Elleżîne yekûlûne rabbenâ innenâ âmennâ faġfir lenâ żunûbenâ vekinâ ‘ażâbe-nnâr(i)
Onlar öyle kişilerdir ki Rabbimiz derler, inandık, suçlarımızı yarlıga ve bizi koru ateşin azabından.
Onlar: "Rabbimiz; şüphesiz biz (Senin bütün hüküm ve haberlerine) iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru!" diyenlerdir.
O; yolunu Allah'ın kitabı ile bulanlar: “Ey Rabbimiz! Sana inanıyoruz, bizi affet günahlarımızı bağışla ve bizi azabından koru” derler.
Allah'ın kulları:
“Ey Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi Cehennem azabından koru.” diyenlerdir.
Bunlar: "Ey Rabbimiz! Biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyenlerdir.
Onlar: 'Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru' diyenler;
O takva sahipleri yalvararak: “- Ey Rabbimiz, biz iman ve itaat ettik, bizim günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru derler.
Öyle muttakiler ki: “Ey Rabbimiz! Biz kesin olarak inanmışız. Sen günah ve kusurlarımızı affet, bizi ateş azabından koru!” derler. (Ve ona göre yaşarlar.)
16,17. Allah, “Ey Rabbimiz! Sana inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru” diyenlerin, zorluklara sabredenlerin ve sözlerini tutanların, Rablerine yürekten bağlı olanların, servetlerini Allah yolunda harcayanların ve seherlerde bütün kalpleriyle af dileyenlerin kalplerindeki her şeyi görür.
Bunlar derler ki: «Tanrımız! inandık sana, bağışla bizim günahlarımızı, cehennem azabından sen koru bizi»
O (Allah'ın emrine uygun yaşamaya ve günah işlemekten sakınmaya kararlı ola)nlar şöyle derler: “Rabbimiz! Şüphesiz biz (sana ve bütün gönderdiklerine) iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru!”
"Yâ rabbi îmân itdik, günâhlarımızı afv it, bizi ateş azâbından halâs iyle" diyenlerin ’âkıbeti böyle olacakdır.
16,17. Onlar ki, "Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, bunun için günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru" diyen, sabreden, doğru olan, gönülden kulluk eden, hayra sarfeden ve seher vakitlerinde bağışlanma dileyenlerdir.
16,17. (Bunlar), “Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru” diyenler, sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah’tan) bağışlanma dileyenlerdir.
16-17. (Bu nimetler) “Ey rabbimiz! Biz gerçekten iman ettik, günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru” diyenler, sabredenler, doğruluktan şaşmayanlar, huzurda boyun bükenler, hayır yolunda harcama yapanlar ve seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dileyenler (içindir).
(Bu nimetler) «Ey Rabbimiz! İman ettik; bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!» diyen;
Onlar ki: "Rabbimiz, biz inandık, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru," derler.
Onlar ki, "Ey Rabbimiz! Biz inandık, iman getirdik, artık bizim suçlarımızı bağışla ve bizi ateş azabından koru!" derler.
onları ki ya rabbena derler: inandık iyman getirdik artık bizim suçlarımızı bağışla ve o ateş azabından koru bizleri
Onlar (o takva sahipleri) ki, “Ey Rabbimiz, gerçekten biz sana îmân ettik, bizim günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru!” derler.
Bu kimseler: “Rabb'imiz! Biz, Sana iman ettik. Suçlarımızı bağışla, ateşin azabından bizi koru.” derler;
16,17. (O takvaaya erenler): «Ey Rabbimiz, biz îman etdik. Artık bizim günâhlarımızı yarlığa ve bizi o ateşin azabından koru» diyenler, sabredenler, (imanlarında) gerçek olanlar, (Allaha) itaatle boyun eğenler, infaak edenler, seharlarda Allahdan mağfiret isteyenlerdir.
Onlar ki: “Rabbimiz! Muhakkak ki biz îmân ettik; artık günahlarımızı bize bağışla ve bizi o ateşin azâbından muhâfaza eyle!” derler.(1)
Onlar ki: Ey Rabbimiz; biz gerçekten iman ettik, artık günahlarımızı bize bağışla ve ateş azabından bizleri koru diyenlerdir.
(Cennette olanlar dünyada iken) “Ey Rabbimiz! Şüphesiz biz sana inandık, bize günahlarımızı bağışla, bizi ateşin azabından koru” diyenlerdi.
O sakınanlar ki: « Ey çalabımız! Biz sana inandık. Artık Sen de bizim günahlarımızı yarlıga, bizi ateşin azabından koru» derler.
16, 17. O sakınanlar; «Ey Rabbimiz! Biz iman getirdik. Sen de günahlarımızı yarlığa, bizi ateş azabından sakla» diyenler, Sabredenler, gerçek diyenler, buyruğa boyun eğenler, harcedenler, seher vaktinde yarlıganmak dileyenlerdir.
Onlar, “Rabbimiz! Biz elbette inandık, bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru” diyenlerdir.
Onlar (takva sahipleri), “Rabbimiz! Biz şüphesiz inandık, o halde günahlarımızı bize bağışla ve bizi ateşin azabından koru” derler.
“Ey Rabb’imiz, bizSana ve gönderdiğin ayetlere iman ettik, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azâbından koru!” diye yalvaran kullarını...
-“Rabbimiz! Biz, inandık; günahlarımızı bağışla, bizi Ateş’in azabından koru!” diyenleri;
Ayrıca: " Ya Rab ! biz sana inanıyoruz, n'olur günahlarımızı bağışla, Cehennem ateşine atma bizi " deyip yalvaranlar,
Bu nimetler; “Ey Rabbimiz! İman ettik; günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!” diyen;
Onlar (duyarlı olanlar) “Rabbimiz! Şüphesiz ki biz iman ettik; bizim için günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!” derler.
16,17. Onlar: “Ey Rabbimiz! Biz, kesinlikle inandık, bizim günâhlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru!” diyen, sabırlı, doğruluktan şaşmayan, (Allah’a) itaat eden, mallarını Allah yolunda harcayan ve seher vakitlerinde Allah’a yalvaran kimselerdir.
“Ey Rabbimiz! [Sana] inanıyoruz, bizi affet, günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından emin kıl” diyenlerin:
Onlar ki şöyle derler, “Rabbimiz, biz kesin olarak iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru.” 3/193, 28/52...55
“Rabbimiz! Kuşkusuz biz iman ettik: Bağışla bizden yana günahlarımızı! Ve bizi ateşin azabından koru!” diyenleri;
Onlar; "Ey Rabbimiz, biz iman ettik, bizim suçlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru" diye niyazda bulunan,
Rabbimiz, kesinlikle iman ettik, bizim günâhlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru! Diyenler..
Onlar ki, «Ey Rabbimiz! Biz muhakkak imân ettik, artık bizim günahları mağfiret buyur ve bizleri o ateş azabından koru,» derler.
O müttakiler: “Ey bizim kerim Rabbimiz, biz iman ettik, günahlarımızı bağışla ve bizi cehennem azabından koru! ” diye yalvarırlar.
Rabbimiz, biz inandık, bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru! diyenleri,
O ümmetler ki: Yâ Rabbî! Biz sana ve rasûlüne îmân itdik, günâhlarımızı bağışla ve bizi cehennem 'azâbından sakla dirler.
Onlar şöyle derler: "Sahibimiz! Biz inanıp güvendik, günahlarımızı bağışla, o ateşin azabından bizi koru!"
Onlar:-Rabbimiz, biz, kesin olarak iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru, diyenlerdir.
O takvâ sahipleri, “Ey Rabbimiz,” derler. “Biz kuşkusuz bir şekilde iman ettik. Sen de bizim günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru.”
Kullar ki, şöyle derler: "Ey Rabbimiz, kuşkusuz olarak sana inandık. Bağışla günahlarımızı, ateş azabından koru bizi!"
anlar kim eydürler: “iy çalabumuz! bayıķ biz inanduķ, pes yarlıġā bize yazuķlarumuz; daħı śaķla bizi od 'aźābından.”
Ol kişiler kim eydürler: İy Çalabumuz, biz saña īmān getürdük, pesyazuḳlarumuz baġışla, daḫı ḳurtar bizi ṭamu odından ‘aẕābından.
O bəndələr ki: “Ey Rəbbimiz, biz həqiqətən (Sənə) iman gətirmişik, günahlarımızı bağışlayıb bizi cəhənnəm əzabından qoru!” – deyirlər.
Those who say: Our Lord! Lo! we believe. So forgive us our sins and guard us from the punishment of Fire;
(Namely), those who say: "Our Lord! we have indeed believed: forgive us, then, our sins, and save us from the agony of the Fire;"-
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |