Kul sîrû fî-l-ardi fenzurû keyfe kâne ‘âkibetu-lmucrimîn(e)
(Ey Resulüm; inkârcılara) De ki: "Yeryüzünde gezip dolaşın da, (viran olmuş kalıntılarında) suçlu-günahkârların nasıl bir sona uğradıklarını (ibretle) seyredin."
De ki: Gezin yeryüzünde de bakın, görün, ne olmuş mücrimlerin sonu.
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da, günahlara batıp gidenlerin sonu ne oldu görün, ibret alın.”
Onlara:
“Yeryüzünde gezin de, İslâm'a planlı cephe alarak, müslümanlığı, müslüman nesilleri yozlaştırma, yok etme suçu işleyen güç ve iktidar sahibi âsilerin, suçluların, günahkârların âkıbeti nasıl oldu, ibret nazarıyla bir bakın, inceleyin.” de.
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonları nasıl olmuş bir bakın!"
De ki: 'Yeryüzünde gezip dolaşın da, suçlu-günahkarların nasıl bir sona uğradıklarını görün'
(Ey Rasûlüm, Mekke halkına) de ki: “- Yeryüzünde gezip dolaşın da bakın, günahkârların akıbeti nasıl olmuş!...”
De ki: “Yeryüzünde gezin, o azgın suçluların sonucunun nasıl olduğunu görün!”
De ki: “Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbetinin ne olduğunu bir görün!”
Diyesin ki: «Yeryüzünde gezerek, günah etmiş olanların, göresiniz sonu nice olmuştur
(Onlara) de ki: “Yeryüzünde (yaptıkları yüzünden helâk edilen medeniyetlerin yerle bir olmuş harabeleri) dolaşın ve suçluların sonunun nasıl olduğuna bir görün!”
De ki: "Yeryüzünde gezin, suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın."
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.”
De ki: Yeryüzünde gezin de, günahkârların âkıbeti nice oldu, görün!
De ki, "Yeryüzünü dolaşın da suçluların sonunun ne olduğuna bir bakın."
De ki: "Hele bir yeryüzünde gezin de, günahkarların sonu nice oldu, bir bakın!"
De ki; hele, Arzda bir gezinin de bakın mücrimlerin akıbeti nasıl olmuş?
De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın, mücrimlerin sonları nasıl olmuş bir görün?”
De ki: «Yerde gezin (dolaşın) da günahkârların sonu nice olmuşdur, görün».
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da o günahkârların âkıbeti nasıl olmuş bakın!” (1)*
Deki “Yeryüzünde şöyle bir dolaşın. Bakın bakalım suçluların sonu nasıl olmuş?”
Onlara de ki yeryüzünde gezin, tozun günahkârların sonu nasıl olduğunu görün.
De ki: “Yeryüzünde gezip dolaşın da suçlu günahkârların nasıl bir sona uğradıklarını bir görün!”
Buna karşılık, sen de onlara de ki: “Geçmişte helâk edilen medeniyetlerin yeryüzünde bıraktıkları harabeleri, yerle bir olmuş şehir kalıntılarını gezip dolaşın da, suçluların sonu nice olmuş bir görün!”
(Ey Muhammed! Onlara): “Yeryüzünde gezin de günâhkârların sonunun nasıl olduğunu bir görün!” de.
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da [böyle diyerek] günaha gömülüp gitmiş olanların sonunu görün!” 66
Onlara de ki: – Yeryüzünde dolaşın da günahı tabiat haline getirmiş olanların sonu ne olmuş bir görün. 3/137, 20/128, 30/9
De ki: “Yeryüzünde dolaşın da, günahı tabiat haline getirenlerin[3343] sonu ne olmuş, görün!”*
De ki: «Yeryüzünde yürüyünüz de bakınız ki, günahkârların akibeti nasıl olmuştur.»
De ki: “Hele dünyayı bir dolaşın da suçlu kâfirlerin âkıbetleri nasıl olmuş görün! ”
De ki: "Yeryüzünde yürüyün de suçluların sonunun nasıl olduğunu görün."
De ki: “Yeryüzünü dolaşın da suçluların sonunun ne olduğuna bir bakın.”
-Yeryüzünde yürüyün ve bakın, günahkarların sonu nasıl olmuştur? de!
De ki: Yeryüzünde gezin de görün, mücrimlerin sonu nice olmuş!
De ki: "Yeryüzünde dolaşın da bir bakın nice olmuştur günahkârların sonu!"
eyit “yürin yirde pes baķuñ nite oldı yazuķlularuñ śoñı!”
(Ya Rəsulum!) De: “Yer üzünü gəzib-dolaşın, günahkarların axırının necə olduğuna bir baxın!”
Say (unto them, O Muhammad): Travel in the land and see the nature of the sequel for the guilty!
Say: "Go ye through the earth and see what has been the end of those guilty (of sin)."(3305)*
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |