2 Aralık 2023 - 19 Cemaziye'l-Evvel 1445 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Neml Suresi 42. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Seç/Sil


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satır Altı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ câet kîle ehâkeżâ ‘arşuk(i)(s) kâlet keennehu hu(ve)(c) veûtînâ-l’ilme min kablihâ vekunnâ muslimîn(e)

Hükümdar gelince, tahtın bumuydu dendi, o da ona pek benziyor zaten daha önce de Süleyman'ın peygamberliğini bilmiş, anlamıştık ve teslim olmuştuk dedi.

 Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O da:) “Sanki onun (benzeri, hatta) tıpkısı gibi!” demişti. (Bu olaya şahit olan mü’minler ise: “Çok şükür ki) Bize daha önce verilen bilgi (ve nebi sayesinde) Müslüman olduk” (diye sevinmişlerdi).

Ve böylece melike, Süleyman'ın yanına gelince: “Senin tahtın böyle mi?” denildi. O da, sanki onun aynısıdır. Zaten bize, daha önce yaptığımız araştırmalar ve Hüdhüd'ün mektup getirmesi gibi hadiselerden dolayı bilgi sahibi olmuş, senin güç, kuvvet ve peygamberliğini kabul ederek müslüman olmuştuk.”

Kraliçe gelince:
“Senin tahtın da böyle mi?” denildi. Kraliçe:
“Bu, tıpkı o” dedi, tahtını tanıdı. Süleyman:
“Zaten, o gelmeden önce, onun bileceği ile ilgili bilgi bize verilmişti. Biz, Allah'ın emrini, hükmünü, vahyini kabul eden müslümanlarız.” dedi.

(Sebe hükümdarı) gelince: "Senin tahtın böyle miydi?" denildi. "Tıpkı odur. Bize ondan önce ilim verilmiş ve biz Müslüman olmuştuk" dedi.

Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona: 'Senin tahtın böyle mi?' denildi. Dedi ki: 'Tıpkı kendisi. Bize ondan önce ilim verilmişti ve biz müslüman olmuştuk.'

Vakta ki (Belkıs) geldi, ona denildi ki: “- Böyle mi senin tahtın?” (Belkıs şöyle) dedi: “- Sanki odur. Bununla beraber bize bu taht mucizesinden önce (peygamberliğine delâlet eden Hüdhüd mucizesi ile) ilim verildi ve müslüman olduk.”

Belkıs (Kraliçe) geldiğinde: “Tahtın böyle mi idi?” diye soruldu. O: “Sanki odur” dedi. Ve: “(Süleyman’ın bizden üstün olduğuna dair) önceden bize bilgi verildi. Biz de teslim olanlardan olduk.” (diye cevap verdi.)

Melike gelince, “Senin tahtın da böyle mi?” dendi. “Tıpkı o” dedi. “Zaten bize daha önce bilgi verilmişti ve biz teslim olmuştuk.”

O gelince dedi ki: «Tahtın bu mudur?», dedi ki: «Sanki odur, bundan önce bize bilgi verildi, Müslüman da olmuşuz»

(Kraliçe) gelince kendisine: “Bu senin tahtın mıdır?” diye soruldu. O da dedi ki; “Sanki odur. Zaten bu mucizeden önce bize bilgi verilmişti ve biz senin çağrına boyun eğmeye hazırlanmıştık.”

42, 43. Belkıs Süleymân’ın huzûrına çıkdığı vakit tahtın bu mıdır?" diyu sordılar "Tıbkı âna benziyor biz evvelce ’ilme nâil ve müslüman olmuş idik" cevâbını virdi Allâh’ın yerine başka ma’bûdlara tapmış ve dalâlete düşmüş kâfirlerden olmuş idi.

Melike geldiğinde "Senin tahtın böyle miydi?" denildi. O da "Sanki odur, daha önce bize bilgi verilmişti ve teslim olmuştuk" dedi.

Belkıs gelince, “Senin tahtın böyle mi?” denildi. O da, “Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslimiyet göstermiştik” dedi.

Kraliçe geldiğinde, “Senin tahtın da böyle mi?” diye soruldu. “Tıpkı o!” dedi ve ekledi: “Biz bundan önce hakkınızda bilgi sahibi olmuş ve çağrınıza boyun eğmiştik.”

Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk.

(Kadın lider) varınca kendisine, "Senin tahtın buna mı benziyor?" dendi. "Tıpkı o," dedi, "Bize ondan önce bilgi verilmişti ve biz müslüman idik."

Melike gelince, "Senin tahtın da böyle mi?" dendi. O şöyle cevap verdi: "Tıpkı o! Zaten bize daha önce bilgi verilmiş ve biz teslimiyet göstermiştik."

Binaenaleyh geldiğinde böyle mi senin tahtın? Denildi, sanki o, maamafih bize ondan önce ılim verildi müsliman olduk dedi

(Sebe melikesi gelince, kendisine taht gösterilerek,) “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O da,) “Sanki o!” (dedi. Tahtın kendi tahtı olduğunu ve Süleymân’ın kendisini sınadığını anlayan Sebe melikesi sözlerine şöyle devam etti:) “Biz bundan (taht hadisesinden) önce (de, hakkınızda yeterince) bilgi sahibi olmuş ve emrinize boyun eğmiştik.”

Melike geldiğinde ona: “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. “Sanki onun gibi.” dedi. Ve “Bize daha önce bilgi verildi ve biz teslimiyet gösterdik!”

Artık (kadın) gelince ona (şöyle) denildi: «Senin tahtın böyle mi idi»? (Kadın) dedi: «Sanki bu, odur. Ondan evvel de bize ilim verilmişdi ve biz müslüman olmuşduk».

Nihâyet (melîke) gelince (ona): “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O da:)“Sanki bu, odur! Zâten bize ondan (tahtımın hârika bir sûrette getirilişinden) önce (senin nübüvvetine dâir) bilgi verilmişti ve (biz) Müslüman kimseler olmuştuk” dedi.

Kraliçe geldiğinde ona “Bu taht senin tahtın mı?” diye soruldu. O da ”Sanki o benim tahtım gibi” dedi. Süleyman “Kraliçe gelmeden önce bana “Biz (Allah’a) teslim olacağız” dediği bilgisi (istihbaratı) verilmişti” dedi.

Ece gelince ona: "senin tahtın bu muydu?" dediler. Kadın: "Sanki o ! gücünüzün nelere yeteceğini daha önce öğrenmiştik. İşte bunun içindir ki ben de, benim ulusum da size boyun eğmiş bulunuyoruz."

Kadın gelince ona «— Tahtın böyle midir?» denildi, o da «— Sanki odur [⁴] bu mûcizeden evvel [⁵] bize ilim verilmiştir. Biz senden evvel Müslüman olduk» dedi.

[4] Yahut şu mecaldedir: Belkıs'ın tahtı onun saltanatına malik olmak demektir. Belkıs gelmeden evvel onun saltanatına mâlik olalım diye Süleyman aley... Devamı..

(Melike) geldiği zaman ona, “Senin tahtın böyle miydi?” denildi. O da “Sanki o, daha önce bize bilgi verilmişti ve biz de zaten (Allah’a) teslim/Müslüman olmuştuk” dedi.

Böylece (Belkıs) geldiği zaman ona, “Senin tahtın böyle mi?” denildi. (Belkıs tahtı tanıdı ve) “Tıpkı kendisi. Bize ondan önce de (Süleyman'ın gücü hakkında) ilim verilmişti ve biz Müslüman olmuştuk (bunu göstermeye gerek yok)” dedi.

Nihayet, Belkıs Süleyman’ın huzuruna gelince, ona tahtı gösterilerek, “Senin tahtın böyle mi?” diye soruldu. O da, “Evet, sanki bu o!” dedi, “Zaten buraya gelmeden önce bize İslâm inancı hakkında bilgi ulaşmış ve Allah’ın birliğine ve senin hak Peygamber olduğuna iman ederek Müslüman olmuştuk.”
Belkıs’ın o güne kadar neden iman etmediğine gelince:

(Melike) geldiğinde:
-“Senin tahtın da bunun gibi mi?” denildi.
-“Sanki bu, odur!
Bize öncesinden Bilgi verildi. Biz teslim olduk” dedi.

Kraliçe gelip de kendisine: " Tahtın böyle miydi? " denince, Kraliçe: " Ta kendisi. Zaten Müslüman olalı, bizim durumdan haberimiz vardı. "

Herhangi bir savaş olmadan, Kraliçe elçilerinin haberlerini değerlendirerek, kendiliğinden teslim olmak için geldi. Süleyman Kraliçeyi huzuruna alarak, "Senin tahtın böyle mi diye tahtını ona gösterdi." Kraliçe, "Tıpkı o, zaten tahtımın götürüldüğünü bana haber vermişlerdi. Ve biz hâkimiyetinizi kabul ederek gönülden teslim olmuştuk!” dedi.

(Belkıs oraya) gelince, kendisine “Senin tahtın da böyle mi?” denmiş, o da “Sanki o! Bu olaydan önce bize bilgi verilmiş ve biz müslümanlar olmuştuk.” demişti.

(Melike) gelince: “Senin tahtın da böyle miydi?” denildi. O da: “Sanki bu o! Zâten bize, o (taht mûcizesinden) önce (Süleyman hakkında) bilgi verilmiş ve biz de Müslüman olmuştuk.”¹ dedi.

1 Âyetin son bölümündeki ifâdeler, Hz. Süleyman’a veya toplumuna da ait olabilir denilmişse de Melike’ye ait olması daha uygundur.

Ve böylece, [Süleyman’ın yanına gelince] ona: “Senin tahtın böyle miydi?” diye soruldu. [Sebe Melikesi:] “Sanki bunun gibiydi!” ³⁷ dedi. [Süleyman, bunun üzerine, yanındakilere:] “[İlahî] bilgi ondan önce bize verilmiş olduğu ve bizim de [başından beri] Allah’a yürekten boyun eğen kimseler olduğumuz halde, [Melike’nin, bizim kendisine bu yolda herhangi bir yardımımız olmadan, kendiliğinden hakka ulaştığını] ³⁸

37 Zımnen, “Ama tam olarak aynısı değil”; bununla Sebe Melikesi şüphesini dile getirmektedir, ki şüphe de bütün manevî derinleşme ve ilerlemelerde ilk... Devamı..

Melike huzura geldiği zaman ona: “Senin tahtın böyle miydi?” diye soruldu. O da: “Sanki bu o! Daha önce bize bilgi ulaşmıştı ve Müslüman olmaya karar verdik” Dedi.

(Sebe kraliçesi) gelince, ona “Senin tahtın da böyle miydi?” denildi; o da “Sanki bu tıpkı o!” dedi. Ve (Süleyman şöyle dedi): “Hakikatin bilgisi ondan önce bize verilmişti, bu yüzden de biz müslüman olduk;[³³²⁰]

[3320] Veya, söz Sebe kraliçesine nisbetle şöyle anlaşılabilir: “ve bu olaydan önce bize bilgi verilmişti, bunun üzerine biz de müslüman olmuştuk” (Kr... Devamı..

(Nitekim Melike) Huzura vardığında ona: "Senin tahtın da böyle mi?" denildi. (Bu senin tahtın denilmedi, o değilmiş gibi gösterildi) O da "Sanki tıpkı o!.. Zaten bize, daha önce bilgi verilmişti. (Bu mucizeden evvel Hüdhüd un mektup getirmesi ve duyduğumuz şeylerle, Allah Teala'nın kudretine ve senin peygamberliğinin gerçek olduğuna bilgi edinmiştik) Ve biz teslimiyet gösterip müslüman olmuştuk" dedi. (Peki öyle de, ilk uyarı da niçin gelmedi?)

Belkıs gelince, "Senin tahtın böyle mi?" denildi. O da, "Sanki o! Fakat zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz teslim olanlardan olmuştuk" dedi.

Vaktâ ki (o hükümdar kadın) geldi, denildi ki, «Senin tahtın böyle midir?» Dedi ki: «Bu, sanki o. Maamafih bize ondan evvel bilgi verilmiş idi ve bizler müslümânlar olduk.»

Süleyman'ın huzuruna girince ona: “Senin tahtın da böyle midir? ” diye soruldu. “Sanki o! ” dedi, “zaten bu mucizeden önce bize bilgi verildiği için sana itaat edenlerden olduk. ”

Bu sözü, Allah’ın nimetini anmak için Hz. Süleyman(a.s) da söylemiş olabilir; “Allah’ın kudreti hakkında bu kadından önce bize ilim verildiğinden, biz... Devamı..

(Kraliçe) Gelince (ona): "Senin tahtın da böyle mi?" dendi, "Tıpkı o, dedi, zaten bize daha önce bilgi verilmişti. (Allah'ın kudretini ve senin peygamber olduğunu anlamış) ve biz müslüman olmuştuk."

(Belkıs nezd-i Süleymân'a geldikde) Süleymân "Tahtın böyle midir?" diye sordı. O, ke-ennehu odur. Bize bundan evvel 'ilim virilmiş ve ona teslîm olmuşduk" didi.

Belkıs gelince; “Senin arşın da böyle mi?” diye soruldu. “Sanki ta kendisi! Sizdeki bu bilgiyi[*] daha önce duyduk da onun için teslim olarak size geldik" dedi.

[*] Uzaktaki bir nesneyi yanına getirme bilgisi, ilimi

Kraliçe geldiği zaman:-Senin tahtın böyle miydi? denildi. O da:-Sanki bu o! Daha önce bize bilgi verildi ve müslüman olduk, dedi.

Belkıs geldiğinde, ona “Senin tahtın buna benziyor mu?” dendi. Belkıs “Sanki kendisi,” dedi. “Zaten bize daha önce bilgi ulaşmış ve biz hakka teslim olmuştuk.”(7)

(7) Hz. Süleyman’dan mektubun geliş şekli, Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla başlaması, elçilerin getirdiği cevap, tahtını orada bulması gibi hadis... Devamı..

Melike gelince şöyle denildi: "Senin tahtın da böyle mi?" Dedi: "Bu sanki o. Zaten daha önce bize bilgi verilmişti ve biz müslüman olmuştuk."

pes ol vaķt kim geldi eyidildi “ay üşböle mi di taħtuñ?” eyitti “sanasın ol oldur daħı virinildi bize 'ilm andan ilerü daħı olduķ müsülmānlar.”

Pes ol vaḳt ki geldi, eyidildi aña: Senüñ taḫtuñ bunuñ gibi midür? Eyitdi: Ṣanaṣın ki oldur, didi. Daḫı bize ‘ilm virildi andan burun, daḫı biz Mü‐selmānlar‐biz, didi Süleymān.

(Bəlqis) gəldikdə ona: “Taxtın bu cürdürmü?” – deyildi. O da: “Sanki odur!” – deyə cavab verdi. (Süleyman qadının dərin zəka sahibi olduğunu görüncə dedi: ) “Bizə ondan daha öncə (tövhid haqqında) elm verilmiş və biz (ondan daha qabaq Allaha) müt’i (müsəlman) olmuşuq!”

So, when she came, it was said (unto her): Is thy throne like this? She said: (It is) as though it were the very one. And (Solomon said): We were given the knowledge before her and we had surrendered (to Allah).

So when she arrived, she was asked, "Is this thy throne?" She said, "It was just like this;(3279) and knowledge was bestowed on us in advance of this, and we have submitted to Allah (in Islam)."

3279 Bilqis stands the test. She knows it was her throne, yet not exactly the same, for it was now much better. And she is proud of her good fortune, ... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.