Żâlike min enbâ-i-lġaybi nûhîhi ileyk(e)(c) vemâ kunte ledeyhim iż yulkûne aklâmehum eyyuhum yekfulu meryeme vemâ kunte ledeyhim iż yaḣtasimûn(e)
Bunlar, gaibe ait haberler ki sana vahyetmekteyiz. Meryem'i yetiştirmeyi tekeffül edecek kimdir diye kura çekmek için kalemlerini attıkları zaman da yanlarında değildin, bu hususta çekiştikleri zaman da.
(Ey Resulüm!) Bunlar gayb haberlerindendir; ki bunları Sana Biz vahyediyoruz. Oysa onlardan (Yahudi din adamlarından) hangisi Meryem’i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur’a atarlarken Sen yanlarında değildin; birbirleriyle tartışıp çekişirlerken de yanlarında değildin.
Bütün bunlar akıl ve duyularla değil, vahiy ile bilinen gerçeklerdir. Zira Meryem'i kim koruma altına alacak diye birbirleriyle çekişip bunu kur'a ile belirlediklerinde sen onların yanlarında değildin. Bunları sana bildiriyoruz.
Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirdiğimiz, bilgi alanın dışındaki olaylardan, gayb âleminin haberlerindendir. İçlerinden hangisinin Meryem'i himayesine alacağına dair kura çekmek üzere kalemlerini (oklarını) atarlarken sen onların yanında değildin. Onlar bu yüzden tartışırlarken de yanlarında değildin.
Bunlar sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Meryem'i kimin sorumluluğuna alacağını belirlemek için kalemlerini attıkları sırada sen yanlarında değildin. Aralarında tartıştıkları zaman da sen yanlarında değildin.
Bunlar, gayb haberlerindendir; bunları sana vahyediyoruz. Onlardan hangisi Meryem'i sorumluluğuna alacak diye kalemleriyle kur'a atarlarken sen yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında değildin.
İşte bu Meryem, Zekeriyya ve Yahya (Aleyhisselâm) kıssaları, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. Ey Rasûlüm, yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak diye, Tevrat yazdıkları kalemleriyle kur'a atarlarken, sen onların yanlarında değildin; çekişirlerken de yanlarında bulunmuyordun.
Bunlar gaybi bilgilerdir. Onları sana vahyediyoruz. Onlar, hangisi Meryem’e kefil olacak diye kalemlerini ortaya atarken, sen onların yanında değildin. Ve tartışırlarken de sen onların yanında değildin.
Şimdi sana vahyettiğimiz şey, gayb haberlerindendir. Zira, hangisinin Meryem'in hâmisi olacağını kura ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin ve birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında yoktun.
İşte bunlar görünmeyen eski haberlerden vahyettik onu sana, Meryeme kimin bakacağı bilinmek üzere, kur'a çekmek için, kalemlerini attıkları, kavga yaptıkları bir sırada, yanlarında değildin
(Ey Muhammed!) Sana vahyettiğimiz (bu kıssalar), gaybın (görmediğin ve yaşamadığın devrin) haberlerindendir. Zira hangisinin Meryem'in hamisi olacağını kura ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin ve onlar tartışırken de sen yanlarında yoktun.
Bu Sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın.
(Ey Muhammed!) Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini (kur’a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu konuda) tartışırlarken de yanlarında değildin.
Bunlar sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem’i himayesine alacak diye kura çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar tartışırken de sen yanlarında değildin.
(Resûlüm!) Bunlar, bizim sana vahiy yoluyla bildirmekte olduğumuz gayb haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem'i himayesine alacak diye kur'a çekmek üzere kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; onlar (bu yüzden) çekişirken de yanlarında değildin.
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye zar atarlarken sen onların yanında değildin; çekiştikleri zaman da sen onların yanında değildin.
İşte bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. (Yoksa) "Meryem'i kim himayesine alıp koruyacak?" diye kalemlerini (kur'a için) atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususta) Tartışırlarken de yanlarında bulunmadın.
Bu işte sana gayb haberlerinden, onu sana vahy ile bildiriyoruz (ya Muhammed), yoksa Meryemi hangisi himayesine alacak, diye kalemleriyle kur'a atarlarken de sen yanlarında değildin, çekişirlerken di yanlarında değildin
(Resûlüm!) Sana vahyettiğimiz hususlar (Meryem’in annesi Hanne’nin, Zekeriyyâ ve Meryem’in durumlarıyla ilgili olarak bildirdiklerimiz) gayb (görmediğin bir devrin) haberlerindendir. (Yahûdî âlimlerinden) hangisi, Meryem’i (n bakımını üstlenip) himayesine alacak diye kura oklarını atarlarken, sen onların yanlarında değildin. (Meryem’in bakımını üstlenme hususunda) birbirleriyle çekiştikleri zaman da yanlarında değildin.
(Habîbim) bunlar sana vahyetmekde olduğumuz ğayb haberlerindendir. Meryem'i onlardan hangisi himaayesine alacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. (Bu hususda) çekişirlerken de yine yanlarında yokdun.
(Habîbim, yâ Muhammed!) Bunlar gayb haberlerindendir ki, onu sana vahyediyoruz. Yoksa, içlerinden hangisi Meryem'i himâyesine alacak diye kalemlerini (kur'a için nehre) atarlarken, sen onların yanında değildin! (Onlar) birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında değildin!(4)
(Resulüm!) Bunlar (bu kıssalar), sana vahyettiğimiz gaybın (görmediğin ve yaşamadığın devrin) haberlerindendir. Ve hangisi Meryem’i himayesine alacak diye kura çekme üzere oklarını atarlarken sen onların yanında değildin ve birbirleriyle çekişirlerken de yanlarında yoktun (bunları ancak sana gelen vahiy yoluyla öğrendin).
(Ey Resul!) “Sana vahyettiğimiz bu olay, gayb haberlerinden bir haberdir. Meryem’e kimin kefil olacağını tespit etmek için, aralarında kura çekerken tartıştıkların da, sen onların yanlarında değildin.”
İşte bunlar bilinmeyen olayların yankılarıdır. Biz bunları senin gönlüne bildiriyoruz. Onlar Meryem’in yetiştiricisi kim olacak diye fal oklarını suya atarlarken sen onların yanında değildin. Bu iş için çekişirlerken de sen onların yanında değildin.
Bu haberler gayip haberlerdendir ki biz onları sana vahyediyoruz. Onlar Meryem/in terbiyesini hangisi tekeffül edecek diye kalemlerini [⁹] attıkları zaman sen yanlarında değildin. Bu hususta kavga ettikleri zaman yine yanlarında değildin.
Bütün bunlar sana vahyettiğimiz algılanamayan [ğayb] haberlerdendir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye kalemlerini/kamışlarını attıklarında sen onların yanında değildin ve onlar birbirleriyle hasımlaştıklarında da yanlarında yoktun.
Bu, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kura çekmek için) kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin, çekişirlerken de orada bulunmadın.
Ey Muhammed! İşte bunlar, sana vahiyle bildirdiğimiz ve senin daha önce hiç bilmediğin gayb haberlerindendir. Yoksa, içlerinden hangisi Meryem’in kefaletini üstlenecek, onu himayesine alacak diye kura çekmek üzerekalemlerini suya attıkları sırada, sen onların yanında değildin; onlar bu konuyu tartışırlarken de yanlarında bulunmuyordun. Dolayısıyla, insanoğlunun bilgi ve tecrübe sınırlarını aşan bu ve benzeri olayları bizzat görmüşçesine haber vermen, senin Peygamber olduğunu gösteren delillerden biridir:
Bu, sana vahyettiğimiz Gayb’ın haberlerindendir. Hangisi Meryem’e kefil olacak diye kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin, çekişirlerken de yanlarında değildin.
Resulüm! sana fısıldadığımız bu olayların hepsi, perde arkası / gayb haberleridir: Çünkü onlar: Meryem'e kim bakacak diye kur'a atarlarken sen orada değildin. Hattâ bu hususta birbirlerine girdiklerini de görmedin.
Sen bunları bilmiyordun. Bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’i kim himayesine alıp koruyacak diye kalemlerini kur’a için atarlarken sen yanlarında değildin! Bu konuda tartışırlarken de yanlarında değildin!
Bu(nlar), sana vahyetmekte olduğumuz [gayb] (bilinemeyen) haberlerindendir. İçlerinden hangisi Meryem’i himayesine alacak diye (kura çekmek için) kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Onlar (bu konuda) çekişirken de yanlarında değildin.
(Ey Muhammed!) İşte bu; Bizim, sana vahiyle bildirdiğimiz, ğayb’a ait haberlerdendir. Onlar, “kim Meryem’in sorumluluğunu üstlenecek?” diye kalemleri ile kur’a çekerlerken sen, onların yanında olmadığın gibi, onlar birbirleriyle çekişirken de yanlarında değildin.¹
Sana [şimdi] vahyettiğimiz şey, senin idrakini aşan bir hususla ilgilidir: ³⁰ zira, hangisinin Meryem’in hâmisi olacağını kur’a ile belirlediklerinde sen onlarla birlikte değildin, ³¹ ve [o konuda] birbirleriyle çekiştiklerinde yanlarında yoktun.
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye (Kur’a için) kalemlerini suya atarken sen onların yanında değildin, konuyu tartışırlarken de yanlarında değildin. 11/120, 12/111
(Ey Nebi!) Sana aktardığımız bu bilgi senin gıyabında olup biten olayların haberlerindendir.[⁵⁸²] İçlerinden hangisi Meryem’i himaye edecek diye kur’a çektiklerinde sen yanlarında değildin; onlar (bu konuda) birbirleriyle tartışırlarken de yanlarında değildin.[⁵⁸³]
(Ey Muhammed) Bu olaylar, sana vahy yoluyla sana bildirdiğimiz gayb haberlerindendir! (Azizler) İçlerinden hangisi Meryem'i himayesi alacak diye (kur'a çekmek üzere) kalemlerini atarken ve birbirleriyle çekişirken sen (elbette) onların yanında bulunmuyordun. (O halde nasıl olur da senin hak peygamber ve bu haberlerin hak vahiy olduğu hususunda kuşku edilebilir?)
(Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, gayb haberleridir. Meryem’e hangisi kefil olacak diye (kur’a) kalemlerini atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin. ?
Bu sana gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Meryem'i hangisi tekeffül edecek diye kalemlerini attıkları zaman sen onların yanında değildin ve onlar muhâsemede bulundukları zaman da sen onların yanında bulunmuyordun.
İşte bunlar gayb kabîlinden haberler olup onları Biz sana vahyediyoruz. Yoksa onlar Meryem'i kimin himaye edeceğine dair kur'a çekerlerken ve birbirleriyle tartışırlarken sen yanlarında bulunmuyordun. [11, 49; 12, 102]
(Ey Muhammed) Bunlar sana vahyettiğimiz, görünmez alemin haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye (kur'a) oklarını atarlarken sen onların yanında değildin; birbirleriyle çekiştikleri zaman da sen yanlarında değildin.
(Yâ Muhammed) Bütün bunlar sana vahy iylediğimiz gayb haberleridir. Sen, Meryem'i, hangisinin taht ve sıyânet ve ve kefâlete alacağını anlamak içün kalemlerini suya atdıkları (Fal itdikleri) ve yine bu husûsda (sen ben diye) münâkaşa ve muhâsame iyledikleri zamân onların yanlarında değildin. [¹]
Bunlar, sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Meryem'e hangisi kefil olacak diye kalemlerini atarlarken (kura çekerlerken) sen yanlarında değildin, konuyu tartışırlarken de yanlarında değildin.
İşte bunlar sana vahyettiğimiz gayb haberlerindendir. Yoksa, onlar Meryem'in bakımını kim üstlenecek diye kur'a çekerken sen onların yanında değildin. Onlar tartışırken de sen yanlarında değildin.
Bu, gayb haberlerindendir ki, sana vahyediyoruz. Onlar, Meryem'in bakımını kimin üstleneceğini belirlemek için kalemlerini atarlarken sen yanlarında değildin. Çekiştikleri sırada da yanlarında değildin.
şol, ħaberlerindendür gaybuñ vaḥy eylerüz anı saña iy muḥammed! daħı olmaduñ-ıdı anlaruñ ķatında, ol vaķt kim bıraġurlar-ıdı ķalemlerini ķanķısı anlaruñ boyun duttu meryem’e. daħı olmaduñ-ıdı anlaruñ ķatında ol vaķt kim ŧartışurlar-ıdı.
Ol ḫaberler Meryemden, özgesinden ġayb ḫaberlerinden. Saña vaḥy eylerüzanı. Sen anlar ḳatında degül‐idüñ ḳalemlerini bıraḳġanda. Ḳanḳı kişiolardan Meryemi bisleye? Daḫı sen anlar ḳatında degül‐idi‐sen anlar çekiş‐gende.
(Ya Rəsulum!) Bunlar qeyb xəbərlərindəndir ki, vəhy ilə sənə bildiririk. Onlar: “Məryəmi kim öz himayəsinə alacaq?” – deyə, qələmlərini (suya) atdıqları və bir-birilə mübahisə etdikləri zaman sən ki onların yanında deyildin.
This is of the tidings of things hidden. We reveal it unto thee (Mohammad). Thou wast not present with them when they threw their pens (to know) which of them should be the guardian of Mary, nor wast thou present with them when they quarrelled (thereupon).
This is part of the tidings of the things unseen(383), which We reveal unto thee (O Messenger.) by inspiration: Thou wast not with them when they cast lots with arrows(384), as to which of them should be charged with the care of Mary: Nor wast thou with them when they disputed (the point)(385).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |