26 Ocak 2025 - 26 Receb 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Ankebût Suresi 21. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Yu’ażżibu men yeşâu veyerhamu men yeşâ(u)(s) ve-ileyhi tuklebûn(e)

Dilediğini azaplandırır ve dilediğine acır ve siz, döndürülüp onun tapısına götürüleceksiniz.

(Allah inkârcı ve isyancı kullarından) Dilediğini azaplandırır, (iman ve istikamet ehlinden) dilediğine de merhamet buyuracaktır. (Hepiniz sonunda) O’na çevrilip-götürüleceksiniz. (Öyle ise sığınılacak başka makam aramak akılsızca bir çabadır.)

Dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder. Hepiniz sonunda O'na çevrilip götürüleceksiniz.

Allah sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıkları cezalandırır. Sünnetine, düzeninin yasalarına uygun olarak, iradesinin tecellisine tâbi, akıllı ve sorumlu varlıklara rahmeti ve merhametiyle muamele de eder. Sadece O'nun huzuruna götürüleceksiniz.

Dilediğine azab eder ve dilediğine merhamet eder. Siz O'na döndürülürsünüz.

Dilediğini azablandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip-götürüleceksiniz.

Dilediğine azab eder, dilediğine de merhamet eder; ve ancak O'na döndürüleceksiniz.

O, istediğini azaplandırır, istediğini rahmetine mazhar eder. Ve dönüşünüz yalnızca O’na olacaktır.

“Dilediğine azap eder; dilediğine de merhamet eder. Sizler O'na döndürüleceksiniz.”

Dilediğin azap eder, dilediğin yarlıgar, Ona döneceksiniz

(Allah,) dilediğine (yaptıkları yüzünden) azap eder, dilediğine de (yaşadıklarına bakarak) merhamet eder. (Hepiniz) ancak O'na döndürüleceksiniz.

İstediğine ’azâb ider, istediğine lütuf ider hep âna rücû’ ideceksiniz.

20,21. De ki: "Yeryüzünde dolaşın; Allah'ın yaratmaya nasıl başladığını bir görün. İşte Allah aynı şekilde ahiret yaratmasını da yapacaktır. Doğrusu Allah her şeye Kadir'dir. Dilediğine azabeder, dilediğine merhamet eder. O'na çevrileceksiniz.

O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O’na döndürüleceksiniz.

“O, dilediğine azap eder, dilediğini esirger. Hepiniz dönüp dolaşıp O’na ¬varacaksınız.”

O, dilediğine azabeder, dilediğini esirger. Ancak O'na döndürüleceksiniz.

Dilediğini cezalandırır ve dilediğine acır; O'na çevrileceksiniz.

O, dilediğine azab eder, dilediğine rahmet eder. Ancak O'na döndürüleceksiniz.

Dilediğine azâb eder, dilediğine de rahmet ve hep ona çevirileceksiniz

(Allah, kâfirlerden) dilediğine (hem bu dünyada hem âhirette, dilediği bazı kâfirlere de sadece âhirette, müstahak oldukları üzere) azap eder, (îmânlı olan kullarından) dilediğine de (lütfu ile) merhamet (ederek günahlarını af) eder. (Sizler, hesap vermek üzere) O’ (nun manevi huzuru) na döndürüleceksiniz.

O, dilediği kimseye azap eder, dilediği kimseye de rahmet eder.¹ Ve O'na döndürüleceksiniz.

1- Azabı hak edeni azaplandırır, bağışlanmayı hak edeni de bağışlar.

Kimi dilerse azâblandırır, kimi dilerse esirger O. (Hepiniz) ancak ona döndürü (lüp götürü) leceksiniz.

(O,) dilediğine (hak ettiği üzere) azâb eder; dilediğine de merhamet eder. Ve (sizler, sonunda) ancak O'na döndürüleceksiniz.

(O,) dileyene (azabı gerektiren inkâr ve sapıklığı tercih edip kötü işler yapana) azap eder, dileyene (merhameti gerektiren iman ve hidayeti tercih edip iyi işler yapana) da merhamet eder. Ve ancak O’na döndürüleceksiniz.*

(*) Aşağıda da belirtildiği gibi (يشاء)’’ yeşâu’’ deki zamir, yakın olan (من) ’’men’’ e, yani kişiye gider, bu nedenle dilemek kula, karşılığını verme... Devamı..

O dilediği kimseye azap eder, dilediği kimseye de merhamet eder. O’na döndürüleceksiniz.

Kimi dilerse ona azap eder, kimi dilerse onu da esirger. Hepiniz ancak Ona döndürüleceksiniz.

O, dilediğini azaba duçar eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O/na döneceksiniz.

O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Döndürülüşünüz O’nadır.

Dilediğini azaplandırır, dilediğine merhamet eder. O'na çevrilip götürüleceksiniz.

Dilediğini cezalandırır, dilediğine merhamet eder. Fakat O’nun dilemesi, mutlak adâlet ve hikmet ölçülerine göredir. Şöyle ki, ilâhî lütfa nâil olmak isteyen ve bu yolda gereken çabayı harcayan her kuluna rahmet kapılarını sonuna kadar açar. Zulüm ve haksızlığı tercih edenleri ise, kim olursa olsun cezalandırır. Unutmayın ki, hepiniz, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere bir gün mutlaka O’nun huzuruna çıkarılacaksınız!

Dileyeceği kimselere azap eder; dileyeceği kimselere rahmet eder. O’na çevriliyorsunuz.

cezayı hak edene ceza; sevgiyi hak edene de sevgisini verir. Sonunda ona geleceksiniz...

"Allah azabı hak edenlere dilerse azap eder, dilerse acır. Hepiniz ona döndürüleceksiniz!"

O, dileyene (layık gördüğüne) azap eder; dileyene (layık gördüğüne) ise merhamet eder. [*] Yalnızca O’na döndürüleceksiniz.

Bu cümle şöyle de tercüme edilebilir: “Allah dilediğine (layık olana) azap eder, dilediğine (layık olana) ise merhamet eder”; “(Allah azabı tercih edi... Devamı..

“O dilediğine (adaletiyle) cezâ verir, dilediğine de (lütfuyla) merhamet eder. Ve (sonunda) Ona döndürüleceksiniz,”

“Dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder; hepiniz O’na döndürüleceksiniz:

Zira O, hak edene azap eder ve hak edene de rahmet eder. Ve siz her durumda O’na döndürüleceksiniz. 4/147, 34/17

Tercih edeni/tercih ettiğini cezalandırır, tercih edene/tercih ettiğine rahmet eder:[³⁴⁹²] her durumda O’na döndürüleceksiniz.

[3492] Men ism-i mevsûlü ile birlikte gelen yeşâ’ fiillerinin çift özneyi (men/insan ve gizli huve/o/Allah) gören konumuna dayanarak ibareyi böyle çev... Devamı..

(Ahiret hayatını yaratıp kullarını hesaba çeker) Dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Siz sonunda- O'na (O'nun huzuruna) döndürüleceksiniz.

O, dilediğine azap eder, dilediğine de merhamet eder. Ancak O’na döndürüleceksiniz.

Dilediği kimseye azap eder ve dilediği kimseye de merhamet buyurur. Ve O'na döndürüleceksiniz.

O, dilediğini cezalandırır, dilediğine merhamet eder. Hepiniz O'nun huzuruna götürüleceksiniz.

Dilediğine azabeder, dilediğine acır ve hepiniz O'na çevrilirsiniz.

"İstediğini dûçâr-ı 'azâb ider ve istediğine merhamet iyler, cümleniz O'na çevrilürsiniz."

Yanlış yapana azap eder, doğru yapana da ikramda bulunur. Siz ona yönlendirileceksiniz.

O dilediğine azap eder, dilediğine rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.

O dilediğine azap verir, dilediğine merhamet eder. Siz de Onun huzuruna götürüleceksiniz.

Dilediğine/dileyene azap eder, dilediğine/dileyene rahmet eder. O'na döndürüleceksiniz.

'aźāb eyler aña kim diler daħı raḥmet ķılur anı kim diler. daħı andın yaña döndürilesiz.

‘Aẕāb ider kime dilese, raḥmet ider kime dilese ve anuñ ḥażretine döne‐çeksiz.

(Allah) istədiyinə əzab verər, istədiyini də bağışlayar. Siz (qiyamət günü) məhz Onun hüzuruna qaytarılacaqsınız!

He punisheth whom He will and showeth mercy unto whom He will, and unto Him ye will be turned.

"He punishes whom He pleases, and He grants Mercy to whom He pleases, and towards Him are ye turned.(3442)

3442 I think ilayhi tuqlabun is better translated "towards Him are ye turned" than "towards Him will be your return", as it implies not only the retur... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.