Velâ tehinû velâ tahzenû veentumu-l-a’levne in kuntum mu/minîn(e)
Ve gevşeklik etmeyin, mahzun olmayın, inanmışsanız mutlaka üstünsünüz siz.
(Kâfirlere ve zalim düzenlere karşı) Sakın gevşeklik göstermeyin, üzüntüye girmeyin (ümitsizliğe düşmeyin). Eğer gerçek mü’minlerden olursanız zaten en üstün sizsiniz. (Ve galip geleceksiniz.)
Öyleyse cesaretinizi yitirmeyin ve üzülmeyin. Eğer gerçekten inanıyorsanız, mutlaka üstün gelecek olan sizsiniz.
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer iman etmiş iseniz en üstün sizsiniz.
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz.
Ey müminler, savaştan gevşemeyin ve Uhud bozgununa üzülmeyin. Hâliniz onlardan netice itibariyle çok yüksektir; eğer gerçekten (vâdimize) inanıyorsanız.
(Uhud’daki mağlubiyetten dolayı) gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer inanıyorsanız, üstünsünüz.
Gevşeklik göstermeyiniz; üzüntüye kapılmayınız. Eğer gerçekten inanıyorsanız, mutlaka siz en üstün olursunuz.
Gevşemeyin, kaygılanmayın, eğer siz inanmışsanız, onlardan çok üstünsünüz
(Ey inananlar zalimlere, yeryüzünde fesat çıkaranlara karşı) gevşemeyin, (yaptıklarından dolayı da) üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'minseniz mutlaka onlara galip geleceksiniz (ve inandığınız sürece de galip gelmeye/üstün olmaya devam edeceksiniz).
Korkmayınız ve mahzûn olmayınız, mü’min iseniz galebe idersiniz.
Gevşemeyin, üzülmeyin, inanmışsanız, mutlaka siz en üstünsünüzdür.
Gevşemeyin, hüzünlenmeyin. Eğer (gerçekten) iman etmiş kimseler iseniz üstün olan sizlersiniz.
Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.
Gevşeklik göstermeyin, üzüntüye kapılmayın. Eğer inanmışsanız, üstün gelecek olan sizsiniz.
Gevşemeyin, üzülmeyin; inanıyorsanız üstün sizsiniz!
Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız, muhakkak üstün olan sizsinizdir.
Fütur getirmeyin ve mahzun olmayın daha yükselecekken sizler, gerçek mü'minlersiniz
(Ey mü’minler! Cihat hususunda) gevşemeyin (cesaretinizi kaybetmeyin), ve (Uhud’da yaşadıklarınıza) üzülmeyin. (Allah rızası için yapmış olduğunuz cihatta, sonuç ne olursa olsun) Eğer (gerçekten) îmân etmiş kimseler iseniz (hakikatte) üstün olan sizlersiniz. (Zira siz hak üzeresiniz)
Gevşemeyin, üzülmeyin! Eğer, gerçekten inanmışsanız, üstün olan sizsiniz.
(Ey mü'minler), gevşemeyin, mahzun olmayın, Siz eğer (gerçekden) mü'min iseniz (düşmanlarınıza gaalib ve onlardan) çok üstünsünüzdür.
O hâlde gevşemeyin ve üzülmeyin! Eğer (gerçekten) mü'min kimseler iseniz, en üstün olanlar sizsiniz!
Öyleyse, (sizi öz yurdunuzdan çıkarıp göçe zorlayan ve her fırsatta iltica ettiğiniz Medine’ye saldırılar düzenleyen o saldırgan müşriklere karşı) gevşemeyin ve üzülmeyin: Eğer (gerçekten) inanıyorsanız mutlaka üstün olan sizlersiniz. *
Gevşemeyin (cesaretinizi kaybetmeyin), üzülmeyin, eğer Allah’a inanıyorsanız üstünsünüz.
Sakın gevşeklik göstermeyin, kaygılanmayın. Eğer inanıyorsanız, onlardan üstünsünüzdür.
(Ey Müslümanlar!) gevşemeyiniz, üzülmeyiniz eğer gerçekten inananlardan iseniz mutlaka üstünsünüz.³⁴
Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer gerçekten müminler iseniz mutlaka en üstün olan sizlersiniz.
Öyleyse şu öğüdü iyi dinleyin: Zorluklar karşısında yılgınlığa düşmeyin, bu uğurda başınıza gelebilecek acı olaylardan ötürü üzüntüye de kapılmayın. Zira eğer gerçekten inanıyorsanız, eninde sonunda üstün gelecek olan, sizlersiniz.
Mümin iseniz, siz en yüksek / üstün iken gevşemeyin, üzülmeyin!
Savaşta kendinizi salıp hemen panik olmayın. Eğer yürekten inanıyorsanız, en büyük sizsiniz.
Gevşemeyin, hüzünlenmeyin! Eğer gerçekten iman etmişseniz mutlaka üstün gelecek sizlersiniz!
Gevşemeyin; hüzünlenmeyin! İnanıyorsanız üstünsünüz. [*]
(Ey îman edenler!) Sakın gevşemeyin, karamsarlığa kapılmayın. Eğer gerçekten inanıyorsanız, en üstün olan daima sizsiniz.
Üzülmeyin, yılgınlığa kapılıp gevşemeyin, eğer gerçekten inanıyorsanız siz üstünsünüz. 9/50...52, 24/55
Öyleyse ne yılgınlığa kapılın ne de üzülün: eğer inanmış biriyseniz, insanların en üstünü mutlaka siz olursunuz.[⁶⁶⁵]
(Ey iman edenler) eğer siz gerçekten inanmış iseniz (savaşlarda) gevşeklik göstermeyin, (şayet kuvvetli bir düşman ile karşılaşacak olursanız) endişeye kapılmayın, muhakkak üstün gelecek olan sizsiniz,
Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer iman ediyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz.
Ve fütur getirmeyiniz ve mahzun olmayınız ve siz mü'minler iseniz çok yükselmiş olanlar ancak sizlersiniz.
Sakın yılmayın, üzüntüye kapılmayın, eğer iman ediyorsanız mutlaka üstün gelirsiniz!
Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz.
(Uhud güni mağlûbiyetinden dolayı) kendinize korku ve za'af getirmeyiniz ve (o gün şehîd olan kardaşlarınız içün de) mahzûn olmayınız. Siz her halde onlardan üstünsünüz (hak üzerinde bulundığınız ve şehîdlerinizi cennetde oldukları cihetle ve yâhud nihâyet galebe ve zafer ihrâzıyla onların üzerlerinde olursunuz)
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer inanıp güveniyorsanız en üstün olan, sizlersiniz.
Eğer gerçekten mümin olduysanız, siz, daha üstün olmanıza rağmen gevşemeyin, üzüntüye düşmeyin.
Gevşemeyin ve üzülmeyin; eğer inanmış kimselerseniz, üstün olan sizsiniz.
Gevşemeyin, tasalanmayın. Eğer inanıyorsanız üstün olan sizsiniz.
daħı ża'if olmañ; daħı ķayurmañ. daħı siz yüksegireklersiz eger olursañuz mü’minler.
Kāhil, ẕelīl olmañuz, daḫı ḳayġu yimeñüz, siz barça ḫalḳdan yücesiz eger siz mü’minler‐iseñüz.
(Ühüd müharibəsində baş vermiş bə’zi hadisələrə görə) ruhdan düşməyin və qəmgin olmayın. Halbuki, əgər mö’minsinizsə, siz (Allah yanında inanmayanlardan) çox yüksəkdə durursunuz!
Faint not nor grieve, for ye will overcome them if ye are (indeed) believers.
So lose not heart, nor fall into despair: For ye must gain mastery if ye are true in Faith.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |