Hattâ iżâ etev ‘alâ vâdi-nnemli kâlet nemletun yâ eyyuhâ-nnemlu-dḣulû mesâkinekum lâ yahtimennekum suleymânu vecunûduhu vehum lâ yeş’urûn(e)
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca: "Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesinler (ezip çiğnemesinler)" diyerek (uyarıvermişti).
Nitekim karıncalarla dolu bir vadiye geldiklerinde, karıncalardan biri: “Ey karıncalar!” diye bağırdı. “Hemen yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmadan, sizi ezip geçmesin!”
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde bir karınca dedi ki: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki Süleyman ve orduları farkında olmadan sizi ezmesinler."
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca dedi ki: 'Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesin.'
Nihayet (Süleyman ve ordusu Şam'daki karıncası bol) Karınca Vadisine vardıkları zaman, (karıncaların beyi olan) bir karınca şöyle dedi: “- Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu sizi farketmiyerek kırıp ezmesin.”
Nihayet, karınca vadisine geldikleri zaman, dişi karınca (kraliçe:) “Ey karıncalar! Evlerinize girin. Süleyman ve askerleri farkına varmadan sizi ezmesinler.” dedi.
Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca şöyle seslendi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler.”
Onlar, karınca deresine vardıklarında, bir dişi karınca dedi onlara: «Ey karıncalar! Yuvanıza giriniz, bilmeksizin, Süleyman'la ordusu sizi çiğnemiyler»
Nihayet karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde, (dişi) bir karınca: “Ey karıncalar! Hemen yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi ezip geçmesin!” diye bağırdı.
Bu cemm-i gafîr karıncaların vâdîsine geldiği vakit karıncaların reisi: "Ey karıncalar yuvalarınıza giriniz. Korkarım Süleymân’ın orduları kazâen ayakları altında sizi ezerler." didi.
Sonunda, karıncaların bulunduğu vadiye geldiklerinde bir dişi (kraliçe) karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman'ın ordusu farkına varmadan sizi ezmesin" dedi.
Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler” dedi.
Nihayet Karınca vadisine geldiklerinde, bir karınca şöyle dedi: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; aman, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!”
Nihayet Karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin! dedi.
Karınca vadisine varınca, bir karınca, "Ey karıncalar, yuvalarınıza giriniz ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler."
Nihayet karınca vâdisine geldikleri zaman, bir karınca: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin; Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!" dedi.
Hattâ karınca deresi üzerine vardıklarında bir karınca şöyle dedi: ey karıncalar, haydin meskenlerinize girin, Süleyman ve ordusu sizi farketmiyerek kırıp geçirmesin
Nihâyet karınca vadisine geldiklerinde dişi bir karınca dedi ki: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki Süleymân ve orduları farkında olmadan sizi ezmesinler.”
Hattâ Karınca Vâdîsi üzerine geldikleri zaman (dişi) bir karınca dedi ki: «Ey karıncalar, yuvalarınıza girin. Sakın Süleyman ve ordusu, kendileri bilmeyerek, sizi kırmasın»!
Nihâyet neml (karınca) vâdisine geldiklerinde, (içlerinde reis olan) bir karınca: “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin! Süleymân ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesin!” dedi.
Neml vadisine kadar geldiklerinde, Neml (kabilesinden) bir dişi (kadın) dedi ki: “Ey Neml (kabilesi,) meskenlerinize (konutlarınıza) girin! Süleyman ve ordusu (bir direnişle karşılaşılacağını sanıp gerçeğin ne olduğunu) bilmeden sizi kırıp geçirmesin.*
Karınca vadisine ulaştıklarında, bir karınca ”Ey karıncalar evlerinize girin ki, Süleyman ve ordusu bilmeden sizi ezmesin” diye seslenir.
Sonunda karınca deresine vardılar. O aralık karıncalardan biri dedi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki Süleyman , Süleyman’ın orduları sizi bilmeyerek ezmesin."
Nihayet karınca deresine vardılar. Bir dişi karınca «— Karıncalar! Yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu farkında olmaksızın sizi ezmesinler» dedi.
Nihayet karıncaların vadisine geldiklerinde bir dişi/kraliçe karınca,⁷ “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin. Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin” dedi.⁸
Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, dişi bir karınca dedi ki: “Ey karınca topluluğu! Kendi yuvalarınıza girin, Süleyman ve orduları, farkında olmaksızın sizi kırıp geçirmesin.”
Derken, Karınca Vadisine geldiklerinde, yuvanın disiplin ve düzeninden sorumlu bir karınca “Ey karıncalar!” diye seslendi, “Derhal yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve askerleri farkında olmayarak sizi çiğnemesinler!”
Sonunda KARINCALAR’ın vâdisine geldikleri zaman bir karınca dedi ki:
“Ey Karıncalar! Yuvalarınıza girin! Süleyman ve onun askerleri farkında olmayarak sizi ezmesin!”.
Derken karıncalar vadisine geldiler. Bir karınca: " Sevgili karıncalar! Hemen yuvalarınıza girin, Yoksa Süleyman ve ordusu farketmeden sizi çiğneyebilir. "
Süleyman Rabbinin hidayetini insanlara ulaştırmak, mazlumlara yardım etmek, zalimlerin hesabını görmek için ordularını seferber etmişti. Süleyman’ın orduları Karıncalar diye bilinen toplumun yaşadığı vadiye gelince, insanlar evlerine doğru kaçmaya başladı. Kaçarlarken de birbirlerine bağırarak; "Evlerinize girin, evlerinize girin; Süleyman’ın orduları farkında olmadan sizi ezip geçmesin!" diyorlardı.
Sonunda Karınca Vadisi’ne [*] geldikleri zaman bir karınca [*] “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin! Süleyman ve ordusu, farkına varmadan sizi ezmesin!” demişti.
(Sonunda) karıncalarla (dolu bir) vadiye geldikleri zaman, karıncalardan biri:¹ “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin. Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezip geçmesin!” dedi.
(Nitekim,) karınca[larla dolu bir] vadiye geldiklerinde, karıncalardan biri: “Ey karıncalar!” diye bağırdı, “Hemen yuvalarınıza girin ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi ezip geçmesin!”
Ordu karınca vadisi denilen bir yere geldiğinde, bir dişi karınca şöyle seslendi: – Ey karıncalar, hemen yuvalarınıza girin, Süleyman ve askerleri farkına varmadan sizi ezip geçmesinler. 38/18...39
Derken karıncalar(ın olduğu) vadiye gelince,[³²⁹⁸] bir ana karınca[³²⁹⁹] “Ey karıncalar!” diye komut verdi; “(Derhal) yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkına varmadan sizi ezip kırıma uğratmasın!”[³³⁰⁰]
Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca "Ey karıncalar, yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkına varmadan sakın sizi ezmesin" diyerek onları uyardı.
Nihayet karınca vadisine geldikleri vakit bir karınca, "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin, Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesinler" dedi.
Vaktâ ki, Karınca Vadisi üzerine geldiler, bir karınca dedi ki: «Ey karıncalar! Yuvalarınıza giriniz. Süleyman ve O'nun askerleri farkında olmaz oldukları halde sizi kırmasınlar.»
Derken Karınca vadisine geldiklerinde, onları gören bir karınca: “Ey karıncalar, haydin yuvalarınıza girin. Süleyman ve orduları, sizi fark etmeyerek ezip çiğnemesinler! ” diye seslendi.
Karınca vadisine geldikleri zaman bir karınca: "Ey karıncalar dedi, yuvalarınıza girin ki Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler."
Hattâ karınca vâdîsine geldiklerinde bir karınca nidâ idüb: "Ey Karıncalar! Meskenlerinize ve deliklerinize giriniz, Süleymân ve 'askeri bilmeyerek sizi ayak altında ezmesün" didi.
Karınca vadisine vardılar. Bir dişi karınca dedi ki; “Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki Süleyman ve orduları bilmeden sizi ezmesinler.”
Karınca Vadisine geldikleri zaman, bir karınca:-Ey karıncalar, yuvalarınıza girin, Süleyman ve askerleri farkına varmadan sizi ezmesinler dedi.
Karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi karınca(3) “Yuvalarınıza girin, karıncalar,” dedi. “Tâ ki Süleyman ve ordusu, farkında olmadan sizi çiğnemesin.”
Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler."
tā ķaçan kim geldiler ķarınca deresine eyitti bir ķarınca “iy ķarıncalar girüñ ŧuraķ yirlerüñüze! śımasuñ sizi süleymān daħı süleri daħı anlar bilmezler.”
Ḥatta ol vaḳt kim yitişdiler ḳarıncalar deresine. Bir ḳarınca eyitdi ki: İyḳarıncalar, yuvalaruñuza girüñüz, sizi baṣmasun Süleymān çerisi‐y‐le anlarbilmezler‐iken.
Nəhayət, onlar (Taifdəki, yaxud Şamdakı) qarışqa vadisinə gəlib çatdıqda bir qarışqa (qarışqaların padşahı) dedi: “Ey qarışqalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman və ordusu özləri də bilmədən sizi (ayaqları altında) basıb əzməsinlər!”
Till, when they reached the Valley of the Ants, an ant exclaimed: O ants! Enter your dwellings lest Solomon and his armies crush you, unperceiving.
At length, when they came to a (lowly) valley of ants, one of the ants said: "O ye ants, get into your habitations, lest Solomon and his hosts crush you (under foot) without knowing it."(3258)
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |