Felemmâ etâhâ nûdiye min şâti-i-lvâdi-l-eymeni fî-lbuk’ati-lmubâraketi mine-şşecerati en yâ mûsâ innî ena(A)llâhu rabbu-l’âlemîn(e)
Oraya gelince kutlu yerde bulunan vadinin sağ tarafındaki ağaçtan kendisine nida edildi: Ey Musa, şüphe yok ki ben, alemlerin Rabbi Allah'ım.
Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: "Ey Musa, gerçekten Ben; âlemlerin Rabbi olan Allah Benim!" diye seslenilmişti.
Musa ateşin yanına vardığı zaman, mübarek yerdeki, vadinin sağ tarafında bulunan ağaç yanından kendisine: “Ey Musa! Benim, ben. Alemlerin Rabbi olan Allah!” diye seslenildi.
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, oradaki ağaç tarafından kendisine:
“Ya Mûsâ, o nidâ eden benim. Âlemlerin, bütün varlıkların Rabbi Allah'ım.” diye nidâ edildi.
Oraya gelince kutlu bölgedeki vadinin sağ yanındaki bir ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: "Ey Musa! Şüphesiz alemlerin Rabbi olan Allah benim.
Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: 'Ey Musa, Alemlerin Rabbi olan Allah benim;' diye seslenildi.
Nihayet oraya varınca, bereketli yerdeki vadinin sağ kıyısından, ağaç tarafından şöyle nida edildi (çağrıldı): “- Ey Mûsa! Gerçekten ben, alemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Musa o ateşe gelince, o mübarek bölgenin vadisinin sağ tarafında ağacın içinden Musa’ya şöyle seslenildi: “Ey Musa! Şüphesiz Ben Allah’ım, bütün âlemlerin terbiyecisi ve sahibiyim.”
Oraya gelince, o kutlu yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.”
İmdi, Musa vardığında oraya, kutlu bölgedeki derenin, sağ yanında bulunan bir ağaçtan ses gelerek dedi ki: «Ey Musa ! Ancak âlemlerin sahibi Allah benimdir
(Musa) ateşin yanına varınca, o mübarek yerdeki vadinin sağ yanında bulunan bir ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Musa! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah'ım!”
30, 31, 32. Oraya vardığı vakit o mübârek vâdîde bir ağaçdan şöyle bir nidâ geldi: "Yâ Mûsâ ben rabbu’l ’âlemîn olan Allâh’ım. ’Asânı at" Mûsâ ’asâyı atub da bir yılan gibi kımıldadığını görince hiç arkasına bakmaksızın kaçmağa başladı. Bir ses "Yâ Mûsâ yaklaş bir şeyden korkma taht-ı emniyetdesin, elini koynuna koy, hiç fenâlık olmaksızın beyaz olarak çıkarırsın. Sonra bu beyazlıkdan korkar isen koltuğının altına koy çıkar, yine eski hâline gelir. Bunlar Fir’avn’a ve eşrâfına karşu rabbinin iki delîlidir. Ânlar fâsık bir kavim oldılar" didi.
Oraya gelince, kutlu yerdeki vadinin sağ yanındaki ağaç cihetinden: "Ey Musa! Şüphesiz Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'ım" diye seslenildi.
Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaçtan şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.”
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafından, (oradaki) ağaç yönünden kendisine şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Muhakkak ki ben yalnızca ben âlemlerin rabbi olan Allahım.
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Oraya varınca (yanan) ağacın bulunduğu kutsal bölgede, sağ yamacın kenarından kendisine seslenildi: "Musa, Ben evrenlerin Rabbi ALLAH'ım."
Oraya gelince, o mübarek yerdeki vâdinin sağ kıyısından, (oradaki) ağaç tarafından kendisine şöyle seslenildi: "Ey Musa! Bil ki ben, bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'ım."
Derken ona varınca vâdinin sağ kıyısından o mübarek buk'ada ağaçtan nidâ olundu, şöyle ki: ya Mûsâ, haberin olsun benim ben: Allah rabbül'alemin
(Mûsâ) oraya varınca, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafındaki ağaç cihetinden kendisine (keyfiyetsiz kelâmımız ile) şöyle buyuruldu: “Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.
Oraya vardığında, kutlu yerdeki vadinin sağ kıyısındaki bir ağaçtan kendisine seslenildi: “Ey Mûsâ! Ben, âlemlerin Rabb'i Allah'ım.”
30,31. Derken oraya gelince feyizli (ve mümtaz) bir yerdeki vâdînin sağ kıyısından, ağacdan: «Yâ Musa, aalemlerin Rabbi olan Allah ben im ben» diye. Ve «asaanı (yere) bırak» diye nida olundu. Şimdi (Musa) onu bir yılan gibi deprenir görünce arkasını dönüb uzaklaşdı, geri dönmedi. «Yâ Musa, beri gel, korkma. Çünkü sen emniyyetde olanlardansın».
Sonunda oraya gelince, o mübârek yerdeki vâdinin sağ kıyısındaki ağaç(cihetin)den (kendisine) şöyle seslenildi: “Ey Mûsâ! Şübhesiz ki ben, gerçekten âlemlerin Rabbi olan Allah'ım!”
Derken oraya geldiğinde, o kutlu yerdeki vadinin sağ yanında olan bir ağaçtan: “Ey Musa, Âlemlerin Rabbi olan Allah Benim” diye seslenilmişti.*
Musa ateşin yanına geldiğinde, vadinin sağ kenar tarafındaki sık ağaçlardan oluşan bir yerden “Ey Musa! Ben âlemlerin Rabbi Allah’ım.”
Bunun üzerine Musa oraya varınca derenin sağında, o kutlu yerdeki ağaçtan ünlendi: "Ey Musa! İşte bütün varlıkların çalabı olan Allah Benim.
30, 31. Vaktaki Musa ateşin yanına vardı, mübarek kıt/ada, sağ taraftaki dere kenarında olan ağaçtan bir nida geldi: «— Musa! Âlemlerin Rabbi olan Tanrı benim, asanı yere bırak». Musa asayı yere bıraktı, onu ok yılanı gibi çırpınır görünce korkusundan dönüp kaçtı, geri dönmedi. Ona şöyle dedik: «— Musa! Beri gel, korkma! Sen emniyet içindesin».
Musa, oraya geldiğinde o mübarek vadinin sağ yamacındaki ağaçtan (kendisine) şöyle seslenildi: “Ey Musa! Muhakkak ki Ben âlemlerin Rabbi Allah’ım.”⁶
Derken oraya geldiğinde, o bereketli yerdeki vâdinin sağ yanında olan bir ağaçtan, “Ey Musa! Âlemlerin Rabbi olan Allah benim!” diye seslenildi.
Mûsâ oraya yaklaşınca, bu mübarek bölgede, kutsal vadinin yamacındaki ışıl ışıl parlayan ağaç yönünden, “Ey Mûsâ!” diye bir ses işitti, “Hiç kuşkusuz Ben, tüm varlıkların Rabb’i olan Allah’ım!”
Oraya vardığında, Ağaç’lık Mübarek Yer’deki Sağ Vâdi’nin yanından:
“Ey Musa! Ben, Âlemler’in rabbi Allah, benim!” diye seslenildi.
Musa ateşe yaklaşınca, derenin sağ yakasında Verimli bir arazi parçası üzerinde bulunan bir ağaçtan gelen aynı ses: " Musa! ben, kainatın sahibi Allah'ım,
Ateşin yanına gelince vadinin sağ kıyısındaki bir ağaçtan kendisine seslendik: "Ey Musa! Muhakkak âlemlerin Rabbi Allah benim ben!"
Oraya varınca, o bereketli yerde, sağ taraftaki vadinin kıyısından, (yanan) ağaç yönünden kendisine şöyle seslenilmişti: “Ey Musa! Âlemlerin Rabbi olan Allah benim ben!
Oraya gelince, o kutsal yerdeki vadinin sağ kıyısında (bulunan) ağaç tarafından kendisine: “Ey Mûsa! Gerçekten, âlemlerin Rabbi olan Allah, Benim Ben!” diye seslenildi
Fakat oraya yaklaşınca, o kutlu yerde, vadinin sağ yamacındaki [yanan] ağaç yönünden kendisine: ²⁵ “Ey Musa, Benim Ben, Allah: Âlemlerin Rabbi!” diye seslendi.
Musa ateşin olduğu yere varınca o mübarek vadinin sağ yanındaki ağaç yönünden kendisine: – Ey Musa! Benim Ben, âlemlerin Rabbi olan Allah. 27/9
Fakat oraya varınca, o bereketli mevkide,[³³⁹⁷] vadinin sağ yamacındaki ağaç[³³⁹⁸] (yönün)den kendisine “Ey Musa! Benim… Ben, Âlemlerin Rabbi olan Allah!”[³³⁹⁹] diye seslenildi.[³⁴⁰⁰]
Oraya vardığında, o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan: "Ey Musa!.. hiç kuşkun olmasın ki ben alemlerin Rabbi olan Allah’ım."
Mûsâ, ateşin yanına gelince, o mübarek yerdeki vadinin sağ tarafindaki ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsâ! Şüphesiz ben, evet, ben âlemlerin Rabbi olan Allah’ım. "
Vaktâ ki ona vardı, o mübarek kıt'adaki vadinin sağ tarafından ağaçtan nidâ olundu ki, «Ya Mûsa! Şüphe yok ki, âlemlerin Rabbi olan Allah Ben'im, Ben.»
Oraya varınca kutlu mekândaki vâdinin sağ tarafında bulunan ağaçtan şöyle nida edildi: “Ey Mûsa! Rabbülâlemin olan Allah Ben'im. ”
Oraya gelince o mübarek yerdeki vadinin sağ kıyısındaki ağaçtan kendisine şöyle seslenildi: "Ey Musa, alemlerin Rabbi Allah benim, ben!"
Vaktâ ki Mûsâ o ateşin yanına geldi. Sağ tarafındaki vâdînin kenarındaki bir mahall-i mübârekdeki şecereden: "Yâ Mûsâ! Ben 'âlemlerin rabbi olan Allâh'ım" diye nidâ olundı.
Musa oraya varınca vadinin sağ yamacından, o bereketli yerdeki ağaçtan şöyle seslenildi: “Bak Musa! Ben Allah’ım, bütün varlıkların sahibiyim.”
30,31. -Musa oraya vardığında, mübarek beldede, vadinin sağ tarafından bir ağaçtan:-Ey Musa! Ben, Alemlerin Rabbi olan Allah'ım! ”Değneğini yere at“, diye ses geldi. Değneğin bir yılan gibi hareket ettiğini görünce arkasına bakmadan dönüp kaçtı.-Ey Musa, gel, korkma, sen güven içindesin.
Oraya vardığında, o kutlu mekânda yer alan vadinin sağındaki ağaç tarafından nidâ olundu: “Ey Musa, ben Âlemlerin Rabbi olan Allah'ım.
Oraya vardığında o bereketli toprak parçasındaki vadinin sağ tarafından, bir ağaçtan şöyle seslenildi: "Ey Mûsa! Âlemlerin Rabbi Allah benim, ben!"
pes ol vaķt kim geldi aña ķıġrınıldı derenüñ śaġdın yanından bereketlü yirde aġaçdan kim “yā mūsā! bayıķ ben benven Tañrı 'ālemler çalabı’sı”.
Pes ḳaçan kim ol oda vardı, nidā geldi Mūsāya vādīnüñ ṣaġ yanından,mübārek buḳ‘ada ol aġaçdan ki anda tecellī oldı: Yā Mūsā, didi. Taḥḳīḳ ben olTañrı‐men ki cemī‘ ‘ālemleri yaratmış‐men.
(Musa) odun yanına gəlib çatdıqda vadinin sağ tərəfində olan mübarək (bərəkətli) yerdəki ağacdan belə bir nida gəldi: “Ya Musa! Aləmlərin Rəbbi olan Allah Mənəm!
And when he reached it, he was called from the right side of the valley in the blessed field, from the tree: O Moses! Lo! I, even I, am Allah, the Lord of the Worlds;
But when he came to the (fire), a voice was heard from the right bank of the valley, from a tree(3361) in hallowed ground: "O Moses! Verily I am Allah, the Lord of the Worlds....
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |