8 Aralık 2024 - 7 Cemaziye'l-Ahir 1446 Pazar

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kasas Suresi 20. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Vecâe raculun min aksâ-lmedîneti yes’â kâle yâ mûsâ inne-lmelee ye/temirûne bike liyaktulûke faḣruc innî leke mine-nnâsihîn(e)

Ve şehrin öte yanından koşa koşa birisi geldi de ey Musa dedi, ileri gelenler, seni öldürmek için birbirleriyle görüşüp danışmadalar, hemen çık git, şüphe etme ki ben sana öğüt verenlerdenim.

(Bunun üzerine) Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip: "Ey Musa, (Firavun’un sarayında) önde gelen (idareciler dünkü cinayet hadisesinin sorumlusu olarak) seni öldürmek konusunda, kendi aralarında görüşüp karar vermekteler… Durma artık buradan çık git, ben sana iyi niyetle öğüt verenlerdenim" diye (uyarmıştı).

[Not: Belki de bu zat, Firavun’un derin devletine sızmış olan Hz. Hızır’dı.]

Tam o sırada, şehrin öteki ucundan bir adam koşarak geldi ve “Ey Musa!” dedi. “Ülkenin ileri gelenleri, seni öldürmek üzere hakkında görüşme yapıyorlar; hemen buradan çık git, ben senin iyiliğini isteyen kimselerdenim!”

Şehrin öbür ucundan, Firavun'un sarayından (mü'min) bir adam koşarak geldi.
“Ey Mûsâ, devlet büyükleri, seni öldürmelerine ferman çıkarıyorlar, çık git. İnan ki, ben samimiyetle senin tarafında olanlardanım” dedi.

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için senin hakkında aralarında görüşüyorlar. Hemen çık. Gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim."

Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: 'Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim.'

Şehrin öte başından koşarak bir adam geldi. Şöyle dedi: “- Ey Mûsa, şehrin ileri gelenleri seni öldürmek için hakkında müzakere yapıyorlar. Hemen çık git, muhakkak ki ben senin iyiliğini istiyenlerdenim.”

Ve şehrin uzak bir mahallesinden bir adam koşarak geldi. “Ey Musa! Meclis seni öldürmek için görüşüyor. Sen hemen çık. Şüphesiz ben senin iyiliğini istiyorum.” dedi.

Şehrin en ileri gelenlerinden biri koşarak geldi ve “Ey Mûsâ! İleri gelenler, seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen uzaklaş! Doğrusu ben sana öğüt verenlerdenim” dedi.

Kentin öbür ucundan, biri koşarak gelip, Musa'ya dedi ki: «Seni kodamanlar öldürmek istiyorlar, hemen burdan çıkasın, seni öğütlüyorum»

(O sırada) Şehrin en ileri gelenlerinden biri koşarak geldi: “Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık! Şüphesiz ben senin iyiliğini isteyenlerdenim!” dedi.

Şehrin öbür ucundan koşarak gelen bir âdem Mûsâ’ya "Yâ Mûsâ eşrâf seni katl itdirmek içün müzâkere idiyorlar sana dostâne söylüyorum şehirden kaç git" didi.

Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi: "Ey Musa! İleri gelenler, seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Hemen uzaklaş. Doğrusu ben sana öğüt veriyorum" dedi.

Şehrin öbür ucundan koşarak bir adam geldi. “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında senin durumunu görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Şüphesiz ben sana öğüt verenlerdenim” dedi.

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve dedi ki: “Ey Mûsâ! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal çıkıp git! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim.”

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi: Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim, dedi.

Şehrin öte yanından koşa koşa gelen bir adam, "Musa, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Çabuk burayı terket; ben sana öğüt vermekteyim," dedi.

Şehrin öbür ucundan bir adam geldi ve dedi ki: "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müzakere ediyorlar. Derhal (buradan) çık! İnan ki ben senin iyiliğini isteyenlerdenim."

Şehrin öte başından bir adam da koşarak geldi: Musâ dedi: haberin olsun hey'et, seni öldürmek için hakkında emri müzakere ediyorlar, hemen çık! Ben cidden senin hayırhahlarındanım

(Bunun üzerine) şehrin öbür ucundan bir adam koşarak gelip, “Ey Mûsâ, (Firavun’un sarayında) önde gelen (idareciler, dünkü ölüm hadisesinin sorumlusu olarak) seni öldürmek hususunda, kendi aralarında görüşüp karar vermekteler. Durma, artık buradan çık git, ben sana iyi niyetle öğüt verenlerdenim” dedi.

Şehrin diğer tarafından bir adam koşarak geldi. “Ey Mûsâ! Meleler¹ senin öldürülmen konusunda görüşme yapıyorlar. Derhal kaybol. Seni iyiliğin için uyarıyorum.” dedi.

1 – İleri gelenler, ruhban/din adamları sınıfı.

Şehrin öte başından koşarak bir adam geldi. «Musa, dedi, (şehrin) öne gelenler (i) seni öldürmek için (toplandılar), hakkında müzâkere ediyorlar. Hemen (buradan) çık (git). Şübhesiz ki ben senin hayırhaahlarındanım».

Sonunda (bu haberin yayılması üzerine) şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi (ve:) “Ey Mûsâ! Doğrusu (şehrin) ileri gelenler(i) seni öldürmek için hakkında müzâkere ediyorlar; hemen (bu şehirden) çık; gerçekten ben sana nasîhat edenlerdenim” dedi.

Ve (bu haberin yayılması üzerine) şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi: ‘’Ey Musa! Doğrusu (şehrin) ileri gelenler(i) seni öldürmek için hakkında müzâkere ediyorlar; hemen (bu şehirden) çık; gerçekten ben sana nasihat edenlerdenim’’ dedi.

Şehrin uzak bir köşesinden koşarak gelen bir adam “Ey Musa! Seni öldürmek için görevliler, seni yakalama emri aldılar. Bu şehirden çık. Ben sana bunu tavsiye ediyorum” dedi.

Kentin ırağından bir kimse seğirtip geldi de dedi: "Ey musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar.haydi, çık git buradan. Çünkü ben senin iyiliğini istiyorum."

Şehrin kenarından [⁸] bir adam koşarak geldi [⁹], «— Musa! İleri gelenler seni öldürmek için hakkında müşavere ediyorlar, hemen buradan çık git. Ben hakkında hayırhah olanlardanım» dedi.

[8] Firavun'un barigâhı, divanhanesi oradaydı.[9] Veya şehir kenarında duran bir adam geldi.

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve “Ey Musa! Muhakkak ki ileri gelenler seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Şehirden hemen çık. Muhakkak ki ben sana öğüt verenlerdenim” dedi.

Şehrin öte başından bir adam koşarak gelip dedi ki: “Ey Musa! Önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler. Artık sen çık git; gerçekten ben senin iyiliğini dileyenlerdenim.”

Bir süre sonra, şehrin ta öteki ucundan bir adam koşarak yanına geldi ve nefes nefese, “Ey Mûsâ!” dedi, “Ülkenin ileri gelenleri bir mahkeme kurmuş, seni öldürmek üzere aralarında görüşüyorlar! Çabukburayı terk et! Güven bana, çünkü ben, gerçekten senin iyiliğini isteyen biriyim.” Bu adam, Firavun hanedanından olduğu hâlde, onun zulmünü onaylamayan birisi idi.

Bir adam Şehr’in öte ucundan koşarak geldi:
“Ey Musa! İleri Gelenler, seni öldürmek için sana gizlice düzen kuruyorlar. Hemen çık git! Ben, senin için İyilik İsteyenler’denim” dedi.

Derken şehrin öbür ucundan soluk soluğa gelen bir adam: " Musa! Halk seni öldürmek için hazırlıklar yapıyor, hemen kaç buradan. Vallahi benden söylemesi. "

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak gelip dedi ki: "Ey Musa! İleri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen buradan çık git! Ben senin iyiliğin için konuşanlardanım!"

Şehrin ileri gelenlerinden [*] bir adam koşarak gelmiş ve “Ey Musa! Şüphesiz ki yöneticiler (toplantı hâlinde) seni öldürmek için hakkında karar veriyorlar. Hemen (buradan) çık! Şüphesiz ki ben senin için samimi davrananlardanım!” demişti.

Benzer bir ifade Yâsîn 36:20’de de geçmektedir. Her iki ayette de amaç, şehrin “öte ucundan gelen biri” değil de “ileri gelenlerinden birisi” olarak ... Devamı..

Şehrin en ileri gelenlerinden¹ bir adam koşarak geldi ve: “Ey Mûsa! (Firavun’un) ileri gelenleri, seni öldürmek için aralarında görüşüyorlar. Derhal (buradan) uzaklaş. Doğrusu ben, senin iyiliğini isteyenlerdenim.” dedi.

1 Bu bölüm: “Şehrin öteki ucundan bir adam” diye de tercüme edilebilir. Bk. (Yâsin: 20)

Tam o sırada şehrin öteki ucundan bir adam koşarak geldi ve “Ey Musa!” dedi, “[Ülkenin] ileri gelenleri seni öldürmek üzere hakkında görüşüyorlar; hemen çık git; şüphesiz ben senin iyiliğini isteyen kimselerdenim!”

O esnada şehrin öte yakasından bir adam koşarak geldi: – Ey Musa! Ülkenin ileri gelenleri bir araya gelmiş seni öldürmek için görüşme yapıyorlar, en iyisi sen burayı terk et! Emin ol ki ben senin iyiliğini istiyorum, dedi. 40/28

İşte bu sırada kentin öteki ucundan bir adam[³³⁸⁷] koşarak geldi ve “Ey Musa!” dedi, “Soylular seni öldürmek için hakkında görüşme yapıyorlar; derhal (burayı) terk et! Ve şunu da unutma ki, ben senin için samimi duygular besleyen biriyim.”[³³⁸⁸]

[3387] Veya: “kentin ileri (gelenlerinden) bir adam”. Özel olduğu için kulağı kesilerek bel konulmuş deveye kasvâ denir (Mekayis). Bu, takdir gerektir... Devamı..

(Nitekim) Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve "Ey Musa ileri gelenler toplandılar senin öldürülmene karar vermek için görüşüyorlar, derhal buradan çık git. Ben gerçekten senin iyiliğini isteyenlerdenim" diye onu uyardı.

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey Mûsâ, dedi, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen çık (git), ben sana öğüt verenlerdenim. "

Şehrin uzak tarafından bir şahıs koşarak geldi, dedi ki: «Ya Mûsa! İleri gelenler seni öldürmek için senin hakkında müşaverede bulunuyorlar, hemen çık (git). Şüphe yok ki, ben senin için hayırhâh olanlardanım.»

Derken, şehrin öte başından bir adam koşarak geldi ve dedi ki: “Ne yapıyorsun Mûsa? Yetkililer idam istemi ile senin hakkında karar vermek üzere toplantı halindeler. Beni dinlersen derhal şehri terk et! Ben, hakikaten senin iyiliğini isteyen biriyim! ”

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. "Ey Musa, dedi, ileri gelenler seni öldürmek için aralarında konuşuyorlar. Sen çık (git), ben sana öğüt verenlerdenim."

Şehrin uzak tarafından bir adam koşarak gelüb: "Yâ Mûsâ! Bir takım adamlar seni öldürmek içün aralarında karâr viriyorlar. Hemân şehirden çıkub git. Ben sana nasîhat idenlerdenim" didi.

Şehrin en uzak yerinden bir adam koşarak geldi ve “Musa! Üst düzeydekiler aralarında seni öldürmeyi tartışıyorlar, hemen çek git; ben senin iyiliğini isteyen biriyim.”

Şehrin öteki ucundan bir adam koşarak geldi: -Ey Musa, dedi. İleri gelenler seni öldürmek için görüşme yapıyorlar. Hemen çık git! Ben, senin iyiliğini isteyenlerdenim.

Derken şehrin uzak tarafından koşarak bir adam geldi. “Musa, yöneticiler seni öldürmek için istişare ediyorlar,” dedi. “Hemen buradan çık, git. Doğrusu ben senin iyiliğini isteyenlerdenim.”

Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi. Dedi: "Ey Mûsa, kentin ileri gelenleri seni öldürmeyi planlıyorlar. Çık buradan! Ben sana öğüt verenlerdenim."

daħı geldi bir er şaruñ ıraġıraġından iver eyitti “iy mūsā ! bayıķ cema'at kim göze görinür ŧanışurlar senüñ sebebüñden tā depeleyeler seni. pes çıķ bayıķ ben saña ögütleyicilerdenven!”

Daḫı bir kişi geldi Mūsāya çapup şehr āḫirinden. Eyitdi Mūsāya ki: YaMūsā, Fir‘avn ḳavmi danışurlar seni öldürmege. Pes çıḳ git, ben saña ögütviricilerden‐men, didi.

(Yəhudinin bu sözündən sonra dünən öldürülən qibtinin qatilinin Musa olduğu bütün Misir xalqına bəlli oldu. Bu xəbər Fir’ona çatdıqda o, Musadan qisas almaq istədi). Şəhərin kənarından (Fir’onun şəhərin ucqarında yerləşən sarayından) bir nəfər çaparaq gəlib dedi: “Ya Musa! Ə’yan-əşraf səni öldürmək barəsində məsləhət-məşvərət edirlər. Elə bu saat (şəhərdən) çıx get. Mən, həqiqətən, sənin xeyirxahlarındanam!”

And a man came from the uttermost part of the city, running. He said: O Moses! Lo! the chiefs take counsel against thee to slay thee; therefor escape. Lo! I am of those who give thee good advice.

And there came a man, running, from the furthest end(3347) of the City. He said: "O Moses! the Chiefs are taking counsel together about thee, to slay thee: so get thee away, for I do give thee sincere advice."

3347 Apparently rumours had reached the Palace, a Council had been held, and the death of Moses had been decreed!


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.