24 Haziran 2025 - 28 Zi'l-Hicce 1446 Salı

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kasas Suresi 51. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Velekad vassalnâ lehumu-lkavle le’allehum yeteżekkerûn(e)

Ve andolsun öğüt alsınlar diye sözü, birbiri ardınca ayetayet ulayıp indirmedeyiz.

Andolsun Biz öğüt alıp düşünsünler diye, (bu Hakk) Sözü (Kur’an ayetlerini) birbirlerinin (manalarını tamamlamak ve gönderiliş amacına ulaştırmak üzere) art arda bitiştirip (indirdik ve onlara) ulaştırıverdik.

Gerçek şu ki, biz vahyimizi onlara birbiri ardınca, aralıksız göndermişizdir. Belki düşünüp, öğüt alırlar diye.

Andolsun ki, biz ilâhi kitapları, ilâhi kelâmı, birbiri ardınca, birbirleriyle irtibatlı olarak onların lehlerine göndermeye devam ettik, şer'î ahkâmın, ahlâkî ilkelerin, geçmiş örneklerin, örfün vaatlerin ve tehditlerin, müjdelerin ve uyarıların, Kur'ân âyetlerinin birbirleriyle irtibatlandırılarak, bir bütünlük içinde anlaşılmasını ve uygulanmasını emrettik. Ola ki bunun hikmetini düşünüp öğüt alırlar.

Andolsun biz, olur ki düşünürler diye onlar için sözü (Kur'an'ı) birbiri ardınca indirdik.

51.İbnu Cerir`in Katade`den rivayet ettiğine göre, bu ayeti kerimenin ehli kitaptan on kişi hakkında indiğine inanılırdı. Bunlar daha önce hak üzereyd... Devamı..

Andolsun, biz öğüt alıp-düşünsünler diye, sözü birbiri ardınca dizip-indirdik.

Gerçekten o kâfirlere, Kur'an ayetlerini, birbiri ardınca inzal ve beyan ettik ki, ibret alıp iman etsinler.

Andolsun! Biz peşpeşe birbirlerini destekleyen bir sözü (Kur’anı) onlara ulaştırdık ki, idrak edip düşünsünler.

Andolsun ki, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü birbiri ardınca yetiştirmişizdir.

«Öğüt alsınlar» diye, sözü ulaştırdık o kimselere

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca (kesintisiz bir şekilde) ulaştırdık.

Kur’an ayetlerinin zamana, şartlara ve gündeme bağlı olarak tedrici bir şekilde inmesi hem iyi anlaşılması hem hayata geçirilmesinin daha kolay olması... Devamı..

Düşünsünler diyu sözimizi işitdirdik.

And olsun ki, Biz vahyi onlara ard arda yetiştirdik; belki düşünürler.

Andolsun, düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.

Gerçek şu ki düşünüp öğüt alsınlar diye biz sözü (vahyi) onlara birbiri ardınca ulaştırmışızdır.

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca yetiştirmişizdir (aralıksız vahiylerimizi göndermişizdir).

Öğüt alırlar diye kendilerine mesajı iletip durduk.

Andolsun ki biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (vahyi) birbiri ardınca ulamışızdır.

Celâlim hakkı için onlar hakkında sözü uladık da uladık ki iyi düşünsünler

Kasem olsun ki, düşünüp öğüt alsınlar, diye o sözü (Kur’ân âyetlerini) onlara, peş peşe ulaştırdık.

Ant olsun! Öğüt alırlar diye, onlara Söz'ü¹ ardı ardına yolladık.

1- Vahyi.

Andolsun ki biz onlar için, nasıyhat kabul etsinler diye, sözü birbiri ardınca inzal edib durmuşuzdur.

Muhakkak ki sözü (:vahyi) onlara peş peşe gönderdik. Umulur ki düşünürler.

Celâlim hakkı için, ibret alırlar diye sözü (vahyi) onlar için ardı ardına yetiştirdik.

Muhakkak biz, düşünüp öğüt alsınlar diye, sözü (Kur’an ayetlerini) onlara peş peşe ulaştırdık.*

(*) Yüce Allah insanların çıkmaz yollardan kurtulup doğru yolu bulmaları ve onu ruhlarına sindirebilmeleri için Kur’an’ı bir defada değil, peyderpey i... Devamı..

Belki düşünürler diye (Allah’a ait) sözleri onlara ulaştırdık.

Biz onlara allah’ın sözünü biribiri ardınca bildirdik, öğütlensinler diye.

* Biz, onlar için nasihat kabul etsinler diye sözü [¹] birbiri ardı sıra getirdik [²].

[1] Kur'an âyetlerini maslahat ve hizmet üzere.[2] Veya davet-i hüccet ile mev'ize ile., mevait ile, kısas ile, emsal ile, nasayih ile, ibretlerle tür... Devamı..

Andolsun Biz, düşünüp öğüt alsınlar diye sözü/Kur’an ayetlerini, peş peşe gönderdik.

Şüphesiz biz hatırlayıp kendilerine gelsinler diye sözü birbiri ardınca dizip indirdik.

Doğrusu Biz, bu ilâhî sözü onlara birbiri ardınca, kesintisiz bir şekilde ulaştırdık ki, sürekli gündeme gelen ayetlerimizi düşünüp öğüt alsınlar.

And olsun ki onlara Söz’ü ard arda ulaştırdık! Umulur ki düşünürler.

Biz, arada düşünme payı olsun diye Kuran ayetlerini aralıklarla indirdik.

Belki düşünüp öğüt alırlar diye birbiri ardınca sözlerimizi gönderdik.

Yemin olsun ki (gerçeği) hatırlasınlar diye o sözü (Kur’an’ı) onlara ulaştırmıştık.

Yemin olsun ki Biz, belki düşünüp (inanırlar) diye, onlara (Kur’an) âyetlerini ardı ardına gönderdik.

GERÇEK ŞU Kİ, Biz vahyi onlara adım adım ulaştırdık ⁵¹ ki böylece belki [üzerinde düşünür], akıllarında tutarlar.

51 Lafzen, “Biz bu sözü onlara tedrîcen ulaştırdık”. Bu tedricîlik anlamı, Kur’an’ın Muhammed (s)’in yirmiüç yıllık risalet görevi içinde adım adım va... Devamı..

Andolsun ki biz belki düşünüp öğüt alırlar diye, onlara ilahi sözü peş peşe ulaştırdık. 21/10

DOĞRUSU Biz aynı ilâhî sözü onlara da adım adım[³⁴²³] ulaştırdık ki,[³⁴²⁴] belki (sorumluluklarını) hatırlayıp ders alırlar.[³⁴²⁵]

[3423] Vassalnâ, “birbiri ardınca, peşi peşine” anlamına gelmekle beraber, vahyin belli bir süreç içerisinde ve birbirini açıklayan bölümler halinde i... Devamı..

Andolsun ki, onlar düşünüp iman ederler diye Kur'an ayetlerini peşpeşe indirdik.

Ve düşünüp öğüt alsınlar diye o sözü (Kur’an âyetlerini) onlara ulaştırdık.

Kasem olsun ki, onlar için belki düşünürler diye sözü birbiri ardınca irâd ettik.

Düşünüp ibret almaları için Biz, sözümüzü birbiri ardından getirdik.

Andolsun biz, düşünüp öğüt alsınlar diye onlar için sözü(müzü) birbirine bitiştirdik (ardı ardına gerçeği kanıtlayan ayetler gönderdik).

Ve biz onlara Kur'ân'ı inzâl iyledik ki tezekkür ideler ve düşüneler.

Bu sözleri onlar için peş peşe sıraladık. Belki kafalarını çalıştırırlar.

Andolsun ki, belki düşünürler diye, onlar için sözü ard arda bildirdik.

Güzelce düşünüp öğüt alsınlar diye, Biz sözümüzü onlara peş peşe ulaştırdık.(6)

(6) Kur’ân’ın âyetlerini bir defada değil, parça parça, tedricen, iyice anlaşılacak ve hayata geçirilecek bir şekilde, aynı zamanda da birbiriyle tam ... Devamı..

Yemin olsun, biz onlar için sözü ardarda getirdik ki, düşünüp öğüt alabilsinler.

daħı bayıķ ulaşdurduķ anlaruñ içün sözi ola kim anlar ögütleneler.

Taḥḳīḳ biz yitişdürdük anlara ḳavli. Ola kim anlar ögütleneler.

Həqiqətən, Biz sözü (Qur’anı, keçmişlərə aid xəbərləri) onlar üçün bir-birinin ardınca (müfəssəl) izah etdik ki, bəlkə, öyüd-nəsihət qəbul etsinlər. (Bunlardan ibrət alıb iman gətirsinlər!)

And now verily We have caused the Word to reach them, that haply they may give heed.

Now have We caused the Word to reach them themselves, in order that they may receive admonition.(3384)

3384 Before this Quraysh might have said that the Word of Allah had come to the Hebrews in their tongue or in Greek, which was used by the Hebrews in ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.