Feâtâhumu(A)llâhu śevâbe-ddunyâ vehusne śevâbi-l-âḣira(ti)(k) va(A)llâhu yuhibbu-lmuhsinîn(e)
Allah da onlara dünya nimetlerini ve ahiretin güzelim mükafatını verdi ve Allah, iyilik edenleri sever.
Böylece Allah da onlara hem dünya karşılığını (devlet, izzet ve ganimet olarak), hem de ahiret karşılığını (cennet ve rü’yet olarak) en güzel şekilde verdi. Zira Allah (görevini ve haddini bilen ve işini en güzel şekilde yerine getiren) muhsinleri sever.
Bunun üzerine Allah, onlara hem bu dünya menfaatlerini, hem de ahiret kazancının en güzelini bağışladı. Zira Allah, güzel davrananları sever.
Allah da onlara, hem dünya nimetini, hem de âhiret, ebedî yurt sevabının güzelliğini verdi. Allah iyiliği, iyi niyetleri, dinin, ahlâkın ve kamu vicdanının emirlerini, devamlı davranışlarına, ilişkilerine, görevlerine, hayatlarına yansıtan, samimiyetle ibadet eden, aktif olarak iyiliğe, iyi uygulamaya, iyileştirmeye örnek olan, işlerinde mükemmellik, dürüstlük ve başarı için dikkat harcayan, hayırlı icraatlar, kalıcı hizmetler yapan müslüman askerî erkânı, idarecileri, müslümanları sever.
Allah da onlara hem dünya karşılığını hem de ahiret karşılığının güzel olanını verdi. Allah iyilik edenleri sever.
Böylece Allah, dünya ve ahiret sevabının güzelliğini onlara verdi. Allah iyilikte bulunanları sever.
Nihayet bu dua ve savaşlardaki direnmeleri sebebiyle Allah onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini (cenneti) verdi. Allah güzel iş yapanları sever.
Allah da dünya mükâfatını ve ahiret mükâfatının iyisini onlara verdi. Allah iyilik yapanları sever.
Allah da onlara dünya nimetini, âhiret sevabının güzelliğini verdi. Allah iyi davrananları sever.
Allah da verdi onlara bu dünya sevabını, ahret sevabının dahi en güzelini, Allah sever iyilik eyliyenleri
Allah da onlara hem dünya kazancını (devlet, izzet ve ganimet olarak) ve hem de âhiret mükâfatının en güzelini (cennetin bütün zenginliklerini) verdi. Allah güzel davrananları/iyilik yapanları sever.
Allâh ânlara bu dünyâda mükâfât virecek ve âhiretde de güzel mükâfât ihsân iyleyecek. Allâh muhsinleri sever.
Bu yüzden Allah onlara dünya nimetini de ahiret nimetini de fazlasiyle verdi. Allah işlerini iyi yapanları sever.*
Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever.
Bu yüzden Allah onlara dünya nimetini ve âhiret nimetinin de güzelini verdi. Allah işini güzel yapanları sever.
Allah da onlara dünya nimetini ve (daha da önemlisi,) ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah, iyi davrananları sever.
ALLAH da onlara hem dünya nimetini hem de ahiret nimetinin en güzelini verdi. ALLAH güzel davrananları sever.
Allah da onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah güzel davrananları sever.
binnetice Allah da kendilerine hem Dünya sevabını verdi hem de Ahıretin güzel sevabını, öyle ya Allah güzel iş yapan muhsinleri sever
Allah da onlara hem dünya nimetini hem de âhiretin güzel mükâfatını verdi. Allah, güzel davrananları sever.
Nihayet Allah onlara hem dünyâ ni'metini, hem âhiret sevabının güzelliğini verdi. Allah iyi hareket edenleri sever.
Allah da onlara, (hem) dünya mükâfâtını hem âhiret mküâfâtının güzelliğini verdi. Çünki Allah, iyilik edenleri sever.
Allah da onlara dünya nimetini (mükâfatını) vermiştir; ahiret sevabının güzelliğini de vermiş (olacak)tır. Ve Allah (insanlara) iyilik edenleri (iyi işler yapanları, iyi davranmayı ilke edinenleri ve güzel ahlak sahibi olanları) sever.
Sonra Allah onlara dünyada yaptıklarının karşılığını verdiği gibi, ahirette de en güzel karşılığını verecektir. Allah güzel davrananları/ iyilik yapanları sever.
Bunun üzerine Allah da onlara hem dünya karşılığının, hem de öbür dünya karşılığının en güzelini verdi. Allah iyilik edenleri sever.
Allah da onlara hem dünya nimetinin [sevâb] hem de ahiret nimetinin en güzelini verdi. Çünkü Allah iyi davrananları [muhsinîn] sever.
Bu yüzden Allah onlara dünya sevabını ve ahiret sevabının güzelliğini verdi. Allah ihsan sahiplerini sever.
Allah da onlara hem bu dünyanın nîmetlerini, hem de âhiretin en güzel nîmetlerini bağışladı. Çünkü Allah, güzel davrananları sever.
Öyleyse, siz de onları kendinize örnek alın da, Uhud’da uğradığınız yenilgiyi bahane ederek sizi dininizden çevirmeye çalışan Yahudi ve münâfıkların propagandasına aldanmayın:
Allah onlara Dünya sevâbını ve Âhiret’in sevâbının güzelini verdi. Allah, Muhsinler’i / İyilik-Güzellik Edenler’i sever.
Buna karşılık Allah da onları dünya-ahret nimetinin hem de güzeliyle ödüllendirdi: Çünkü Allah, işini sağlam yapanları severdi...
Allah da onlara dünya nimetini ve ahiretin mükâfatını verdi. Allah güzel davrananları sever.
Allah da onlara dünya nimetini vermiştir; ahiret sevabının güzelliğini de vermiş (olacak)tır. [*] Allah güzel davrananları sever.
Allah da onlara, hem dünya nîmetini, hem de âhiret nîmetinin en güzelini verdi. Çünkü Allah, iyilik edenleri sever.
Bunun üzerine Allah, onlara, hem bu dünya nimetlerini, hem de ahiretin en güzel nimetlerini bağışladı: Zira Allah, iyilik yapanları sever.
Bunun ardından Allah da onlara hem bu dünya nimetinin hem de ahiret nimetinin en güzelini verdi. Allah, böyle iyilik edenleri sever. 2/249-250
Bunun ardından Allah onlara, hem bu dünya ödülünü hem de âhiret ödülünün en güzelini bahşetti: Allah iyilik edenleri sever.[⁶⁷¹]
Allah da (niyazlarım kabul buyurup) onlara hem dünya nimetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini (sevabını) verdi. Allah, (böyle) iyi davrananları sever.
Allâh da onlara hem dünyâ karşılığını, hem âhiret karşılığının en güzelini verdi. Çünkü Allâh, güzel davrananları sever.
Artık Allah Teâlâ da onlara hem dünya nîmetini, hem de ahiret sevabının güzelliğini verdi. Ve Allah Teâlâ muhsin olanları sever.
Allah da onlara hem dünya mükâfatını, hem de o güzelim âhiret mükâfatını verdi. Allah elbette muhsinleri, hep iyi davrananları sever.
Allah da onlara hem dünya karşılığını, hem ahiret karşılığının en güzelini verdi. Çünkü Allah, güzel davrananları sever.
Allâh onlara (bu du'â ve sebâtları sebebiyle) dünyâ sevâbını (nusret ve ganîmeti) ve daha eyi olan âhiret sevâbını virdi. Allâh muhsinleri (eyilik idenleri) sever.
Allah onlara dünyadan beklediklerini verdi. Ahiretten beklediklerinin de pek güzelini verdi. Allah, güzel davrananları sever.
Allah da onlara dünya nimetini ve ahiret nimetinin en güzelini verdi. Allah iyilik edenleri sever.
Allah da onlara dünya nimeti ile âhiret sevabının en güzelini birlikte verdi. Çünkü Allah iyilik yapan ve iyi kulluk edenleri sever.
Allah da onlara, hem dünya nimetini verdi hem de âhiret sevabının en güzelini. Allah, güzel düşünüp güzellik sergileyenleri sever.
pes virdi anlara Tañrı dünye müzdini ya'nį nuśret daħı ġanįmet; daħı āħiret müzdinüñ görkini. daħı Tañrı sever eyü işlüleri.
Pes virdi Tañrı Ta‘ālā anlara dünyā ẟevābını, daḫı yaḫşısını āḫiretẟevābınuñ. Tañrı Ta‘ālā sever iḥsān idicileri.
Nəhayət, Allah onlara həm dünya ne’mətlərini, həm də ən gözəl axirət ne’mətini (Cənnəti) verdi. Allah yaxşı iş görənləri sevər!
So Allah gave them the reward of the world and the good reward of the Hereafter. Allah loveth those whose deeds are good.
And Allah gave them a reward in this world, and the excellent reward of the Hereafter. For Allah Loveth those who do good.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |