Feelkâ ‘asâhu fe-iżâ hiye śu’bânun mubîn(un)
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
Musa, sopasını attı, sopa hemen apaçık görünen koca bir ejderha oldu.
Bunun üzerine Musa, asâsını yere bıraktı, bir de ne görsünler, her haliyle koskoca bir ejderha.
Mûsâ asâsını attı. Bir de ne görsünler, asâ, aşikâre bir ejderha oluverdi.*
Bunun üzerine (Musa) asasını attı ve bir anda apaçık bir yılan oluverdi.
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
Bunun üzerine Mûsa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.
Musa, asasını attı. Birden büyük bir ejderha oluverdi.
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere attı. Bir de ne görsünler, asa apaçık koca bir yılan oluverdi.
Musa değneği atınca, hemen değnek koskoca bir yılan oldu
Bunun üzerine (Musa) asasını bırakıverdi, bir de (ne görsünler) o, açıkça kocaman bir yılan/ejderha oluverdi.
Bunun üzerine Musa değneğini attı, besbelli bir yılan oluverdi.
Bunun üzerine Mûsâ, asasını attı, bir de ne görsünler, asa açıkça kocaman bir yılan olmuş.
Bunun üzerine Musa asâsını atıverdi; bir de ne görsünler, asâ apaçık koca bir yılan (oluvermiş)!
Değneğini atınca apaçık bir yılan oluverdi.
Bunun üzerine Musa asâsını bırakıverdi; apaçık bir ejderha oluverdi.
Bunun üzerine Asasını bırakıverdi, ap açık bir ejderha kesiliverdi
Bunun üzerine Mûsâ, asasını bırakıverdi; bir de ne görsünler, apaçık büyük bir yılan.¹*
Bunun üzerine (Muusâ) asaasını bırakıverdi. Birde (ne görsünler) o, apaçık bir ejderha!
Bunun üzerine (Mûsâ) asâsını (yere) bıraktı; bir de baktılar ki o, apaçık bir ejderhâdır!
Sonra Musa değneğini yere attı, değnek birden bire açıkça bir yılan oldu.
Bunun üzerine Musa asasını bıraktı. Asa hemen apaşikâr büyük bir yılan oldu.
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, (bir de ne görsün) o, açıkça bir ejderha oluverdi.
Bunun üzerine Mûsâ, asâsını yere attı; o da ne, az önce Mûsâ’nın elinde duran cansız değnek, açıkça görülen, büyük bir yılana dönüşmüş!
(Bunun üzerine Mûsa) âsâsını bıraktı. Bir de baktılar ki; âsâ gerçek bir yılan (oluvermiş.)1*
Bunun üzerine [Musa] asâsını yere bıraktı -bir de ne görsünler, (her haliyle) düpedüz bir yılan!
Bunun üzerine Musa asasını yere bıraktı, bir de ne görsünler! O, gerçekten bir yılan oluvermiş. 20/13...70
Bunun üzerine âsâsını bıraktı;[3193] fakat o da ne, bu besbelli ki kocaman bir yılan![3194]*
Bunun üzerine asasını bırakıverdi, o hemen bir apaçık ejderha kesildi.
Bunun üzerine Mûsa asâsını yere attı. Bir de ne görsünler: Değnek her haliyle tam bir ejderha oluvermiş! [27, 12; 28, 32]
(Musa), asasını attı, bir de (baktılar ki) o apaçık bir ejderha!
Hemen değneğini attı, o da her şeyiyle koskoca bir yılan oldu.
Bunun üzerine Musa asasını atmış ve o da hemen apaçık bir yılan oluvermişti.
Musa asâsını yere bıraktığında o koca bir yılan kesiliverdi.
O da asasını attı. Bir de ne görsünler, asa korkunç bir ejderha oluvermiş.
pes bıraķdı 'aśāsını pes ol vaķt ol ejdeḥādur bellü.
(Musa) əsasını (yerə) atan kimi, o dərhal açıq-aşkar bir əjdaha oldu.
Then he Sung down his staff and it became a serpent manifest,
So (Moses) threw his rod, and behold, it was a serpent, plain (for all to see)!
Designed by ÖFK En iyi 1024 x 768 pikselde görüntülenir. |