Lâ tahsebenne-lleżîne yefrahûne bimâ etev veyuhibbûne en yuhmedû bimâ lem yef’alû felâ tahsebennehum bimefâzetin mine-l’ażâb(i)(s) velehum ‘ażâbun elîm(un)
Sakın sanma yaptıklarıyla sevinenlerin, yapmadıkları işlerden dolayı övülmeyi arzulayanların azaptan kurtulacakları bir yer olabileceğini, sakın sanma onların azaptan kurtulacağını. Onlar içindir elemli bir azap.
(Meydana) Getirdikleri (bazı yararlı sonuçlarla) sevinip gururla ferahlananları ve yapmadıkları (ve başaramadıkları) şeyler (ve sahip olmadıkları meziyet ve marifetler) nedeniyle övülüp (sahte kahraman gibi alkışlanmaktan) hoşlananları (kazançlı ve kıymetli) sayma (bu gibilere boşuna imrenip durma) ve onları azaptan (ve Allah’ın gazabından) kurtulmuş da sanma! Onlar için acı bir azap (ve alçaltıcı bir akıbet) vardır.
Ettikleri kötülüklere sevinen ve yapmadıkları iyiliklerle övülmek isteyenlerin, davranışlarını doğru sanma, onların azaptan kurtulacaklarını da sanma, onlar için acıklı bir azap vardır.
Muhammed'in hak peygamber olduğunu gizleyerek, yalanlayarak, nifaklarıyla sevinen, İbrâhim dinine mensup olduklarını söyleyerek, hayata geçirmedikleri İbrâhim'in sünnetiyle övülmek isteyenlerin azaptan kurtulacaklarını sanma, evet sanma. Onlar için can yakıp inleten müthiş bir azap vardır.
Kesinlikle şu yaptıklarına sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını zannetme. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sayma; onları azaptan kurtulmuş olarak sayma. Onlar için acı bir azap vardır.
O ettikleri fenalıklara sevinen ve yapmadıkları şeyde (hakka bağlanmamak hususunda) övünmeyi seven kimseleri de sakın azâbdan kurtulmuş bir yerde sanma, onlar için çok acıklı bir azap vardır.
Yaptıkları ile sevinen, yapmadıklarıyla övülmek isteyenlerin, azaptan kurtulacaklarını sanma! Onlar için elem verici bir azap vardır.
Sanma ki bu şekilde başardıklarıyla övünen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar azaptan kurtulabilecekler. Onlar için elem verici bir azap vardır.
Verilenle sevinenler, yapmadıklariyle övünmeyi sevenler, kendilerini azaptan uzakta hiç sanmayalar, onlar için ağrıtıcı azap var
Sanma ki, yaptıkları (bu tür) işlerle övünen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlanan kişiler azaptan kurtulabilecekler. Onlar için elem verici bir azap vardır.
Tasavvur itme ki bu a’mâllerinden mesrûr olanlar ve ’ahidlerini îfâ itmediklerinden dolayı tefâhur idenler ’azâbdan kurtulacaklardır. ’azâb-ı elîm ânlar içündir.
Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananların, sakın onların azabdan kurtulacaklarını sanma; elem verici azab onlaradır.
Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
Sanma ki yaptıklarından memnun olanlar, yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır! Onlar için elem verici bir azap vardır.
Sanma ki ettiklerine sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, evet, sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır. Onlar için elem verici bir azap vardır.
Sanma ki verdikleriyle gururlanan ve yapmadıkları şeylerden ötürü övülmeyi sevenler, evet sanma ki onlar azaptan kurtulacak. Onlara acıklı bir azap var
O yaptıklarına sevinen ve yapmadıkları şeylerle de övülmek isteyenlerin (onacaklarını) sanma! Onların azaptan kurtulacaklarını da sanma! Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
o ettiklerine sevinen ve yaptıkları işle metholunmayı seven kimseleri de sakın azabdan âzâde sanma, hem onlara elîm bir azab var
Yaptıkları (kötülükler) ile sevinen ve yapmadıkları (iyilikler) ile övülmek isteyenlerin, azaptan kurtulacaklarını sanma! Onlar için elem verici bir azap vardır.
O ettiklerine sevinen, yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için can yakıcı bir azap vardır.
Getirdikleriyle (etdikleri kötülüklerle) kıvanan, yapmadıkları ile de öğülmelerini arzu eden o kimseler (yok mu?) onların azâbdan kurtulacak (selâmet) bir yerde bulunacaklarını zinhar sanma, zinhar sanma. Onlara pek acıklı bir azâb vardır.
Yaptıkları (kötülükler, gerçekleri gizlemek) ile sevinen ve yapmadıkları şeyler nedeniyle övülmekten hoşlananları (kazançlı) sanma; (ahirette) onların azaptan kurtulacaklarını da sanma ve onlar için acıklı bir azap vardır.
(Fakirlere) Verdikleri şeylerle övünenleri ve yapmadıkları şeylerle başkaları tarafından övülmeyi sevenlerin, azaptan kurtulduklarını zannetme, onlar için acıklı bir azap vardır.
O kimseler ki yaptıkları kötülükle içleri açılır, yapmadıkları iyilikle de övülmeyi isterler, sakın sen onların azaptan kurtulacak bir yerde bulunacaklarını sanma. Onlar için acıklı bir azap vardır.
Sakın sanma ki onlar getirdikleri şey ile şâdolup yapmadıkları [²] şey ile öğülmesini sevenler kurtulacaklardır. Sakın sanma ki onlar azaptan kurtulacak bir yerde bulunacaklardır. Onlar için acıklı bir azap vardır.
(Ey peygamber!) Yaptıkları şeylerle sevinenlerin/mutlu olanların ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenlerin sakın ha sakın azaptan kurtulacaklarını sayma/sanma! Onlar için çok acı veren bir azap vardır.
Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmeyi sevenlerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma; (aksine) elem verici azap onlaradır.
Yaptığı bu utanç verici işlerle övünç duyan, fakat yapması gerektiği hâlde yapmadığı işlerle ve sahip olmadığı üstün ahlâkî niteliklerle övülmekten hoşlananların azaptan kurtulacaklarını sanma! Aksine, onlar için cehennemde can yakıcı bir azap vardır!
Bu azaptan kurtulmak ve ilâhî nîmetlere kavuşmak isteyenler, şu hakîkate kulak vermelidirler:
Verdikleri şeylerle övünenleri (sevinenleri), yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenleri sayma; onları Azap’tan kurtulacaklar sayma! Onlar için acıveren bir azap vardır.
Sevgili resulüm! yaptıklarından dolayı şımaranların, hiç yapmadığı şeylerden dolayı övülmekten hoşlananların cezadan kurtulacaklarını sanma. Onlara verilecek ceza çok kıvrandıracak.
Yapıp ettiklerine sevinen, yapmadıklarıyla övülmeyi sevenlerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma! Onlar için elem dolu azap vardır.
Sanma ki yaptıklarına sevinen, yapmadıkları ile övülmek isteyenler, (evet) sanma ki onlar azaptan kurtulacaklardır! Onlar için elem verici bir azap vardır.
O yaptıklarıyla övünen ve yapmadıklarıyla da övülmek isteyenlerin, azaptan kurtulabileceklerini sanma ve sakın böyle bir zanna¹ kapılma.² Zîrâ onlar için (âhirette) acıklı bir azap vardır.
Sakın, yaptıkları kötülüklerle sevinen ve sahip olmadıkları özelliklerle anılmaktan hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acıklı bir azap vardır. 2/44, 14/42
Sanma ki yaptıkları (bu tür) işlerle sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananlar, evet onlar, sanma ki[⁷⁰³] azaptan kurtulabilecekler:[⁷⁰⁴] Onların hakkı elem verici bir azaba mahkûm olmaktır.
Yaptıkları herhangi bir iş ile böbürlenen ve yapmadıkları bir şeyle övülmekten hoşlanan kimselerin sakın azaptan kurtulacaklarını sanmaym, onlar için (ahirette) çetin bir azap hazırlanmıştır.
Ettiklerine sevinen ve yapmadıkları şeylerle övülmeyi seven kimselerin, sakın azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlar için elem dolu bir azap vardır.
O getirdikleriyle sevinen ve yapmadıkları ile de metholunmalarını arzu eden kimseleri sakın sanma, artık onları zannetme ki, onlar azabtan kurtulacakları bir yerde bulunacaklardır. Ve onlar için pek acıklı bir azab vardır.
Yaptıklarından ötürü sevinen, öbür taraftan yapmadıkları işlerden dolayı övülmek isteyen kimselerin sakın azaptan yakayı kurtaracaklarını sanma! Çünkü onlara o can yakıcı azap vardır.
O ettiklerine sevinen, yapmadıkları şeylerle övülmeyi sevenlerin, azabdan kurtulacaklarını sanma. Onlar için acı bir azab vardır.
Hakkı gizlemek ve 'ahidlerine vefâ itmemek husûsunda yapdıkları şeyle memnûn olan ve işlemedikleri şeylerle medh u senâ olunmalarını sevenlerin 'azâbdan kurtulacaklarını ve 'azâbdan emîn bir halde bulunacaklarını zan itme. Onlar içün elemli ve acılı 'azâb vardır. [¹]
Yaptıklarıyla mutlu olan, yapmadıklarıyla övülmek isteyen bu kimselerin azaptan kurtulacaklarını düşünme[*]. Onların hak ettiği acıklı bir azaptır.
Sakın, yaptıkları (kötülüklerle) ferahlayan, yapmadıkları şeylerle övülmekten hoşlanan kimselerin azaptan kurtulacaklarını sanma. Onlara acı bir azap vardır.
Ettiklerine sevinen ve yapmadıklarıyla övülmekten hoşlananları azaptan kurtulurlar sanma. Onlar için acı bir azap vardır.
O ettikleriyle zevklenen, yapmadıkları şeylerle övünmeyi seven kişileri bir şey sanma. Artık, onları azaptan kurtulmuş da sanma. Korkunç bir azap vardır onlar için.
śanma anları kim, sevinürler anuñ-ile kim işlediler; daħı severler kim öginüleler anuñ-ile kim işlemediler: pes śanma anları ķurtılacaķ yirde 'aźābdan. daħı anlaruñdur 'aźāb aġrıdıcı.
Ṣanmasunlar ol kişiler kim sevinürler özlerine virilen māl bile, daḫı sever‐ler medḥ olmaġa özleri işlemegen nesne‐y‐ile. Anları ṣanmañuz ki ḳurtuldılarcehennem ‘aẕābından. Daḫı anlara vardur yürekler açıdıcı ‘aẕāb.
(Ya Rəsulum!) Etdikləri əməllərə görə sevinən və görmədikləri işlərə görə tə’rif olunmağı sevən kimsələrin əzabdan xilas olacaqlarını güman etmə. Onları şiddətli bir əzab gözləyir!
Think not that those who exult in what they have given, and love to be praised for what they have not done Think not, they are in safety from the doom. A painful doom is theirs.
Think not that those who exult in what they have brought about, and love to be praised for what they have not done,-(496) think escape the penalty. For them is a penalty Grievous indeed.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |