İnne fî żâlike leâye(ten)(s) vemâ kâne ekśeruhum mu/minîn(e)
Bunda bir delil var elbette ve çoğu inanmaz gene de.
Şüphesiz, bunda (bütün bitkilerin, meyvelerin ve çiçeklerin erkekli-dişili yaratılmasında) bir ayet (ibret ve işaret) vardır; ancak onların çoğu mü’min (iman edici) değildirler.
Şüphesiz bunda insanlar için çıkarılacak bir ders vardır. Fakat onların çoğu inanmazlar.
Bunlarda, Allah'ın kudretine, ilmine, hikmet sahibi olduğuna işaretler, insanlar için ibretler vardır. Ama onların çoğu, mü'min olacak değildi.
Şüphesiz bunda bir ayet vardır. Ancak onların çoğu iman etmezler.
Şüphesiz, bunda bir ayet vardır; ancak onların çoğu mü'min değildirler.
Şüphesiz ki bu nebatları bitirmekte (Allah'ın kudretine, merhamet ve nimetinin genişliğine delâlet eden) bir alâmet vardır. Bununla beraber onların çoğu mümin olmadılar.
Şüphesiz bunda, önemli bir ayet vardır. Fakat onların çoğu inanmadılar.
Şüphesiz bunda yaratıcının varlığına dair kesin delil vardır; ama çoğu iman etmezler.
Bunda nice belge var, pek çokları inanmazlar!
Bunlar ’alâmâtdır lâkin insânların ekserîsi inanmıyorlar.
Şüphesiz bunlarda Allah'ın kudretine işaret vardır, ama çoğu inanmazlar.
Şüphesiz bunlarda (Allah’ın varlığına) bir delil vardır, ama onların çoğu inanmamaktadırlar.
Şüphesiz bunlarda alınacak büyük bir ders vardır; ama çoğu iman etmezler.
Şüphesiz bunlarda (Allah'ın kudretine) bir nişâne vardır; ama çoğu iman etmezler.
Bunda bir işaret vardır. Ama çokları inanacak değildir.
Şüphesiz ki bunda mutlak bir âyet (nişane) vardır; ama onların çoğu iman etmezler.
Şübhesiz ki bunda mutlak bir âyet var, hemde ekserîsi mü'min olmadı
Şüphesiz bunda (Allah’ın varlığına, kudretine dair nice) delil (ler) vardır, ama (bunca hakikatlere rağmen, insanların) çoğu îmân etmezler.
Şübhesiz ki bunlardan (Hakkın kemâl-i kudretine) elbet birer, nişane vardır. (Fakat) onların çoğu îman edici değildirler.
Bunda bir ayet vardır, yine de onların çoğu inanmaz.
Şübhesiz bunda, (Allah'ın kudretine) apaçık bir delil vardır. Buna rağmen onların çoğu îmân etmiş kimseler değildir.
Şüphesiz bunda (nebatları bitirmekte varlığıma ve kudretime delalet eden) bir ayet (delil) vardır. Fakat yine de onların çoğu inanmamaktadır.
Bunlarda alınacak ibretler, işaretler var. Ama onların pek çoğu inanmış değillerdir.
İşte bu olayda bir belge vardır. Ancak, onların pek çoğu inanan kimseler değildirler.
Muhakkak ki bunlarda bir ibret [âyet] vardır. Ama birçoğu inanmamaktadır.
Şüphesiz onda (yararlı çiftlerde) bir ayet vardır; ancak onların çoğu mümin değillerdir.
Hiç kuşkusuz bunda, Allah’ın varlığını, rab ve ilah olarak birliğini, kudret ve merhametini gözler önüne seren apaçık bir delil, bir işâret vardır fakat insanların çoğu, yine de inanmamakta ısrar ediyorlar.
Şüphesiz ki, bunda bir âyet vardır. Yine de onların çoğu mümin olmadı.
Çokları inanmasa da asıl mucize bunlarda saklıdır.
Dünyadaki olayları izleseler, yarattığımız her şeyde alınacak dersler olduğunu görecekler. Hiç düşünmüyorlar mı? Gördükleri her şey gücümüzü yansıtmaktadır. Onlar yine de inkârı seçiyorlar.
Çoğu inanmamış olsa da şüphesiz ki bunda bir ders vardır.
Şüphesiz, bunda [insanlar için çıkarılacak] bir ders vardır; ama onlardan çoğu [buna] inanmazlar.
İşte bunda da alınacak bir ibret vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmediler. 6/35, 10/101
Elbet bunda da alınacak bir ders mutlaka vardır; fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır:[³¹⁷⁴]
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır!.. Fakat, müşriklerin çoğu bu ibretlerden bir ders almazlar da imana gelmezler. (Böylece ot ve diken halinde kalmakta direnirler)
Şüphe yok ki, bunda elbette bir ibret vardır. Halbuki, onların ekserisi imân etmiş kimseler olmadı.
Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.
Şüphesiz bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanıcı değillerdir.
Bunlarda 'ibret vardır. Halbuki onların ekserîsi îmân ideceklerden değildirler.
İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
İşte bunda da bir işaret vardır. Buna rağmen onların çoğu inanacak değildir.
İşte bunda bir âyet vardır. Fakat onların çoğu yine iman etmez.
Bunda elbette bir mucize var, fakat onların çoğu mümin değiller.
Albatta, bunda ibratlar bordir, lekin ularning ko‘pchiligi iymon keltiruvchi bo‘lmadilar.
bayıķ anuñ içinde nişāndur daħı olmadı eyregi anlaruñ mü’minler.
Taḥḳīḳ anda ‘ibretler vardur. Daḫı anlaruñ çoġı mü’minler degüldür.
Şübhəsiz ki, bunda (Qur’anı və Peyğəmbəri təkzib edənlər üçün Allahın vəhdaniyyətinə, qüdrətinə dəlalət edən) bir əlamət vardır. Lakin onların əksəriyyəti iman gətirməzlər.
Lo! herein is indeed a portent; yet most of them are not believers.
Verily, in this is a Sign: but most of them do not believe.
| Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |