Ve’âden veśemûde vekad tebeyyene lekum min mesâkinihim(s) vezeyyene lehumu-şşeytânu a’mâlehum fesaddehum ‘ani-ssebîli vekânû mustebsirîn(e)
(Azgınlaşan kavimler olan) Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık) . Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden (geriye kalan çöküntülerden) size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan (kendilerine) süsleyip-çekici kıldı, böylece onları (Hakk) yoldan alıkoyup (saptırmıştı) . Oysa onlar görebilen (gerçeği sezen ve açıkgöz geçinen) kimselerdi. (Buna rağmen nefislerine uyup yoldan çıktılar.)
Ve Âd'le Semud'u da helak etmiştik ve gerçekten de yerlerinden apaçık anlamaktasınız ve Şeytan, onların yaptıklarını, bezemişti kendilerine ve gerçeği gördükleri halde yoldan çelmişti onları.
Âd ve Semûd toplumlarını helak ettiğimiz bölgelerde kalıntı ve harabeleriyle size apaçık gözükmektedir. Şeytan onlara yapıp ettiklerini güzel gösterip, böylece onları doğru yoldan alıkoymuştu. Halbuki kendileri de az çok gözü açık uyanık kimselerdi.
Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Oturdukları yurtlarından, onların başına neler geldiğini anlamışsınızdır. Şeytan, şeytan tıynetli ahlâksız azgınlar, şeytanî güçler onlara yaptıkları işleri süsleyip güzel göstermişti. Onları doğru yoldan, İslâmî hayatı yaşamaktan alıkoymuş, Allah yolunu, Allah yolundaki faaliyetleri engellemişti. Oysa onlar da, hakkı bâtıldan ayırıp görebilecek, anlayabilecek durumdaydılar.
Ad ve Semud'u da (helak ettik). (Başlarına nelerin geldiği) size oturdukları yerlerden belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görüp anlayabilecek durumdaydılar. [2]*
Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Gerçek şu ki, kendi oturdukları yerlerden size (durumları) belli olmaktadır. Kendi yaptıklarını şeytan süsleyip-çekici kıldı, böylece onları yoldan alıkoydu. Oysa onlar görebilen kimselerdi.
Ad ile Semûd'u da helak ettik. (Ey Mekke halkı), onlara ne yapıldı, meskenlerinin harabından size belli olmaktadır. Görgü sahibleri oldukları halde, şeytan, onların amellerini kendilerine süslemiş (güzel göstermiş) de, onları hak yoldan çevirmişti.
Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Siz, onların evlerini görmüşsünüzdür. Şeytan, onların yaptıklarını onlara güzel gösterdi de onları doğru yoldan saptırdı. Hâlbuki onlar, (hak ve hakikati) görebiliyorlardı.
Âd ve Semûd toplumlarını da helâk ettik. Helâkleri, evlerinin kalıntılarından size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıklarını güzel gösterip, onları doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.[411]*
Hem Âd'i yok eyledik, hem de Semud'u, onların yurtlarından, size her şey bellidir, iç görüleri varken, yaptıkları işi şeytan bezeyip yoldan çıkardı
Ad ve Semûd (kavimleri)ni de (yaptıkları yüzünden) helâk ettik. Bunu vaktiyle oturdukları evlerin yıkıntıları size açıkça göstermektedir. Şeytan onlara işledikleri kötülükleri güzel göstererek kendilerini yoldan çıkardı. Hâlbuki onlar (gerçeği görebilecek kadar) aklı fikri yerinde, gözü açık kimselerdi.*
Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturdukları yerler göstermektedir. Şeytan kendilerine, işlediklerini güzel gösterdi; onları doğru yoldan alıkoydu. Oysa kendileri bunu anlayacak durumda idiler.
Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi.
Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
Aynı şekilde, Ad ve Semud'u da... Akibetleri, oturmuş oldukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan işlerini onlara süslü göstererek onları yoldan saptırdı. Halbuki görüp anlayacak yeteneğe sahiptiler.
Ad ve Semud'u da (helak ediverdik). Sizin için, (onların başına nelerin geldiği) oturdukları yerlerden apaçık anlaşılmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri güzel gösterip onları doğru yoldan çıkardı. Oysa bakıp görebilecek durumdaydılar.
Âde de, Semûde de ki size bunlar meskenlerinden belli olmaktadır, Şeytan onlara amellerini tezyin etmişti de kendilerini yoldan çevirmişti, halbuki gözleri açık adamlar idiler
Âd ve Semûd'un sonları da yurtlarının durumundan size belli olmaktadır. Şeytan yaptıklarını güzel göstererek onların yanlış yolu seçmelerine sebep oldu. Oysaki doğruyu görebilirlerdi.
Aad ile Semudu da (helak etdik. Onların başına neler geldiği) hakıykat sizin için el'an (o haraab) evleri (ciheti) nden belli olmakdadır. Uyanık (insan) lar oldukları halde şeytan onların amel (ve hareket) lerini süsleyib kendilerini yoldan sapdırmışdır.
Âd ve Semûd'u da (helâk ettik); (onların başına ne geldiği, harâb olmuş)meskenlerinden size elbette belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süslü gösterdi de onları yoldan çıkardı; hâlbuki (onlar, esâsen) bakıp görebilecek (akıl sâhibi) kimselerdi.
Ad kavmine, Semud kavmine ve yaşadıkları yerlerden size açıkça görülen yerlerde (harabelerde) yaşamış olanlara şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş, sonra onlar doğruları görebilecek yeteneğe sahip oldukları halde, şeytan onları doğru yoldan çevirmiştir.
Âd, Semud kavmini de helâk ettik. Size onların meskenleri belli olmuştur [³]. Şeytan onlara kötü amellerini bezemiş, onları doğru yoldan alıkoymuştur. Halbuki onlar basiret sahibiydiler [⁴].*
Ad'ı ve Semud'u da (yıkıma uğrattık). Şüphesiz (başlarına neler geldiği) kendi oturdukları (kalıntı) yerlerden size belli olmaktadır. Kendi yapmakta olduklarını şeytan onlara süsleyip çekici kılmış, böylece onları yoldan alıkoymuştu. Oysa onlar basiret sahibi kimselerdi.
Aynı şekilde, Âd ve Semud kavimlerini de helâk etmiştik. Nitekim, şimdi birer harâbe olan saraylarından, evlerinden geriye kalan kalıntılara bakarak, onların nasıl bir azaba uğradığını açıkça görebilirsiniz. Şeytan, yaptıkları çirkin işleri onlara güzel göstererek hepsini doğru yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar, gerçeği pekâlâ görebilecek durumdaydılar.
Âd ve Semûd (kavimlerini) de (helâk ettiğimiz,) memleketlerinin halinden sizce de açıkça anlaşılabilecek durumdadır. Zîrâ onlar (kendi sapkınlıklarını) beğenip dururlarken,1 şeytan, yaptıklarını süslü gösterip onları hak yoldan çevirmişti.*
MESKEN ve barınakların[ın kalıntıların]dan açıkça görüleceği gibi, ‘Âd ve Semûd 32 [kavimlerini de yok ettik]. 33 [Onlar yıkılıp gittiler.] Çünkü Şeytan onlara işledikleri [günahları] güzel gösterdi ve böylece onları, hakikati kavrama yeteneğine sahip oldukları halde, [Allah'ın] yol(un)dan alıkoydu. 34
Biz Ad ve Semud kavimlerini de helak ettik. Evlerinin kalıntıları size bunu açıkça göstermektedir. Şeytan, onlara yaptıkları kötülükleri güzel göstermiş böylece onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onların gerçeği görebilecek kabiliyetleri vardı. 9/70, 16/63
ONLARA ait mesken kalıntılarının da ayan açık önünüze koyduğu gibi, ‘Âd ve Semûd da (benzer bir akıbete uğradı); zira şeytan onlara işledikleri (kötülükleri) süslü göstermişti: üstelik kendileri açıkgöz ve uyanık (geçinen) kimseler oldukları halde, onları yoldan çıkardı.[3515]*
Ve Âd ve Semûd (kavmini de helâk ettik). Muhakkak ki, sizin için onların oturmuş oldukları yerlerden (başlarına gelen felaketler) açıklanmıştır ve şeytan onların yaptıkları işleri süslü göstermiş de onları yoldan saptırmıştır. Halbuki, gözleri görür kimseler olmuşlardı.
Âd ve Semûd halklarını da imha ettik. Siz ey (Mekkeliler) bunu, kalan ev harabelerinden anlıyorsunuzdur. Şeytan onlara yaptıkları kötü işleri süsledi ve onları yoldan çıkardı. Halbuki onlar aklı fikri yerinde, açıkgöz kimselerdi.
Ad ve Semud'u da (helak ettik). Bu, oturdukları yerlerden size belli olmaktadır. Şeytan onlara yaptıkları işleri süsleyip onları yoldan çıkardı. Oysa bakıp ibret alabilirlerdi (ama almadılar).
Ad ile Semud’un başına gelenleri de kalıntılarına bakıp kesin olarak anlarsınız. Şeytan, yaptıklarını süslü göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar ilerisini görebilen kimselerdi.
Ad ve Semud kavimlerini yok ettik. Onların meskenlerinden bu apaçık size belli olmuştur. Şeytan, onlara yaptıklarını güzel göstermiş ve onları yoldan çıkarmıştı. Oysa onlar gerçeği görebilirlerdi.
Âd ve Semud kavimlerini de helâk ettik ki, meskenlerinin hali size bunu açıkça göstermiştir. Şeytan onlara yaptıklarını süsledi ve onları yoldan çıkardı. Oysa onlar gerçeği görebilecek kimselerdi.
Âd'ı, Semûd'u da böyle yaptık. Bu, onların yurtlarından/meskenlerinden açıkça belli olmaktadır. Şeytan onlara amellerini süsleyip püslemişti de kendilerini yoldan çıkarmıştı. Oysaki, bakıp görebilen insanlardı.
daħı 'ād'ı daħı ŝemūd’ı. daħı bayıķ bellü oldı size bunlaruñ ŧuraķları. daħı bezedi anlara şeyŧān 'amellerini pes döndürdi anları yoldan daħı oldılar görür göñüllüler ya'nį gendü i'tiķadlarınca.
Biz Adı və Səmudu da məhv etdik. (Ey Məkkə əhli! Onların başlarına nələr gətirdiyimiz xaraba qalmış) məskənlərindən sizə bəllidir. Şeytan (çirikn) əməllərini onlara gözəl göstərib gözləri görə-görə onları haqq yoldan çıxartdı.
And (the tribes of) Aad and Thamud! (Their fate) is manifest unto you from their (ruined and deserted) dwellings. Satan made their deeds seem fair unto them and so debarred them from the Way, though they were keen observers.
(Remember also) the ´Ad and the Thamud (peoples):(3459) clearly will appear to you from (the traces) of their buildings (their fate): the Evil One made their deeds alluring(3460) to them, and kept them back from the Path, though they were gifted with intelligence and skill.*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |