Vekâleti-mraetu fir’avne kurratu ‘aynin lî velek(e)(s) lâ taktulûhu ‘asâ en yenfe’anâ ev netteḣiżehu veleden vehum lâ yeş’urûn(e)
Firavun'un karısı dedi ki: Senin de gözünü aydınlatır bu, benim de, öldürme bunu, umarım ki bize faydası dokunur, yahut da evlat ederiz onu kendimize ve onların, hiçbir şeyden haberleri yoktu.
Firavun’un karısı dedi ki: (Bu çocuk) ’Benim için de, senin için de bir göz bebeği (ve evimizin şenliği olabilir); onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.’ Oysa onlar (başlarına geleceklerin) farkında değillerdi.
Ve Firavun'un karısı, sepette çıkan çocuğu görünce eşine: “Bu çocuk hem benim, hem de senin için neşe kaynağı olabilir” dedi. “O'nu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, yahut O'nu evlat edinebiliriz!” ve tabii ki bunları konuşurken, olacak olanlardan haberleri yoktu.
Firavun'un karısı, sandığın içinden bir erkek çocuk çıkınca, kocasına:
“Benim de, senin de gözün aydın olsun. Mutluluk vesilesi geldi. Onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da, onu kendimize oğul ediniriz.” dedi. Halbuki onlar, Mûsâ'nın eliyle sonlarının getirileceğini düşünemiyorlar, sezemiyorlardı.
Firavun'un karısı dedi ki: "Benim için de senin için de bir göz nuru! Onu öldürmeyin. Olur ki bize bir yararı olur veya onu evlat ediniriz." Oysa onlar (işin) farkında değillerdi.
Firavun'un karısı dedi ki: 'Benim için de, senin için de bir göz bebeği; onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.' Oysa onlar (başlarına geleceklerin) farkında değillerdi.
Firavun'un hanımı (çocuğu görünce kocasına) dedi ki: “-Göz bebeği, bana ve sana! Onu öldürmeyin, olur ki bize faydası dokunur, yahut kendisini çocuk ediniriz.” Onlar işin farkında değillerdi (helâklerinin bu çocuk yüzünden olacağını bilmiyorlardı).
Ve Firavunun hanımı: “Bu, bana da sana da bir göz nurudur. Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydalı olur veya onlar farkına varmadan onu evlat ediniriz.” dedi.
Firavun'un karısı çocuğu sandıktan çıkarınca, “Bana da, sana da göz bebeği olacak. Onu öldürmeyiniz; belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz” dedi. Halbuki onlar, işin sonunu sezemiyorlardı.
Firavun'un karısı: «Bu çocuk hem sana, hem dahi bana göz aydınlığıdır, bunu öldürmeyiniz, bizlere faydası dokunabilir, ya da oğul ediniriz» demiş idi kocasına, onlar bilmiyorlardı
Firavun 'un (kendisinden çocuğu olmayan) karısı (sandıkta bir çocuk olduğunu görünce kocasına) şöyle dedi: “Bana da sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Hâlbuki onlar (işin sonunun) farkında değillerdi.
Fir’avn’ın karısı bir gün kendisine didi ki: "Bu çocuğı öldürme, bu bizim gözimizin bebeği olsun. Belki bir gün bize fâidesi dokunur. Evlâdlığa kabûl idelim" Bir şey bilmiyorlardı.
Firavun'un karısı: "Benim de senin de gözün aydın olsun! Onu öldürmeyiniz, belki bize faydalı olur yahut onu oğul ediniriz" dedi. Aslında işin farkında değillerdi.
Firavun’un karısı şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.
Firavun’un karısı, “O, senin ve benim göz aydınlığımız, muradımız olsun! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur veya onu evlât ediniriz” demişti. Onlar işin farkında değillerdi.
Firavun'un karısı (sepetin içinden erkek çocuk çıkınca kocasına:) Benim ve senin için göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlât ediniriz, dedi. Halbuki onlar (işin sonunu) sezemiyorlardı.
Firavun'un karısı, "Gözümüz aydın olsun. Onu öldürme. Belki bize yararı dokunur, yahut onu evlat ediniriz." Hiç bir şeyden haberleri yoktu.
Firavun'un karısı (sepetin içinden çocuk çıkınca kocasına), "İkimizin de gözü aydın! Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlad ediniriz" dedi. Halbuki onlar işin sonunu sezemiyorlardı.
Fir'avnin hatunu ise «bir göz bebeği: bana ve sana, bunu öldürmeyin, belki bize yarar, yâhud evlâd ediniriz» dedi ve onlar farkında değillerdi
Firavun’un karısı, “Bu bana da sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin. Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz” dedi. Hâlbuki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.
Ve Firavun'un karısı: “Bana ve sana göz aydınlığı olsun. Onu öldürmeyin, belki bize yararı olur. Veya onu evlat ediniriz.” dedi. Onlar, olacakların ayırdında değillerdi.
Fir'avnın karısı dedi ki: «Benim için de, senin için de bir göz bebeği! Onu öldürmeyin. Olur ki bize fâidesi dokunur, yahud onu bir evlâd ediniriz». Halbuki onlar (işin) farkında değillerdi!
Firavun’un karısı dedi ki: “Bizim için bir göz aydınlığı… Sakın onu öldürmeyin! Belki bize yararı dokunur ya da onu evlat ediniriz.” Oysa onlar farkında değillerdi.
Ve Fir'avun'un hanımı: “(Bu çocuk) benim için de, senin için de bir göz aydınlığı! Onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur, ya da onu evlâd ediniriz” dedi. Hâlbuki onlar(işin) farkında değillerdi.(1)
Firavun’un (kendisinden çocuğu olmayan) karısı (sandıkta bir çocuk olduğunu görünce kocasına) şöyle dedi: “Bana da, sana da göz aydınlığı (bir çocuk)! Sakın onu öldürmeyin! Bakarsın bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz.” (Resulüm!) Oysaki onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi. *
Firavunun karısı ”Seninde benimde gözümüz aydın olsun, o çocuğu öldürme ki bize yardımı dokunur ve onu evlat ediniriz” demişti. Onlar (Allah’ın kendileri için ne hazırladığını) bilmiyorlardı.
Firavun’un karısı dedi: "bu senin içinde benim için de bir göz bebeği! Sakın onu öldürmeyin. Olur a, işimize de yarar, belki de onu kendimize çocuk ediniriz." Onlar olanı biteni bilmiyorlardı.
Firavunun karısı Firavun/a dedi ki «— Bu çocuk bana ve sana göz aydınlığı olsun, onu öldürmeyin. Olabilir ki bize faydası dokunur veya onu oğul ediniriz». Onlarsa işin farkında değillerdi.
Firavun’un karısı (kocasına) “Benim de senin de gözümüz aydın olsun! Onu öldürmeyiniz! Belki bize bir faydası olur veya onu evlat ediniriz” dedi. Onlar (olacak şeylerin) farkında değillerdi.
Firavun'un karısı dedi ki: “Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır! Onu öldürmeyin; umulur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” Oysa onlar (başlarına geleceklerin) farkında değillerdi.
Firavunun hanımı kucağındaki bebeği eşine göstererek, “Bu şirin çocuk, hem benim hem de senin için sevinç kaynağı olabilir!” dedi, “Ne olur onu öldürmeyin; belki ileride bize faydası dokunur; yâhut onu evlat ediniriz.”
Firavun, karısının ricasını kıramadı. Böylece çocuğu alıp saraya götürmeye karar verdiler. Onlar bütün bunları yaparlarken, aslında ilâhî plânın bir parçası olduklarının farkında değillerdi.
Firavun’un karısı:
“Benim ve senin gözümüz aydın olsun! Onu öldürmeyin! Belki bize yararlı olur veya onu evlat ediniriz” dedi. Oysa onlar farkında olmazlar.
Fıravun'unkarısı: " ikimize de hayırlı uğurlu olsun! N'olur onu öldürmeyin. bize yararı olabilir. Hatta çaktırmadan onu evlatlık bile edinebiliriz "
Firavun’un karısı çocuğu sandıktan çıkarınca dedi ki: "Bana da sana da göz bebeği olacak çok sevimli bir çocuk! Onu öldürmeyin! Belki bize faydası dokunur ya da onu evlat ediniriz!" Musa’yı yanlarına alarak yaşatmakla ileride başlarına nelerin geleceğinden habersizdiler.
Firavun’un hanımı [*] (Asiye, Musa’yı görünce) “(Bu bebek) benim için de senin için de göz aydınlığı (olabilir); onu öldürmeyin! Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” demişti. [*] Oysa onlar (işin sonunun) farkına varmamışlar(dı).
Firavun’un karısı (kocasına): “(Bu) benim de senin de gözünü aydınlatacak¹ (bir çocuk), sakın onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur ya da onu evlât ediniriz,” dedi. Hâlbuki onlar (başlarına geleceklerin) farkında değillerdi.
Ve Firavun’un karısı, (Firavun’a): “[Bu çocuk] hem benim hem de senin için neşe kaynağı [olabilir]!” dedi, “Onu öldürmeyin; belki bize faydası dokunur; yahut o’nu evlat edinebiliriz!” Ve [pek tabii, bunları konuşurken, olacak olanlardan] haberleri yoktu.
Firavun’un hanımı: – Bu çocuk hem benim hem de senin için bir sevinç kaynağı. Ne olur onu öldürmeyin belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz, dedi. Oysa onlar işin nereye varacağının farkında değillerdi. 26/18
Firavun’un karısı “İşte, benim için de senin için de bir göz aydınlığı!” dedi, “Onu öldürmeyin; bakarsın bize bir yararı dokunur ya da onu evlatlık edinebiliriz.” Ama berikiler, (olacakların) asla farkında değildiler.
Firavun'un karısı (sepetin içindeki çocuğun erkek olduğunu görünce kocasına) bu yavru, ikimiz içinde bir gözbebeği, sakın onu öldürmeyin; olur ki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz" diye yalvardı. (O da karısının bu teklifini kabul etti) Onlar (tehlikenin) farkında değillerdi.
Ve Fir'avun'un refikası dedi ki: «Benim için ve senin için bir göz aydınlığı. Bunu öldürmeyiniz. Umulur ki bize faideli olacaktır veya O'nu oğul ediniriz. Onlar ise farkında olamıyorlardı.
Firavun'un hanımı onu sandıktan çıkarınca, kocasına: “Bana da, sana da neşe kaynağı olacak sevimli bir çocuk! Öldürmeyin onu, olur ki bize fayda sağlar, bakarsın biz onu evlat da ediniriz” diyordu. (Kendileri açısından, yanlış bir iş yaptıklarının) farkında değillerdi.
Fir'avn'ın karısı (çocuğu sandıktan çıkarınca): "Bana da, sana da göz bebeği (olacak, çok sevimli bir çocuk). Onu öldürmeyin, belki bize yararı dokunur, ya da onu evlad ediniriz." dedi. (Onu almakla hata ettiklerini) anlamıyorlardı.
Fir'avn'ın zevcesi (zevcine) "Bu çocuk bana ve sana kurrete'l 'ayn olsun. Onı katl itme. Şâyed ki bize fâidesi ola ve yâhud onı kendimize evlâd ittihâz ideriz" didi. Onlar bilmezlerdi.
Firavun’un karısı dedi ki; “Bu benim için de senin için de bir göz bebeği olabilir. Onu öldürmeyin, belki işimize de yarar, belki de onu evlat ediniriz.” Hiçbiri işin farkında değildi.
Firavun'un Karısı:-Benim de senin de gözün aydın olsun. Onu öldürmeyin, belki bize faydası dokunur, ya da onu evlat ediniriz, dedi. Oysa onlar işin farkında değillerdi.
Firavun'un karısı şöyle dedi: "Benim için de senin için de bir göz aydınlığıdır bu. Öldürmeyin onu, bize yararı olabilir, yahut onu çocuk ediniriz." Onlar işin farkında olmuyorlardı.
Fir’avnning xotini unga: “Bu go‘dak men uchun ham, sen uchun ham ko‘z quvonchidir. Uni o‘ldirmanglar, shoyadki, uning bizlarga foydasi tegsa yoki uni farzand qilib olsak”, – dedi. Vaholanki, ular o‘zlarining halokatlari shu go‘dak tufayli ekanini sezmas edilar.
daħı eyitti fir'avn 'avraŧı “göz aydındur benüm daħı senüñ! depelemeñ anı ola kim aśśı degürmeye bize yā dutavuz anı oġlan.” daħı anlar bilmezler.
Daḫı eyitdi Fir‘avn ‘avratı: Göz aydınlıġıdur baña ve saña, didi.Öldürme anı, ola kim bize yaraya, yā anı oġul idinevüz. Daḫı anlar bilmez‐ler‐idi özlerine düşman olaçaġın.
Fir’onun qadını (Asiyə) dedi: “Bu uşaq mənim də, sənin də göz bəbəyimiz (gözaydınlığımız, gözümüzə sevinc olsun). Onu öldürməyin. Ola bilsin ki, (o böyüyəndə) bizə bir fayda verər, yaxud da onu oğulluğa götürərik!” Onlar (işin nə yerdə olduğunu, bu uşağın əlində həlak olacaqlarını) bilmirdilər.
And the wife of Pharaoh said: (He will be) a consolation for me and for thee. Kill him not. Peradventure he may be of use to us, or we may choose him for a son. And they perceived not.
The wife of Pharaoh said: "(Here is) joy of the eye,(3335) for me and for thee: slay him not. It may be that he will be use to us, or we may adopt him as a son." And they perceived not (what they were doing)!(3336)
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |