17 Mart 2025 - 17 Ramazan 1446 Pazartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Neml Suresi 21. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Leu’ażżibennehu ‘ażâben şedîden ev leeżbehannehu ev leye/tiyennî bisultânin mubîn(in)

Ona şiddetli bir surette azap edeceğim, yahut onu kestireceğim, yahut da bana, neden bulunmadığının sebebini açıklayan bir delil gösterir.

(Bu itaatsizliği, ihmal ve gafletinden dolayı ise) "Gerçekten şiddetli bir eziyetle onun canını yakıvereceğim, ya da (eğer hıyanet ve isyan etmişse) onu boğazlayıp (keseceğim) veya o (Hüdhüd kuşu), bana (mazeretini ispatlayacak) apaçık olan bir delil getirmelidir."

Eğer böyleyse, karşıma inandırıcı bir mazeretle çıkmadığı takdirde, onu ya şiddetli bir ceza ile cezalandıracağım, ya da boynunu uçuracağım!”

“Onu ağır bir ceza ile tüylerini yolarak cezalandıracağım veya onu mutlaka keseceğim yahut da hükümranlığımı güçlendirecek çok önemli bir hizmet yaparak yanıma gelmiş olacak.”

Ona ya şiddetle azap edeceğim veya keseceğim ya da bana (gecikme sebebi olarak) apaçık bir delil getirecek."

'Onu gerçekten şiddetli bir azabla azablandıracağım ya da onu boğazlayacağım veya o, bana apaçık olan bir delil getirmelidir.'

Muhakkak surette ona şiddetli bir azab yapacağım veya boynunu keseceğim, yahud özrünü gösterecek açık bir delil bana getirir.”

Ben ona şiddetli bir azap vereceğim veya onu boğazlayacağım veya o bana apaçık bir delil getirecektir.” dedi.

“Ona acımasızca azap edeceğim, belki de onu boğazlayacağım; ya da bana mutlaka açık bir kanıt getirecek.”

Ya ona bir katı azap ederim, ya keserim, ya da açıkçana özür, getire bana»

“Geçerli bir mazeret ortaya koymadığı takdirde, onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım yahut boynunu keseceğim.”

20, 21. Tuyûr ordusunı gözden geçirdi. "Hüdhüd kuşunı (bir nev’i serguçli kuş) niçün görmüyorum, gelmedi mi? Eğer bana ma’kûl bir ma’zeret beyân itmez ise âna şedîd ’azâb ideceğim ve öldüreceğim" didi.

20,21. Süleyman, kuşları araştırarak: "Hüdhüd'ü niçin göremiyorum? Yoksa kayıplarda mı? Bana apaçık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetli bir azaba uğratırım yahut keserim" dedi.

“Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da kafasını keseceğim.”

“Ya bana açık bir gerekçe getirir veya onu şiddetle cezalandırırım ya da onu ¬boğazlarım!”

Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek ya da onun canını iyice yakacağım yahut onu boğazlayacağım!

Bana (özür olarak) açık bir delil getirmezse, onu şiddetli bir cezaya çarpacağım, yahut onu keseceğim.

"Ya bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek, ya da onu şiddetli bir azaba uğratacağım, yahut boğazlıyacağım!"

Elbette ona şiddetli bir azâb ederim veya boynunu keserim, yâhud da bana her halde açık, kuvvetli bir bürhan getirir

(Bu itaatsizliğinden dolayı) ona ya şiddetli bir ceza vereceğim veya keseceğim ya da bana (gecikme sebebi olarak) apaçık bir delil getirecek.”

“Kesinlikle ona şiddetli bir ceza vereceğim. Ya da onu boğazlayacağım. Ya da bana mazereti ile ilgili açık bir belge getirecek.”

«Onu her halde çetin bir azaba uğratacağım. Yahud onu mutlakaa kesdireceğim, yahud bana açık ve kat'î bir bürhan getirir».

“Onu elbette şiddetli bir azâb ile cezâlandıracağım veya onu hakikaten keseceğim yâhut kesinlikle bana (ma'zeretini gösteren) apaçık bir delil getirecek!”

Bana (mazeretini belgeleyen) açık bir delil getirmelidir; yoksa onu ya şiddetle cezalandırırım yahut boğarak (asarak) öldürürüm dedi. *

(*) Bazılar diyorlar ki, eğer Hüdhüd bir kuş olmasaydı, Hz. Süleyman (ذْبَحَنَّهُ لَأَ) ‘’le ezbehennehu’’demezdi! Cevap: Aşağıda da belirtildiği gibi... Devamı..

“Eğer bana sağlam bir mazeret getirmezse, ona şiddetli bir ceza vereceğim ya da onu keseceğim” dedi.

Onu ya ağır bir azaba uğratacağım, ya da ne olursa olsun öldüreceğim. Bana apaçık bir kanıt getirirse o başka!"

20, 21. Başka bir gün Süleyman kuşları yokladı da dedi ki «— Niye Çavuş kuşunu göremiyorum? Yoksa gaiplere mi karıştı? [³] * Reddolunmayacak derecede bir mazeret beyan edinceye kadar onu işkenceye uğratacağım veya boğazlayacağım».

[3] Yani saklı mı, burada değil mi?

“Bana apaçık bir delil [sultân]/geçerli bir mazeret getirmedikçe, kesinlikle onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım yahut kafasını keseceğim.”

“Onu ya ağır bir cezaya çarptıracağım, ya keseceğim ya da bana (mazeretini belgeleyen) apaçık olan ispatlayıcı bir delil getirmelidir.”

Bu konuda bana geçerli bir mâzeret göstermediği takdirde, onu ya şiddetli bir şekilde cezalandıracağım; ya da derhal kafasını koparacağım!”

“Elbette, ona şiddetli bir azap ederim veya onu keserim ya da bana açıkça bir sültan / belge / bilgi / haber getirir”.

Eğer bu kuş bana önemli bir haber getiremez ise fena halde canını yakar ya da onu keserim. "

"Ona çetin bir ceza vereceğim! Yahut onu keseceğim! Benim cezamdan kurtulabilmesi için açık ve kabul edilebilir bir mazeret getirmesi gerekir!" <>dedi.

Şüphesiz ki ya onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım veya onu keseceğim [*] ya da bana apaçık bir delil (mazeret) getirecek!” demişti.

Tevbe 9:47’deki [le evda‘û] fiilinde olduğu gibi buradaki [leezbehannehû] ifadesinin başında [lâ] şeklinde yazılan edat da [te’kid] (pekiştirme) edatı... Devamı..

(Ve devamla): “(Karşıma) inandırıcı bir mazeretle çıkmadığı takdirde onu ya şiddetli bir cezâya çarptıracağım ya da onun boynunu vuracağım!”¹ (dedi.)

1 Bu ifâdelerden; devlet adamının emri altındakilere karşı gerektiğinde kararlı, tavizsiz ama adaletli olması gerektiği anlaşılmaktadır.

[Eğer böyleyse,] karşıma inandırıcı bir mazeretle ¹⁸ çıkmadığı takdirde, onu ya şiddetli bir cezayla cezalandıracağım ya da boynunu uçuracağım!”

18 Lafzen, “apaçık bir delil”. Burada hüthütün “ölümle” tehdit edilmesi, hiç şüphesiz, gerçek ya da lafzî anlamıyla değil mecazî anlamıyla kullanılmak... Devamı..

Ya karşıma geçerli ve ikna edici bir mazeretle çıkar ya da onu şiddetli bir şekilde cezalandırır ve keserim.

Ya karşıma geçerli ve ikna edici bir mazeretle çıkar; ya da ona şiddetli bir yaptırım uygularım, daha olmazsa kafasını kopartırım!”

Eğer o (mazeretini kanıtlayan) kuvvetli bir delil getirmeyecek olursa, ya ona azap ederim, ya da keserim" dedi.

"Bana (mazeretini gösteren) apaçık bir delil getirmedikçe kesinlikle onu ağır bir şekilde cezalandıracağım, ya da onu keseceğim. "

«Herhalde onu şiddetli bir azap ile muazzep kılarım veya onu boğazlarım, yahut bana apaçık bir hüccet getirir.»

“Kuvvetli ve geçerli bir mazeret ortaya koymadığı takdirde, onu şiddetli bir şekilde cezalandıracağım yahut boynunu keseceğim. ”

Ona çetin bir azabedeceğim, ya da onu keseceğim. Yahut da bana (mazeretini belirten) açık bir delil getirecek.

Onı şiddetli 'azâb ile 'azâb iderim. Yâhud zebh iylerim veyâhud bana mühim bir haber ve burhân getirir de 'adem-i huzûrı sebebini beyân ider" didi.

“Ona ağır bir ceza vereceğim veya keseceğim. Ya da bana, haklılığını gösteren açık bir kanıt getirir!”

Ya bana apaçık bir belge getirecek, ya da onu şiddetli bir cezaya çarptıracağım veya keseceğim.

“Ya bana açık bir mazeret getirir, ya da ben onu yaman bir azaba uğratır yahut keserim.”

"Ona acımasızca azap edeceğim, belki de onu boğazlayacağım; yahut da bana mutlaka açık bir kanıt getirecek."

“'aźāb eyleyem aña ķatı 'aźāb yā boġazlayam anı yā getüre baña bellü ḥüccet.”

Aña ‘aẕāb ideyin men ḳatı ṣarp ‘aẕāb, yā boġazlayın anı, yā baña birulu ḥüccet‐ile gele, didi.

And olsun ki, ona şiddətli bir əzab verər, ya da tutub kəsərəm (boğazını üzərəm). Yaxud da o (üzrlü səbəbə görə burada olmaması üçün) aşkar bir dəlil gətirsin!”

I verily will punish him with hard punishment or I verily will slay him, or he verily shall bring me a plain excuse.

"I will certainly punish him with a severe penalty, or execute him, unless he bring me a clear reason (for absence)."


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.