Feasbeha fî-lmedîneti ḣâ-ifen yeterakkabu fe-iżâ-lleżî-stensarahu bil-emsi yestasriḣuh(u)(c) kâle lehu mûsâ inneke leġaviyyun mubîn(un)
Korkarak, gözleyip bekleyerek şehirde sabahladı, derken dün kendisinden yardım isteyen, gene birisiyle çekişmedeydi ve gene kendisinden yardım istedi. Musa da ona, şüphe yok ki dedi sen, apaçık bir azgınsın.
Böylece şehirde, korku (ve kuşku) içinde (etrafını) gözetleyerek sabahladı. O sırada bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (ve başına o belayı getiren ‘huysuz ve huzursuz’ adam, bu sefer başkasıyla kavgaya tutuşmuş ve yine) kendisinden yardım için bağırıp durmaktaydı. (Hz.) Musa ona dedi ki: "Sen açıkça azgın ve fesatçı bir (insansın!)"
Böylece ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek, yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam, yine feryat edip yardım isteğinde bulunuyor. Musa bu sefer ona: “Sen gerçekten, apaçık bir azgınmışsın!” dedi.
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyor. Bu sefer Mûsâ ona:
“Anlaşılıyor ki, sen, besbelli bir azgınsın” dedi.
Bunun üzerine şehirde korkuyla etrafı gözleyerek sabahladı. Bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kişi (yine yardım etmesi için) ona bağırıyor. Musa ona: "Doğrusu sen apaçık azgın birisin" dedi.
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: 'Sen açıkca bir azgınsın.'
Böylece (Kıptî'yi öldürdüğü) şehirde (yakalanmasından) korkarak sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım istiyen (adam yine başka bir Kıptî'ye karşı) ondan yardım istiyor! Mûsa, ona şöyle dedi: “- Muhakkak sen besbelli bir azgınsın.”
Ve korkarak, şehirde etrafı gözetlemeye başladı. Baktı, dün ondan yardım dileyen adam, onu yine çağırıyor. Musa ona: “Sen apaçık bir aldatıcısın.” dedi.
Şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kişi, feryat ederek yine ondan yardım istiyor. Mûsâ, ona dedi ki: “Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın.”
Musa şehirde, korkarak bekliyordu, bu sırada, dün kendinden yardım istemiş olan, yine yardım isteyince, o dedi ki: «Sen açık bir azgınsın !»
(Musa) şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen adam, (başka bir Kipti ‘ye karşı) yine kendisinden yardım istiyor. Musa ona: “Belli ki, sen (ona buna sataşan problem) bir azgınsın!” dedi.
İrtesi gün korkarak ve etrâfına bakarak şehirde gidiyor idi ki bir gün evvel kurtardığı âdem kendinden istimdâd idiyor Mûsâ: "Anlaşılan sen gavgacı bir âdemsin" didi.
Şehirde, korku içinde etrafı gözetip dolaşarak sabahladı. Dün kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak ondan yine yardım istiyordu. Musa ona: "Doğrusu sen besbelli bir azgınsın" dedi.
Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, “Belli ki sen azgın bir kimsesin” dedi.
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam bağırarak ondan yine yardım istiyor! Mûsâ ona, “Açıkçası sen düpedüz serserinin birisin” dedi.
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona (yardım isteyene) dedi ki: Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!
Korku içinde, etrafı kollayarak şehirde sabahladı. Kendisinden dün yardım istemiş olan adam, feryad ederek yine kendisinden yardım istiyordu. Musa ona, "Belli ki sen bir belalısın," dedi.
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse feryad ederek yine ondan imdat istiyor. Musa ona dedi ki: "Doğrusu sen, besbelli bir azgınsın!"
Derken şehirde korku içinde sabahı etti gözetiyordu, baktı ki dün kendisinden yardım istiyen ona yine feryad ediyor, Musâ ona besbelli sen yaramazsın dedi
(Mûsâ) şehirde korku içerisinde (etrafı) gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kimse, feryat ederek (kavgaya tutuştuğu başka bir Kıptî’ye karşı) yine ondan yardım istiyor. Mûsâ ona (yardım isteyene,) “Belli ki sen gerçekten azgın birisin!” dedi.
Korku içinde etrafı kollayarak şehirde sabahladı. Bir de baktı ki dün yardım isteyen kişi yine yardım istiyor. Mûsâ: “Sen apaçık bir azgınsın!” dedi.
Hulâsa şehirde korkarak (ve başına gelecek aakıbete) intizaar ederek sabahladı. Bir de ne görsün: Dün kendisinden imdâd isteyen (adam yine) ona feryâd (ve ondan istimdâd) ediyor! Musa ona dedi ki: «Sen hakıykat apâşikâr bir azgınsın».
Böylece korku içinde kalan bir kimse olarak (ve etrâfı) gözetleyerek şehirde sabahladı; bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen o kimse, (bu sefer başka birkıbtîye karşı) kendisinden (yine) imdâd istiyor! Mûsâ ona: “Doğrusu sen gerçekten apaçık bir azgınsın!” dedi.
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kişi (yine kavgaya tutuşmuş) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: ’Sen açıkca bir azgınsın.
Sonra şehirde geceyi korku içinde sabahladı. Sağı solu gözetleyerek dışarı çıktığında, birde ne görsün, dünkü yardım isteyen adam, yine bağırıp çağırarak yardım istiyor. Musa ona “Sen gerçekten açıkça azgın birisiymişsin” dedi.
Musa kentte korku içinde, ortalığı gözetliyerek sabahladı. Bir de ne görsün, bir gün önce kendisinden yardım istiyen kimse yine onu yardıma çağırmıyor mu! Musa ona dedi: "İşte besbelli ki sen azgının birisin."
Şehirde yaptığı işten korkarak, kısasa ait bir haber gözeterek sabahladı, bir de baktı ki bir gün evvel ondan yardım dileyen Sıpti yine başka bir Kıpti/den dolayı Musa/dan medet istiyor. Musa ona «— Sen hakikaten azgınlığı aşikâr bir adamsın» dedi [⁶].
Şehirde korku içinde etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün ondan yardım isteyen, yine onu feryat ederek yardıma çağırıyor. Musa ona, “Sen gerçekten apaçık azgın bir adamsın” dedi.
Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa ona dedi ki: “Sen gerçekten apaçık bir azgınsın.”
Böylece, korku içinde çevresini gözetleyerek, sabaha kadar şehirde bekledi. Ne yapacağını bilemez bir hâlde dolaşırken, bir de ne görsün; dün kendisinden yardım isteyen adam, bu sefer başka bir Mısırlıyla kavgaya tutuşmuş, yine kendisini yardıma çağırmıyor mu! Fakat bu kez Mûsâ ona, “Hayır!” dedi, “Anlaşılan o ki, sen ona buna sataşan azgın bir adamsın!”
Korku içinde gözetleyerek / gizlenerek Şehir’de sabahladı. Daha Dün kendisinden yardım isteyen adam yine ondan yardım için feryat ediyordu. Musa ona:
“Sen, elbette açıkça bir azgınsın” dedi.
Ama yine de korkuyor, şehirde ürkek ürkek dolaşıyordu. Derken bir gün, daha önce yardım ettiği adam, kendisinden yine yardım istemesin mi. Musa ona: " Sen deli misin be adam! " diye bağırdı ama.
Şehirde korku içinde etrafını gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen kişi feryadı figan tekrar yardım istiyor. Musa; "Belli ki sen bir azgınsın! İki de bir başını belaya sokuyorsun!" dedi.
Şehirde korku içinde, (etrafı) gözetleyerek sabahladıktan sonra bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen kişi, feryat ederek tekrar ondan yardım istiyor. (Musa) ona, “Doğrusu sen apaçık bir azgınsın!” demişti. [*]
(Mûsa) şehirde korku içerisinde çevreyi gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam, feryat ederek yine kendisinden yardım istiyor. (Bunun üzerine) Mûsa ona: “Sen kesinlikle, azgının birisin.” dedi.
Böylece, ertesi sabah, korku içinde çevresini gözetleyerek yine şehirde dolaşıyordu; bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen adam [yine] o’nu [yardımına] çağırmıyor mu! ¹⁷ Musa, [bu sefer] ona: “Sen gerçekten apaçık bir azgınmışsın!” ¹⁸ dedi.
Musa o şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen o adam yine birisiyle kavga ediyor ve feryat ederek, yardım istiyor. Musa ona: – Sen, ne azgın bir adammışsın. 3/133...137
Ve ertesi sabah, söz konusu kentte endişeyle etrafı kolaçan ederek dolaşıyordu. Fakat o da ne? Dün ondan yardım isteyen adam, kendisini yine yardıma çağırmıyor mu? Musa ona: “Besbelli ki sen iyice zıvanadan çıkmışsın!” dedi.
Şehirde korku içinde dolaştı; etrafı gözetleyerek sabahladı!.. Bir de baktı ki dün, kendisinden yardım isteyen kimse bağırarak ondan yine yardım istiyor. Musa bu kez ona: "Kuşkusuz sen apaçık bir azgınsın!" (Gücünün yetmediği kimselerle ne diye dalaşıp duruyorsun?) dedi.
Korkarak, etrafı gözetleyerek şehirde sabahladı. Bir de ne görsün, dün kendisinden yardım isteyen yine feryat ederek ondan yardım istiyordu. Mûsâ da ona, "Belli ki sen azgın bir kimsesin" dedi.
Derken şehirde korkarak, intizar ederek sabahladı. Bir de gördü ki, kendisinden dünkü gün imdat isteyen yine (kendisine feryat ediyor, kendisinden imdat bekliyor). Mûsa ona dedi ki: «Şüphe yok sen elbette apaçık bir azgınsın.»
Sabaha kadar endişe içinde, etrafı kontrol ederek geceyi geçirdi. Sabahleyin, bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen soydaşı, yine Musa'yı imdadına çağırıyor. Mûsa ona: “Belli ki sen azgının tekisin! ” dedi.
Şehirde korku içinde (sonucu) gözetleyerek sabahladı. Bir de baktı ki dün kendisinden yardım isteyen (İsrail oğlu), yine kendisine feryaded(ip yardım ist)iyor. Musa, ona: "Belli ki sen bir azgınsın!" dedi.
Memleketde havf ve endîşe ile sabahladı. O sırada dün yardım itdiği adam, (diğer biriyle nizâ' iderken) gelüb ondan meded istemekle: "Sen âşikâr bir azgın adamsın" didi.
Musa geceyi şehirde geçirdi; sürekli çevresini gözetliyordu. Bir de ne görsün, bir gün önce kendisinden yardım isteyen kişi feryat ederek yine yardım istiyordu. Musa ona dedi ki; “Yaramaz adamın teki olduğun çok açık .”
Şehirde korku içinde, etrafı gözetleyerek sabahladı. Bir de ne görsün dün kendisinden yardım isteyen adam, yine feryat edip, yardım istiyordu. Musa ona:-Sen, azgının birisin, dedi.
Şehirde etrafı gözetleyerek korku içinde sabahladı. Sonra bir de baktı ki, akşam kendisinden yardım isteyen kişi yine onu yardıma çağırıyor. Musa ona “Sen açıkçası azgının birisin” dedi.
Kentte, korku içinde sabahladı, göz-kulak kesiliyordu. Bir de baktı ki, dün ondan yardım isteyen adam yine onu yardıma çağırıyor. Mûsa ona dedi ki: "Anlaşıldı, sen, tam azmış bir adamsın."
pes irtecek girdi şar içine ķorķarken göz dutarken. [207a] pes ol vaķt ol kim yardım diledi andan dün feryād diledi andan. eyitti aña mūsā “bayıķ sen azġunsañ bellü!”
Pes Mıṣr şehrinde Mūsā dört yanın gözedüp gezer‐iken gördi ol kişiyi kiözinden yardım istemiş‐idi geçen günde, gine Mūsādan meded ister. Mūsāeyitdi ki: Taḥḳīḳ sen yaman azġun kişisin, didi.
Beləliklə, (Musa qibtini öldürdüyündən) qorxaraq səhəri şəhərdə nigaranlıq içində qarşıladı. (Bir də nə görsə yaxşıdır!) Dünən ondan imdad diləyən kəs (bu gün də başqa bir qibti ilə vuruşaraq) fəryad çəkib yenə onu köməyə çağırdı. Musa ona dedi: “Sən (gündə biri ilə vuruşduğun üçün), doğrudan da, açıq-aşkar bir azğınsan!”
And morning found him in the city, fearing, vigilant, when behold! he who had appealed to him the day before cried out to him for help. Moses said unto him: Lo! thou art indeed a mere hothead.
So he saw the morning in the city, looking about, in a state of fear, when behold, the man who had, the day before, sought his help called aloud for his help (again). Moses said to him: "Thou art truly, it is clear, a quarrelsome fellow!"(3344)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |