26 Nisan 2025 - 28 Şevval 1446 Cumartesi

ANA SAYFA | SURELER  | AYET KARŞILAŞTIRMA |KUR'AN'DA ARA! |FİHRİST | DOWNLOAD | MOBİL
Kullanıcı : Şifre :   Şifremi Unuttum    KAYDOL
Neml Suresi 13. Ayet

Ayeti Dinle



Meal Ekle/Çıkar

Hepsini Göster/Gizle


Tercihinizin bir sonraki oturumda hatırlanması için giriş yapmalısınız.

Arapça Metin
Türkçe Transcript
Abdulbaki Gölpınarlı Meali
Abdullah-Ahmet Akgül Meali
Abdullah Parlıyan Meali
Ahmet Tekin Meali
Ahmet Varol Meali
Ali Bulaç Meali
Ali Fikri Yavuz Meali
Bahaeddin Sağlam Meali
Bayraktar Bayraklı Meali
Besim Atalay Meali (1965)
Cemal Külünkoğlu Meali
Cemil Said (1924)
Diyanet İşleri Meali (Eski)
Diyanet İşleri Meali (Yeni)
Kur'an Yolu (Diyanet İşleri)
Diyanet Vakfı Meali
Edip Yüksel Meali
Elmalılı Hamdi Yazır Meali
Elmalılı Meali (Orijinal)
Emrah Demiryent Meali
Erhan Aktaş Meali
Hasan Basri Çantay Meali
Hayrat Neşriyat Meali
İhsan Aktaş Meali
İlyas Yorulmaz Meali
İsmayıl Hakkı Baltacıoğlu
İsmail Hakkı İzmirli
İsmail Yakıt
Kadri Çelik Meali
Mahmut Kısa Meali
Mahmut Özdemir Meali
Mehmet Çakır Meali
Mehmet Çoban Meali
Mehmet Okuyan Meali
Mehmet Türk Meali
Muhammed Esed Meali
Mustafa Çavdar Meali
Mustafa İslamoğlu Meali
Orhan Kuntman Meali
Osman Fırat Meali
Ömer Nasuhi Bilmen Meali
Suat Yıldırım Meali
Süleyman Ateş Meali
Süleyman Tevfik (1927)
Süleymaniye Vakfı Meali
Şaban Piriş Meali
Ümit Şimşek Meali
Yaşar Nuri Öztürk Meali
Eski Anadolu Türkçesi
Satıraltı Meal (1534)
Bunyadov-Memmedeliyev
M. Pickthall (English)
Yusuf Ali (English)
Tercihinizin hatırlanması için
giriş yapmalısınız.

Meallerdeki sıralama bir tercih sıralaması değil alfabetik sıralamadır. Ziyaretçilerimiz takip etmek istedikleri mealleri sol sütundan seçerek ilerleyebilirler. Tercihlerinin hatırlanması için "Tercihimi Hatırla" tıklanmalıdır.
 
 

Felemmâ câet-hum âyâtunâ mubsiraten kâlû hâżâ sihrun mubîn(un)

Delillerimiz, gözle görünür bir surette onlara gösterilince bu, apaçık bir büyü dediler.

Vaktâki (bütün mucizelerimiz ve) ayetlerimiz onlara, gözleri önünde sergilenmiş olarak gelince (yine) dediler ki: "Bu, apaçık olan bir büyüden ibarettir."

Fakat onlara gerçeği, bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: “Bu apaçık bir büyü” dediler.

Mûcizelerimiz, onların gözleri önüne serilince:
“Bu aklı etki altına alan apaçık bir sihirdir” dediler.

Onlara ayetlerimiz açık olarak gelince: "Bu apaçık bir büyüdür" dediler.

Ayetlerimiz onlara, gözler önünde sergilenmiş olarak gelince dediler ki: 'Bu, apaçık bir büyüdür.'

Vaktaki mucizelerimiz açık olarak onlara geldi: “- Bu meydanda bir sihirdir.” dediler.

Ayetlerimiz (mucizelerimiz) apaçık olarak onlara geldiğinde: “Bunlar, besbelli bir büyüdür” dediler.

Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir sihirdir” dediler.

Apaydın belgelerimiz, onlara vardığında, dediler ki: «Bu açık bir büyüdür!»

Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: “Bu, apaçık bir büyüdür” dediler.

Bizim mu’cizelerimiz âşikâr bir sûretde gözlerine görindiği vakit "Bu şübhesiz sihirdir" didiler.

Ayetlerimiz gözlerinin önüne serilince: "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

Nitekim âyetlerimiz kendilerine gerçeği gösterecek biçimde gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Mûcizelerimiz onların gözleri önüne serilince, “Bu, düpedüz bir sihirdir” dediler.

Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.

Onlara açıkça görünen mucizelerimiz geldiğinde, "Bu apaçık bir büyüdür," dediler.

Bu şekilde âyetlerimiz onların gözleri önüne serilince, "Bu apaçık bir sihirdir" dediler.

Bu suretle âyetlerimiz hakıkati gözlerine sokarak vardığı vakıt onlara bu apaçık bir sihir dediler

Onlara (Firavun ve kavmine), bütün açıklığıyla mu‘cizelerimiz gelince, “Bu, apaçık bir sihirdir!” dediler.

Onlara, gerçeği ortaya koyan ayetlerimiz¹ gelince, “Bu apaçık sihirdir.” dediler.

1- Kanıt, işaret.

Vaktaki âyetlerimiz böyle parlak (ve vazıh) olarak onlara geldi, «Bu, apaçık bir büyüdür» dediler.

İşte mu'cizelerimiz onlara (hakikati) açıkça gösterir bir şekilde gelince: “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Ama ayetlerimiz (kanıt ve delillerimiz) onlara (hakikati) açıkça gösterir bir şekilde gelince: ’Bu açık bir sihirdir’ dediler.

Onlara, gördükleri ayetlerimiz (mucizeler) geldiğinde “Bu apaçık bir sihirdir” derler.

Belgelerimiz bütün açıklığı ile onlara erişince: "Bunlar apaçık büyüdür" dediler.

Vaktaki mûcizelerimiz onlara görünür bir halde [⁸] geldi. Onlar «— Bu, apaçık bir büyücülüktür» dediler.

[8] Veya apaçık mûcizelerimiz geldi.

Mucizelerimiz [âyâtunâ] gözle görülür [mubsireten] bir şekilde kendilerine gelince, “Bu apaçık bir sihirdir” dediler.

Ayetlerimiz onlara bütün aydınlığıyla apaçık olarak gelince dediler ki: “Bu, apaçık olan bir büyüdür.”

Böylece Mûsâ, Firavunun karşısına çıkıp ona ilâhî buyrukları tebliğ etti. Fakat Firavun ve adamları inkârda direttiler. Öyle ki, hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde hakîkati ortaya koyan apaçık mûcizelerimiz onlara ulaşınca, “Bu olağanüstü olaylar, apaçık bir büyüdür!” dediler.

Göz görecek şekilde onlara bizim âyetlerimiz geldiğinde: -“Bu açıkça bir sihir” dediler.

Mucize gösterisi herkesin gözü önünde yapıldı fakat: " Bu bir büyü " deyip geçtiler.

Ayetlerimiz Firavun ve yanında bulunanlara açıklanınca; gerçeklerimiz karşısında şaşırıp kaldılar. Şaşkınlık içinde dediler ki: "Sihirli sözlerinle bizi etkilediniz. Yaptığınız şey apaçık bir büyüdür."

Gerçeği ortaya koyucu delillerimiz kendilerine gelince ‘Bu, apaçık bir büyüdür!’ demişlerdi.

Mûcizelerimiz onlara bütün açıklığıyla gelince: “Bu, apaçık bir büyüdür.” dediler.

Fakat onlara gerçeği bütün açıklığıyla ortaya koyan mesajlarımız gelince: “Bu apaçık bir büyü!” dediler; ¹⁴

14 Bkz. 10:76 hk. 99. not. “Onlar” denerek atıfta bulunulan insanlar, Firavun ve onun seçkinler çevresidir.

Nitekim mucizelerimiz açık seçik onların gözlerinin önüne serilince kalkıp; “Bu apaçık bir sihirdir” dediler. 20/9...48, 28/29...36

Fakat onlara göz açıcı nitelikteki (mucizevî) âyetlerimiz gelince: “Bu apaçık bir büyüdür” dediler.

Vaktâ ki onlara; (Firavun ile kavmine, Musa'yı destekleyen) mucizelerimiz aşikar olarak geldi: "Bu ancak apaçık bir büyüdür" dediler.

Onlara açıkça görünen âyetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir sihirdir" dediler.

Vaktâ ki, onlara âyetlerimizi, vazihen, (tarik-i hidâyeti gösterir bir halde) geldi. Dediler ki: «Bu apaçık bir sihirden ibarettir.»

Mûcize ve belgelerimiz bütün aydınlığıyla apaçık olarak onlara geldiğinde: “Bu besbelli bir büyü! ” dediler.

Onlara açıkça görünen ayetlerimiz gelince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

Vaktâ ki Mûsâ ile mu'cizâtımız Fir'avn kavmine âşikâr ve bedîhî olarak geldikde "Bu metîn ve âşikâr bir sihirdir" didiler.

Her şeyi açıkça gösteren belgelerimiz onlara gelince: “Bunlar açık büyüdür” dediler.

Nitekim ayetlerimiz, gözleriyle görecekleri şekilde, kendilerine gelince:- Bu, apaçık bir sihirdir! dediler.

Fakat gözleriyle gördükleri âyetlerimiz kendilerine geldiğinde, onlar yine “Bu apaçık bir büyü” dediler.

İşte bu şekilde ayetlerimiz göz ve gönül açar bir biçimde onlara geldiğinde şunu deyiverdiler: "Açık bir büyüdür bu..."

pes ol vaķt kim geldi anlara āyetlerümüz görici eyittiler “uşbu cādūlıķdur bellü.”

Pes ol vaḳt kim geldi anlara bellü āyetlerümüz, bu ulu cāẕūluḳdur, didiler.

Mö’cüzələrimiz aşkar şəkildə gəlib onlara çatdıqda: “Bu, açıq-aydın bir sehrdir!” – dedilər.

But when Our tokens came unto them, plain to see, they said: This is mere magic,

But when Our Signs came to them, that should have(3251) opened their eyes, they said: "This is sorcery manifest!"

3251 The Signs should have clearly opened the eyes of any persons who honestly examined them and thought about them. Those who rejected them were perv... Devamı..


Designed by ÖFK
En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir.