Vekeeyyin min dâbbetin lâ tahmilu rizkaha(A)llâhu yerzukuhâ ve-iyyâkum(c) vehuve-ssemî’u-l’alîm(u)
Ve nice mahluk vardır ki rızıklarını kendileri bulup götürmezler; onları da Allah rızıklandırır; sizi de ve odur duyan, bilen.
(Görmüyor musunuz?) Kendi rızkını taşımaktan (ve toplamaktan aciz) nice canlı vardır ki, onları ve sizi Allah rızıklandırıp beslemektedir. O, İşitendir, Bilendir.
Nice canlılar vardır ki, rızkını biriktirip yanında taşımıyor. Çünkü sizin de, onların da rızkını Allah veriyor. O'dur herşeyi bilen ve işiten.
Rızkını, yiyeceğini depolamayan, yanında taşımayan nice canlı var. Onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor. Hakkıyla işiten, hakkıyla bilen O'dur.
Nice canlı vardır ki rızkını taşımaz. Onu da sizi de Allah rızıklandırmaktadır. O duyandır, bilendir.
Kendi rızkını taşıyamayan nice canlı vardır ki onu ve sizi Allah rızıklandırır. O, işitendir, bilendir.
Ne kadar canlı hayvanlar vardır ki, (za'fiyetlerinden dolayı) rızkını taşıyamıyor, toplayamıyor; Allah onlara da rızık veriyor, (hicret ettiğiniz takdirde rızık darlığı çekmekten korkan) size de... O, Semî'dir= (bize kim rızık verecek, sözünüzü) kemaliyle işiticidir, Alîm'dir= (rızıklarınızın nereden olacağını) tamamiyle bilendir.
Rızkını taşıyamayan nice canlılar vardır. Size de onlara da rızık veren Allah’tır. O, (her isteği) işiten, (her ihtiyacı) bilendir.
Besinlerini temin edemeyen nice canlılar vardır. Onları da sizi de besleyen Allah'tır. O, her şeyi duyar, her şeyi bilir.
Nice canlı vardır ki, azıkların taşımazlar, Allah hem onlara, hem de size azık verir; o işitir, o bilir
(Bilmediğiniz ve görmediğiniz) nice canlılar vardır ki, hiçbir geçim endişesi taşımaz. Onların da sizin de rızkınızı Allah sağlar. O, (her şeyi) hakkıyla işiten, (her şeyi) hakkıyla bilendir.
Ne kadar mahlûkât rızıklarını düşünmezler, Allâh sizin rızkınızı virdiği gibi ânların da rızkını virir. Her şeyi işidir, her şeyi bilür.
Nice canlılar vardır ki, rızıklarını kendileri elde edemezler. Sizin de onların da rızkını Allah verir. O, işitir ve bilir.
Nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşımazlar (yiyecek biriktirmezler). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Nice canlı var ki rızkını sırtında taşımıyor; onları da sizi de besleyip barındıran Allah’tır. O her şeyi işitir, her şeyi bilir.
Nice canlı var ki, rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah'tır. O, her şeyi işitir ve bilir.
Besinlerini taşıyamıyan nice yaratıklar vardır ki onları da sizi de ALLAH besler
Nice hayvanlar var ki, rızkını (biriktirip yanında) taşımıyor. Çünkü onların da, sizin de rızkınızı Allah veriyor. O, her şeyi işitir ve bilir.
Öyleya nice hayvanlar var rızkını taşıyamaz, Allah onlara da rızk veriyor size de, o öyle semi' öyle alîm
(Bilmediğiniz ve görmediğiniz) nice canlılar vardır ki, rızıklarını taşıyamazlar (yiyecek biriktirmezler ve sabaha aç kalkarlar). Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, her şeyi hakkıyla işitendir, her şeyi hakkıyla bilendir.
Rızıklarını temin edemeyen¹ nice dabbe² vardır. Onlara da size de Allah rızık verir. O, Her Şeyi Duyan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Nice canlı mahluk vardır ki rızkını kendisi taşımıyor. Onu da, sizi de Allah rızıklandırıyor. O, hakkıyle işiden, kemâliyle bilendir.
(Yeryüzünde) hareketli olan nice canlı da vardır ki rızkını taşıyamaz (kendi te'mîn edemez). Onlara da size de Allah rızık verir.(2) Çünki O, Semî' (rızık isteyen her canlıyı işiten)dir, Alîm (herbirinin ihtiyâcını bilen)dir.
Ve nice canlılar vardır ki, besinlerini sağlamaya güçleri yetmez. Ama sizin de onların da rızkını Allah verir (dünyadaki rızkın kaynağını o yaratır). O, (her şeyi hakkıyla) işiten, (her şeyi hakkıyla) bilendir.
Nice canlılar var ki, onlar kendi rızıklarını yüklenemezler. O canlılarında, sizin de rızkınızı Allah veriyor. O her şeyi işiten ve her şeyi bilendir.
Nice canlılar vardır ki azıklarını elleri altında bulunduramazlar. Ancak onlara da, size de azığınızı veren Allah’tır. Allah işiticidir, bilicidir.
Kendi rızkını taşıyamayan (stoklamayan) nice canlı vardır; ona da size de Allah rızık vermektedir. O, işitendir, bilendir.
Ey insanlar! Güvenilmeye lâyık tek varlığın Allah olduğunu daha iyi anlamak için, O’nun yarattığı doğal hayata bir göz atın: Nice canlılar vardır ki, kendi yiyeceklerini taşımaya bile güçleri yetmez fakat Allah,yiyecek, içecek, barınak ve benzeri her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak onları ne güzel besliyor; işte sizin rızkınızı veren de O’ndan başkası değildir. Unutmayın ki O, her şeyi işiten, her şeyi bilendir. Aslında bunu, Allah’a kulluğu reddeden zâlimler de pekâlâ bilirler. Nitekim:
Dâbbeden / hareketliden nicesi de vardır ki kendi rızkını taşıyamaz / üstlenemez. Onları da, sizi de Allah rızıklandırıyor. O Bilen İşiten’dir.
Rızkını temin edemeyen her canlının rızkını Allah verir. Tıpkı size verdiği gibi, Çünkü Allah, her şeyi duyup bilmektedir...
Nice canlılar vardır; rızıklarını üzerlerinde taşımazlar. Biriktirip stok etmezler. Onun için hayatımız tehlikeye girer diye korkmayın! Nerede olursanız olun Allah rızkınızı verir. Allah hakkıyla işitendir ve bilendir.
Nice canlı var ki rızkını (yanında) taşımıyor. Onlara da size de rızık veren Allah’tır. O duyandır, bilendir.
Kendi rızkını bile taşıyamayan nice canlılara da size de rızkı, Allah veriyor. Çünkü O, herkesi işiten, her şeyi hakkıyla bilendir.¹
Nice canlı var ki hiçbir geçim endişesi taşımaz, ⁵⁴ [ama] sizinki[ni sağladığı] gibi onların rızkını da Allah sağlar; çünkü yalnız O’dur her şeyi bilen, her şeyi duyan.
Nice canlılar vardır ki, rızkını sırtında taşıyamaz, onların da sizin de rızkınızı verecek olan Allah’tır. Zira O’dur yarattıklarının isteklerini duyan ve onların her halini bilen. 11/6, 34/39
Nice canlılar vardır ki, rızkının sorumluluğunu yüklenmez;[³⁵⁴⁵] onların rızkını da sizinkini de yalnızca Allah verir: Zira her şeyi işiten ve bilen sadece O’dur.[³⁵⁴⁶]
(Ey iman edenler, içinizde aç kalma korkusuyla, hicretten çekinen iki yüzlüler de var, oysa) Nice canlılar vardır ki rızkını kendi taşımaz. Sizin de, onların da rızkını Allah verir. Allah, her şeyi hakkıyle işitendir, her şeyi hakkıyle bilendir.
Nice canlı var ki rızkını taşıyamaz, onları da sizi de Allâh besler. O, işitendir, bilendir.
Ve (yeryüzünde) yürüyen nice hayvanlar vardır ki, rızkını yüklenmiş olmaz. Onları da sizleri de Allah Teâlâ merzûk eder. Ve o, bihakkın işiticidir, bilicidir.
Nice canlı mahlûk var ki rızıklarını kendileri taşıyamazlar. Ama sizi de, bütün onları da rızıklandıran Allah'tır. O her şeyi hakkıyla işitir ve bilir.
Nice canlı var ki rızkını taşıyamaz, onları da sizi de Allah besler. O, işitendir, bilendir.
Ne kadar hayvân vardır ki rızkını arkasına yüklenmez, onları ve sizi rızıklandıran Allâh'dır. Allâh işidir ve görir.
Nice hareketli canlılar vardır ki rızıklarını biriktirmezler. Onlara da, size de rızık veren Allah’tır; o işitir ve bilir.
Nice canlılar var ki, rızıklarını kendi elde edemezler. Allah, onları da rızıklandırır, sizi de. İşiten ve bilen O'dur.
Rızkını üstlenemeyen nice canlılar vardır ki, onları da, sizi de Allah rızıklandırır. O herşeyi işiten, herşeyi bilendir.
Nice hayvanlar var, kendi rızkını taşıyamaz. Allah onları da rızıklandırıyor, sizi de. Semî'dir O, Alîm'dir.
daħı niçe cānaver götürmez rūzįsın Tañrı rūzį virür aña daħı size. daħı ol işidicidür bilicidür.
İy niçe cānver vardur ki götürmez rızḳını. Daḫı Tañrı Ta‘ālā rızḳ virür añave size. Daḫı ol işidicidür, bilicidür.
(Yer üzündə zəiflikləri ucbatından) ruzisini daşıya (əldə edə) bilməyən neçə-neçə canlılar vardır. Onların da, sizin də ruzinizi Allah verir. O, (hər şeyi) eşidəndir, biləndir. (Sizə dininizə görə bir məşəqqət üz verdiyi zaman məişət çətinliklərindən qorxub başqa ölkələrə hicrət etməkdən çəkinməyin. Allah orada da ruzinizi verəcəkdir. O sizi heç vaxt darda qoymaz!)
And how many an animal there is that beareth not its own provision! Allah provideth for it and for you. He is the Hearer, the Knower.
How many are the creatures that carry not their own(3492) sustenance? It is Allah who feeds (both) them and you: for He hears and knows (all things).
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |