Velekad vassalnâ lehumu-lkavle le’allehum yeteżekkerûn(e)
Ve andolsun öğüt alsınlar diye sözü, birbiri ardınca ayetayet ulayıp indirmedeyiz.
Andolsun Biz öğüt alıp düşünsünler diye, (bu Hakk) Sözü (Kur’an ayetlerini) birbirlerinin (manalarını tamamlamak ve gönderiliş amacına ulaştırmak üzere) art arda bitiştirip (indirdik ve onlara) ulaştırıverdik.
Gerçek şu ki, biz vahyimizi onlara birbiri ardınca, aralıksız göndermişizdir. Belki düşünüp, öğüt alırlar diye.
Andolsun ki, biz ilâhi kitapları, ilâhi kelâmı, birbiri ardınca, birbirleriyle irtibatlı olarak onların lehlerine göndermeye devam ettik, şer'î ahkâmın, ahlâkî ilkelerin, geçmiş örneklerin, örfün vaatlerin ve tehditlerin, müjdelerin ve uyarıların, Kur'ân âyetlerinin birbirleriyle irtibatlandırılarak, bir bütünlük içinde anlaşılmasını ve uygulanmasını emrettik. Ola ki bunun hikmetini düşünüp öğüt alırlar.
Andolsun biz, olur ki düşünürler diye onlar için sözü (Kur'an'ı) birbiri ardınca indirdik.
Andolsun, biz öğüt alıp-düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip-indirdik.
Gerçekten o kâfirlere, Kur'an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler.
Andolsun! Biz peşpeşe birbirlerini destekleyen bir sözü (Kur’anı) onlara ulaştırdık ki, idrak edip düşünsünler.
Andolsun ki, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü birbiri ardınca yetiştirmişizdir.
«Öğüt alsınlar» diye, sözü ulaştırdık o kimselere
Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca (kesintisiz bir şekilde) ulaştırdık.
Düşünsünler diyu sözimizi işitdirdik.
And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.
Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.
Gerçek şu ki düşünüp öğüt alsınlar diye biz sözü (vahyi) onlara birbiri ardınca ulaştırmışızdır.
Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).
Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.
Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulamışızdır.
Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler
Kasem olsun ki, düşünüp öğüt alsınlar, diye o sözü (Kur’ân âyetlerini) onlara, peş peşe ulaştırdık.
Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur.
Muhakkak ki sözü (:vahyi) onlara peş peşe gönderdik. Umulur ki düşünürler.
Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik.
Muhakkak biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (Kur’an ayetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.*
Belki düşünürler diye (Allah’a ait) sözleri onlara ulaştırdık.
Biz onlara allah’ın sözünü biribiri ardınca bildirdik, öğütlensinler diye.
* Biz, onlar için nasihat kabul etsinler diye sözü [¹] birbiri ardı sıra getirdik [²].
Andolsun Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye sözü/Kur’an ayetlerini, peş peşe gönderdik.
Şüphesiz biz hatırlayıp kendilerine gelsinler diye sözü birbiri ardınca dizip indirdik.
Doğrusu Biz, bu ilâhî sözü onlara birbiri ardınca, kesintisiz bir şekilde ulaştırdık ki, sürekli gündeme gelen ayetlerimizi düşünüp öğüt alsınlar.
And olsun ki onlara Söz’ü ard arda ulaştırdık! Umulur ki düşünürler.
Biz, arada düşünme payı olsun diye Kuran ayetlerini aralıklarla indirdik.
Belki düşünüp öğüt alırlar diye birbiri ardınca sözlerimizi gönderdik.
Yemin olsun ki (gerçeği) hatırlasınlar diye o sözü (Kur’an’ı) onlara ulaştırmıştık.
Yemin olsun ki Biz, belki düşünüp (inanırlar) diye, onlara (Kur’an) âyetlerini ardı ardına gönderdik.
GERÇEK ŞU Kİ, Biz vahyi onlara adım adım ulaştırdık ⁵¹ ki böylece belki [üzerinde düşünür], akıllarında tutarlar.
Andolsun ki biz belki düşünüp öğüt alırlar diye, onlara ilahi sözü peş peşe ulaştırdık. 21/10
DOĞRUSU Biz aynı ilâhî sözü onlara da adım adım[³⁴²³] ulaştırdık ki,[³⁴²⁴] belki (sorumluluklarını) hatırlayıp ders alırlar.[³⁴²⁵]
Andolsun ki, onlar düşünüp iman ederler diye Kur'an ayetlerini peşpeşe indirdik.
Ve düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara ulaştırdık.
Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik.
Düşünüp ibret almaları için Biz, sözümüzü birbiri ardından getirdik.
Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan ayetler gönderdik).
Ve biz onlara Kur'ân'ı inzâl iyledik ki tezekkür ideler ve düşüneler.
Bu sözleri onlar için peş peşe sıraladık. Belki kafalarını çalıştırırlar.
Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü ard arda bildirdik.
Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.(6)
Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
daħı bayıķ ulaşdurduķ anlaruñ içün sözi ola kim anlar ögütleneler.
Taḥḳīḳ biz yitişdürdük anlara ḳavli. Ola kim anlar ögütleneler.
Həqiqətən, Biz sözü (Qur’anı, keçmişlərə aid xəbərləri) onlar üçün bir-birinin ardınca (müfəssəl) izah etdik ki, bəlkə, öyüd-nəsihət qəbul etsinlər. (Bunlardan ibrət alıb iman gətirsinlər!)
And now verily We have caused the Word to reach them, that haply they may give heed.
Now have We caused the Word to reach them themselves, in order that they may receive admonition.(3384)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |