İżheb bikitâbî hâżâ feelkih ileyhim śümme tevelle ‘anhum fenzur mâżâ yerci’ûn(e)
Git, şu mektubumu götür, ver onlara, sonra biraz çekil onlardan, bak bakalım, ne cevap verecekler?
"(Bunu anlamamız için) Şu mektubumu götürüp onlara (Belkıs’ın Sarayı’na) bırak, sonra onlardan biraz öteye çekil ve seyret, hele bak ne yapıyorlar (nasıl bir tepki gösteriyorlar) ve nasıl bir sonuca-karara varacaklar? (anlayalım" dedi.)
“Al, bu mektubu onlara götür ve bak bakalım nasıl bir sonuca varacaklar.”
“Şu mektubumu götür, onlara bırak. Sonra bir kenara çekil. Ne sonuca varacaklarını dikkatlice takip et.”
Şu mektubumu götür, onu kendilerine bırak; sonra onlardan biraz uzaklaş da bak ki neye başvuruyorlar."
'Bu mektubumla git, onu kendilerine bırak sonra onlardan (biraz) uzaklaş, böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?'
Bu mektubumu götür de bırak onlara. Sonra yanlarından çekil de bak, ne neticeye varacaklar.”
Bu mektubumu götür, onlara at. Sonra onlardan uzaklaş, bak bakalım ne cevap verecekler?” dedi.
Al şu betiğimi götür onlara, çekil sonra da, bekle, ne yapacaklar?»
“Al bu mektubumu onlara götür; sonra bir kenara çekilip onları kendi hallerine bırak ve bak bakalım, (kendi aralarında ne konuşacaklar ve) nasıl bir sonuca varacaklar?”
27, 28. Süleymân: "Bakalım doğrı mı söyledin, yoksa yalan mı söyledin, benim tarafımdan bu mektûbı götür, ânlara vir. Bir kenarda dur, bak ne cevâb virecekler." didi.
"Şu yazımı götür, onlara at, sonra bir yana çekil, varacakları sonuca bak."
“Benim şu mektubumu götür onlara at, sonra da yanlarından ayrıl ve ne sonuca varacaklarına bak.”
Şu mektubumu götür, önlerine bırak, sonra onların yanından çekil de ne sonuca varacaklarına bak.”
Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak.
"Şu mektubumu onlara götürüp ilet ve sonra bir yana çekilip tepkilerini gözle."
"Şu mektubumu götür, onu kendilerine ver, sonra onlardan biraz çekil de, ne sonuca varacaklarına bak."
Şu mektubumu götür bırak onlara, sonra dön kendilerinden de bak ne neticeye varacaklar
Sen şimdi benim şu mektubumu götür, onlara (Sebe melikesinin eline geçecek şekilde) at, sonra onlardan biraz uzaklaş, bak bakalım, (kendi aralarında ne konuşacaklar ve) nasıl bir sonuca varacaklar?
“Bu mektubumu götür, onlara ilet. Sonra bir kenara çekilip ne tepki vereceklerini gözle.”
«Şu mektubumu götür, onu kendilerine bırak. Sonra onlardan biraz çekil de bak neye dönecekler»?
“Bu mektûbumu götür de kendilerine bırak; sonra onlardan (biraz öteye) çekil de, ne (netîce)ye varacaklarına bak!”
(Sonra, yazdığı mektubu Hüdhüd’e verip,)“Bu mektubumu (al) götür, onlara (Kraliçe ile idare meclisine) ilet. Sonra bak bakalım, mektubu nasıl karşılayacaklar? *
“Bu yazdığım mektubu götür ve onlara ver. Sonra onlardan dönüp uzaklaş ve onları gözetle. Nasıl bir tepki verecekler?” dedi.
Al şu benim mektubumu götür, onlara ver. Sonra, yanlarından biraz çekil de bekle, bakalım ne diyecekler."
27, 28. Süleyman ona şöyle dedi: «— Bakalım gerçek mi söylüyorsun, yoksa yalancılardan biri misin? Benim şu mektubumu götür, onlara bırak, sonra onlara yakın bir yere çekil, dur, bak ne cevap verecekler!»
“Şu mektubumu götür, onlara bırak, bir kenara çekil ve bak bakalım nasıl cevap verecekler?”
“Şu mektubumu götür, onlara at, sonra da onlardan bir tarafa çekil; böylelikle bir bakıver, neye başvuracaklar?”
“Şu mektubumu götür ve gizlice önlerine atıver, sonra onlardan biraz uzaklaşarak bir kenara çekil ve onları dikkatle gözetle, bakalım ne yapacaklar?”
“Benim bu yazımı / mektubumu götür; onlara onu bırak! Sonra onlardan geri çekil! Bir bak; neye müracaat ediyorlar?”.
Şimdi sen, şu mektubumu götür ve onlara fırlat. Sonra biraz uzaklaşıp seyret bakalım ne yapacaklar. "
"Al bu mektubumu götür onlara ver! Sonra onlardan biraz çekil de bak. Ne yapacaklar?"
Şu mektubumu [*] götür ve kendilerine ver; sonra (kenara) çekil de ne sonuca varacaklarına bak!”
(Ve devamla): “Şu mektubumu götür, onlara ver. Sonra (bir kenara) çekil de ne sonuca varacaklarına bir bak.” (dedi.)
“Al bu mektubumu onlara götür; sonra bir kenara çekilip onları kendi hallerine bırak ve bak bakalım, nasıl bir sonuca varacaklar”.
Bu mektubumu al götür ve onlara ilet, sonra onlardan biraz uzaklaş ne cevap verecekler bir bak!
“Bu mektubumu al onlara ulaştır; sonra onlardan uzaklaşıp bir köşeye çekil de bak bakalım, nasıl bir sonuca varacaklar.”
“Şu mektubu götür, kendilerine bırak!.. Sonra da bir tarafa çekil. Bak ki, neye karar verecekler!" diye emretti.
Bu mektubumu götür, onlara at, sonra onlardan dön de gel bakalım geri dönüşleri/tepkileri ne olacak.
«Şu mektubum ile git, hemen onlara bırak, sonra onlardan çekil de bak ki, neye varacaklar?»
27, 28. “Bakalım, dedi Süleyman, doğru mu söyledin, yoksa yalancının teki misin, bunu anlayacağız. Sen şimdi şu mektubumu götür, bırak onların yanına, sonra onlardan biraz uzaklaş ve ne yapacaklarını gözle. ”
Bu mektubumu götür, onlara at, sonra onlardan biraz öteye çekil de bak, neye başvuruyorlar (ne yapacaklar).
"Bu mektûbumı alub götür o kavme at. Sonra bir tarafa çekilüb gizlenerek ne vecihle cevâba mürâca'at iderler gör" didi.
Şu mektubumu götür, onlara bırak; sonra kenara çekil de bekle; bakalım ne cevap verecekler.”
Bu mektubumu götür ve onlara ilet, sonra onlardan biraz ayrıl ve neye başvuracaklarına bak!
“Şu mektubumu götür, onlara bırak; sonra bir kenara çekil ve ne yapacaklarına bak.”
"Şu yazımı götürüp onlara at. Sonra onlardan uzaklaş da bak bakalım, nasıl davranacaklar."
“ilt nāmemi uşbu pes bıraķ anı anlardın yaña andan girü dön anlardan pes baķ ne nesene döndürürler.”
Al git benüm bu bitigümi, pes bıraḳ anlar üstine, andan ṣoñra biryañada ṭur, pes gör ne cevāb ḳaytarurlar.
Mənim bu məktubumu aparıb (göydən) onlara at, sonra yaxın bir yerə çəkilib dur, bax gör nə cavab verəcəklər!”
Go with this my letter and throw it down unto them; then turn away and see what (answer) they return,
"Go thou, with this letter of mine, and deliver it to them: then draw back from them, and (wait to) see what answer they return"...
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |