14 Kasım 2025 - 23 Cemaziye'l-Evvel 1447 Cuma

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Kasas Suresi 13. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Haydar Öztürk-Serkan Yılmaz Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Sardorxon Jahongir
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Feradednâhu ilâ ummihi key tekarra ‘aynuhâ velâ tahzene velita’leme enne va’da(A)llâhi hakkun velâkinne ekśerahum lâ ya’lemûn(e)

Derken, gözü aydın olsun, ışıklansın ve mahzun olmasın ve Allah'ın vaadettiği şeyin, şüphesiz gerçek olduğunu bilsin diye tekrar anasına verdik onu, fakat insanların çoğu bilmez.

Böylelikle gözünün aydın olması (ferahlanıp sevinmesi), üzülmemesi ve gerçekten Allah’ın va’adinin Hakk olduğunu bilmesi için, onu (Musa’yı) annesine geri vermiş (ve ikisini bir araya getirmiş)tik. Ancak onların (inkârcıların ve akılsızların) çoğu (bu hikmetleri ve mucizeleri) bilmeyen (gafil ve cahil kimse)lerdi.

İşte böylece, O'nu annesine kavuşturduk ki, gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve insanlardan çoğu bu gerçeği bilmeseler bile, O Allah'ın verdiği sözün, mutlaka gerçekleşeceğini bilsin.

Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, mutlu olsun, hüzünlenmesin, Allah'ın va'dinin doğru, gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat yine de onların pek çoğu bunu bilmezler.

Böylece onu, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri çevirdik. Ancak onların çoğu bilmezler.

Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

İşte böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin şüphe götürmez hak olduğunu bilsin. Fakat (Mısır halkının) çoğu bunu bilmezler.

Böylece onu annesine geri çevirdik. Ki annesinin gözü dinsin, üzülmesin ve insanların çoğunun bilmemesine rağmen, Allah’ın va’dinin hak ve doğru olduğunu bilsin (görsün.)

Böylece biz onu, anasına “Gözü aydın olsun, gam çekmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin” diye, geri verdik. Fakat onların çoğu bilmezler.

«Anasının gözü aydın olsun, kaygılanmasın, Allahın sözü hak olduğun anlasın» diye, onu geri verdik biz anasına, birçokları bilmezler!

(Böylece) onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vadinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadığını öğrensin.

Böylece vâlidesinin mahzûn olmasını ve Allâh’ın va’dinde halef itmeyeceğini anlaması içün çocuğını yine kendine i’âde itdirdik lâkin insânların ekserîsi bilmez.

Böylece onu, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, ona geri çevirdik. Fakat çoğu bilmezler.*

Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah’ın va’dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.

Böylelikle biz annesinin gönlü rahatlasın, gam çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; fakat oradakilerin çoğu bunu bilmiyorlardı.

Böylelikle biz onu, anasına, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu bilsin diye geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.  

 Firavun ile hanımı, Hz. Musa’yı evlât edinmek isterken herhalde onun, ellerinde terbiye edilmekle kendilerine uyacağını sanmışlardı. Halbuki insan ha... Devamı..

Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez.

Böylelikle biz onu, gözü aydın olsun, gam çekmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin, diye anasına geri verdik. Fakat yine de pek çoğu (bunu) bilmezler.

Bu suretle onu anasına iâde eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lâkin çokları bilmezler

İşte böylece, (annesinin) gözü aydın olsun, (artık) üzülmesin ve şüphesiz, Allah’ın vaadinin hak olduğunu bilsin diye onu annesine geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.

Derken gözü aydın olsun, üzülmesin diye onu annesine kavuşturduk. Ve Allah'ın sözünün gerçek olduğunu fakat onların çoğunun bunu anlamadığını bilsin.

İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Tâki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va'dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

Böylece gözünün aydın olması, üzülmemesi ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilmesi için onu annesine geri döndürdük. Ancak onların çoğu bilmez.

Böylece onu annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin ve şübhesiz, Allah'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin! Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.

Böylece onu annesine geri verdik ki, annesinin gözü (ve gönlü) aydın olsun, artık üzülmesin ve tam manasıyla bilsin ki, Allah’ın va’di haktır, mutlaka yerine gelir. Ama yine insanların çoğu (bunu) bilmezler.

Böylece, Musa’nın annesi sevinsin, üzülmesin diye ve sizinde Allah’ın vaadini mutlaka yerine getireceğini bilmeniz için, o bebeği annesine geri iade ettik. Fakat İsrailoğullarının çoğu bunları bilmiyor.

Böylece onu anasına döndürdük. Gözü aydın olsun, kaygılanmasın, Allah’ın verdiği sözün doğru olduğunu bilsin diye. Ancak onların pek çoğu bunu bilmezler.

Bunun üzerine onu tekrar anasına döndürdük ki onunla gözü aydın olsun, ayrılığıyle gam çekmesin, Allah/ın vaadi doğru olduğunu [⁷] bilsin. Fakat onların çoğu bunu bilmez.

[7] Her halde yerine geleceğini.

Böylece Biz; annesinin gözü aydın olması, üzülmemesi ve Allah’ın vaadinin de hak/gerçek olduğunu bilmesi için onu tekrar annesine döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmiyor.

Böylelikle gözünün aydın olması, hüzne kapılmaması ve gerçekten Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.

Böylece onu yeniden annesine kavuşturduk ki, kadıncağızın yüreği sevinçle dolsun, çektiği üzüntülerden kurtulsun ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu görsün. Evet, elbette Allah verdiği sözü yerine getirecekti, ne var ki, insanların çoğu bunu bilmez.

Böylece gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; ama onların çoğu bilmez.

Sonunda, bebeği anasına iade ettik, anasının yüzünü güldürüp yasına son verdik. Allah'ın sözünü tuttuğunu, bilsin istedik. Çokları, bunların anlamını bilmez bile.

Böylece Musa’yı annesine geri verdik ki, gözü aydın olsun, üzülmesin. Allah’ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin! Ne yazık ki, Allah’ın verdiği sözleri mutlaka tuttuğunu inkâr edenler anlayamaz.

Böylelikle gözü aydın olsun, (daha fazla) üzülmesin ve insanların çoğu bilmeseler bile Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye biz onu annesine geri vermiştik.

Böylece Biz onu anasına, gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah’ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin diye, geri verdik. Fakat (insanların) çoğu, bunu hâlâ bilmiyorlar.

İşte böylece, o’nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah’ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin!

İşte böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, gönlü ferah olsun daha fazla üzülmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu anlasın. Gel gör ki insanların çoğu bunu bilmez. 28/7

Ve sonunda onu annesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye… Dahası insanların çoğu bunu bilmese de, kendisi Allah’ın vaadinin kesin bir gerçek olduğunu bilsin…[³³⁷⁸]

[3378] Allah Rasûlü’nün yetiştirilmesine dolaylı bir atıf. Onun kişiliği Hz. Musa’nın çocukluk hikâyesi bağlamında inşâ ediliyor. Zımnen: Kulun gücünü... Devamı..

Böylece anasının gözü aydın olsun, kederi zâil olsun, Allah’ın her va'dinin bir gerçek olduğuna gönülden inansın diye, yavrusunu ona geri verdik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. (Allah Teala’nın va'dinin muhakkak gerçekleşeceğine inanmazlar)

Artık O'nu validesine döndürdük ki, gözü aydın olsun ve mahzun olmasın ve bilmiş olsun ki, Allah'ın vaadi şüphe yok ki haktır, velâkin onların çoğu bilmezler.

Böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vâdinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadıklarını öğrensin.

Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler.

Gözi aydın olması ve mahzûn olmaması ve Allâh'ın va'dinin hak oldığını bilmesi içün Mûsâ'yı vâlidesine red iyledik ve lâkin insânların ekserîsi Allâh'ın va'dinin hak oldığını bilmezler.

Böylece onu anasına geri getirdik ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin . Bir de bilsin ki Allah’ın verdiği söz yerine getirilir. Ancak onların çoğu bunu bilmezler.

Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.

Onu annesine böylece kavuşturduk—tâ ki annesinin gözü aydın olsun, tasalanmasın ve bilsin ki Allah'ın vaadi haktır; lâkin insanların çoğu bunu bilmez.

Nihayet Mûsa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.

Shunday qilib, Biz Musoning onasining ko‘‎zlari quvonishi va tashvish chekmasligi hamda Allohning va’dasi haq ekanini bilishi uchun uni yana onasiga qaytardik. Lekin odamlarning ko‘‎pchiligi Allohning va’dasi haq ekanini bilmaydilar.

pes girü döndürdük anı anasındın yaña tā aydın ola gözi daħı ķayurmaya daħı tā bile kim bayıķ Tañrı va'desi ŧoġrudur velįkin eyregi anlaruñ bilmezler.

Pes dönder‐ dük anı, Mūsāyı anasına, ḥattā ki sevine, gözi nūrlana. Daḫıḳayġurma[ya]. Daḫı bilmeg‐içün ki Tañrı Ta‘ālā va‘desi girçekdür, lākin anlaruñ çoġı bilmezler.

Beləliklə, gözü aydın olsun, (oğlunun ayrılığına) kədərlənməsin və Allahın və’dinin haqq olduğunu bilsin deyə, (Musanı) anasına qaytardıq. Lakin onların (insanların, yaxud Fir’on əhlinin) əksəriyyəti (Allahın və’dinin doğru olduğunu) bilməz!

So We restored him to his mother that she might be comforted and not grieve, and that she might know that the promise of Allah is true. But most of them know not.

Thus did We restore him to his mother, that her eye might be comforted, that she might not grieve, and that she might know that the promise of Allah is true: but most of them do not understand.(3339)

3339 Allah's promise is always true, but short-sighted people, if they are a little thwarted in their plan, do not understand that Allah's wisdom, pow... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.