19 Ocak 2025 - 19 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 69. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Veddet tâ-ifetun min ehli-lkitâbi lev yudillûnekum vemâ yudillûne illâ enfusehum vemâ yeş’urûn(e)

Kitap ehlinin bir bölüğü, yolunuzu sapıtmak ister. Halbuki sizi değil, ancak kendilerini yoldan çıkarırlar, kendileri sapıklığa düşerler de farkında değillerdir.

Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzu edecek (çeşitli girişimler deneyecekler)dir, fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da bunun şuurunda (ve farkında) değillerdir.

Bize de kitap verildi diyenlerden bazıları, sizi saptırmak isterler. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar, üstelik bunun farkında da değiller.

Ehl-i kitaptan bir kısmı ne yapıp edip sizin, hak yoldan uzaklaşıp, dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihinizin önünü açmak istediler. Kendilerinden, birbirlerinden başkasının, hak yoldan uzaklaşıp dalâleti, bozuk düzeni, helâki tercihlerinin önünü açamadılar. Bunun bile farkında değiller.

Kitap ehlinden bir topluluk sizi saptırmayı arzuladı. Oysa onlar sadece kendilerini saptırıyorlar da bunun farkında değiller.

Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp-saptırırlar da şuuruna varmazlar.

Yahudi'lerden bir topluluk, sizi şaşırtıp dinlerine çevirmek istediler. Halbuki onlar, kendilerinden başkasını şaşırtıp saptıramazlar. Bunun farkında bile değillerdir.

Ehl-i kitaptan bir grup istediler ki, sizi saptırsınlar. Gerçekte onlar kendilerinden başka kimseyi saptırmıyorlar. Fakat farkında değiller.

Kitap ehlinin bir kısmı sizi saptırmak istedi; oysa onlar ancak kendilerini saptırırlar da bunun farkına varamazlar.

Kitaplı olanların birtakımları, sizi yoldan azdırmayı özlerler, onlarsa yalnız kendilerin yoldan azdırır, anlamazlar da

Kitap ehlinden bir grup sizi saptırmak (ve kendi dinlerine çevirmek) isterler. Oysa onlar ancak kendilerini saptırırlar da farkına varamazlar.

Ehl-i kitâbdan ba’zı tâife sizi dalâlete sevk itmek istiyorlar halbuki yalnız nefislerini dalâlete sevk idiyorlar, fakat anlamıyorlar.

Kitap ehlinden bir takımı sizi sapıtmak isterler; oysa kendilerini saptırırlar da farkına varmazlar.

Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar.

Ehl-i kitap’tan bir kısmı istediler ki sizi saptırsınlar. Oysa onlar ancak kendilerini saptırıyorlar da farkına varmıyorlar.

Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi saptırabilsinler. Oysa onlar sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.

Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.

Kitap ehlinden bir grup sizi saptırmak istediler, halbuki sırf kendilerini saptırıyorlar da farkına varmıyorlar.

Ehli kitabdan bir taife arzu etti ki sizi şaşırtsalar, halbuki sırf kendilerini şaşırtıyorlar da farkına varmıyorlar

Ehl-i kitaptan bir grup sizi saptırmak (ve kendi bozuk inançlarına) çevirmek istediler. Oysaki onlar ancak kendilerini saptırıyorlar da farkında değiller.

Ehli Kitap'tan bazı kimseler, sizi yolunuzdan saptırmak ister. Onlar, ancak kendilerini saptırıyorlar. Fakat bunu idrak edemiyorlar.

Kitablılardan bir zümre arzu etdi ki sizi bir şaşırtsalar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını şaşırtıb sapıtamazlar da farkına bile varmazlar.

Ehl-i kitabdan bir tâife arzu ettiler ki, keşke sizi dalâlete düşürseler! Hâlbuki sâdece kendilerini dalâlete düşürürler de farkına varmazlar.(2)

(2)Bu âyet-i celîle, yahudilerin, Ashâb-ı Kirâm’dan (radıyallâhü anhüm ecmaîn) bazılarını kendi dinlerine da‘vet etmeleri üzerine nâzil olmuştur. (Bey... Devamı..

(Ey iman edenler!) Ehl-i kitaptan bir kısmı istediler ki, ne yapıp edip sizi (doğru yoldan) saptırabilsinler. Oysa onlar (sapıklığı tercih ettikleri için) sadece kendilerini saptırırlar da farkına bile varmazlar.

Kitap ehlinden bir bölümü isterler ki sizi dininizden saptırsınlar. Onlar ancak kendi kendilerini saptırırlar, fakat bunu bilmezler.

Kitaplılardan bir takımı istediler ki sizi yoldan çıkarsınlar. Oysaki onlar kendilerinden başkalarını yoldan çıkaramazlar. Yine de bunu bilmezler.

Ehl-i Kitaptan bir güruh sizi yoldan çıkarmak isterler. Onlar farkına varmaksızın yalnız kendilerini yoldan çıkarırlar.

Kitap ehlinden bir grup sizi doğru yoldan saptırmayı gönülden arzulamaktadır [veddet]. Oysa onlar ancak kendilerini saptırırlar ama farkında değildirler.

Kitab ehlinden bir takımı sizi saptırmak isterler; oysa sadece kendilerini saptırırlar da farkında değillerdir.

Kitap Ehli’nden bazıları, Kur’an’ı ve son Elçiyi inkâr etmekle kalmaz, gerek kendi sapık inançlarına çağırarak, gerekse kalplere şüphe tohumları ekerek sizi hak dinden saptırmak isterler. Oysa ancak kendilerini saptırırlar da, farkında değiller.

Kitap ehlinden bir takımı arzu etti ki sizi saptırsınlar! Sadece kendilerini saptırıyorlar; farkında olmuyorlar.

Resulüm! Ehlikitaptan bazıları sizi yanıltmaya pek hevesliler. Farkında değiller ama, asıl yanılan kendileri.

Kitap verilenlerden bir kısmı isterler ki ne yapıp ne edip sizi saptırsınlar. Oysa onlar sadece kendilerini saptırıyorlar, farkında değiller.

Kitap ehlinden bir kısmı, sizi saptırmak istemişlerdi. (Oysa) onlar sadece kendilerini saptırırlar [*] ve farkına (bile) varmazlar.

Benzer mesaj: Nisâ 4:113.

Kitap ehlinden bir takım kimseler, sizi yoldan çıkarmayı arzu ettiler. Oysa onlar, farkına varmadan, sadece kendilerini yoldan çıkarırlar.¹

1 Bu âyet; Muaz b. Cebel, Huzeyfe b. Yeman ve Ammar b. Yasir gibi sahabeleri, Kureyza, Nadîr ve Kaynuka Yahûdîlerinin kendi dinlerine davet etmeleri ü... Devamı..

Geçmiş vahyin izleyicilerinden bazıları sizi saptırmak isterler: Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar; üstelik bunu fark etmezler de.

Kitap ehlinden bir kısmı sizi saptırmak isterler, fakat yalnızca kendilerini saptırırlar da bunun farkına bile varmazlar. 2/9-135, 4/44

Ehl-i Kitap’tan bir gurup sizi saptırmak isterler;[⁶¹¹] fakat onlar kendilerinden başkasını saptırmış olmazlar, üstelik bunun şuuruna da varmazlar.

[611] Tıpkı 71-73. âyetlerde anlatılan çirkin yöntemlerle.

Kitap ehlinden bir güruh (ne yapıp edip) sizi şaşırtmak (doğru yoldan saptırmak) istediler; oysa onlar ancak kendilerini şaşırtırlar da farkına varamazlar! (çünkü müminler onların sözlerine kanmazlar)

Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat şuurunda değiller

Ehl-i kitaptan bir tâife, arzu etmiştir ki, sizleri idlâl etsinler. Halbuki, onlar kendi nefislerinden başkasını idlâl edemezler. Ve farkına varamazlar.

Ehl-i kitaptan bir kısmı, sizi inancınızdan saptırmak istedi. Halbuki onlar sadece kendilerini saptırırlar da bunun farkına bile varmazlar.

Kitap ehlinden bir grup istedi ki sizi saptırsınlar. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar; fakat farkında değiller.

Ehl-i Kitâb'dan bir tâife sizi dîninizden ızlâl idebilmeği istediler. Halbuki onlar ancak kendi nefislerini ızlâl itdiler (bunun günâh ve vebâlini üzerlerine aldılar) Onlar (onun böyle oldığını) bilmez ve anlamazlar [¹]

[1] Yahûdîler ashâb-ı kirâmdan Mu'az ibni Cebel, Huzeyfetü'l Yemânî ve 'Ammâr bin Yâsir'i yahûdî olmağa da'vetle iğfâle kalkdıklarında nâzil olmuşdur.... Devamı..

Ehl-i Kitabın bir kesimi[*] "Ah sizi bir saptırabilsek!" diye fırsat kollarlar. Onlar sadece kendilerini saptırırlar, ama fark edemezler.

[*] Yahudiler

Kitap ehlinden bir kısmı sizi yoldan çıkarmak isterler, fakat yalnızca kendilerini yoldan çıkarırlar da bunun farkına varmazlar.

Kitap Ehlinden bir topluluk sizi saptırmak istedi. Oysa onlar kendilerini saptırıyorlar da farkına bile varmıyorlar.

Kitap ehlinden bir zümre, sizi bir saptırabilseler diye arzu ettiler. Oysaki onlar, kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu fark etmiyorlar.

sevdi bir bölük kitāb ehli’nden kim azduralar sizi. daħı azdurmazlar illā gendüzilerini; daħı bilmezler.

Tañrıdan isterler bir ṭāyife Yehūdilerden Naṣrānilerden ki sizi azduralar.Daḫı azdurmazlar illā kendülerini. Līkin bilmezler.

Kitab əhlindən bir dəstə sizi yolunuzdan sapdırmağı arzu etdikləri halda, yalnız özlərini düz yoldan sapdırırlar, lakin onlar bunu dərk etmirlər.

A party of the people of the Scripture long to make you go astray; and they make none to go astray except themselves, but they perceive not.

It is the wish of a section of the People of the Book to lead you astray. But they shall lead astray (Not you), but themselves, and they do not perceive!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.