolluk zamanında şükretmeleri, darlık zamanında sabretmeleri, sarsılmamaları, Allah'ın her şeyi bir hikmete göre yaptığını anlamaları gerekirdi. ... Devamı..

Eğer biz semûm rüzgârı gönderir ve onlar da ekinlerini sapsarı olmuş görirler ise derhâl Allâh'ın ni'metine küfür iderler.

Onlara bir rüzgar göndersek de, bitkinin sarardığını görseler tutar nankör kesilirler.

Bir rüzgar göndersek de yeşillikleri sararttığımızı görseler hemen bunun ardından nankörlüğe başlarlar.

Biz onlara bir rüzgâr göndersek de ekinlerini sararmış görseler, ardından yine nankörlüğe saparlar.

Yemin olsun, bir rüzgâr göndersek de o yeri sararmış görseler, arkasından hiç şaşmadan nankörlük etmeye başlarlar.

daħı eger viribiyevüz yili pes görseler anı ya'nį ekini śararmış olalar andan śoñra küfr eylerler.

Ve eger bir yil göndersevüz, anı görseler ṣararmış, andan ṣoñra kāfir olur‐lardı, i‘tibār itmezlerdi.

Əgər Biz (onların əkinlərinin üstünə) bir yel əsdirsək və (o yel nəticəsində əkinlərin) saralıb-solduğunu görsələr, bundan sonra mütləq nankor olmağa başlayarlar.

And if We sent a wind and they beheld it yellow; they verily would still continue in their disbelief.

And if We (but) send a Wind from which(3569) they see (their tilth) turn yellow,- behold, they become, thereafter, Ungrateful (Unbelievers)!

3569 Another Parable from the forces of nature. We saw how the Winds gladdened, vivified, and enriched those who utilised them in the right spirit. Bu... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.