Yu’ażżibu men yeşâu veyerhamu men yeşâ(u)(s) ve-ileyhi tuklebûn(e)
Dilediğini azaplandırır ve dilediğine acır ve siz, döndürülüp onun tapısına götürüleceksiniz.
(Allah inkârcı ve isyancı kullarından) Dilediğini azaplandırır, (iman ve istikamet ehlinden) dilediğine de merhamet buyuracaktır. (Hepiniz sonunda) O’na çevrilip-götürüleceksiniz. (Öyle ise sığınılacak başka makam aramak akılsızca bir çabadır.)
Dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder. Hepiniz sonunda O'na çevrilip götürüleceksiniz.
Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları cezalandırır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara rahmeti ve merhametiyle muamele de eder. Sadece O'nun huzuruna götürüleceksiniz.
Dilediğine azab eder ve dilediğine merhamet eder. Siz O'na döndürülürsünüz.
Dilediğini azablandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip-götürüleceksiniz.
Dilediğine azab eder, dilediğine de merhamet eder; ve ancak O'na döndürüleceksiniz.
O, istediğini azaplandırır, istediğini rahmetine mazhar eder. Ve dönüşünüz yalnızca O’na olacaktır.
“Dilediğine azap eder; dilediğine de merhamet eder. Sizler O'na döndürüleceksiniz.”
Dilediğin azap eder, dilediğin yarlıgar, Ona döneceksiniz
(Allah,) dilediğine (yaptıkları yüzünden) azap eder, dilediğine de (yaşadıklarına bakarak) merhamet eder. (Hepiniz) ancak O'na döndürüleceksiniz.
İstediğine ’azâb ider, istediğine lütuf ider hep âna rücû’ ideceksiniz.
20,21. De ki: "Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz.
O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O’na döndürüleceksiniz.
“O, dilediğine azap eder, dilediğini esirger. Hepiniz dönüp dolaşıp O’na ¬varacaksınız.”
O, dilediğine azabeder, dilediğini esirger. Ancak O'na döndürüleceksiniz.
Dilediğini cezalandırır ve dilediğine acır; O'na çevrileceksiniz.
O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz.
Dilediğine azâb eder, dilediğine de rahmet ve hep ona çevirileceksiniz
(Allah, kâfirlerden) dilediğine (hem bu dünyada hem âhirette, dilediği bazı kâfirlere de sadece âhirette, müstahak oldukları üzere) azap eder, (îmânlı olan kullarından) dilediğine de (lütfu ile) merhamet (ederek günahlarını af) eder. (Sizler, hesap vermek üzere) O’ (nun manevi huzuru) na döndürüleceksiniz.
Kimi dilerse azâblandırır, kimi dilerse esirger O. (Hepiniz) ancak ona döndürü (lüp götürü) leceksiniz.
(O,) dilediğine (hak ettiği üzere) azâb eder; dilediğine de merhamet eder. Ve (sizler, sonunda) ancak O'na döndürüleceksiniz.
(O,) dileyene (azabı gerektiren inkâr ve sapıklığı tercih edip kötü işler yapana) azap eder, dileyene (merhameti gerektiren iman ve hidayeti tercih edip iyi işler yapana) da merhamet eder. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz.*
O dilediği kimseye azap eder, dilediği kimseye de merhamet eder. O’na döndürüleceksiniz.
Kimi dilerse ona azap eder, kimi dilerse onu da esirger. Hepiniz ancak Ona döndürüleceksiniz.
O, dilediğini azaba duçar eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O/na döneceksiniz.
O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Döndürülüşünüz O’nadır.
Dilediğini azaplandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksiniz.
Dilediğini cezalandırır, dilediğine merhamet eder. Fakat O’nun dilemesi, mutlak adâlet ve hikmet ölçülerine göredir. Şöyle ki, ilâhî lütfa nâil olmak isteyen ve bu yolda gereken çabayı harcayan her kuluna rahmet kapılarını sonuna kadar açar. Zulüm ve haksızlığı tercih edenleri ise, kim olursa olsun cezalandırır. Unutmayın ki, hepiniz, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere bir gün mutlaka O’nun huzuruna çıkarılacaksınız!
Dileyeceği kimselere azap eder; dileyeceği kimselere rahmet eder. O’na çevriliyorsunuz.
cezayı hak edene ceza; sevgiyi hak edene de sevgisini verir. Sonunda ona geleceksiniz...
"Allah azabı hak edenlere dilerse azap eder, dilerse acır. Hepiniz ona döndürüleceksiniz!"
O, dileyene (layık gördüğüne) azap eder; dileyene (layık gördüğüne) ise merhamet eder. [*] Yalnızca O’na döndürüleceksiniz.
“O dilediğine (adaletiyle) cezâ verir, dilediğine de (lütfuyla) merhamet eder. Ve (sonunda) Ona döndürüleceksiniz,”
“Dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder; hepiniz O’na döndürüleceksiniz:
Zira O, hak edene azap eder ve hak edene de rahmet eder. Ve siz her durumda O’na döndürüleceksiniz. 4/147, 34/17
Tercih edeni/tercih ettiğini cezalandırır, tercih edene/tercih ettiğine rahmet eder:[³⁴⁹²] her durumda O’na döndürüleceksiniz.
(Ahiret hayatını yaratıp kullarını hesaba çeker) Dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Siz sonunda- O'na (O'nun huzuruna) döndürüleceksiniz.
O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O’na döndürüleceksiniz.
Dilediği kimseye azap eder ve dilediği kimseye de merhamet buyurur. Ve O'na döndürüleceksiniz.
O, dilediğini cezalandırır, dilediğine merhamet eder. Hepiniz O'nun huzuruna götürüleceksiniz.
Dilediğine azabeder, dilediğine acır ve hepiniz O'na çevrilirsiniz.
"İstediğini dûçâr-ı 'azâb ider ve istediğine merhamet iyler, cümleniz O'na çevrilürsiniz."
Yanlış yapana azap eder, doğru yapana da ikramda bulunur. Siz ona yönlendirileceksiniz.
O dilediğine azap eder, dilediğine rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.
O dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder. Siz de Onun huzuruna götürüleceksiniz.
Dilediğine/dileyene azap eder, dilediğine/dileyene rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.
'aźāb eyler aña kim diler daħı raḥmet ķılur anı kim diler. daħı andın yaña döndürilesiz.
‘Aẕāb ider kime dilese, raḥmet ider kime dilese ve anuñ ḥażretine döne‐çeksiz.
(Allah) istədiyinə əzab verər, istədiyini də bağışlayar. Siz (qiyamət günü) məhz Onun hüzuruna qaytarılacaqsınız!
He punisheth whom He will and showeth mercy unto whom He will, and unto Him ye will be turned.
"He punishes whom He pleases, and He grants Mercy to whom He pleases, and towards Him are ye turned.(3442)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |