Kâle innemâ ûtîtuhu ‘alâ ‘ilmin ‘indî(c) eve lem ya’lem enna(A)llâhe kad ehleke min kablihi mine-lkurûni men huve eşeddu minhu kuvveten veekśeru cem’â(an)(c) velâ yus-elu ‘an żunûbihimu-lmucrimûn(e)
O, bu dedi, ancak bendeki bilgi sayesinde bana verilmiştir. Bilmez miydi ki Allah, hiç şüphesiz ondan önce, kuvvet bakımından ondan daha üstün, topluluk bakımından ondan daha fazla nice nesilleri helak etmiştir ve suçluların suçlarını bile sormaya hacet yok zaten.
(Karun ise) Dedi ki: "Bu (servet ve selahiyet), ancak bende olan bir bilgi (ve beceri) dolayısıyla bana verilmiştir." (Oysa) Bilmez (ve akledip düşünmez) mi ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından ondan daha güçlü olan ve insan-sayısı bakımından ekseriyeti (arkasına takan) ve daha çok mal toplayan (nice) kimseleri yıkıma uğratmıştır. Ve zaten suçlu-günahkârlardan (zalim ve mücrim takımından) kendi günahları (bile) sorulmayacaktır. (Çünkü zaten Cenab-ı Hakk hepsini bilip durmaktadır. Onlar hemen azarlanıp cezalandırılacaklardır.)
Kârûn onlara: “Bu servet, bendeki bilgi sayesinde bana verildi” dedi. Oysa Allah'ın ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve ondan daha fazla servet toplamış nicelerini, kibirleri yüzünden yok ettiğini bilmiyor muydu sanki? Ama şu bir gerçektir ki; Allah her suçlunun günahını bilir. Böyle azgın suçlular, günahlarından dolayı sorguya çekilmezler, suçluların suçlarını bile sormaya hacet yoktur zaten.
Karun:
“O servet bana, ancak bendeki ticarî bilgi ve maharet sayesinde verildi” demişti. Bilmiyor muydu ki, Allah kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerden, suçlulardan, günahkârlardan günahları sorulmaz. Allah onların hepsini bilir.
Dedi ki: 'Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir.' Bilmez mi, ki gerçekten Allah, kendisinden önceki nesillerden kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan-sayısı bakımından daha çok olan kimseleri yıkıma uğratmıştır. Suçlu-günahkarlardan kendi günahları sorulmaz.
Karûn dediki: “- Bana bu mal, ancak bendeki ilim sayesinde verildi.” Allah'ın, ondan evvel, geçmiş asırlar halkı içinden kuvvetçe ondan daha şiddetli, mal ve etrafça daha çok, nice kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Mücrimler günahlarından da sorulmaz. (Allah günahlarını bilir de cehenneme atılırlar).
O ise: “Bu (servet,) ancak bendeki ilim ve bilgi üzere bana verildi” dedi. Bilemedi mi ki, Allah ondan önce, ondan daha güçlü ve topladıkları malca daha zengin nice nesilleri kesinlikle yok etti. Ve (bilemedi mi?) azgın suçlular, günahlarından dolayı sorguya çekilmezler. (Sorgulanmadan azaplandırılırlar.)
Kârûn, “Bu servet bana, ancak bendeki bir ilimden dolayı verilmiştir” demişti. Allah'ın ondan önce, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha çok olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.
Karun dedi ki: «Bu mal bana, bende olan bilgi ile gelmiştir!», bilmiyor mu, bir zamanlar gücü ondan daha katı, topluluğu daha çok, nice nice nesilleri Allah yok eylemiştir? Günahlı bulunanlar sorulmazlar onların günahlarından
(Kavminin bu öğütlerine karşı Karun:) “Ben bu servete ilmim ve becerim sayesinde kavuştum.” dedi. Peki, şunu da bilmiyor muydu ki Allah, daha önce kendisinden daha güçlü ve serveti daha fazla olan kimseleri (nankörlük ve vefasızlık yaptıkları için) helâk etmişti? Artık suçlulara günahlarının ne olduğu sorulmaz (cezaları verilir).
Kârûn "Ben o serveti yalnız bana ma’lûm olan bir ’ilim ile elde itdim." cevâbını virdi. Bilmiyor mu idi ki Allâh kendisinden evvel daha kuvvetli ve daha kesretli o kadar ensâli mahv itmişdi. Mücrimlere suâl sorulmaz, cürümleri hallerinden belli olur.
Karun: "Bu servet ancak, bende mevcut bir ilimden ötürü bana verilmiştir" demişti. Allah'ın, önceleri, ondan daha güçlü ve topladığı şey daha fazla olan nice nesilleri yok ettiğini bilmez mi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.
Kârûn, “Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolayı verilmiştir” dedi. O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal biriktirmiş kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyor muydu? Suçlulukları kesinleşmiş olanlara günahları konusunda soru sorulmaz (Çünkü Allah hepsini bilir).
Kārûn, “Bu serveti sahip olduğum bilgi sayesinde elde ettim” diye karşılık verdi. Bilmiyor muydu ki Allah ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve daha çok servet biriktirmiş kimseleri helâk etmişti. Ama suçluluğu kesinleşmiş olanlara artık günahları sorulmaz!
Karun ise: O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demişti. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helâk etmişti. Günahkârlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir).
Dedi ki, "Tüm bunlar bana, bilgi ve becerimden dolayı verildi." Ondan önce, kendisinden daha büyük bir güce ve sayısal çoğunluğa sahip nice nesilleri ALLAH'ın yok ettiğini bilmezmi? Suçluların suçları kendilerinden sorulmaz.
Karun ise: "O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi." demiştir. Bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri helak etmişti. Günahkarlardan günahları sorulmaz (Allah onların hepsini bilir).
Ben ona, sırf bendeki bir ılim sayesinde nâil oldum dedi, Allahın ondan evvel o kurûn içinden kuvvetçe ondan daha şiddetli ve cem'ıyyetce daha kesretli nice kimseleri helâk etmiş olduğunu bilmiyormuydu? Mücrimler günahlarından suâl de olunmaz
(Kârûn, kavminin bu nasihat dolu sözlerine karşı,) “Bu (büyük servet), ancak bende olan bir bilgi (ve beceri) dolayısıyla bana verildi” dedi. (O nankör Kârûn) bilmez mi ki Allah, kendinden önceki nesillerden, (zenginlik bakımından) ondan daha üstün, topluluk bakımından ondan daha fazla (olan, şımarık ve nankör) kimseleri helâk etmiştir. O mücrim (kâfir) lere, (kınayarak soru sormanın dışında) günahlarından sorulmaz.
Kârûn: “Bu serveti bilgili olmam sayesinde elde ettim.” dedi. Allah'ın daha önce ondan daha güçlü olan ve ondan daha çok taraftarı ve birikimi olan kuşakları yıkıma uğratmış olduğunu bilmiyor mu? Mücrimlere¹ suçlarından sorulmaz.²
(Kaarun) dedi ki: «Bu (servet) bana ancak bende olan ilimle (ilim sayesinde) verilmişdir». (O, madem ki aalimdi) kendisinden evvelki nesillerden kuvvetçe ondan daha üstün, Cem'iyyetce daha kesretli kimseleri Allahın hakıykaten helak etmiş olduğunu bilmedi mi? Mücrimlerden günâhları sorulmaz.
(Karun:) “Bu (servet) bana ancak, bende bulunan bir bilgi sâyesinde verildi” dedi.(1) Ama (o) bilmedi mi ki şübhesiz Allah, kendisinden önceki nesillerden, ondan kuvvetçe daha güçlü ve (mal) toplama cihetiyle daha çok (varlıklı) olan kimseleri gerçekten helâk etmiştir. (Allah, onların ne yaptığını bildiği için) o günahkârlara, (azarlayarak sorgulanmalarının dışında öğrenmek üzere) günahlarından sorulmaz.
Karûn ise; O (servet) bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi, demişti. (Oysa) O, bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri (böbürlenip azgınlaştıkları için) helâk etmişti. Ve onların yaptığı günahlardan ötürü, (sonraki) suçlular sorumlu tutulmazlar (yani hiçbir kimse başkasının günahını yüklenmez).
Karun kavmine “O hazineler, bana ait olan bir bilgi sebebiyle verilmiştir” dedi. Karun bilmiyor mu? Ondan önce, kendilerinden daha güçlü ve daha kalabalık nice şehirleri helak ettik. Onların (öncekilerin) yaptığı günahlardan, sonraki günahkârlar sorumlu tutulmazlar.
Karun dedi: "Bu varlığı ben bilgimle kazandım." O bilmiyor mu kiişte Allah bundan önce kendisinden gücce daha üstün, sayıca daha çok olan nice soyları yok etti. Suçluların suçu yüzlerinden belli olur.
Karun «— Bu servet bana ancak ilmim [¹] sayesinde verilmiştir» demişti. O, bilmiyor mu ki Allah daha evvel kendisinden daha şanlı ve kuvvetli, daha ziyade para yığmış nice tabakaları helâk etmişti. Günahkârlar kendi günahlarından sorulmazlar [²].
Karun, “Bu (servet) bana bendeki bilimden/bilgiden dolayı verilmiştir” demişti. Andolsun O, Allah’ın kendinden önceki nesillerden, ondan daha kuvvetli ve daha çok mal/servet biriktirmiş kimseleri helak etmiş olduğunu bilmiyor muydu? (Öyle) günahkârlara günahları sorulmaz.
Dedi ki: “Bu, bende olan bir bilgi dolayısıyla bana verilmiştir.” Gerçekten Allah'ın, kendisinden önceki kuşaklardan kuvvet bakımından kendisinden daha güçlü ve insan sayısı bakımından daha çok olan kimseleri bile yıkıma uğrattığını bilmez mi? (Azap geldiği gün) Suçlu günahkârlardan kendi günahları sorulmaz.
Arkadaşlarının bu öğütlerine karşılık Karun, “Bu servet bana, ancak sahip olduğum bilgi ve üstün yetenek sayesinde verilmiştir! O hâlde mal benim, mülk benim, dilediğim gibi harcarım!” diye karşılık verdi. Oysa bilmiyor muydu ki, o sahip olduğu bilgiyi, beceriyi kendisine bahşeden Allah, ondan önce çok daha büyük bir güce ve sayısal çoğunluğa sahip nice nesilleri böyle nankörce davrandıkları için helâk etmişti! Suçluların günahları, kendilerine sorulmaz! Onlara verilecek ceza, kendi ifâdelerine dayanılarak belirlenmez. Çünkü onlar, bu tür davranışların suç olduğunu gâyet iyi bildikleri hâlde, hiçbir zaman suçlarını kabullenmez, yaptıkları işin iyi olduğunu iddia ederler.
-“Doğrusu bu bana bendeki bilgi üzerine verildi” dedi. Bilmedi mi ki; Allah, ondan daha güçlü ve toplulukça daha çok olan Kuşaklar’ın bir kısmını öncesinden kesinlikle helâk etti? (Suçları açık ve kesin) Suçlular onların günahlarından sorgu-suâle çekilmez.
Kârûnşöyle karşılık verirdi: " Bu varlık bana, bilgimden dolayı verildi. " Acaba Kârûn, Allah'ın kendisinden önce, nice nesilleri yok ettiğini bilmiyor muydu? Eskiler içinde Karûn'dan daha güçlü ve daha varlıklı olanları da vardı. Bundan böyle de suçluların yaptığı yanına kâr kalmayacaktır...
Bunun üzerine Karun dedi ki: "Bu serveti ben kendi bilgimle, kendi çabamla kazandım! Servet edinirken Allah’ın katkısı olmadı. Onun için servetimde Allah’ın hiçbir hakkı yoktur." O mağrur bilmiyor mu? Allah Karun’dan önceki nesiller arasında yaşayan daha güçlü, daha zengin olanları yok etmiştir. Allah’ın yok ettiği topluluklar arasında Karun’un taraftarlarından, Karun’un ordularından daha güçlü olanları vardı. Karun neyine güveniyor? Rabbin böyle mağrur böyle şımarık suçluları iyi bilir. Rabbinin böylelerinin suçunu bilmesi için onlara sorması gerekmez. Onların suçunu itiraf etmeleri de gerekmez. Yaptıkları her şey Rabbinin katında kitapta yazılıdır.
(Karun ise) “O (servet), bana ancak kendimdeki bilgi sayesinde verildi!” demişti. [*] Bilmiyor muydu ki Allah kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü ve (maddi) birikimi çok daha fazla olan kişileri elbette helak etmişti. Suçlulardan günahları(nın ne olduğu) sorulmaz. [*]
Kârûn ise: “Bu (servet) bana, ancak bendeki bilgi¹ sayesinde verildi.” dedi. O, Allah’ın kendisinden önceki nesillerden, daha güçlü ve daha çok serveti olan kimseleri helâk ettiğini ve günâhkârların günahının kendilerinden sorulmadığını bilmiyor muydu?²
[Kârûn, onlara:] “Bu [servet] bendeki bilgi sayesinde bana verildi!” ⁸⁸ diye karşılık verdi. Oysa, Allah’ın, ondan önceki kuşaklardan, ondan daha güçlü ve ondan daha fazla servet toplamış nicelerini [kendilerini büyüklük duygusuna kaptırmaları yüzünden] yok ettiğini bilmiyor muydu (sanki)? Ama, şu var ki, suçluluğu kesinleşmiş olanlara (artık) günahlarından sual olunmaz!.. ⁸⁹
Karun: – Ben bunca malı mülkü ancak bilgim ve becerim sayesinde elde ettim, dedi. Oysa o bilmiyor mu ki Allah, kendisinden önceki kuşaklar içerisinde ondan daha güçlü ve daha zengin nicelerini helak etmiştir. Suçu tabiat haline getirmiş olanlara günahları için sorgu sual gerekmez. 40/83
(Karun) “Herkes iyi bilsin ki bu servete ben, kendi bilgim ve becerim sayesinde ulaştım” dedi.[³⁴⁵²] O bilmez miydi ki Allah, kendisinden önceki kuşaklar içerisinden ondan daha güçlü kuvvetli ve maddî birikimi daha fazla olan nicelerini helâk etmiştir.[³⁴⁵³] Artık, suçu tabiat haline getirenlerin[³⁴⁵⁴] günahlarından sual olunmaz.[³⁴⁵⁵]
O: "Bu servet bana ancak, bende olan bilgiden ötürü verilmiştir'' dedi. (Böylece Rabbinin nimetlerini inkar ederek böbürlenmekte devam etti. Oysa) O, bilmiyor muydu ki Allah, kendinden önceki nesillerden, ondan daha güçlü, ondan daha çok taraftarı olan kimseleri de helak etmişti. Günahkarlardan (dünyada) günahları sorulmaz! (Hatta onlara suçlarını artırsın diye, onların ömürleri de uzatılır. Ahirette ise yaptıkları her şeyin hesabı onlardan tek tek sorulur)
Bu (servet) bende bulunan bir bilgi sayesinde bana verildi dedi. Bilmedi mi ki Allâh, kendisinden önceki kuşaklar arasında kendisinden daha güçlü ve daha çok cemaati bulunan nice kimseleri helâk etmiştir? (cehennemlik) Suçlulara günâhlarından sorulmaz.
Dedi ki: «Bu, ancak bende olan ilim sebebiyle bana verilmiştir. O bilmedi mi ki, Allah ondan evvelki neslilerden daha kuvvetli ve daha ziyâde cemiyetli kimseleri helâk etmiştir ve mücrimler günahlarından sorulmaz.
Karun “Ben bu servete ilmim ve becerim sayesinde kavuştum. ” dedi. Peki şunu da bilmiyor muydu ki Allah, daha önce kendisinden daha güçlü ve serveti daha fazla olan kimseleri helâk etmişti? Ama suç işlemeyi meslek edinen sicillilere artık suçları hakkında soru sorulmaz. [39, 49; 41, 50]
Bu (servet) bende bulunan bir bilgi sayesinde bana verildi dedi. Bilmedi mi ki Allah, kendisinden önceki kuşaklar arasında kendisinden daha güçlü ve daha çok cemaati bulunan nice kimseleri helak etmiştir? Suçlulara günahlarından sorulmaz.
Kârûn: "Bu servet ve sâmân bana 'indimdeki bir 'ilim ile virilmişdir" cevâbını virdi. O bilmez mi ki Allâh Te'âlâ ondan evvel ondan daha ziyâde kuvvetli, mal ve mülki daha fazla olan ne kadar karnlar helâk itdi. Mücrimler günâhlarından suâl olunmazlar. (Hallerinden ve sîmâlarından mücrim oldukları anlaşılır.)
Dedi ki; “Bu bana, bendeki bir ilimden dolayı verildi”. Karun bilmiyor muydu ki, Allah kendinden önce nice nesilleri yok etti; hem de onlar daha güçlü ve daha zengindiler. Suçlulara suçlarını sormaya gerek duyulmaz.
-Ancak bunlar bana, bilgim sayesinde verilmiştir, dedi. O bilmiyor mu ki Allah, ondan önce, kendisinden daha güçlü ve toplulukça daha çok olan nice nesilleri helak etti? Günahkarlara suçları sorulmaz.
O dedi: "Bu servet bana, bendeki bir ilim sayesinde verildi." Peki o bilmedi mi ki Allah, önceki nesiller içinden ondan kuvvetçe daha zorlu, sayıca daha çok olanları bile helâk etmiştir. Günahlarının ne olduğu, günahkârlardan sorulmaz.
eyitti “bayıķ ol kim virinildüm ben anı 'ilm üzeredür benüm ķatumda iy daħı bilmedi mi bayıķ Tañrı bayıķ helāk eyledi [211a] andan ilerü bir zamān bölüklerinden anı kim ol ķatıraġıdı andan güçdin yaña daħı çoķıraġ-ıdı dirmekdin yaña? daħı śorınılmaya yazlıķlarından yazuķlular.
Ḳārūn eyitdi: Ben viril[me]düm bu mālı, illā benüm ‘ilmüm‐ile ki kīmyādur. Bilmedi mi ol kāfir ki Tañrı Ta‘ālā helāk itdi kendüden burun ge‐çen ümmetlerden ol kimseleri ki özinden ḳuvvetlüler idi ve özinden mālla‐rı çoġ‐ıdı. Daḫı ṣorulmazlar günāhlarından yaman kişiler.
(Qarun) dedi: “Bu (var-dövlət) mənə yalnız məndə olan elm (Tövratı gözəl bilmək, yaxud əlkimyaya yaxşı bələd olmaq, ticarətdən baş çıxartmaq) sayəsində verilmişdir. Məgər o (Qarun) Allahın ondan əvvəl özündən daha qüvvətli və daha varlı olan neçə-neçə kəsləri məhv etdiyini bilmirdimi? Günahkarlar öz günahları barəsində sorğu-sual olunmazlar. (Onların günahkar olduqları üzlərindən bilinər və buna görə də heç bir sorğu-sual edilmədən cəhənnəm oduna atılarlar).
He said: I have been given it only on account of knowledge I possess. Knew he not that Allah had destroyed already of the generations before him men who were mightier than Him in strength and greater in respect of following? The guilty are not questioned of their sins.
He said: "This has been given to me because of a certain knowledge which I have."(3408) Did he not know that Allah had destroyed, before him, (whole) generations,- which were superior to him in strength and greater in the amount (of riches) they had collected? but the wicked are not called (immediately) to account(3409) for their sins.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |