Feevhaynâ ilâ mûsâ eni-drib bi’asâke-lbahr(a)(s) fenfeleka fekâne kullu firkin ke-ttavdi-l’azîm(i)
Derken Musa'ya, sopanı denize vur diye vahyettik. Vurunca deniz hemen yarıldı ve her parçası, koca bir dağa döndü.
Bunun üzerine Musa’ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Ardından) Deniz, hemencecik (ikiye) yarılmış da her parçası kocaman bir dağ gibi olup (aralarında bir geçit yolu açılmıştı).
Bunun üzerine Musa'ya: “Asânla denize vur!” diye vahyettik. Musa söyleneni yapınca, deniz yarılıverdi, öyle ki, açılan yolun her iki yanında, sular koca dağlar gibi yükseldi.
Bunun üzerine Musa'ya: "Asanla denize vur" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı ve her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Musa'ya: 'Asanla denize vur' diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Mûsa'ya: “-Asânı denize vur.” diye vahy ettik. Vurunca parçalandı, her bir parça kocaman dağ gibi oldu.
Biz de Musa’ya vahyettik ki: “Asanı denize vur!” (O vurunca, deniz ikiye ayrıldı.) Ayrılan her taraf büyük dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Mûsâ'ya, “Değneğinle denize vur!” diye bildirdik. Deniz ortadan yarıldı; her parçası yüce bir dağ gibi oldu.
Biz Musa'ya vahiy ettik ki: «Değneğini vur denize !»
O sırada Musa'ya: “Değneğinle denize vur” diye vahyettik. Bunun üzerine (deniz) hemen yarıldı ve her parçası koca bir dağ gibi oldu.
Biz Mûsâ’ya " ’Asâ ile denize ur" diyu vahy iyledik. Bahr ikiye ayrıldı ve her bir tarafında ’azîm bir dağ hâsıl oldı.
Bunun üzerine Biz Musa'ya: "Değneğinle denize vur" diye vahyettik. Hemen deniz ikiye ayrıldı, her parçası yüce bir dağ gibiydi.
Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asan ile denize vur” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı. Her parçası koca bir dağ gibiydi.
Bunun üzerine Mûsâ’ya, “Asân ile denize vur!” diye vahyettik. Deniz derhal yarıldı, her parça koca bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Musa'ya: Asân ile denize vur! diye vahyettik. (Vurunca deniz) derhal yarıldı (on iki yol açıldı), her bölük koca bir dağ gibi oldu.
Musa'ya, "Değneğini denize vur," diye vahyettik. Bunun üzerine yarıldı ve her bölüm koca bir tepe gibi oldu.
Bunun üzerine Musa'ya "Vur asân ile denize" diye vahyettik; vurunca bir infilak etti, her bölük koca bir dağ gibi oluverdi,
Bunun üzerine Musâya «vur Asan ile denize» diye vahyeyledik, vurunca bir infilak etti her bölük koca bir dağ gibi oluverdi
(Bunun üzerine) Mûsâ’ya, “Asanla denize vur” diye vahyettik. (Mûsâ, asası ile denize vurunca, deniz) yarıldı ve (açılan yolun kenarındaki) her parça, (yükselerek) kocaman bir dağ gibi oldu.
Mûsâ'ya, “Asanı denize vur.” diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı. Her bir parçası büyük, yüksek bir dağ gibiydi.
Bunun üzerine Muusâya: «Asaanı denize vur» diye vahyetdik. (Vurunca) derhal (deniz) yarıldı, her parça (sı) kocaman dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Mûsâ'ya: “Asânla denize vur!” diye vahyettik. (Vurunca deniz)hemen yarıldı (ve on iki yol açıldı) da herbir parça (pek) büyük dağ gibi oluverdi!
Bunun üzerine Musa’ya: ’Asanla bahra (o su kütlesine) vur’ diye vahyettik. (Vurunca emrimiz gereği su kütlesi) infilak edip yarıldı ve her bölüm koca bir tepe gibi oldu. *
Musa’ya “Asanı denize vur diye vahyettik. Sonra (deniz) yarıldı. (Denizin içinde açılan yolun sağında ve solunda suların) Her bir parçası büyük dağlar gibi oldu.
Bunun üzerine «Değneğinle denize vur» diye Musanın gönlüne bildirdik. O da vurdu. Derken deniz yarıldı da her parçası koskoca bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine biz Musa/ya «— Asanla denize vur, diye vahiy ettik» o da vurdu. Deniz yarıldı, suyun her bir parçası koca bir dağ gibi oldu.
Bunun üzerine Musa’ya, “Asânı denize vur!” diye vahyettik. Hemen ikiye ayrıldı/yarıldı [feleka]. Her parçası büyük bir dağ [tavd] gibiydi.
Bunun üzerine Musa'ya, “Asanla denize vur” diye vahyettik. (Vurdu ve) Deniz hemencecik yarılıverdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.
Biz de Mûsâ’ya, “Asânla denize vur!” diye emrettik. Mûsâ asâsını vurur vurmaz deniz derhal ortadan ikiye yarıldı ve yarılan denizin her bir parçası kocaman bir dağ gibi yükseldi.
Derken “Deniz’e asân ile vur!” diye Musa’ya vahyettik. (Deniz) Yarıldı. Her bir parça Çok Büyük Dağ gibi oldu.
Tam bu sırada Musa’ya: " değneğini denize vur " diye fısıldadık. O an deniz yarıldı. Her iki yanda kocaman bir yar oluştu.
Musa’ya dedik ki: "Ey Musa! Sen esaslı sağlam dayanağa (asaya) sahipsin! Sana yaratılan varlıkların yasasını öğrettik! Öğrendiğin bilgilerden yola çıkarak halkına denizde yol aç!" Musa eski ordu komutanı, savaş kahramanı olarak elindeki bütün güçleri kullandı. Halkına denizde yollar açtı. Açtığı yollarda Firavun’a tuzaklar kurdu. Musa’nın adamlarının içinde her türlü sanattan anlayan, devasa yapılar inşa eden, maharetli insanlar vardı. Musa onlarla birlikte harika işler çıkardı. Firavun başına geleceklerden habersiz baskın yapmaya hazırlanıyordu.
Musa’ya “Asanla denize vur!” diye vahyetmiştik. (Deniz) derhal yarılmış; her bölüm koca bir dağ gibi olmuştu.
Bunun üzerine Biz, Mûsa’ya: “Âsân ile denize vur!” diye vahyettik. (O da âsâsını vurunca) deniz hemen yarıldı ve her parçası, kocaman bir dağ gibi oldu.¹
Bunun üzerine, Musa’ya: “Asânla denize vur!” diye vahyettik. [Musa söyleneni yapınca] deniz ortadan yarıldı; öyle ki, açılan yolun her iki yanında sular koca dağlar gibi yükseldi. ³³
İşte o sırada, Musa’ya “Asanı denize vur.” diye vahyettik. Ardından deniz infilak edip ikiye ayrıldı öyle ki her iki yanı sanki büyük bir dağ gibiydi. 20/72...78
Bunun üzerine Musa’ya “Asanla denize vur!” diye vahyettik. Ardından deniz infilak edip ikiye ayrıldı; öyle ki, yolun her (iki) yanından sular ulu dağlar gibi yükselmişti.[³²¹⁰]
Bunun üzerine Musa 'ya "Asanı denize vur!" diye vahyettik!.. Deniz derhal yarıldı, her parçası koca bir dağ gibi oldu.
Mûsâ’ya: "Asanla denize vur!" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı. Her yarılan parça, kocaman bir dağ gibi oldu.
Artık Mûsa'ya vahyettik ki, asan ile denize vur, (vurunca) derhal yarıldı, hemen her parça pek büyük dağ gibi oluverdi.
Biz Mûsâ'ya: “Asânı denize vur! ” diye vahyettik. Vurur vurmaz deniz yarıldı, öyle ki birer koridor gibi açılan yolun iki yanında sular büyük dağlar gibi yükseldi. [20, 77] {KM, Çıkış 14, 22}
Musa'ya: "Değneğinle denize vur!" diye vahyettik. (Vurunca deniz) yarıldı, (on iki yol açıldı). Her bölüm, kocaman bir dağ gibi oldu.
Mûsâ'ya " 'Asân ile denize ur" diye vahy itdik. Urmağı müte'âkib deniz yarıldı ve her tarafı cesîm dağlar gibi oldı.
Bunun üzerine Musa’ya “değneğinle denize vur” diye vahyettik. Hemen deniz yarıldı. Yarılan her parça koca bir dağ gibi oldu.
İşte o sırada, Musa'ya:-Asanı denize vur, diye vahyettik. O, hemen yarıldı ve her parçası koca bir dağ gibi oluverdi.
Musa'ya “Asânı denize vur” diye vahyettik. Deniz yarıldı; öyle ki, herbir parçası koca bir dağ gibiydi.
Bunun üzerine Mûsa'ya, "Asanla denize vur!" diye vahyettik. Deniz hemen yarıldı, her dalga kümesi kocaman bir dağ gibi oldu.
pes vaḥy eyledik mūsā’dın yaña kim “urġıl 'aśāñ-ıla deñizi”. pes yarıldı pes oldı her bir pāre ulu ŧaġ gibi.
Pes vaḥy eyledük Mūsāya ki: Vur ‘aṣāñ bile deñizi, pes vurdı, deñizyarıldı, yol yol oldı, her bölügi ve pāresi ulu ṭaġ gibi oldı.
Onda Musaya belə vəhy etdik: “Əsanla dənizə vur!” (Musa əsasını dənizə vuran kimi) o dərhal yarıldı (İsrail oğullarının soyuna müvafiq olaraq on iki hisəyə bölündü) və hər hissə böyük (uca) bir dağ kimi oldu.
Then We inspired Moses, saying: Smite the sea with thy staff. And it parted, and each part was as a mountain vast.
Then We told Moses by inspiration: "Strike the sea with thy rod." So it divided, and each separate part became like the huge, firm mass of a mountain.
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |