Hâ entum ulâ-i tuhibbûnehum velâ yuhibbûnekum vetu/minûne bilkitâbi kullihi ve-iżâ lekûkum kâlû âmennâ ve-iżâ ḣalev ‘addû ‘aleykumu-l-enâmile mine-lġayz(i)(c) kul mûtû biġayzikum(k) inna(A)llâhe ‘alîmun biżâti-ssudûr(i)
İşte siz o kişilersiniz ki onları seversiniz, fakat onlar sizi sevmez. Siz, kitabın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştular mı inandık derler, yalnız kaldılar mı size karşı besledikleri kin yüzünden parmaklarını ısırırlar. De ki: Geberin kininizle. Şüphe yok Allah, gönüllerde ne varsa hepsini bilir.
(Ey mü’minler!) Sizler, işte böylesiniz; (hâlâ) onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler (ve düşmanlık güderler). Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar (münafıklar ise sadece) sizinle karşılaştıklarında "inandık" derler (ama Kur’an’ın bazı şeriat hükümlerini inkâr ve itiraz ederler), kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırıverirler. De ki: "Kin ve öfkenizle geberin!" Şüphesiz Allah, gönüllerin özünde saklı duranı Bilendir.
Sizler işte böylesiniz, o kâfirleri seversiniz ama onlar sizi tüm kitaplara inansanız bile sevmeyecekler. Sizinle karşılaştıklarında “Biz de inandık” derler ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizle geberin! Unutmayın Allah insanların kalplerinde ne varsa hepsini bilir.”
İşte siz öyle iyi insanlarsınız ki, onlar sizi sevmezken siz onları seversiniz. Onlar sizin kitabınızı inkâr ederken siz kitapların hepsine iman edersiniz. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman, sözde:
“İman ettik” derler. Kendi takımlarıyla başbaşa kaldıkları zaman size olan kinlerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. Sen:
“Kininizle geberin. Allah kalplerinizdeki kinlerinizi biliyor.” de.
İşte siz böyle kimselersiniz: Onlar sizi sevmezken siz onları seviyorsunuz ve Kitab'ın tümüne inanıyorsunuz. Sizinle karşılaştıkları zaman "iman ettik" derler. Yalnız kaldıklarında ise size karşı olan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün. Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir."
Sizler, işte böylesiniz; onları seversiniz, oysa onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tümüne inanırsınız, onlar sizinle karşılaştıklarında 'inandık' derler, kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan kin ve öfkelerinden dolayı parmak uçlarını ısırırlar. De ki: 'Kin ve öfkenizle ölün.' Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklı duranı bilendir.
İşte siz (müminler) o kimselersiniz ki, kâfirleri seversiniz. Halbuki onlar sizi sevmezler. Siz kitapların hepsine iman edersiniz. Onlar ise ancak sizinle karşılaştıkları zaman “İman ettik” derler. Tenhada başbaşa kaldıkları vakit ise, size olan kinlerinden ötürü parmaklarının uclarını ısırırlar. Rasûlüm, de ki: “- Kininizle ölün, mahvolun”. Gerçekten Allah kalblerin kin ve hasedlerini tamamıyla bilicidir.
İşte ey Müminler! Siz onları sevdiğiniz halde onlar sizi sevmezler. Siz kitabın (semavi vahiylerin) tümüne inanıyorsunuz. (Onlar ise hem Kur’ana hem de kendilerine inen bütün ayetlere bir olarak inanmıyorlar.) Sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Yalnız başlarına kaldıkları zaman kinlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Bu kininizle ölün. Şüphesiz Allah, sinelere sahip herkesi çok iyi bilir. (Hakkını da verir.)
Siz onları sevmeye hazırsınız ama onlar, kitapların tamamına inansanız bile sizi sevmeyecekler. Sizinle karşılaştıklarında, “İman ettik” derler; kendi başlarına kaldıklarında da size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizle kahrolun!” Allah, sinelerdekini hakkıyla bilmektedir.
Ha, siz öyle kimselersiniz, siz onları seversiniz, onlar sizi sevmezler, kitabın hepsine, sizler inanırsınız, size kavuşurlarsa: «Biz de inandık!» derler, sizden uzaklaşınca, kızgınlıktan parmakların dişlerler, diyesin ki: «Öfkenizle ölünüz !...», Allah bilir gönüllerde olanı
(Kitabınıza ve peygamberinize inanmadıkları halde) siz onları sevmeye hazırsınız ama siz bütün kitaplar(ın asılların)a inandığınız halde onlar sizi sevmezler. Ve sizinle karşılaştıklarında: “Biz (sizin inandığınız gibi) inanıyoruz!” derler. Ama kendi başlarına kalınca size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizle kahrolun!” Şüphesiz Allah kalplerde ne varsa hepsini bilendir.
Siz ânları seversiniz ânlar sizi sevmez, siz kitâba kâmilen inanırsınız, ânlar size rast geldikleri vakit inandık dirler. Lâkin sizden ayrıldıkları gibi hiddetden ateşlenüb parmaklarını ısırırlar. Ânlara di ki: "Hiddetinizden kurtulmayınız." Allâh kalblerinin en derin köşesini bilir.
İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve Kitapların bütününe inanan kimselersiniz. Size rastladıkları zaman: "İnandık" derler, yalnız kaldıklarında da, size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden çatlayın". Allah kalblerde olanı bilir.
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz; onlar ise, bütün kitaplara iman ettiğiniz hâlde, sizi sevmezler. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) bilir.
Size gelince, bakın siz onları seviyorsunuz, ama onlar sizi sevmiyorlar. Siz kitabın tamamına inanıyorsunuz; onlar sizinle karşılaştıkları zaman “inandık” diyorlar; yalnız kaldıklarında ise size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırıyorlar. De ki: “Öfkenizden çatlayın!” Şüphesiz Allah kalplerde olanı bilmektedir.
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inanırsınız; onlar ise, sizinle karşılaştıklarında «İnandık» derler; kendi başlarına kaldıklarında da, size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: Kininizden (kahrolup) ölün! Şüphesiz Allah kalplerin içindekini hakkıyla bilmektedir.
İşte sizler, onlar sizi sevmediği halde onları sevenlersiniz! Üstelik siz bütün kitaplara/kitabın tümüne inanırsınız. Sizinle karşılaştıkları zaman "İnandık," derler, yalnız kaldıklarında ise size olan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden canınız çıksın." Kuşkusuz ALLAH göğüslerin özünü Bilendir.
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, siz kitap(lar)ın hepsine inanırsınız, onlarsa sizinle buluştukları zaman "inandık" derler. Başbaşa kaldıkları zaman da kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: "kininizle geberin!". Şüphesiz ki Allah göğüslerin (gönüllerin) özünü bilir.
ha, sizler öyle kimselersinizdir ki onları seversiniz onlar ise bütün kitaba iyman ettiğiniz halde sizi sevmezler, hem yüzünüze geldiler mi «inandık» derler, ve tenha kaldılarmı gayızlarından aleyhinizde parmaklarını ısırdılar, de ki: gayzınızla ölün, her halde Allah bütün sinelerin künhünü bilir
(Ey îmân edenler! Yine) sizler (zahirdeki söylemlerine bakarak, mü’min zannettiğiniz için) onları seven kimselersiniz, hâlbuki onlar (inancınızdan dolayı) sizi (kesinlikle) sevmezler. Sizler bütün kitaplar (ın asılların) a inanırsınız, onlar ise, (ne Kur’ân’a ne de önceki kitapların asıllarına îmân etmezler, onlar) size rastladıkları zaman (kalpten tasdik etmeksizin, sadece dilleriyle) “Îmân ettik” (bizler mü’min kimseleriz) derler. Kendi başlarına kaldıklarında ise size karşı olan (kin ve) öfkelerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. (Resûlüm!) De ki: “Öfkenizden (kininizden) ölün. Şüphesiz ki Allah, göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.”
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz. Siz, bütün kitaplara inandığınız halde onlar sizi sevmezler. Sizinle karşılaştıkları zaman; inandık derler, yalnız kaldıkları zaman ise size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden ölün!” Kuşkusuz, Allah, kalplerin gizlediklerini bilir.
İşte siz o kimselersiniz ki onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler, Siz Kitab (lar) ın hepsine inanırsınız, onlarsa (yalınız) sizinle buluşdukları zaman «inandık» derler. Aralarında başbaşa kaldıkları vakit da (size karşı olan) kin (lerin) den dolayı parmaklarının uclarını ısırırlar. De ki «Kininizle geberin». Şübhesiz ki Allah onların sînelerindeki bütün özü hakkıyle bilicidir.
İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz; (onlar ise) kitabların tamâmına îmân ettiğiniz hâlde sizi sevmezler.(2) Hâlbuki sizinle karşılaştıkları zamân: “Îmân ettik!” derler. Kendi başlarına kalınca da, size olan öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizle geberin!” Muhakkak ki Allah, sînelerin içinde olanı hakkıyla bilendir.
İşte (ey inanmış olanlar!) siz öyle (bir inanca sahip) kişilersiniz ki (inandığınız hakikat dolayısıyla) onları seversiniz (onlar için de iyi şeyleri istersiniz). Onlar ise (sizinle aynı inançta olmadıkları için) sizi sevmezler (size daima kötü şeyler isterler)! Siz kitabın (hakikat bilgisinin) tümüne (bütün ilahi kitaplara) inanırsınız. Ve sizinle karşılaştıkları zaman"İman ettik’’ derler; kendi başlarına kaldıklarında ise size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar! De ki: "Ölünceye kadar bu öfkenize devam edin bakalım! (elinize ne geçecek?) Şüphesiz Allah gönüllerde geçenleri bilendir. *
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde, onlara sevgi besliyorsunuz ve kitabın hepsine inanıyorsunuz. Hâlbuki onlar sizinle karşılaştıkları zaman “İnandık” diyorlar, kendi başlarına kaldıklarında, size olan kinlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. Deki “ Kinlerinizle birlikte mahvolun, Allah göğüslerde gizlenenleri en iyi bilendir.”
İşte siz öyle kimselersiniz ki onları seversiniz, oysaki onlar sizi sevmezler. Siz Kitap’ın hepsine inanırsınız, onlar ise yalnız sizinle karşılaşınca: "inanıyoruz" derler. Kendi kendilerine kalınca da size olan öfkelerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. Onlara de ki " Öfkenizden geberin!" Gerçekten Allah onların içlerinde saklı olanı bilicidir.
Sizler öyle kimselersiniz ki onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler. Siz kitabın hepsine inanırsınız. Onlar ise sizinle buluştukları zaman inandık derler. Halbuki kendi kendilerine kaldıkları zaman size olan öfkelerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. Onlara de ki öfkeniz ile ölün, Allah sînelerdekini tamamiyle bilir.
İşte siz öyle (iyi niyetli) kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri hâlde siz onları seversiniz ve Kitap’ın hepsine inanırsınız. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman: “Biz de inandık” derler. Kendi başlarına kaldıklarında ise, size olan öfkelerinden parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden çatlayın!”[mûtû] Muhakkak ki Allah göğüslerin özünü/kalplerinin içini en iyi bilendir.
İşte siz, onlar sizi sevmezken onları seven ve kitapların bütününe iman eden kimselersiniz. Size rastladıkları zaman, “İman ettik” derler, yalnız kaldıklarında da size öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Kininizle ölünüz! Allah kalplerde olanı bilir.”
Sizler, imanınızdan kaynaklanan derin bir merhamet ve hoşgörüyle onları seviyorsunuz fakat onlar, kâfirliğin gereği olan çıkarcılık, haset ve bağnazlık yüzündensizi sevmezler. Üstelik siz, onların inandığı Tevrat ve İncil de dahil almak üzere, bütün kitaplara inanırsınız. Onlar ise, sadece kendilerine indirilen kitaba bile gerçek anlamda inanmazlar. Sizinle karşılaştıkları zaman:
“Biz de sizin inandığınız gibi inanıyoruz!” derler. Birbirleriyle baş başa kaldıklarında ise, size karşı duydukları kin ve öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. Onlara de ki:
“İstersenizkahrınızdan ölün, Allah eninde sonunda nurunu tamamlayacak, hak dini üstün kılacaktır. Hiç kuşkusuz Allah, kalplerin içindeki bütün gizli niyet ve düşünceleri bilmektedir.”
Sizi sevmeseler de siz onları seviyorsunuz; Oysa Kitab’a bütünüyle inanıyorsunuz. Sizinle karşılaştıklarında: -“İnandık!” diyorlar; yalnız kaldıklarında size karşı Öfke’den (çatlıyorlar) Parmaklar’ı ısırıyorlar. De ki:
“Öfkenizle ölün / geberin! Allah, Göğüsler’in özünü bilendir”.
İşte siz işte onlar. Siz onları seviyorsunuz ama onlar, sizi sevmiyorlar. -herhalde bütün kitaplara inandığınız için olsa gerek- Size rastladıklarında: " inanıyoruz " diyorlar. Kendi başlarına kaldıklarında ise size karşı olan öfkelerinden tırnaklarını yiyorlar. De ki: " öfkeden çatlayın inşallah! Çünkü Allah nasıl olsa içinizdekileri biliyor."
İşte siz Müslimler öyle kimselersiniz ki, Yahudilerin ve Hristiyanların Resullerine, onların kitaplarına inanırsınız! Onları seversiniz ama onlar sizi sevmez! Onlardan bazıları sizinle karşılaştıkları zaman "İnandık" derler. Yalnız kaldıklarında Müslimlere duydukları kinden dolayı parmaklarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün!" Şüphesiz Allah onların kalplerinden geçenleri çok iyi bilir.
İşte siz şöyle kişilersiniz ki kitabın tamamına inandığınız hâlde, onlar sizi sevmezken siz onları seviyorsunuz. Onlar sizinle karşılaştıklarında “İnandık.” derler. Kendi başlarına kaldıklarında da size olan kinlerinden dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. [*] De ki: “Kininizle (kahrolup) ölün! Şüphesiz ki Allah göğüslerin (kalplerin) özünü bilendir.”
(Ey îman edenler!) Siz, öyle kimselersiniz ki onlar, kitapların tümüne inandığınız için sizi hiç sevmedikleri halde siz, onları da seversiniz.¹ Bir de onlar, sizinle karşılaştıklarında “inandık” derler.² Fakat kendi başlarına kaldıklarında ise size duydukları kinlerinden dolayı, parmaklarının uçlarını ısırırlar. (Ey Muhammed!) Onlara: “Öfkenizden çatlayın!” de. Şüphesiz Allah, gönüllerin özündekileri çok iyi bilir.
Siz onları sev[meye haz]ırsınız, ama onlar, bütün vahiylere ⁸⁹ inansanız bile sizi sevmeyecekler. Ve sizinle karşılaştıklarında, “Biz [sizin inandığınız gibi] inanıyoruz!” derler: ama kendi başlarına kalınca size karşı öfkelerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizle kahrolun! Unutmayın, Allah [insanların] kalplerinde ne varsa hepsini bilir!”
Siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmediği halde siz onları seviyorsunuz ve siz bütün vahiylere inanıyorsunuz. Sizinle bir araya geldiklerinde “İman ettik” derler; kendi başlarına kaldıklarında da size olan kin ve nefretlerinden parmaklarını ısırırlar. De ki: “Öfkenizden kahrolup geberin! Şüphesiz Allah, sinelerin özünde saklanan duyguları hakkıyla bilendir.” 3/72-73, 18/49
Hadi siz onları sevip bağrınıza bastınız; ama onlar, (kendilerine indirilen de dahil) vahyin tümüne inandığınız hâlde sizi sevmezler.[⁶⁵¹] Ve sizinle karşılaştıklarında “Biz de inandık” derler, fakat yalnız kalınca size olan kinlerinden dolayı parmaklarına diş geçirirler. De ki: Kininizle geberin! Allah, göğüslerin en mahrem sırlarını bilendir.
Siz öyle kimselersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onlara karşı muhabbet beslersiniz, (onların da imana gelmesini arzu edersiniz) ve bütün kitaplara inanırsınız, onlar ise, sizinle karşılaştıkları zaman (sizi aldatmak için) "iman ettik" derler, fakat yalnız başlarına kaldıkları zaman, size karşı kin ve hasedlerinden dolayı parmaklarını ısırırlar. (Ey Muhammed) De ki, "kin ve düşmanlık duygusu içinde kahrolup gidin, geberin" Şüphe yok ki Allah, kalblerde gizlenenleri hakkıyle bilendir.
İşte, siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, hâlbuki onlar sizi sevmezler. Kitabın hepsine iman edersiniz, Onlar sizinle karşılaştıkları zaman "İmanettik" derler ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı öfkeden parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün! Şüphesiz Allâh, göğüslerin özünü bilir. "
İşte siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler. Ve siz kitabın hepsine inanırsınız ve size mülâki oldukları zaman «İmân ettik,» derler. Ve kendi kendilerine kaldıklarında ise sizin aleyhinizdeki gayızdan dolayı parmaklarının uçlarını ısırırlar. De ki: «Gayzınız ile ölünüz.» Şüphe yok ki Allah Teâlâ sinelerdeki olanı hakkıyla bilicidir.
İşte siz o kimselersiniz ki o düşmanlarınızı seversiniz, Halbuki siz bütün kitaplara iman ettiğiniz halde, onlar sizi sevmezler. Hem huzurunuza geldiler mi “âmenna! ” biz de “inandık! ” derler. Aralarında başbaşa kaldıkları vakit de, size duydukları kin ve düşmanlık sebebiyle, parmaklarını ısırırlar. De ki: “Geberin kininizle! ” Allah bütün kalplerin künhünü bilir.
İşte, siz öyle kimselersiniz ki, onları seversiniz, halbuki onlar sizi sevmezler. Kitabın hepsine inanırsınız. Onlar sizinle karşılaştıkları zaman "İnandık" derler. Ama kendi başlarına kaldıklarında, size karşı öfkeden parmak uçlarını ısırırlar. De ki: "Öfkenizden ölün! Şüphesiz Allah, göğüslerin özünü bilir."
Siz onları seversiniz, fakat onlar sizi sevmezler. Siz bütün kitâblara îmân idersiniz, onlar sizinle karşı karşıya geldiklerinde biz de îmân iyledik dirler. Kendi kendilerine kaldıklarında size karşı gayz ve kînlerinden parmaklarını ısırırlar. [³] (Yâ Muhammed) Onlara di ki: Bu kîn ve gayzınızla helâk olınız (geberiniz). Allâh Te'âlâ onların kalblerinde gizledikleri şeyi bilir.
Bakın! Siz onları seven kimselersiniz ama onlar sizi sevmezler. Siz Kitabın tamamına inanırsınız oysa onlar sizinle karşılaşınca “İnandık!” der, kendi başlarına kalınca nefretlerinden tırnaklarını yerler. Onlara de ki “Nefretinizden çatlayın!”. Onların içinde neler olduğunu Allah bilir.
Siz, o kimselersiniz ki, onlar sizi sevmiyorken siz onları seviyor ve bütün kitaba iman ediyorsunuz. Sizinle karşılaştıklarında “iman ettik” derler, yalnız kaldıklarında da size kin ve düşmanlıklarından parmaklarını ısırırlar. De ki: -Öfkenizden çatlayın! Allah şüphesiz, sinelerde olanı hakkıyla bilir.
Siz onları seven kimselersiniz; oysa onlar sizi sevmezler. Ayrıca siz kitabın bütününe inanırsınız.(21) Onlar ise sizinle karşılaştıklarında “İnandık” derler; kendi başlarına kaldıkları zaman da size duydukları kin yüzünden parmaklarını ısırırlar. Onlara “Kininizle geberin!” de. Allah, hiç şüphesiz, gönüllerde yatanı bilmektedir.
Siz öyle kişilersiniz ki, onlar sizi sevmedikleri halde siz onları seversiniz. Ve Kitap'ın tümüne inanırsınız. Onlar ise sizinle karşılaştıklarında "İnandık!" derler; baş başa kaldıklarında ise size öfkelerinden parmak uçlarını ısırırlar. De ki onlara: "Öfkenizle geberin!" Allah, göğüslerin içindekini çok iyi bilmektedir.
siz şunlarsız kim seversiz anları; daħı sevmezler sizi. daħı inanursız kitāb’a, dükeline. daħı ķaçan irişdiler size, eyittiler: “įmān getürdük.” daħı ķaçan yaluñuz ķaldılar, ıśırdılar üzerüñüze barmaķların uçların, ķaķımaķdan eyit: ölüñ ķaķımaġuñuz-ıla; bayıķ Tañrı bilicidür gögüzler issini” ya'nį göñüllerdegiyi.
Hā siz hā anlar, siz anları seversiz, anlar sizi sevmezler, daḫı siz īmān getü‐resiz barça kitāblara, daḫı ḳaçan uġrasalar size eydürler biz īmān getürdük, daḫı ḳaçan ḫalvet olsalar dişlerler sizüñ üstüñüze barmaḳlarını ḳaḳımaḳdan.Eyit yā Muḥammed: Ölüñüz ḳaḳımaġ‐ıla. Tañrı Ta‘ālā bilicidür yürekdengeçen fikrleri.
Bəli, siz o kimsələrsiniz ki, onları sevirsiniz, onlar isə sizləri sevməzlər. Siz kitabın hamısına (bütün ilahi kitablara) inanırsınız. Onlar sizinlə görüşdükləri zaman: “Biz də inandıq”, - deyir, xəlvətdə olduqda isə sizə qarşı qəzəblərindən barmaqlarını gəmirirlər. (Ya Rəsulum!) De: “Acığınızdan ölün!” Əlbəttə, Allah ürəklərdə olanları biləndir.
O ye are those who love them though they love you not, and ye believe in all the Scripture. When they fall in with you they say: We believe; but when they go apart they bite their finger tips at you, for rage. Say: Perish in your rage! Lo! Allah is Aware of what is hidden in (your) breasts.
Ah! ye are those who love them, but they love you not,- though ye believe in the whole of the Book(440). When they meet you, they say, "We believe":(441) But when they are alone, they bite off the very tips of their fingers at you in their rage. Say: "Perish in you rage; Allah knoweth well all the secrets of the heart."
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |