Beli-ddârake ‘ilmuhum fî-l-âḣira(ti)(c) bel hum fî şekkin minhâ(s) bel hum minhâ ‘amûn(e)
Hayır, onların bilgileri, bu dünyadayken, ahirete ulaşamaz; hayır, onlar, ahiret hakkında şüphe içindedir; hayır, onlar ahiret hususunda kördür.
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri “art arda toplanıp pekiştirilen (sürekli tekrarlanıp işitildiğinden, iman edildiği zannedilen birtakım tahmin ve tahayyülden ibarettir).” Bilakis, onlar bundan (ahirete gerçekten inanma ve ona göre davranma duygusundan) bir şüphe içindedirler; hayır, (aslında) onlar bundan (ahirette hesap verme şuurundan) yana kördürler.
Hayır, onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır, veya doğrusu ahiret hakkında onlar için yeteri kadar bilgi toplandı. Hayır, onlar ahiret hakkında şüphe içindedirler. Hayır, onlar ahiret hakkında tamamen kördürler.”
Hayır, onların ahiretle ilgili bilgileri ardarda gelip toplandı. [5] Hayır onlar bundan şüphe içindedirler. Hayır onlar buna karşı kördürler.
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri 'ard arda toplanıp pekiştirildi,' hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler; hayır, onlar bundan yana kördürler.
Fakat âhiretin olacağına dair kendilerine (peygamberler vasıtasıyla) arka arkaya ilim ulaşmaktadır. Doğrusu onlar bundan şüphe içerisindedirler, daha doğrusu onlar, âhiretten yana kördürler (delillerini anlıyamazlar).
Doğrusu, ahiret hakkında onlar için yeteri kadar bilgi toplandı. Fakat onlar, o ahiret hakkında tereddüt içindedirler. Hayır, onlar o ahiretin olacağını görmekten yana kördürler.
Açıkçası, onların âhiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar âhiretten yana cahildirler.
Hayır, onların ahret hakkında, bilgileri mi arttı? Hayır, onlar bu yolda şüphe içindeler, hayır, kördür onlar bu yolda dahi»
’İlimleri ile âhireti idrâk iderler fakat şübhededirler belki bu husûsda kördürler.
Ahirete dair bilgileri yeterli midir? Hayır; ondan şüphe etmektedirler. Hayır; ona karşı kördürler.*
Ahiret (gününün gerçekleşeceği) hakkında bilgi (peygamberler aracılığı ile) onlara peş peşe gelmiştir. Fakat onlar bu konuda şüphe içindedirler. Daha doğrusu onlar ahiretten yana kördürler.
Hayır; onların ahiret hakkındaki bilgileri yetersiz kalmıştır. Dahası, bu hususta şüphe içindedirler. Bunun da ötesinde, onlar ahiretten yana kördürler.
Doğrusu, onların ahiret hakkındaki bilgileri derme-çatmadır. Aslında ondan kuşku içindedirler. Daha doğrusu, onlar ondan yana tümüyle kördürler.
Fakat ahiret hakkında bilgiler onlara ardarda gelmektedir. Ama onlar bundan bir şüphe içindedirler. Çünkü onlar bundan yana kördürler.
Fakat Âhıret hakkında ılimleri tevalî etmekte fakat onlar ondan bir şekk içindedirler, daha doğrusu onlar ondan kördürler
Aslında onlar ahiret hakkında yeterince bilgilendirildiler. Fakat hala şüphe içindeler. Doğrusu bundan yana kördürler.
Hayır, onların bilgileri âhiret hakkında (ki bilgiye kadar uzanıb) erişememişdir. Hayır, onlar bundan şek (ve şübhe) içindedirler. Hayır, onlar bundan kördürler.
Hayır! Onların âhirete dâir bilgileri pekişmiş (kendilerine ard arda yeterince ma'lûmât verilmiş)tir. Fakat onlar (yine de) ondan şübhe içindedirler. Bil'akis onlar, ondan yana kördürler.
Onların ahiret hakkındaki ulaştıkları (yetersiz) bilgilerinden dolayı ahiret olgusundan şüphe içinde olup, ahiretten yana kördürler.
Belki onların öbür dünya üzerine pek az bilgileri vardır, belki ondan şüphelenip duruyorlar, belki de ona karşı gözleri büsbütün kapalıdır.
Onların âhiret hakkındaki ilimleri birbiri ardınca toplandı, öyle mi [²]. Hayır, onlar âhiret hakkında şüphe içinde kaldılar, belki ona karşı kördürler.
Bilakis ahiret konusunda bilgi onlara (elçiler vasıtasıyla) ulaşmıştır. Bilakis onlar bu konuda ikilemdedirler [şekk]. Bilakis onlar bu konuda kördürler.
Hayır onların ahiret konusundaki bilgileri bitip tükenmiştir. Hayır, onlar bundan bir kuşku içindedirler. Hayır, onlar bundan yana kördürler.
Hayır, onlar yeniden dirilmenin hangi saatte olacağını bilemezlerse de, âhiretin varlığı hakkında onlara Peygamberler aracılığıyla ardı ardına bilgiler ve iknâ edici deliller gelmiş bulunmaktadır fakat onlar, yine de öte dünyanın gerçekliği konusunda şüphe içindedirler; daha doğrusu, âhiretten yana kördür bunlar! İşte bunun içindir ki;
“Aksine, onlara Âhiret hakkında ard arda bilgi verildi.
Buna rağmen onlar şüphe içindedir.
Üstelik ona karşı kördürler”.
Yani onların bilgisi ahreti kavramaya yetmez. Onlar bu konuda sadece fikir yürütebilirler. Dahası bu konuda zır cahildirler.
Andolsun! Onların ahiret hayatı hakkındaki bilgileri yetersizdir. Üstelik ahiret hayatı hakkında şüphe içindedirler. Ahiret hayatına karşı körlük içindedirler. Bir türlü gerçeği göremezler. Öyleyken bilmedikleri hayat hakkında ileri geri konuşurlar.
Aksine ahiret hakkındaki bilgiler art arda kendilerine gelmesine rağmen, ondan şüphelenmeye devam etmektedir; ahiretten yana da kördürler.
Fakat âhiret hakkında bilgiler onlara (peygamberler vasıtasıyla) ardı ardına gelmektedir ama onlar, bu hususta hâlâ şüphe içerisindedirler. Daha doğrusu onlar, âhiretten yana kördürler.
Hayır, onların ahiret konusundaki bilgileri gerçeğin berisinde kalmaktadır; ⁶⁴ zaten [çoğu zaman] onun gerçekliğinden yana şüphe içindedirler; hayır, ondan yana kördürler. ⁶⁵
Oysa ahiret hakkındaki bütün bilgi onların idrakine sunulmuştur. Gel gör ki onlar bundan da kuşku duyuyorlar. Hayır, aslında onlar ahirete karşı kör kesiliyorlar. 22/5, 34/21, 40/59
Değilse, âhirete ilişkin (hakikatler) onların idrak edebileceği bir biçimde baştan sona bilgilerine sunulmuştur.[³³⁴²] Gel gör ki onlar, ondan yana hâlâ kuşku içindedirler; daha beteri, ondan yana kördürler!
Onların bilgileri, ahiret hakkında, yetişip nihâyet buldu! Fakat onlar ondan şekk içindedirler. Hayır, onlar, ondan kördürler.
Fakat âhiretin varlığına dair bilgiler, kendilerine resulleri vasıtasıyla ulaşmaktadır. Doğrusu onlar bundan şüphe içindedirler. Hayır, hayır onlar âhiretten yana kördürler. [18, 48]
Doğrusu onların ahiret hakkındaki bilgileri, ardarda gelip bir araya toplandı. Fakat onlar (hala) ondan bir kuşku içindedirler. Daha doğrusu, onlar ondan yana kördürler
Aslında onların ahireti idrak edecek ilimleri vardır. Aslında onların esas sorunu duydukları şüphedir. Aslında onlar sanki kördürler.
Oysa onlara ahiret hakkında bilgi verilmiştir. Ama onlar, şüphe içindedirler ve belki de ona karşı kördürler.
Hayır, onların bilgileri âhiret konusunda yetersiz kalmıştı. Daha doğrusu onlar ondan kuşku duymaktadırlar. Hayır, hayır! Onlar, onu göremeyecek kadar kördürler.
belki irdi tamām oldı bilmeġi anlaruñ āħiretde! belki anlar şek içinde andan belki anlar andan kör gömillülerdür.
Bel ki ‘āciz oldı anlar āḫireti ḥaḳḳu’l‐yaḳīn bilmekde. Bel ki anlar andan şekiçindedürler. Bel ki anlaruñ baṣīreti anı bilmekden kördür.
Xeyr, onların (müşriklərin) elmi axirəti qavrayıb dərk edə bilməz. Xeyr, onlar (axirət) barəsində şəkk-şübhə içindədirlər. Xeyr, onlar ona qarşı kordurlar!” (Müşriklər axirətə inanmadıqları halda, nə üçün onun barəsində sual verirlər?! Məgər onların elmi belə bir sual verməyə kifayətdirmi?! Və ya müşriklər axirət haqqında yalnız qəbirlərindən çıxardılıb dirildiləcəkləri zaman biləcəklər ki, bu da onlara heç bir fayda verməyəcəkdir!)
Nay, but doth their knowledge reach to the Hereafter? Nay, for they are in doubt concerning it. Nay, for they cannot see It.
Still less can their knowledge comprehend the Hereafter: Nay, they are in doubt and uncertainty thereanent; nay, they are blind thereunto!(3304)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |