11 Şubat 2025 - 13 Şaban 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 20. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Fe-in hâccûke fekul eslemtu vechiye li(A)llâhi vemeni-ttebe’an(i)(k) vekul lilleżîne ûtû-lkitâbe vel-ummiyyîne eeslemtum(c) fe-in eslemû fekadi-htedev(s) ve-in tevellev fe-innemâ ‘aleyke-lbelâġ(u)(k) va(A)llâhu basîrun bil’ibâd(i)

Seninle çekişirlerse hemen de ki: Ben ve bana uyanlar, özümüzü Allah'a teslim ettik. Kendilerine kitap verilenlerle analarından doğdukları gibi kalanlara de ki: Siz de teslim oldunuz mu? Özlerini Allah'a tapşırırlar, İslam dinini kabul ederlerse şüphe yok ki doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen ancak bildirmedir ve Allah, kullarını görür.

Çekişenler, Necran Hıristiyanlarıdır.

(Ey Nebim!) Eğer Seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: "Ben, Bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah’a teslim ettim." Ve kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de (Kur’an’a ve Bana) teslim oldunuz mu? (Söyleyin!)" Eğer (İslam’a ve Kur’an’a) teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık Sana düşen yalnızca tebliğ (etmek)dir. Allah, kullarını hakkıyla Görendir.

O halde ey peygamber! Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: “Ben bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim.” Daha önce kitap verilmiş olanlara ve kitaba yabancı olanlara sor: “Siz de kendinizi O'na teslim ettiniz mi?” Ve eğer teslim olurlarsa, muhakkak doğru yol üzeredirler ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmeye devam etmektir. Allah kullarını çok iyi görür.

Allah'ın birliği ve dini konusunda karşı deliller getirerek seninle münakaşaya kalkışırlarsa:
“Ben, bana, benim sünnetime tâbi olanlarla birlikte varlığımı, benliğimi Allah'a teslim ettim, İslâm'ı yaşayan bir müslüman oldum” diyerek tartışmalarına fırsat verme.
Kendilerine verilen kutsal kitapların hükmünce sorumlu tutulanlara, Mekke ve civarındaki belli kabilelere, yazı, hesap-kitap bilmeyen ümmîlere de:
“Siz de varlığınızı, benliğinizi Allah'a teslim ettiniz mi? İslâm'ı yaşayan müslümanlar oldunuz mu?” de. Eğer İslâm'ı yaşayan müslüman oldularsa, hidayete erdiler demektir. Şayet davetinden, Kur'ân'dan, yüz çevirirler, güç ve iktidarlarını kullanarak halkı istedikleri istikamette yönlendirmeye devam ederlerse, elimizden kurtulacaklarını mı zannediyorlar? Sana düşen görev yalnızca tebliğdir. Allah kullarının davranışlarını biliyor, görüyor.

Eğer seninle tartışmaya girerlerse: "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim" de. Kendilerine Kitab verilmiş olanlara ve din adına bir şey bilmeyenlere (müşriklere) de: "Teslim oldunuz mu?" diye sor. Eğer teslim olurlarsa doğru yola girmiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse sana düşen sadece tebliğdir Allah kulları görmektedir. [3]

3.Bu ayeti kerimede "teslim olmak" ile kastedilen "Müslüman olmak"tır.

Eğer seninle çekişip-tartışırlarsa, de ki: 'Ben, bana uyanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim ettim.' Ve kitap verilenlerle ümmilere de ki: 'Siz de teslim oldunuz mu?' Eğer teslim oldularsa, gerçekten hidayete ermişlerdir. Fakat yüz çevirdilerse, artık sana düşen yalnızca tebliğ(etmek)dir. Allah, kulları hakkıyla görendir.

Ey Rasûlüm, din işinde Yahudi ve Hristiyanlar seninle münakaşaya kalkışırlarsa şöyle de: “- Ben, bana bağlı olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlerl Arap müşriklerine de söyle: “- Siz İslâmı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâmı kabul ederlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır; yok eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vazife) ancak tebliğdir. Allah, kullarının tasdiklerini de, inkârlarını da hakkıyle görücüdür.

Bundan sonra eğer seninle tartışırlarsa, sen deki: “Ben ve bana tabi olanlar, yüzümüzü Allah’a çevirmişiz.” Ehl-i kitap ve okuryazar olmayanlara söyle: “Müslüman olacak mısınız?” Eğer Müslüman olurlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer sırt çevirirlerse, sana düşen yalnız tebliğdir (mesajı ulaştırmaktır.) Allah kullarını çok iyi görendir.

Seninle tartışmaya girerlerse de ki: “Ben ve bana tâbi olanlar, bütün benliğimizi Allah'a teslim ettik.” Daha önce kitap verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara sor: “Siz kendinizi O'na teslim ettiniz mi?” Eğer O'na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse unutma ki, senin görevin sadece mesajı iletmektir; zira Allah, kullarını çok iyi görmektedir.

Onlar seninle tartışmak isterlerse, deyesin ki: «Ben, bana uyanlarla, kendimi Allaha ısmarlamışım», kitaplı olanlarla, okumamış olanlara söyleyesin ki: «İslâma girdiniz mi?», İslâma girerlerse doğru yolu bulurlar, eğer çekinirlerse, sana düşen ancak eriştirmektir, Allah görür kullarını

Eğer (bunda kanıta rağmen hakikati kabullenmeye yanaşmayıp yine de) seninle tartışmaya girerlerse de ki: “Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere (daha önce vahye muhatap olmayanlara) de ki: “Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?” Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse, sana düşen sadece tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görendir.

Bkz. 7/158 ve “Ümmi” ifadesi ile ilgili dipnotu.

Seninle mubâhase idenlere: "Ben ve bana tâbi’ olanlar kâmilen Allâh’a teslîm-i nefs itmişlerdir" de. Ehl-i kitâb olanlar ile câhillere di ki: "Allâh’a teslîm oluyor mısınız?" Eğer olur ise tarîk-i müstakîmdirler. Eğer i’râz iderler ise sen yalnız ânlara teblîga me’mûrsın. Allâh ibadını görür.

Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, "Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a verdim" de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: "Siz de İslam oldunuz mu?" de, şayet İslam olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.*

Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: “Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere[86] de ki: “Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah, kullarını hakkıyla görendir.

“Ümmî”, okuma yazması olmayan demektir. Buradaki kullanımı ile, kendilerine kitap verilmeyenlerle, Arap müşrikleri kastedilmiştir. Kitap verilenler is... Devamı..

Eğer seninle tartışmaya girerlerse, de ki: “Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah’a teslim ettim.” Ehl-i kitaba ve ümmîlere, “Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?” de! Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse, sana düşen yalnızca bildirimde bulunmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.

Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: «Bana uyanlarla birlikte ben kendimi Allah'a teslim ettim.» Ehl-i kitaba ve ümmîlere de: «Siz de Allah'a teslim oldunuz mu?» de. Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Yok eğer yüz çevirdilerse sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah kullarını çok iyi görmektedir.

 «Ümmî», lügatte okuma-yazması olmayan manasına gelmekte ise de tefsirler, bu âyette, kendilerine kitap verilmemiş olan Arap müşriklerinin kastedildiğ... Devamı..

Seninle tartışırlarsa, "Ben ve beni izleyenler kendimizi ALLAH'a teslim ettik," de. Kitap verilenlere ve kitap verilmeyenlere (ümmilere), "Teslim oldunuz mu," de. Teslim olurlarsa, doğruyu bulurlar. Yüz çevirirlerse, görevin sadece duyurmaktır. ALLAH kulları görür.

"Ümmi" kelimesinin anlamı tahrif edilerek Muhammed peygamberin okuma yazma bilmediği yalanı uydurulmuştur. Bak 2:78; 7:157-158.

Buna karşı seninle münakayaşa kalkışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim etmişimdir". Kendilerine kitap verilenlere ve (kitap verilmeyen) ümmîlere de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kulları görendir.

Buna karşı seninle münakaşaya kalkışırlarsa de ki «ben: Yüzümü islâm ile tertemiz Allaha tuttum bana tabi' olanlar da», o kitab verilenlerle verilmiyen ümmîlere de de ki: siz, «islâmı kabul ettiniz mi?» eğer nizaı keser islâma girerlerse doğru yolu tutmuşlardır, yok yüz çevirirlerse sana da düşen ancak tebliğdir, Allah görüyordur o kulları da

(Resûlüm!) Şayet (kâfirler) seninle (din hususunda) tartışmaya girecek olurlarsa (onlara): “Ben bana uyanlarla birlikte kendi özümü (tüm varlığımla her şeyimi), Allah’a teslim ettim” de. (Resûlüm!) Ehl-i kitaba ve ümmilere (müşriklere) de ki: “İslâm’ı kabul ettiniz mi?” Eğer İslâm’a girerlerse muhakkak doğru yolu bulmuşlardır. Yok, eğer (îmân etmekten) yüz çevirirlerse sana düşen (vazife) sadece tebliğdir. Allah, kullarını (n bütün yaptıklarını) hakkıyla görendir.

Eğer, seninle tartışırlarsa de ki: “Ben, bütün benliğimle Allah'a teslim oldum, bana tabi olanlar da.” Kendilerine Kitap verilenlere ve Kitap verilmeyenlere: “Siz de teslim oldunuz mu?” de. Eğer teslim olmuşlarsa, kuşkusuz doğru yolu bulmuşlardır. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen, yalnızca duyurmaktır. Allah, Kullarını Hakkıyla Görendir.

(Habîbim) seninle mücâdele ederlerse (şöyle) de: «Ben, bana tâbi olanlarla birlikde, kendimî Allaha teslîm etmişimdir», Kendilerine Kitab verilenlerle ümmîlere (Arab müşriklerine) de deki: «Siz de İslâmı (Allaha teslîm olmayı) kabul etdiniz mi»? Eğer İslama girerlerse muhakkak doğru yolu bulurlar. Eğer yüz çevirirlerse artık sana düşen (vâzîfe) ancak tebliğdir. Allah kulları (nı) lâyıkıyle görücüdür.

(Ey Resûlüm!) Buna rağmen (onlar) seninle tartışırlarsa, artık de ki: “(Ben) kendimi Allah'a teslîm ettim, bana tâbi' olanlar da!” Hem kendilerine kitab verilenlere ve ümmîlere(diğer müşriklere) de ki: “(Siz de) teslîm oldunuz mu?” Bunun üzerine İslâm'a girerlerse, o hâlde muhakkak doğru yola ermiş olurlar. Artık yüz çevirirlerse, o takdirde sana düşen ancak tebliğdir. Allah ise, kulları(nı) hakkıyla görendir.(5)

(5)Bu âyetler, Peygamber Efendimiz (Aleyhissalâtü Vesselâm)’ın nübüvvetinin bütün insanlara şâmil olduğunun en açık delillerindendir. Bir hadîs-i şerî... Devamı..

Seninle tartışmaya girerlerse de ki:“Ben ve bana uyanlar, bütün benliğimizi Allah’a teslim ettik.” Ve daha önce kitap verilmiş olanlara ve ümmilere (kitap ile ilgisi olmayanlara) de ki: “Siz de (Allah’a) teslim oldunuz mu?” Eğer teslim oldularsa doğru yolu buldular demektir. Eğer yüz çevirirlerse (unutma ki,) senin görevin sadece (mesajlarımızı) tebliğ etmektir; Allah ise, kullarını (onların yaptıklarını) çok iyi görmektedir. (*)

(*) Not: Eğer ümmi’nin anlamı okuma yazması olmayanlar ise o zaman Ali İmran-20. ayetin meali şöyle olur!(… Kendilerine kitap verilenlere de, ümmilere... Devamı..

Seninle tartışırlarsa deki “Ben kendimi Allah’a teslim ettim ve bana tabi olanlar da (teslim oldular).” Kitap verilenlere ve daha önce vahye muhatap olmamışlara (ümmilere) deki “Sizde (Allah’a) teslim oldunuz mu?” Eğer teslim olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yok eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak açıklamak (tebliğ) dir. Allah kullarını görendir.

Yine de seninle çekişecek olurlarsa onlara de ki: « Ben kendimi bana uyanlarla birlikte Allah’a verdim. Kendilerine Kitap verilenlerle Kitap’sızlara da de ki: « Siz de kendinizi Allah’a verdiniz mi?» Eğer onlar kendilerini Allah’a verecek olurlarsa doğru yolu tutmuş olurlar. Yok eğer bundan yüz çevirecek olurlarsa işte artık sana düşen yalnız bildirmektir. Allah kullarını görücüdür.

Onlar sana karşı çal çene ederlerse kendilerine «ben, bana tâbi olanlar ile beraber kendimi Allah/a teslim ettim [⁴]», Kitaba nâil olanlar ile ümmilere [⁵] de «islâmı kabul ettiniz mi» dersin. Eğer islâmı kabul ederlerse onlar doğru yolu bulmuşlar demektir. Şayet yüz çevirirlerse sana düşen yalnız risaleti tebliğdir. Allah kullarını görür;

[4] Yahut amelimi ancak O'nun için işledim - dilim ile yüreğim ile, bütün azam ile Allah'a boyun eğdim.[5] Arap müşriklerine.

Eğer seninle tartışmaya girerlerse de ki: “Ben özümü Allah’a teslim ettim, bana uyanlar da.” Kendilerine kitap verilenlere ve verilmeyenlere [ummiyyîn]⁵ de ki: “Siz de Allah’a teslim/Müslüman oldunuz mu?” Eğer Allah’a teslim/Müslüman olurlarsa, elbette doğru yolu bulmuşlardır. Şayet dönerlerse, sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah kullarını en iyi görendir.

5 Ummî: sözlükte okuma yazma bilmeyen, anasından doğduğu gibi demektir. Burada “Kendilerine vahyedilmiş belli bir kitabı olmayan topluluktur” (Razî).... Devamı..

Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, “Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim” de. Kendilerine kitab verilenlere ve ümmilere (şirk koşanlara), “Siz de teslim (Müslüman) oldunuz mu?” de. Şayet teslim (Müslüman) olurlarsa, hidayete ermiş olurlar. Yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını hakkıyla görendir.

Eğer bunca delillere rağmen, onlar yine de hakikati kabullenmeye yanaşmayıp seninle tartışmaya girişirlerse, onlara de ki:
“Ben, tüm benliğimle Allah’a teslim oldum, benim izimden gelenler de tüm kalpleriyle O’na teslim olup gönülden boyun eğmişlerdir.
O hâlde, Ey Müslüman! Kendilerine vaktiyle Kitap verilmiş olan Yahudi ve Hıristiyanlara ve ilâhî vahiy bilgisinden tamamen yoksun bulunan ümmilere bu gerçeği tebliğ etmek üzere de ki:
“Siz de Allah’a, yani ilâhî vahiy yoluyla gönderdiği hükümlerine kayıtsız şartsız teslim olmak istemez misiniz?”
Eğer kibir, bencillik, bağnazlık ve haksız önyargılardan kurtularak hakîkate teslim olurlarsa, doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, bundan dolayı üzülme. Bir sonraki toplumsal aşamanıza uygun emirler (9. Tevbe: 29) gelinceye kadar, onları sapıklıklarıyla baş başa bırak. Çünkü bu aşamada senin görevin, yalnızca ilâhî mesajı onlara ulaştırmaktan ibarettir. Hiç kuşkusuz Allah, kulları görmektedir. Elbette zâlimleri de:

Seninle karşılıklı tartıştılarsa, de ki:
“Yüzümü Allah’a yönelerek teslim ettim; bana tâbi’ olmuş kimse de (teslim etti)!”. Kitap verilmiş olanlara ve Ümmiyyler’e de ki:
“Teslim oldunuz mu?”. Teslim oldularsa, doğru yolu bulmuşlardır. Yüz çevirdilerse, doğrusu sana düşen görev, Tebliğ Etmek’tir / Bildirim’dir. Allah Kullar’ı görmektedir.

Resulüm! seni eleştirenlere şöyle diyebilirsin: " Benim gönlüm Allah'tan yana, arkadaşlarım da öyle. " Elinde kitabı olsun olmasın herkese şunu sor: " Müslüman mısınız ?" Eğer Müslüman ise kurtuldu demektir. Eğer kabul etmezlerse, sana düşen sadece duyurudur. Çünkü Allah, kullarını zaten görüp izlemektedir.

Seninle tartışmaya girişirlerse de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a teslim ettim!" Kendilerine kitap verilenlere ve kitabı olmayanlara de ki: "Siz de İslâm’ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm’a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah insanların ne yaptığını hakkıyla gören, işiten ve bilendir!

Seninle tartışırlarsa de ki: “Ben kendimi bana uyanlarla birlikte Allah’a teslim ettim.” Kitap ehline ve [ümmi]lere [*] de ki: “Siz de Allah’a teslim oldunuz mu?” Teslim olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Yüz çevirirlerse sana düşen, sadece (mesajı) ulaştırmaktır. Allah kulları görendir.

[Ümmi] kavramı sanıldığı gibi “okuma-yazma bilmeyen” değil, “[el-Kitab]’ı (Tevrat’ı) bilmeyen”, “kitap ehlinden olmayan” veya “Mekkeli” demektir. Buna... Devamı..

Onlar, seninle tartışmaya kalkışırlarsa: “Ben bana uyan kimselerle birlikte tüm varlığımı Allah’a teslim ettim.” de. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere¹ de: “Siz de Müslüman olmaya var mısınız?” de. Eğer onlar, Müslüman olurlarsa doğru yolu bulurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen, sadece duyurmaktır. Şüphesiz Allah kulları(nın yaptıklarını) çok iyi görür.

1 Ümmî: Kelime olarak üç anlama gelir: a- Anadan doğduğu hal üzere bulunan yani, okuması yazması, tahsili olmayan Araplar, b- Ümmete mensup, c- Ümm’ül... Devamı..

O halde [ey Peygamber,] seninle tartışanlara de ki: “Ben tüm benliğimi Allah’a teslim ettim ve bana tâbi olan herkes [de öyle yaptı]!” Daha önce vahiy verilmiş olanlara ve kitap ile ilgisi olmayanlara ¹⁴ sor: “Siz [de] kendinizi O’na teslim ettiniz mi?” Ve eğer O’na teslim olurlarsa muhakkak doğru yol üzerindedirler; ama yüz çevirirlerse, unutma ki senin görevin sadece mesajı iletmektir: zira Allah, yarattıklarını[n kalplerindeki her şeyi] görür.

14 Râzî’ye göre bu ifade (ümmiyyîn) kendilerine vahyedilmiş belli bir kitabı olmayan toplumlara işaret etmektedir.

Eğer seninle tartışırlarsa de ki: “Ben ve bana tabi olanlarla birlikte, varlığımı Allah’a teslim ettim.” Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de de ki, “Siz de teslim oldunuz mu?”. Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını zaten görmektedir. 3/66, 680, 2/131, 13/40, 3/66

Şu hâlde, eğer seninle tartışırlarsa de ki: Ben tüm varlığımla Allah’a teslim oldum, bana uyanlar da…[⁵⁵⁹] Daha önce kendilerine vahiy emanet edilmiş olanlara ve vahiyden bîhaber olanlara “Siz de tüm varlığınızla teslim oldunuz mu?” diye sor! Eğer teslim olurlarsa, işte o zaman doğru yolu bulmuş olurlar; yok eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğ etmektir: Zira Allah kulları her hâliyle görür.

[559] Bu âyet En’âm sûinin 79. âyeti ışığında anlaşılmalıdır.

(Ey Muhammed, Rablerinin ayetlerini inkar edenler) Eğer seninle tartışmaya girerlerse; "Ben bana tabi olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim!" diyerek onları uyar ve o kendilerine kitap verilenler ile ûmmilere (Kitap verilmeyen Arap müşriklerine): Siz de İslam'ı kabul ettiniz mi? diyerek teklifte bulun. Eğer İslam'a girerlerse, doğru yolu bulmuş olurlar, yok eğer (Hak davetinden) yüz çevirirlerse, sana düşen görev ancak tebliğdir. Allah kullarını elbet hakkıyle görendir. (Hak daveti kabul etmeyenlerin kimler olduğunu bilir ve hak ettikleri cezayı verir)

Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah’a teslim ettim bana uyanlar da. " Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allâh kullarının yaptıklarını görmektedir.

Artık seninle mücadelede bulunurlarsa de ki: «Ben nefsimi Allah Teâlâ'ya teslim ettim, bana tâbi olanlar da.» Ve kendilerine kitap verilmiş olanlar ile ümmîlere de de ki: «İslâmiyet'i kabul ettiniz mi?» Eğer İslâmiyet'i kabul etmişler ise şüphesiz hidâyete ermişlerdir. Ve eğer kaçınırlarsa senin üzerine lâzım gelen ancak tebliğdir. Allah Teâlâ ise kulları büsbütün görücüdür.

Buna karşı seninle münakaşaya kalkışanlara de ki: “Ben yüzümü, özümü Allah'a teslim ettim. Bana bağlı olanlar da O'na teslim oldular. ” O Ehl-i kitapla, kitap ehli olmayan ümmîlere (müşriklere) de ki: “Siz de teslim olup müslüman olmaya var mısınız? ” Eğer hakka teslim olup İslâm'a girerlerse doğru yolu bulmuş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse, sana düşen görev, sadece hakkı tebliğdir. Allah kullarını hakkıyla görür.

Bu âyet, Kur’ân’ın bütün insanlığa hitap eden evrensel bir tebliğ olduğunu gösterir. Zira buradaki tasnifin dışında insan topluluğu yoktur. Ehl-i kit... Devamı..

Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben de özümü Allah'a teslim ettim bana uyanlar da." Kendilerine Kitap verilenlere ve ümmilere de ki: "Siz de İslam oldunuz mu?" Eğer İslam olurlarsa doğru yolu bulmuşlardır. Yok eğer dönerlerse, sana düşen, sadece duyurmaktır. Allah kulları(nın yaptıklarını) görmektedir.

(Yâ Muhammed) Eğer seninle (dîn husûsunda) mubâhase iderler ise di ki: Ben yüzimi ve bütün mevcûdiyetimi Allâh Te'âlâ'ya teslîm itdim ve ona muhlis ve hâlis kıldım ve bana tâbi' olanlar da (mü'minler de) böyle yapdılar. Kendilerine kitâb virilenlere (Yehûd ve Nasârâ'ya) ve ümmîlere (müşrikîn-i 'araba) siz de teslîm oldınız mı, İslâm'a geldiniz mi? diye sor. [¹] Eğer onlar da Allâh'a teslîm-i mevcûdiyet ider ve îmân ve tasdîkde ihlâs iylerlerse muhakkak hidâyete irerler. Eğer İslâm'dan yüz çevirirlerse sana lâzım olan ancak teblîğdir. (Onların behemehal hidâyete yetişdirilmesi ile mükellef değilsin) Allâh (kullarının her hâl ve şânını) göricidir.

[1] Hazret-i peygamberle dîn husûsunda mubâhase içün gelen Necran hey'et-i meb'ûsesine virilecek cevâb olarak nâzil olmuşdur.

Seninle tartışırlarsa de ki: “Ben her şeyimle Allah’a teslim oldum; bana uyanlar da öyle!” Kendine Kitap verilenler ile ümmilere (önceki kitaplardan bilgisi olmayanlara) de ki: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa, yola gelmiş olurlar. Ama yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca ayetleri bildirmektir. Allah kullarını görür.

[*] Ümmiler, ilahi kitapların içeriğini bilmeyenlerdir. (Bkz.Bakara 2/78)

Seninle tartışmaya girişirlerse de ki:-Ben, bana tabi olanlarla birlikte kendimi Allah'a teslim ettim. Kendilerine kitap verilenlere ve ümmilere de de ki:-Siz de teslim oldunuz mu? Eğer teslim oldularsa doğru yolu bulmuşlar demektir. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen yalnızca tebliğdir. Allah kullarını görmektedir.

Onlar seninle tartışacak olurlarsa de ki: “Ben yüzümü Allah'a döndüm ve Ona teslim oldum; bana uyanlar da böyle yaptılar.” Kendilerine kitap verilenlere de, verilmeyenlere de “Siz de teslim oldunuz mu?” diye sor. Onlar da hakka teslim olurlarsa doğru yolu bulmuş olurlar. Eğer yüz çevirirlerse, sana düşen ancak tebliğden ibarettir. Allah ise kullarını görmektedir.

Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çevirirlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.

pes eger ḥüccetleśeler senüñ-ile; eyit “ıśmarladum yüzüñi Tañrı’ya daħı her kim uydı baña” daħı eyit anlara kim virinildiler kitāb, daħı yazu bilmezlere ya'nį 'arab müşriķleri “müsülmān olduñuz mı? pes eger müsülmān olalar bayıķ ŧoġru yol duttılar. daħı eger yüz döndürürler-ise yoķdur üzerüñe illā degürmek. daħı Tañrı [26b] göricidür ķulları.

Pes eger ḥüccet durġursalar üstüñe pes eyit yā Muḥammed ki ben ıṣmarladum özümi Tañrı Ta‘ālāya baña uyanları daḫı. Daḫı eyit ol kişiler kim kitāb virildiler, ümmīlere daḫı kitāb gelmedi anlara: Müselmān olduñuz mı? GerMüselmān olsalar doġru yol üstine olurlar ve eger i‘rāż eyleseler pes senüñ üstüñe yoḳdur illā emānet degürmek. Daḫı Tañrı Ta‘ālā görür barça ḳullarını.

(Ya Rəsulum!) Əgər onlar (yəhudi və xaçpərəstlər) səninlə mübahisə edərlərsə, belə de: “Mən özümü ardımca gələnlərlə birlikdə Allaha təslim etmişəm”. Kitab verilmiş şəxslərə və savadsızlara (ərəb müşriklərinə) de: “Siz də təslim (müsəlman) oldunuzmu?” Əgər təslim olarlarsa (islamı qəbul edərlərsə), doğru yola yönəlmiş olarlar, yox, əgər üz döndərərlərsə, (sənə bir zərər gəlməz), sənin vəzifən ancaq (haqqı) təbliğ etməkdir. Allah, şübhəsiz ki, bəndələrini görəndir!

And if they argue with thee, (O Muhammad), say: I have surrendered my purpose to Allah and (so have) those who follow me. And say unto those who have received the Scripture and those who read not: Have ye (too) surrendered? If they surrender, then truly they are rightly guided, and if they turn away, then it is thy duty only to convey the message (unto them). Allah is Seer of (His) bondmen.

So if they dispute with thee, say: "I have submitted My whole self(360) to Allah and so have those who follow me." And say to the People of the Book and to those who are unlearned(361): "Do ye (also) submit yourselves?" If they do, they are in right guidance, but if they turn back, Thy duty is to convey the Message; and in Allah.s sight are (all) His servants(362).

360 Wajh: whole self. See n. 114 to 2:112. 361 The People of the Book may be supposed to know something about the previous religious history of mankin... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.