12 Eylül 2024 - 8 Rebiü'l-Evvel 1446 Perşembe

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Âl-i İmrân Suresi 159. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Febimâ rahmetin mina(A)llâhi linte lehum velev kunte fazzan ġalîza-lkalbi lenfaddû min havlik(e)(s) fa’fu ‘anhum vestaġfir lehum veşâvirhum fî-l-emr(i)(s) fe-iżâ ‘azemte fetevekkel ‘ala(A)llâh(i)(c) inna(A)llâhe yuhibbu-lmutevekkilîn(e)

Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın, yoksa kaba ve katı yürekli olsaydın mutlaka yanından ayrılıp giderlerdi. Bağışla onları, yarlıganmalarını dile onların, iş hususunda danış onlarla. Fakat işe girişmeyi de kurdun mu dayan Allah'a. Şüphe yok ki Allah, dayananları sever.

(Ey Resulüm; Sen) O vakit, Allah’tan bir rahmet ile onlara (Hicaz halkına ve Ashabına) yumuşak davrandın, şayet kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. O halde onların kusurlarını affet, bağışlanmaları (ve ıslah olmaları) için dua et. (Topluma ve teşkilata ait) İşlerde onlara danış. (Ama) Artık (kesin) kararını verdiğin zaman da, Allah’a güven (ve işe başla). Çünkü Allah, tevekkül edip Kendine sığınanları sevmekte (ve desteklemekte)dir.

Ey peygamber! Allah'ın rahmeti sebebiyle sen onlara yumuşak davrandın. Eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, çevrenden dağılır giderlerdi. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Toplumu ilgilendiren her konuda onlara danış, görüşlerini al; sonra bir hareket şekline karar verince de, Allah'a güven. Çünkü Allah, kendisine güvenip, dayananları sever.

O vakit, Allah'ın lutfettiği rahmet peygamberliği icabı onlara yumuşak davrandın. Eğer kötü huylu, sert mizaçlı, katı yürekli olsaydın, akılsızca davransaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onlara af ile muamele yap. Bağışlanmalarını, koruma kalkanına alınmalarını dile. Devlet, ekonomi, savunma ve sosyal hayat ile ilgili planlama, kamu düzeni ve yönetimle ilgili kararları mü'minlerle istişare ederek al, yönetime katılmalarını sağla. Kararını verdiğin zaman da, Allah'a dayanıp güvenerek, sonuçlarını O'na havale ederek hemen icra et. Allah tevekkül sahibi müslümanları, kendisine güvenip dayananları sever.

bk. Kur’ân-ı Kerim, 9/128.

Allah'tan olan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Eğer katı kalpli, kaba birisi olsaydın muhakkak etrafından dağılırlardı. Onları affet, kendileri için bağış dile ve işlerde onlarla görüş alışverişinde bulun. Bir şeye kesin karar verdiğin zaman da Allah'a güven. Allah (kendisine) güvenenleri sever.

Allah'tan bir rahmet dolayısıyla, onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar çevrenden dağılır giderlerdi. Öyleyse onları bağışla, onlar için bağışlanma dile ve iş konusunda onlarla müşavere et. Eğer azmedersen artık Allah'a tevekkül et. Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

Uhud savaşında sen, Allah'dan gelen bir merhamet sayesindedir ki, onlara (Ashaba) yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, muhakkak onlar etrafından dağılıp gitmişlerdi. Artık onları bağışla ve kendilerine Allah'dan mağfiret dile. İş hususunda fikirlerini al (müşavere et). Müşavereden sonra da bir şeyi yapmağa karar verdin mi, artık Allah'a güven ve dayan. Gerçekten Allah tevekkül edenleri sever.

Nitekim Allah’ın bu rahmeti(*) ile sen onlara yumuşadın. Eğer kaba, sert kalpli olsaydın, kırılan tesbih taneleri gibi senin etrafından dağılacaklardı. Onları affet, onlar için mağfiret dile, idare konusunda onlarla meşveret et. Bir şeye azmettiğin zaman, Allah’a tevekkül et. Çünkü Allah, tevekkül edenleri sever. (Allah kimi severse, onu iki dünyada muvaffak eder… Her şey O’nun elindedir.)

(*) İslamiyet ve Hz. Muhammed’in varlığı, Allah’ın âlemlere rahmet tecellisidir.

O zaman Allah'tan bir rahmet olarak onlara yumuşak davrandın! Şâyet sen, kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından ayrılıp giderlerdi. Öyleyse onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah kendisine dayanıp güvenenleri sever.[64]

[64] Tebliğde takip edilmesi gereken hususlar, istişare ve tevekkül hakkında geniş bilgi için bk. Bayraklı, KUR’ÂN TEFSÎRİ, IV, 442-448; VI, 92-95.... Devamı..

Senin onlara karşı, yumuşak bulunmaklığın, Allah katından bir rahmettir, kaba huylu, gönlü katı olaydın, çevrenden dağılmış bulunurlardı, bağışla sen onları, yarlıganmak iste onlar için de, her işte onlarla danış edesin, bir işe azmedersen Allaha dayan, Allah sever kendisine dayananları

(Ey Resul! Uhud gazvesinde olduğu gibi her zaman) Allah'tan gelen merhamet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer sert, katı kalpli biri olsaydın, kuşkusuz çevrenden uzaklaşırlardı. O halde onları bağışla, kendileri için Allah'tan af dile ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et ama karar verince artık Allah'a güven (ve o işi yap). Zira Allah, tevekkül edenleri sever. 

Bkz. 42/38Savaşta Hz. Muhammed’in direktiflerine rağmen görev yerlerini tekeden ve dolaysıyla mağlubiyete sebep olan sahabelere kaba ve katı davranmam... Devamı..

Yâ Muhammed! Sen ânlara mülâyemetini anlatdın. Eğer daha katı kalbli olsa idin ayrılurlar idi. Ânlara karşu merhametli ol, ânlar içün Allâh’dan mağfiret taleb it, işlerinde ânlar ile müşâvere it, bir işe ’azim iylediğin vakit Allâh’a tevekkül it, Allâh mütevekkilleri sever.

Allah'ın rahmetinden dolayı, sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalbli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a güven, doğrusu Allah güvenenleri sever.

Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

Sen onlara sırf Allah’ın lütfettiği merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalpli olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onların bağışlanmasını dile, iş hakkında onlara danış, karar verince de Allah’a güven, doğrusu Allah kendisine güvenenleri sever.

O vakit Allah'tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şayet sen kaba, katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi. Şu halde onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş hakkında onlara danış. Kararını verdiğin zaman da artık Allah'a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever.

 Şûrâ (meşveret, danışma) prensibinin İslâmiyette önemli bir yere sahip olduğu âyette açıkça ifade edilmiştir. Ancak, şûrânın kapsamı, şekli ve bağlay... Devamı..

ALLAH'ın sana bir bağışı olarak onlara yumuşak davrandın. Kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılır giderlerdi. Onları affet, bağışlanmalarını dile ve yapılacak işler hakkında onlara danış. Karar verince de ALLAH'a güven; ALLAH güvenenleri sever.

Muhammed'in örnek huyları Kuran'da çeşitli yerlerde bize bildirilir. Örneğin burada onun katı kalpli, çatık kaşlı olmadığını öğreniyoruz. Ne var ki ha... Devamı..

Sen (o zaman), sırf Allah'ın rahmetiyle onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları sen bağışla, onlar için Allah'dan mağfiret dile. (Yapacağın) işlerde onlara da danış, bir kere de azmettin mi, artık Allah'a dayan. Muhakkak ki Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.

deme ki mahza Allahdan bir rahmet iledir ki sen onlara yumuşak bulundun, eğer katı yürekli bir nobran olsa idin elbette etrafından dağılmış gitmişlerdi, o halde kusurlarını afvet de günahlarına istiğfar ediver ve emirde reiylerini al, sonra da azmettin mi artık Allaha mütevekkil ol, çünkü Allah mütevekkil olanları sever

(Habibim!) Allah’tan gelen rahmet sayesinde onlara (Uhud gazvesinde hata edenlere) yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli biri olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet. Onlar için bağışlanma dile. (Hakkında sana vahiy gelmemiş olan) yapacağın işlerde, onlarla (ashabınla) istişare yap. (İstişare sonunda) karar verdikten sonra da artık Allah’a tevekkül et. Şüphesiz ki Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.

Allah'tan gelen rahmet sayesinde onlara¹ yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli biri olsaydın etrafından dağılıp giderlerdi. Artık onları affet. Onlar için bağışlanma dile. Yapacağın işlerde onlara danış. Karar verdikten sonra da artık Allah'a tevekkül² et. Kuşkusuz Allah, kendisine tevekkül edenleri sever.

1. Uhud\da yenilgiye neden olanlara. 2. Allah\a güvenme, O\na dayanma; her türlü çabayı gösterdikten sonra sonucu Allah\a bırakma.

(O vakit) sen Allahdan bir esirgeme sayesindedir ki onlara yumuşak davrandın. Eğer (bilfarz) kaba, katı yürekli olsaydın onlar etraafından her halde dağılıb gitmişlerdi bile. Artık onları bağışla (Allahdan da) günâhlarının yarlığanmasını iste. İş hususunda onlarla müşavere et. Bir kerre de azmetdin mi artık Allaha güvenib dayan. Çünkü Allah kendine güvenib dayananları sever.

İşte Allah'dan bir rahmet iledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Hâlbuki kaba, katı kalbli olsaydın, elbette (onlar) etrâfından dağılırlardı. Artık onları affet, onlar için mağfiret dile ve (hakkında vahiy gelmeyen bir) iş husûsunda onlarla istişâre et!(1) Fakat (bir görüşte)karar kıldığında, artık (işe giriş ve) Allah'a tevekkül et! Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri sever.(2)

(1)“Haklı şûrâ (fikir alış-verişi) ihlâs ve tesânüdü netîce verdiğinden, üç elif yüz onbir olduğu gibi, ihlâs(samîmiyet) ve tesânüd-i hakīkī (hakīkī d... Devamı..

(Resulüm! Uhud da olduğu gibi her zaman) Allah’tan gelen merhamet sayesinde onlara (halka, insanlara) yumuşak davrandın. Eğer sert, katı yürekli biri olsaydın, kuşkusuz çevrenden dağılıp giderlerdi. O hâlde onları bağışla, kendileri için Allah’tan af dile ve iş (yönetim) konusunda (bütün toplumsal konularda) onlara (halka) danış görüşlerini al: Artık (onlara danışıp görüşlerini aldıktan sonra) kararını verdiğin zaman da Allah’a dayanıp güven. Şüphesiz Allah, kendisine dayanıp güvenenleri sever. *

(*) İslâm’ın eğitim metotlarından biri de affetmektir. Yerine göre af, cezadan daha etkili olur. Bu sebeple Allah 152. âyette müminlerin Uhud Savaşı’n... Devamı..

Allah’ın merhameti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer onlara kırıcı ve kalbin katı bir şekilde davransaydın, senin çevrenden dağılırlardı. Onları bağışla, onlar için bağışlama dile ve onlarla işlerinde istişare et. (İstişare neticesinde) Karar verdin mi, ondan sonra Allah’a güvenip dayan. Allah kendine güvenip dayananları sever.

Senin onlara karşı bu denli yumuşak davranman Allah’ın esirgeyiciliğindendir. Eğer onlara karşı sert , katı yürekli olsaydın onlar ne de olsa senin yanından uzaklaşırlardı. Artık sen onları bağışla, onların yarlıganmasını dile. İşler için de onlarla görüş. Bir kere de bir işe sarıldın mı, artık yalnız Allah’a dayan. Allah kendine dayananları sever.

Ancak Allah/ın esirgemesiyle Uhut/tan kaçanlar hakkında yumuşaklık gösterdin: kaba, katı yürekli olsaydın onlar etrafından dağılıp giderlerdi. Onların suçunu bağışla, onlar için yarlıganmak dile. İşlerde [¹] onlara danış. Bir kere azmettin mi artık Allah/a mütevekkil ol; çünkü Allah mütevekkil olanları sever.

(Ey Peygamber!) Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki sen onlara yumuşak davrandın⁴⁰. Eğer kaba ve katı yürekli olsaydın çevrenden dağılıp giderlerdi. O hâlde onları affet, onlar için bağışlanma dile ve iş(ler)inde onlarla istişare et/danış,⁴¹ eğer karar verirsen hemen Allah’a güvenip dayan [tevekkel]. Muhakkak ki Allah kendine güvenip dayananları sever.

40 Uhut’da yenilgiye sebep olanlara Hz. Peygamber kınamadı, kızmadı bile. 41 Hz. Peygamber, gerek toplum ve devlet işlerinde ve gerekse kendi işler... Devamı..

Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi artık Allah'a tevekkül et, doğrusu Allah tevekkül edenleri sever.

Ey Peygamber! Allah’ın sana bahşettiği o engin şefkat ve rahmeti sayesindedir ki, Uhud imtihânında başarısız olan arkadaşlarına son derece nazik ve yumuşak davrandın. Azarlanmayı hak ettikleri durumlarda bile, kusurlarını yüzlerine vurup onları rencide etmedin. Eğer onlara karşı kaba ve katı yürekli olsaydın, seni terk ederek etrafından dağılıp gitmişlerdi. Bu ise, hem senin için, hem de onlar için en büyük felâket olurdu. Öyleyse, onları bağışla ve affedilmeleri için Allah’a yalvar. Yönetimle ilgili olup da, hakkında kesin bir hüküm indirilmemiş olanher konuda onlara danış ve karar verirken, onların görüşlerini de dikkate al. İstişareler sonucunda belli bir yönde karar verdiğin zaman da Allah’a güven ve bu kararını taviz vermeden uygula! Çünkü Allah, üzerine düşeni eksiksiz yapan, fakat sonucun elde edilmesi konusunda yalnızca O’na güvenen, O’na dayanan kimseleri, yani tevekkül edenleri sever. Sevdiklerine de yardım eder:

Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın. Kırıcı halde Katı Kalbli olsaydın, senin etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet! Onlar için bağışlanma dile! Onlara Emr / Yetki / İş konusunda danış! Azmettiğin zaman artık Allah’a tevekkül et! Allah, Tevekkül Edenler’i sever.

Resulüm! Bereket versin, o gün sen onlara nazik davrandın. Eğer, kaba ve sert davransaydın, çevrenden dağılıp giderlerdi. Bundan böyle de, affedici ve bağışlayıcı ol. Bu gibi durumlarda onların da görüşünü al. İşini sağlama aldın mı, artık Allah'a güven. Çünkü Allah, güvenceli iş yapanları çok mu çok sever.

Allah’ın rahmeti sayesinde Müminlere karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılır giderdi. Artık onların yaptıklarından vazgeç! Yaptıkları hataların davacısı olma! Onlar için Allah’tan bağışlama dile! İş konusunda onlarla müşavere et! Onlara danış! İstişare sonunda karar verip azmettin mi, artık Allah’a güven! Çünkü karardan sonra geri dönüş yoktur! Şüphesiz Allah kendine güvenenleri sever.

Allah’tan bir merhamet sebebiyle onlara yumuşak davranmıştın. [*] Kaba, katı yürekli olsaydın, şüphesiz ki etrafından dağılırlardı. Onları affet; bağışlanmaları için dua et; iş(ler) hakkında onlarla istişarede [*] bulun! [*] Kararını verdiğin zaman da artık Allah’a güven! Şüphesiz ki Allah kendisine güvenenleri sever.

Yüce Allah ölüm ve sonrasına dair çeşitli bilgilendirmeler yaptıktan sonra, sözü yeniden Uhud’da yaşananlara getirmekte ve o gün Hz. Muhammed’in tembi... Devamı..

(Ey Muhammed!) Sen (o zaman) onlara, sadece Allah’tan gelen bir merhamet sayesinde yumuşak davrandın. Eğer sen, katı kalpli, sert birisi olsaydın şüphesiz onlar, senin etrafından dağılıp giderlerdi. Yine de sen, onları affet, kendileri için (Allah’tan) af dile, yapacağın işler hakkında onlara da danış.¹ Eğer bir işe karar verirsen o zaman da Allah’a tevekkül et. Çünkü Allah, Kendisine tevekkül edenleri kesinlikle sever.

1 Müşavere: Bir iş hakkında işaret almak demektir. Kök itibariyle “arı kovanından bal almak” anlamına gelir. Buradaki emrin hususiliği umumiliğine man... Devamı..

Ve [ey Peygamber,] senin izleyicilerine ¹²¹ yumuşak davranman, Allah’ın rahmetinin bir eseriydi. Zira, eğer onlara karşı kırıcı ve sert olsaydın, doğrusu senden koparlardı. Artık onları bağışla ve affedilmeleri için dua et. Ve toplumu ilgilendiren her konuda onlarla müşavere et; sonra bir hareket tarzına karar verince de Allah’a güven: Zira Allah, O’na güven duyanları sever. ¹²²

121 Lafzen, “onlara”; yani, Uhud felaketi öncesinde ve felaket esnasında görevlerinde başarısız olan izleyicilerine. Eldeki bütün kaynaklara göre Hz. ... Devamı..

Sen, Allah’ın sana lütfettiği şefkat ve merhamet sayesinde onlara yumuşak davrandın. Eğer sert ve kırıcı davranmış olsaydın, elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onlar için Allah’tan bağışlanma dile. Ve yönetim işinde onlarla istişare et, karar verdiğinde de yalnızca Allah’a güven. Allah, kendisine güvenenleri sever. 8/63, 15/88, 26/215, 42/38, 47/21

Tamamen Allah’ın rahmeti sayesinde onlara yumuşak davrandın. Ama sert ve katı yürekli davransaydın, kesinlikle senden uzaklaşırlardı: Şu hâlde onları affet, affedilmeleri için de dua et[⁶⁸¹] ve yönetim işinde onlarla istişare(ye devam) et![⁶⁸²] Artık kararını verdiğin zaman da, Allah’a güven! Çünkü Allah kendisine güvenenleri sever.

[681] Hiçbir kaynak Allah Rasûlü’nün kendisine savaşı açık arazide kabul etme konusunda ısrar eden, dedikleri olunca da savaş meydanını terk edenlere ... Devamı..

(Ey Muhammed) İşte o vakit (Uhud’da) Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı çok yumuşak davrandın, şayet kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphe yok ki çevrenden dağılır giderlerdi. Ardık onları bağışla ve bağışlanmalarını dile. Bir iş hakkında onların görüşlerini al. (Onlara iltifatta bulun! Müşavere yap.) Fakat kararını verdiğin zaman artık Allah'a güvenip dayan, Allah, tevekkül edenleri sever.

Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İşler konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.

İmdi Allah Teâlâ'dan bir rahmet sebebiyledir ki, onlara yumuşak davrandın, ve eğer sen çirkin huylu katı yürekli olsaydın, elbette etrafından dağılırlardı. Artık onları affet. Onlar için istiğfarda bulun. Ve onlar ile emr hususunda müşavere yap. Sonra ettiğin zaman da Allah Teâlâ'ya tevekkül et. Şüphe yok ki Allah Teâlâ tevekkül edenleri sever.

İnsanlara yumuşak davranman da Allah'ın merhametinin eseridir. Eğer katı yürekli, kaba biri olsaydın, insanlar senin etrafından dağılıverirlerdi. Öyleyse onların kusurlarını affet, onlar için mağfiret dile, ve işleri onlarla müşavere et! Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah'a tevekkül et! Allah muhakkak ki Kendisine dayanıp güvenenleri sever. [9, 128]

Bu âyet istişarenin ne derece önemli olduğunu gösterir. Şöyle ki: Düşman saldırısı karşısında Hz. Peygamber (a.s.) savaş stratejisi konusunda ashabını... Devamı..

Allah'ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, çevrenden dağılır, giderlerdi. Öyleyse onlar(ın kusurların)dan geç, onlar için mağfiret dile. İşini onlara danış, karar verince de Allah'a dayan; çünkü Allah kendine dayanıp güvenenleri sever.

Allâh'ın merhamet ve 'inâyetiyledir ki onlara (Uhud'da bozgunluk gösterüb kaçanlara) mülâyemet gösterdik. Eğer sen fenâ huylı, katı yürekli olsa idin etrâfından dağılırlardı. Onları 'afv it ve onlar içün istiğfâr iyle. Ve işlerde onlarla meşveret it. 'Azim iylediğinde (karâr virdiğinde) Allâh'a tevekkül it. (Allâh'a tevekkül ile karârı icrâ iyle) Allâh tevekkül idenleri sever.

Onlara nazik davranman, Allah’ın sana olan iyiliği sebebiyledir. Kaba ve katı yürekli olsan yanından dağılıp giderler. Öyleyse kusurlarına bakma, bağışlanmalarını iste. Her konuda görüşlerini al. Bir de karar verdin mi, yalnız Allah’a güvenip dayan. Allah kendine güvenip dayananları sever.

-Sen, Allah'ın rahmeti ile onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın elbette etrafından dağılıp giderlerdi. Onları affet ve onlar için Allah'tan bağışlanma dile. İş hususunda onlarla istişare et, karar verdiğin zaman, artık Allah'agüven, Allah kendisine güvenenleri sever.

Allah'tan bir rahmet sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer sen kaba ve katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp gitmişlerdi. Onları affet, onların bağışlanmaları için dua et ve işlerinde onlarla istişare et. Kararını verdiğinde de yalnız Allah'a dayan. Çünkü Allah kendisine tevekkül edenleri sever.(31)

(31) Yüce Allah, kullarına karşı bir bozgun sonrasında gösterdiği yumuşaklık ve muhabbeti Peygamberinden de istemekte ve onu böylece gerçekten âlemler... Devamı..

Allah'tan bir merhamet/bir sevgi sayesindedir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba-saba, katı yürekli olsaydın senin çevrenden kesinlikle dağılır giderlerdi. O halde bağışla onları, af dile onlar için; iş ve yönetim konusunda da onlarla şûraya git. Bir kez azmettin mi de artık Allah'a güvenip dayan! Allah, tevekkül edenleri sever.

pes raḥmet sebebinden ötürü Tañrı’dan yumşanduñ anlara. daħı eger ola- duñ iri hulu, ķalıñ göñüllü; daġdalardı yöreñden. pes 'afv eyle anları; daħı yarlıġamaķ dile anlaruñ içün; daħı danış anlaruñ-ıla iş içinde. daħı ķaçan kim göñli bir işe baġlayasın tevekkül eyle Tañrı’ya bayıķ Tañrı sever tevekkül eyleyicileri.

Tañrı Ta‘ālānuñ raḥmeti bile sen anlara yumşaḳ oldı‐sen. Eger sen ulu olsa‐y‐duñ, ḳatı yüreklü olsa‐y‐duñ, ṭaġılurlardı senüñ yöreñden. Pes ‘afv eyle anlardan daḫı istiġfār eyle anlar‐çun, daḫı danışuḳ eyle anlar‐ıla işlerde.Pes ḳaçan ḳaṣd eyleseñ bir işe ṣıġın Tañrı Ta‘ālāya. Taḥḳīḳ Tañrı Ta‘ālā severözine tevekkül eyleyenleri.

(Ya Rəsulum!) Allahın mərhəməti səbəbinə sən onlarla (döyüşdən qaçıb sonra yanına qayıdanlarla) yumşaq rəftar etdin. Əgər qaba, sərt ürəkli olsaydın, əlbəttə, onlar sənin ətrafından dağılıb gedərdilər. Artıq sən onları əfv et, onlar üçün (Allahdan) bağışlanmaq dilə, işdə onlarla məsləhətləş, qəti qərara gəldikdə isə Allaha təvəkkül et! Həqiqətən Allah (Ona) təvəkkül edənləri sevər!

It was by the mercy of Allah that thou wast lenient with them (O Muhammad), for if thou hadst been stern and fierce of heart they would have dispersed from round about thee. So pardon them and ask forgiveness for them and consult with them upon the conduct of affairs. And when thou art resolved, then put thy trust in Allah. Lo! Allah loveth those who put their trust (in Him).

It is part of the Mercy of Allah that thou dost deal gently with them(471) Wert thou severe or harshhearted, they would have broken away from about thee: so pass over (Their faults), and ask for ((Allah)´s) forgiveness for them; and consult them in affairs (of moment). Then, when thou hast Taken a decision put thy trust in Allah. For Allah loves those who put their trust (in Him).

471 The extremely gentle nature of Muhammad endeared him to all, and it is reckoned as one of the Mercies of Allah. One of the Prophet's titles is "A ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.