فَاسْتَجَابَ لَهُمْ رَبُّهُمْ اَنّ۪ي لَٓا اُض۪يعُ عَمَلَ عَامِلٍ مِنْكُمْ مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰىۚ بَعْضُكُمْ مِنْ بَعْضٍۚ فَالَّذ۪ينَ هَاجَرُوا وَاُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاُو۫ذُوا ف۪ي سَب۪يل۪ي وَقَاتَلُوا وَقُتِلُوا لَاُكَفِّرَنَّ عَنْهُمْ سَيِّـَٔاتِهِمْ وَلَاُدْخِلَنَّهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۚ ثَوَابًا مِنْ عِنْدِ اللّٰهِۜ وَاللّٰهُ عِنْدَهُ حُسْنُ الثَّوَابِ
Festecâbe lehum rabbuhum ennî lâ udî’u ‘amele ‘âmilin minkum min żekerin ev unśâ(s) ba’dukum min ba’d(in)(s) felleżîne hâcerû veuḣricû min diyârihim veûżû fî sebîlî vekâtelû vekutilû leukeffiranne ‘anhum seyyi-âtihim veleudḣilennehum cennâtin tecrî min tahtihâ-l-enhâru śevâben min ‘indi(A)llâh(i)(k) va(A)llâhu ‘indehu husnu-śśevâb(i)
Gerçekten de Rableri, dualarını kabul etti, ben, erkek olsun, kadın olsun, içinizden iyilik yapanın iyiliğini boşa çıkarmam, bazınız bazınızdan meydana gelmedir ve hepiniz birsiniz bence. Ama benim yolumda göçenlerin, yurtlarından çıkarılanların, eziyete uğrayanların, savaşıp vuruşanların, vurulup ölenlerin kusurlarını, andolsun ki mutlaka örteceğim ve onları, kıyılarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım, Allah katından mükafattır bu, daha güzel mükafat da gene Allah katında.
Nitekim Rableri de onlara (dualarını kabul ederek şöyle) icabet etti: "Şüphesiz Ben, erkek olsun kadın olsun, sizden (hayırlı) bir işte bulunanın işini (ve ücretini) boşa çıkarmayacağım. (Zaten) Sizin kiminiz kiminizdendir. (Mü’minler birbirlerinin destekleyicisi konumundadırlar. Kendi fıtratlarına uygun işlerde çalışıp kazanma ve temel insan haklarından yararlanma konusunda kadınlar ve erkekler eşittir.) İşte, hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılıp sürgün edilenlerin, (Benim) yolumda işkence görenlerin ve (zalimlerle) çarpışıp öldürülenlerin; (bunların) mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından (kutlu) bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah ki; karşılığın (sevabın) en güzeli O’nun katındadır."
Nitekim Rableri onların dualarını kabul ederek cevap verdi; İster erkek, ister kadın olsun, benim yolumda çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım. Çünkü, hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz. Allah'ın yasaklarını bırakıp, O'nun istediği gibi bir hayat yaşamak için hicret edenlere, eğer bulundukları yer zulüm ve kötülük yurdu haline gelmişse orayı terkedenlere, zorla yurtlarından çıkarılıp başka diyarlara sürülenlere, benim yolumda eziyet çekenlere ve bu yolda savaşıp öldürülenlere gelince: Onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları Allah'tan bir mükafat olarak, içinden ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Zira, mükafatların en güzeli Allah katında olandır.
Bunun üzerine Rableri onların dualarını kabul etti, dileklerini yerine getirdi.
“Ben, erkek olsun, kadın olsun, aynı insanlık ailesine mensup ve eşit olduğunuz için, sizden, hâlis niyet ve amaçlarla, İslâm esaslarını, İslâmî düzeni hayata geçirenlerin, iş barışı içinde bilinçli, planlı, mükemmel, meşrû, faydalı, verimli çalışarak nimetin-ürünün bollaşmasını sağlayanların, yerinde, haklı çıkışlar yaparak, düzelmeye, iyiliğe, iyileştirmeye ön ayak olanların, cârî-kalıcı hayırlar-sâlih ameller işleyenlerin amellerini zayi etmeyeceğim, boşa çıkarmayacağım. Baskı, zulüm ve işkencenin hâkim olduğu memleketlerinden özgürce bana kulluk ve ibadet etmek, güç ve gönül birliği yapmak için hicret edenler, yurtlarından sürülenler, benim yolumda, İslâm uğrunda eziyete uğrayanların, savaşanların, öldürülenlerin, işte onların kusurlarını sileceğim, bağışlayacağım. Onları, Allah katından bir mükâfat olarak, altlarından ırmaklar akan Cennet konaklarına koyacağım.” En güzel mükâfat Allah katındadır.
Rableri onların dualarına şöyle karşılık verdi: "Ben, erkek olsun kadın olsun sizin içinizden çalışanın işini zayi etmem. Siz birbirinizdensiniz. Şüphesiz hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda kendilerine eziyet edilenlerin, çarpışanların ve öldürülenlerin kötülüklerini örtecek ve kendilerini altından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. Bu Allah katından bir karşılıktır. Karşılığın en güzel olanı Allah katındadır.
Nitekim Rableri onlara (dualarını kabul ederek) cevab verdi: 'Şüphesiz Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden bir işte bulunanın işini boşa çıkarmam. Siz, birbirinizdensiniz. İşte, hicret edenlerin, yurtlarından sürülüp-çıkarılanların ve yolumda işkence görenlerin, çarpışıp öldürülenlerin, mutlaka kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Bu,) Allah katından bir karşılık (sevap)tır. (O) Allah, karşılığın (sevabın) en güzeli O'nun katındadır.'
Nihayet Rableri de onların dualarına şöyle icabet buyurdu: “- Muhakkak ki ben, içinizden gerek erkek ve gerek dişi olsun hayır işleyen hiç kimsenin yaptığını zâyi etmem. Hep birbirinizdensiniz, din yönünden erkek ve dişiniz birdir. Dinlerini korumak için Mekke'den Medine'ye hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, dinim uğrunda işkenceye düşenlerin, savaşanların ve bu yolda öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim; onları altından nehirler akar cennetlere koyacağım. Bu lütuflar, onlara Allah katından mükâfattır ve sevabın da en güzeli Allah katındadır.
Bunun üzerine sahipleri olan Allah, onların dualarını kabul etti ki: “Sizden erkek olsun kadın olsun hiçbir çalışanın yaptığınız zayi etmeyeceğim. (Kadın erkek arasında bir fark yoktur.) Zira birbirinizdensiniz. Hicret edenler, memleketlerinden çıkartılanlar, Allah yolunda eziyet gören, öldüren ve öldürülenler ise; onlardan kötülüklerini sileceğim, onları, altlarında nehirler akan Cennetlere sokacağım. Allah katından ebedî bir mükâfat olarak… Güzel mükâfat ise, ancak Allah’ın katındadır. (Yani, ebedî olandır.)”
Bunun üzerine Rabbleri, onların dualarını kabul etti. Dedi ki: “Birbirinizden olduğunuz için erkek olsun, kadın olsun benim yolumda çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler, and olsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu ödül Allah tarafındandır. Zira ödüllerin en güzeli, Allah katından olanıdır.”
«Erkek, dişi içinizden çalışan bir kimsenin işini, boşa gidermem, birbirinizden meydana geldiniz» diye cevap verdi Tanrıları onlara, yurtlarından çıkarılan göçmenleri, benim için üzülenleri, çarpışanları, öldürülmüş olanları Allahın katından sevap olarak, herhalde altından ırmaklar akan cennetlere koyarız, kapatırız onların günahlarını, Allahın katında güzel sevap var
Bunun üzerine Rableri de onların dualarına şöyle icabet buyurur: “Ben, erkek olsun kadın olsun içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Hepiniz birbirinizin neslinden türeyen, eşit hak ve sorumluluklara sahip kimselersiniz. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler. Andolsun, Ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Çünkü mükâfatın/ödülün en güzeli Allah katında olandır.”
Allâh du’âlarını kabûl itdi ve ânlara buyurdu ki: "Erkek, kadın hiç birinizin a’mâlinizden bir şey gâib olmıyacakdır. Hicret idenlerin, memleketlerinden tard olunanların benim uğrumda ezâ çekenlerin muhârebe idüb ölenlerin günâhlarını sileceğim ânları enhâr ile sulanmış cennetlere idhâl ideceğim." Bu Allâh’ın mükâfâtıdır ve Allâh’ın mükâfâtı hepsinden ahsendir.
Rableri dualarını kabul etti: "Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun, kadın olsun, iş yapanın işini boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. And olsun ki, Allah katından bir nimet olarak, onları içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Nimetin güzeli Allah katındadır".
Rableri, onlara şu karşılığı verdi: “Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır.”
Rableri onların dualarına şöyle karşılık verir: “Şüphesiz ben, erkek olsun kadın olsun -ki birbirinizden meydana gelmişsinizdir- sizden bir şey yapanın emeğini asla boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını elbette sileceğim. Andolsun ki, Allah katından bir mükâfat olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah’ın katındadır!”
Bunun üzerine Rableri, onların dualarını kabul etti. (Dedi ki:) Ben, erkek olsun kadın olsun -ki hep birbirinizdensiniz- içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, benim yolumda eziyete uğradılar, çarpıştılar ve öldürüldüler; andolsun, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, Allah tarafındandır. Allah; karşılığın güzeli O'nun katındadır.
Rab'leri onlara cevap verdi: "Ben, sizden hiçbir çalışanın yaptığını ödülsüz bırakmam, ister erkek olsun, ister kadın olsun; hepiniz eşitsiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence ve hakarete uğrayanlar, vuruşanlar, öldürülenler... Onların kötülüklerini örteceğim ve onları içlerinde ırmaklar akan bahçelere yerleştireceğim. ALLAH'tan bir karşılık olarak... En güzel karşılık ALLAH'ın yanındadır.
Rableri onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden, hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler... Onların günahlarını elbette örteceğim ve Allah katından bir mükafat olmak üzere, onları altından ırmaklar akan cennetlere de koyacağım. En güzel mükafat Allah katındadır".
Rableri de dualarına şöyle icabet buyurdu: her halde ben içinizden gerek erkek ve gerek dişi hiç bir hayr işleyenin işlediğini boşa gidermem, hep biribirinizdensiniz, benim için hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye uğrıyanların, cihada gidenlerin ve bu uğurda katledilenlerin, kabahatlerini taraflarından keffaretleyeceğim, onları altından ırmaklar akar Cennetlere koyacağım, tasavvur edemeyeceğiniz bir sevâb ile Allah tarafından müsâb olacaklar, sevâbın da en güzeli Allah yanında
Bunun üzerine Rableri onların (mü’minlerin) dualarına (şöyle) icabet buyurdu: “Ben elbette, sizden erkek ve kadın (ayırmaksızın hayra) çalışan hiçbir kimsenin amelini boşa çıkarmayacağım. Sizler, hep birbirinizdensiniz. (Hepiniz Âdem ve Havvâ’nın çocuklarısınız, sevap ve ceza hususunda hepiniz eşitsiniz!) İşte (dini için) hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğrayanların, savaşanların ve öldürülenlerin, mutlaka günahlarını örteceğim ve elbette onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. (Hiç şüphesiz ki) en güzel mükâfatlar Allah nezdindedir.”
Ve Rabb'leri, onlara cevap verdi: “Ben, sizden; erkek olsun, kadın olsun -ki hepiniz birbirinizdensiniz- iyi şeyler yapanların yaptıklarının karşılığını boşa çıkarmam.” Onlar ki benim yolumda hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerdir. İşte bunların kötülüklerini örterim. Onların yaptıklarının karşılığı Allah'ın yanındadır. Kuşkusuz, onları içinden nehirler akan Cennetlere koyacağım. Karşılıkların en iyisi, Allah katındadır.
Nihayet Rableri onlar (ın duaların) a (şöyle) icabet etdi: «içinizden gerek erkek, gerek kadın — ki kiminiz kiminizden (haasıl olmadır) — (hayırlı) bir iş yapanın amelini ben elbette boşa çıkarmayacağım, işte hicret edenlerin, yurdlarından çıkarılanların, benim yolumda işkenceye, hakaarete, ziyana uğrayanların, muhaarebe edenlerin ve öldürülenlerin de, andolsun suçlarını örteceğim ve andolsun, Allah canibinden bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akar cennetlere de sokacağım. (Daha büyük ve) güzel mükâfat ise Allah'ın yanındadır.
Rableri de onlar(ın duâların)a şöyle cevab verdi: “Muhakkak ki ben, içinizden erkek olsun kadın olsun, (sâlih) bir iş yapanın amelini zâyi' etmem.(1) Hep birbirinizdensiniz. İşte hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet edilenler, savaşanlar ve öldürülenler var ya, kötülüklerini onlardan mutlaka örteceğim ve Allah katından bir mükâfât olarak onları elbette altlarından nehirler akan Cennetlere koyacağım!” (Rabbiniz olan) Allah ki, mükâfâtın güzeli O'nun katındadır.
Bunun üzerine Rableri de, onların dualarına şöyle icabet buyurdu: “Ben, erkek olsun, kadın olsun içinizden, çalışan hiçbir kimsenin yaptığını boşa çıkarmayacağım. (Sizler, erkek -kadınlar) birbirinizdensiniz. Onlar ki, hicret ettiler, yurtlarından çıkarıldılar, (din ve inançları uğruna) benim yolumda eziyet gördüler, (kendilerini korumak için saldırganlarla) çarpıştılar ve öldürüldüler. Elbette, ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından (içlerinden) ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu mükâfat, (zatım olan) Allah tarafındandır. Allah ise, sevabın (ödülün) en güzeli katında olandır.”*
Rableri onların dualarına cevap vermiş “Elbette ki ben, sizden gerek erkek olsun gerekse kadın olsun, doğru işleri yapanların yaptıklarını zayi etmem, sizin bir kısmınız bir kısmınızdansınız.[3] Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Allah yolunda eziyet çekenlerin, savaşanların ve öldürülenlerin, yaptıkları kötülüklerin tümünün üzerini örteceğim ve Allah’ın katında yaptıklarının karşılığı olarak, onları altlarından ırmaklar akan güzel bahçelere (cennetlere) koyacağım. O Allah ki, en güzel karşılıklar O nun yanındadır.
Çalapları da onların yalvarısını onadı. Buyurdu: "Gerçekten ben erkek olsun kadın olsun, kadın olsun, ki hepiniz birbirinizden üremişsinizdir, iyilik işleyen hiçbirinizin işlediği iyiliği boşa çıkarmıyacağım. İşte o kimseler ki göçtüler, yurtlarından çıkarıldılar, Benim uğrumda acı çektiler, Benim uğrumda vuruştular, Öldüler, ne de olsa Ben onların bütün kötülüklerini örterim. Onları içinden ırmaklar akan cennetlere sokarım. Bu karşılık Allah’ın katındandır. Karşılıkların en güzeli de Allah’ın katındakidir.
Rabbileri onların dualarını kabul buyurdu: Erkek olsun, kadın olsun amel eden hiçbir kimsenin amelini heba etmeyeceğim. Siz birbirinizden peyda oldunuz [¹], Artık hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, benim yolumda eza görenler; vuruşanlar ve cihatta katlolunanlar yok mu * Allah yanından bir sevap olmak üzere onların kötülüklerini ört bas edeceğim, onları altlarında ırmaklar akar uçmaklara sokacağım. Güzel sevap [²] Allah yanındadır.
Bunun üzerine Rableri onlara şöyle cevap verir: “Elbette Ben, sizden erkek olsun dişi olsun, hiçbir çalışanın emeğini zayi etmem. Çünkü hepiniz birbirinizdensiniz. Göç/ hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Ben’im yolumda işkence/eziyet görenlerin, savaşanların ve öldürülenlerin elbette kötülüklerini/günahlarını örterim ve elbette Allah katından bir karşılık olarak onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokarım. Zira karşılıkların en güzeli Allah katında olanıdır.
Rableri onlara (dualarını kabul ederek şöyle) cevap verdi: “Birbirinizden meydana gelen sizlerden erkek olsun, kadın olsun, iş yapanın işini asla boşa çıkarmam. Hicret edenlerin, memleketlerinden çıkarılanların, yolumda ezaya uğratılanların, savaşan ve öldürülenlerin günahlarını elbette örteceğim. Hiç şüphesiz onları, Allah katından bir ödül olarak altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Ödüllerin en güzeli şüphesiz Allah katındadır.”
Rab’leri de duâlarını kabul ederek onlara şöyle cevap verdi: “Elbette Ben, gerek erkek, gerek kadın olsun, içinizden Benim yolumda çaba harcayan hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım. İlâhî adâlet karşısında her insan, ancak göstermiş olduğu gayret oranında ceza veya mükâfât alacak ve kadın-erkek, efendi-köle, siyah-beyaz, zengin-fakir ayrımı yapılmayacaktır. Çünkü toplumsal statüleriniz ne kadar farklı olursa olsun, hepiniz birbirinizin neslinden türeyen, eşit hak ve sorumluluklara sahip kimselersiniz.
İşte, Müslümanca bir hayatın önünde engel olan her şeyi; gerektiğinde içinde yaşadığı toplumu, ülkeyi, aileyi, çevreyi, arkadaş ortamını, alışkanlıkları, hayat tarzını... terk ederek, İslâm’ı özgürce yaşayabileceği yepyeni bir ortama geçiş yapanlar, yani Allah yolunda İslâm diyarına hicret edenler, zalimler tarafından mallarına-mülklerine el konulup yurtlarından çıkarılanlar, Benim yolumda işkence ve eziyetlere uğrayanlar, yeryüzünde ilâhî adâleti egemen kılmak için savaşan ve bu uğurda şehit düşenler var ya; işte Ben, böyle fedâkâr müminlerden oluşan bir toplumu dâimâ iyiliğe, güzelliğe yönlendirecek, böylece, bireysel ve toplumsal hayatlarında her türlü zulmü, haksızlığı, kötülüğü yok ederek onların günahlarını sileceğim ve tarafımdan bir ödül olarak, onları âhirette, içinde ırmaklar çağıldayan cennet bahçelerine yerleştireceğim.
Öyleyse, bu dünyanın gelip geçici zevkleri için değil, âhiretin sonsuz nîmetlerini kazanmak için çalışın. Çünkü ödüllerin en güzeli, Allah katında olandır.
Onlara rabb’leri karşılık verdi:
“Ben, erkek veya kadından, sizden bir çalışanın çalışmasını boşa çıkarmam. Siz birbirinizdensiniz. Hicret etmiş, yurtlarından çıkarılmış, benim yolumda eziyet edilmiş, savaşmış ve öldürülmüş olanların kötülüklerini örterim. Onları, altından Irmaklar akan cennetlere girdiririm. Allah katından bir sevâp olarak! Allah ki O’nun katında Sevâb’ın / Yatırım’ın güzeli vardır”.
Rab’lerinin ise onlara cevabı kesindir: " Ben, emek sarf eden hiçbir emekçinin emeğini zayi etmem. Kadın erkek fark etmez, ha siz ha onlar. " Ben, yurtlarından çıkarıldığı için göç etmek zorunda kalanların, benim için çile çekenlerin, savaşırken öldürülenlerin geçmiş suçlarını silip hepsini, içinde derelerin çağladığı bahçelere alacağım. Allah'tan bir karşılık olmak üzere. Çünkü en güzel karşılığı sadece Allah verir...
Rabbin onlara şu karşılığı verdi: "Erkek olsun kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın yaptığını zayi etmeyeceğim! Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve savaşta öldürülenlerin gizli kalmış günahlarını örteceğim! Allah katından bir mükâfat olmak üzere onları içinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım! Mükâfatın en güzeli Allah katındadır."
Bunun üzerine Rableri, onlar(ın duaların)a şöyle cevap verdi: “Şüphesiz ki ben erkek olsun kadın olsun, içinizden çalışıp bir iş (fedakârlık) yapan kimsenin yaptığını ziyan etmeyeceğim. [*] (Çünkü) hepiniz birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, benim yolumda eziyete uğratılanlar, savaşanlar ve öldürülenler (var ya), şüphesiz ki ben de onların kötülüklerini örteceğim ve onları altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım.” (Bu ödül), Allah tarafından bir sevap olarak (verilecektir). Karşılıkların güzeli yalnızca Allah katında olandır.
Bunun üzerine Rableri, onlara: “Ben, ister erkek olsun, ister kadın olsun, sizden çalışan hiç kimsenin emeğini boşa çıkarmam. Çünkü sizin birbirinizden farkınız yoktur.¹ Hicret² edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, Benim yolumda eziyet çekenlerin, savaşanların ve öldürülenlerin günâhlarını kesinlikle örtecek ve onları, kendilerine Allah tarafından verilmiş bir mükâfat olarak zemîninden ırmaklar akan Cennetlere koyacağım. Zîrâ mükâfatın en güzeli, yalnız Allah katındadır.” diye cevap verdi.
Ve Rableri onların dualarını şöyle cevaplar: “İster erkek, ister kadın olsun, [Benim yolumda] çaba gösterenlerden hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım: [çünkü] hepiniz birbirinizin soyundan gelirsiniz. ¹⁵⁰ Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara, ¹⁵¹ yurtlarından sürülenlere, Benim yolumda eziyet çekenlere ve [bu yolda] savaşıp öldürülenlere gelince; onların kötülüklerini mutlaka sileceğim ve onları, Allah’tan bir mükafat olarak, içinden ırmaklar akan hasbahçelere sokacağım: Zira mükafatların en güzeli, Allah katında olanıdır.”
Allah da onların duasına şöyle karşılık verdi: “Ben, sizden erkek olsun kadın olsun hiçbir çalışanın çalışmasını zayi etmeyeceğim. Benim yolumda eziyet edilenler, yurtlarından çıkarılanlar, hicret edenler, savaşanlar ve öldürülenlerin, kesinlikle kusurlarını yok sayıp affedeceğim ve onları tabanından ırmakların çağladığı cennetlere koyacağım. Allah katından bir ödül olarak... Zira ödüllerin en güzeli Allah katındandır.” 2/186, 40/60
Rableri de onların dualarına şöyle icâbet etti: “Erkek olsun kadın olsun, -ki zaten hepiniz mükellef olarak birbirinize eşitsiniz[⁷⁰⁸]- emek veren hiç kimsenin emeğini zayi etmeyeceğim. Kötülükten ve kötülük diyarından hicret edenlere, yurtlarından sürülenlere, yolumda eziyet çekenlere, savaşanlara ve öldürülenlere gelince: Onların günahlarını mutlaka örteceğim ve elbet onları Allah’tan bir ödül olarak zemininden ırmaklar akan cennetlere sokacağım;[⁷⁰⁹] zira ödüllerin en güzeli Allah katındadır.”
Rableri de onların niyazım kabul eder ve: "Birbirinizden meydana gelen sizlerden, erkek olsun kadın olsun (hayırlı) bir iş yapanın amelini elbette boşa çıkarmam, onlar ki, hicret ettiler yurtlarından oldular, benim yolumda işkenceye, hakarete, zarara uğradılar, savaştılar ve canlarım verdiler. Andolsun ki, ben onların suçlarını örteceğim ve onları (ağaçlarının) altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Bu güzel mükafat ise Allah katındandır." Buyurur.
Rableri, onlara şu karşılığı verdi: "Ben, erkek olsun, kadın olsun, sizden hiçbir çalışanın amelini zayi etmeyeceğim. Sizler birbirinizdensiniz. Hicret edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve öldürülenlerin de andolsun, günahlarını elbette örteceğim. Allah katından bir mükâfat olmak üzere, onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Mükâfatın en güzeli Allah katındadır. ?
Artık Rabb-i Kerîmleri onlara şöyle icabet etti ki: «Ben sizden gerek erkek ve gerek kadın, bir amel edenin amelini zâyi kılmam. Bazınız bazınızdansınız. İmdi hicret etmiş olanlar ve yurtlarından çıkarılmış bulunanlar ve Benim yolumda eziyete uğrayanlar ve savaşta bulunan ve öldürülenler yok mu, elbette Allah indinde bir sevap olmak üzere onların suçlarını örteceğim ve elbette onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım!. Ve güzel mükâfaat ise Allah Teâlâ nezdindedir.»
Onların Rabbi de dualarına şöyle icabet buyurdu: “Sizden gerek erkek, gerek kadın, hayır işleyen hiçbir kimsenin çalışmasını zayi etmem. Çünkü siz birbirinizdensiniz, birbirinizden farkınız yoktur. Benim rızam için hicret edenlerin, vatanlarından sürülenlerin, Benim yolumda işkenceye, zarara uğrayanların, Benim yolumda savaşanların ve öldürülenlerin, Elbette kusurlarını örtecek ve elbette onları Allah tarafından mükâfat olarak içinden ırmaklar akan cenetlere yerleştireceğim. En güzel ödüller Allah'ın yanındadır. [2, 186; 60, 1; 85, 8]
Rableri onlara karşılık verdi: "Ben, sizden erkek kadın, hiçbir çalışanın işini zayi etmeyeceğim. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkence edilenler, vuruşanlar ve öldürülenler... Elbette onların kötülüklerini örteceğim ve onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacağım. (Yaptıklarına), Allah katından bir karşılık olarak (onlara bu ni'metleri vereceğim). Karşılıkların en güzeli Allah katındadır."
Onların bu du'âlarına rableri icâbet buyurdı. Ve sizden gerek erkek ve gerek kadın bana itâ'at iden ve sâlih ameller işleyen her birinizin ecrini ve mükâfâtını zâyi' itmem. Ba'zınız ba'zınızdansınız (dîn ve kardaşlık husûsunda cümleniz bir müsâvîsiniz) Şunlar ki hicret itdiler ve diyârlarından çıkarıldılar ve benim yolumda dûçâr-ı ezâ ve cefâ oldılar, kıtâl idüb katl olundılar, onların günâhlarını bağışlarım. Ve onları ağaçları altından nehirler akan cennete koyarım didi. Bu, ('afv ve cennet) onlar içün Allâh tarafından mahz-ı sevâb ve in'âmdır. Allâh Te'âlâ 'indinde sevâb ve in'âmın en güzel ve en iyisi vardır.
Rableri, dualarını kabul etti ve dedi ki: "Erkek olsun, kadın olsun, sizden kim iyi bir çaba gösterirse çabasını boşa çıkarmam. Biriniz diğerindensiniz[1]. Hele hicret[2] eden, yurdundan çıkarılanlar, yolumda eziyet gören, savaşan ve öldürülenler var ya; onların da hatalarını örter, katımdan bir ödül olarak içinden ırmaklar akan bahçelere sokarım." Güzel karşılık Allah katındadır.
Allah da onların duasına karşılık verdi:-Ben, sizden erkek veya kadın hiç bir çalışanın amelini zayi etmem, siz birbirinizdensiniz. Hicret edenler, memleketlerinden çıkarılanlar, benim yolumda işkence edilenler, savaşan ve öldürülenlerin, elbette günahlarını örteceğim ve onları alt taraflarından ırmakların aktığı cennetlere girdireceğim. Allah katından bir mükafat olarak... Mükafatın en güzeli Allah katındandır.
Rableri de onlara şu cevabı verdi: Erkek olsun, kadın olsun, sizden iyi bir iş yapanın emeğini Ben asla boşa çıkarmam. Siz zaten birbirinizdensiniz. Hicret eden, yurdundan çıkarılan, Benim yolumda eziyete uğrayan, savaşan ve can veren kimselerin Ben kötülüklerini örtecek ve onları altlarından ırmaklar akan Cennetlere yerleştireceğim. Bu Allah katından bir ödüldür. Ödülün en güzeli de Allah katındadır.
Rableri onlara cevap verdi: "Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz. Göç edenler, yurtlarından çıkarılanlar, yolumda işkenceye uğratılanlar, çarpışıp da öldürülenler var ya, onların kötülüklerini yemin olsun örteceğim. Ve yemin olsun ki onları, Allah katından bir karşılık olarak, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağım." Allah katındandır karşılıkların en güzeli.
pes uy virdi anlara anlaruñ çalabı’sı “bayıķ ben żāyı eylemezin işleyicinüñ işini sizden, irkek yā dişi bir niceñüz bir niceden. pes anlar kim gittiler yirlerinden; daħı çıķarınıldılar illerinden daħı incidinildiler yolumda daħı çalışdılar daħı depelendiler 'afv eyleyem anlardan yavuz işlerin daħı givürem anları uçmaķlara kim aķar altından ırmaķlar. yanud virmek Tañrı ķatından.” Daħı Tañrı ķatındadur yanud virmek görki.
Pes ḳabūl eyledi Tañrı Ta‘ālā du‘ālarını ve eyitdi ki ben yitirmezin kimse‐nüñ ‘amelini sizden, irkekden ve dişiden, biri birüñüzden. Pes ol kişiler kihicret eylediler ve çıḳdılar iḳlimlerinden. İnçindiler benüm yolumda,daḫı ṣavaşdılar ġazālıḳda ve öldürüldiler. Giderür‐men anlar üstindenyazuḳlarını, givürür‐men anları uçmaḳlar içine ki aḳar aġaçları altından ırmaḳlar, ẟevāblarıdur Tañrı Ta‘ālādan. Daḫı Tañrı ḳatında vardur yaḫşı‐raġı.
Rəbbi də onların dualarını qəbul edərək cavab verdi: “İstər kişi, istərsə də qadın olsun, Mən heç birinizin əməlini puça çıxarmaram. Siz (hamınız) bir-birinizdənsiniz (dində kişi, qadın eynidir). Hicrət edənlərin (Məkkədən Mədinəyə öz dinini qorumaq məqsədilə köçənlərin), öz yurdlarından çıxarılanların, Mənim yolumda əziyyətə düçar olanların, vuruşanların və öldürülənlərin günahlarının üstünü Allahdan bir mükafat olaraq, əlbəttə, örtəcək və onları (ağacları) altından çaylar axan cənnətlərə daxil edəcəyəm. Ən yaxşı mükafat Allah yanındadır!”
And their Lord hath heard them (and He saith): Lo! I suffer not the work of any worker, male or female, to be lost. Ye proceed one from another. So those who fled and were driven forth from their homes and suffered damage for My cause, and fought and were slain, verity I shall remit their evil deeds from them and verily I shall bring them into Gardens underneath which rivers flow. A reward from Allah. And with Allah is the fairest of rewards.
And their Lord hath accepted of them, and answered them: "Never will I suffer to be lost the work of any of you, be he male or female: Ye are members, one of another:(500) Those who have left their homes, or been driven out therefrom, or suffered harm in My Cause, or fought or been slain,- verily, I will blot out from them their iniquities, and admit them into Gardens with rivers flowing beneath;- A reward from the Presence(501) of Allah, and from His presence is the best of rewards."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |